HDK’nin düzenlediği sempozyuma mesaj gönderen Marksist düşünür Michael Löwy “1917’nin yüzüncü yılı vesilesiyle Ekim devrimcilerinin özerk cumhuriyetlerden oluşan özgür bir sosyalist federasyon rüyasına tekrar göz atmakta fayda var” dedi.  

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından Ekim Devrimi’nin 100’üncü yılı nedeniyle düzenlenen “Kapital’den Ekim Devrimine, Ekim Devrimi’nden Devrimlere” konulu sempozyum, verilen yemek arasının ardından ikinci oturum olan “Ekim: Devrimin teorisi” ile devam etti. Moderatörlüğünü yazar Bilge Seçkin Çetinkaya’nın yaptığı oturuma Teori ve Politika Dergisi editörü Metin Kayaoğlu, yazar-siyasetçi Sungur Savran ve siyasetçi-yazar Metin Çulhaoğlu konuşmacı olarak katıldı. 

Oturumda konuşan Metin Kayaoğlu, “Karşı taraftakiler bu yenilgiyi, sırtlarımızı yerden kaldıramayacağımız bir yenilgi olarak ifade ediyorlar. Ama bunun öyle olmadığını görecekler. Ekim devrimleri gelecektir” dedi. Sovyetleri “sosyalizm deneyimi” olarak tanımlayan Kayaoğlu, 1990’da Sovyetler Birliği’nin çöktüğünü ama Çin, Vietman ve Küba’da sürenlerin de sosyalizm deneyimleri olduğunu kaydetti. Çin’in hala sosyalist sayılması gerektiğini ifade eden Kayaoğlu, “Kurumsal yapı bakımından Çin, 1920’lerin başındaki Sovyetler’den esasen farklı değildir. Küba, tarihsel ve politik olarak sosyalist bir ülke. Sovyetler, Stalin’in ölümünden sonra tarihsel sosyalizm bakımından değil, politik sosyalizm bakımından geriye düştü. Kendilerini Marksist olarak niteleyenler iktidara savaş açtı” dedi. Bu ülkelerdeki üretim güçlerinin yeterli bir şekilde geliştirilemediğini dile getiren Kayaoğlu, Çin’in kapitalist önlemlerle kapitalizmle yarışabildiğini belirtti.  Sosyalist iktidarların kapitalizmle yarışmak zorunda olduğunu savunan Kayaoğlu, sosyalizm deneyiminde üretim güçleri geliştirilene kadar zaman zaman kapitalist önlemler, zaman zaman antikapitalist önlemlerle yürünmesi, kapitalizmle yarışmak, devletleşmek ve merkezileşmek zorunda olunduğunu söyledi. 

'FEDERALİZM ÖNEMLİ BİR İLKEDİR' 

Sungur Savran ise, Ekim Devrimi’nin tüm 20’nci yüzyılın akışını belirlediğini kaydetti. Savran,  Marks’ın sosyalizmin ancak dünya çapında kurulabileceği teorisini hatırlattı. Ekim devriminin bir Rus devrimi olmadığını ifade eden Savran, bir dünya devrimi olduğunu söyledi. Bir proleter devrimi olarak kazanılan demokratik ve sosyalist devrimin iç içe geçtiğini aktaran Savran, “Bu devrim bütün ezilenlerin kurtuluşu için mücadele etmiştir. Sadece proletaryanın ve ekonomik problemler için değil. Ezilen uluslar ve diller açısından muazzam bir özgürleşme var. Kadınlar haklarında ve yaşamlarında tarihte görmedikleri bir özgürleşme yaşıyor. İşçi sınıfı, ezilenlerin önüne düşmezse iktidar oluşamaz ve özgürleşme sağlanmaz” dedi. Savran, federalizmin son derece önemli bir ilke olduğunu söyledi. 

Son olarak konuşan Metin Çulhaoğlu ise, Lenin’in batı Marksizmi’nden ciddi bir kopuşu söz konusu olduğunu belirterek, “Her devrimde böyle olacaktır, proletarya diktatörlüğü ile konjonktürel diktatörlük iç içe geçer” dedi. Proletarya diktatörlüğünde siyasi devrimden sonra uzun sürece ihtiyaç olacağını kaydeden Çulhaoğlu, devrimci mücadelenin mutlaka kendisini solda gören başka akım ve düşüncelerle yan yana, iç içe olması gerektiğini ifade etti. 

Sempozyuma katılamayan sosyolog ve Marksist düşünür Michael Löwy de, yazılı bir metin gönderdi. “Bu yazıyı cesur Kürt halkının demokrasi ve özgürlük mücadelesine ithaf ediyorum” sözleri ile başlayan yazıda “Bu yüzyılın tuhaf başlarında, 'etnik temizlikler,' kabile savaşları ve dünya pazarının kontrolü için şiddetli finansal çatışmalarla dolu bu dünyada, 1917’nin yüzüncü yılı vesilesiyle Ekim devrimcilerinin özerk cumhuriyetlerden oluşan özgür bir sosyalist federasyon rüyasına tekrar göz atmakta fayda olabilir” ifadelerine yer verildi. 

Sempozyum yarın da devam edecek.