Kapitalizm tarihsel bir olgudur. Her olguda olduğu gibi onun da başlangıcı ve bitiş noktası vardır. Bugüne dair söyleyecek olur isek Kapitalizmin bugün geldiği evre, kaçınılmaz ve ciddi yeni süreci yaşamakta oluşudur. Kapitalizmin içinde bulunduğu derin krizi, solun önüne yeni olanakları, fırsatları da çıkarmıştır. Sosyalizm, insanlığın umudu, onun mutlu geleceği, tek seçenek olduğu gerçekliğinin bilince çıkarmak, maddi güç haline getirmek için sınıf partisi ihtiyacı çok açıktır. Bunun gerçekleştirilmesi ancak sınıfla buluşan 21. Yüzyıla dair yeni söylem, yeniden sosyalist kuruluşa dair, yeni bir kültür ve yeni bir yapılanma sorunu ve sorumluluğunun ne denli ve nasıl hayat bulacağıyla çok yakından ilişkilidir. Marksizm’in günün ve mevcut coğrafyanın koşullarına uygun biçimde yeniden üretilmesi, yeniden kuruluş ve yapılanması, ayrı ayrı değil bir bütünün bir birini etkileyerek sarmal bir şekilde karılarak ilerleyen, yükselen bir süreç olarak anlamak acili yeti vardır. Komünistlerin ivedi görevi de budur.
Sosyalizmin ve sosyalist hareketin “ yeniden kuruluş ” unu gerçekleştirme çabasını gösteren yapılar “ben” değil “ biz” olabilmenin yolunu ve yöntemini bulmak ve gerçekleştirmek zorundadırlar. Önümüzde duran süreci; ortaklaşılan siyasi yöntemleri ( doğrudan demokratik katılımcılık, sınırsız eleştiri, özeleştiri, siyasi açıklık, çoğulcu, karılmaya ve ortaklaştırmaya açık kolektif iradeyi vb. içeren…) geliştirerek, hayata geçirerek dinamik bir biçimde örerek yol alabilir ve ilerleyebiliriz.
Sitemiz (Yeniden Atılım) bu konuda duyarlılık gösteren “ben’’ den öte, bunu aşarak “biz” olabilmenin yansıttığı her yazıya ve çalışmaya yer vermeye, yayınlayamaya açık ve hazır olacaktır.
Bu site;
Yaşamsal varoluşun ve toplumsal zenginliğin biricik kaynağı olarak doğa, bu niteliğiyle, insanın kesip atamayacağı, yok sayamayacağı inorganik bedenidir. İnsan bu zorunlu ve ebedi bağımlılığıyla, doğanın ayrılmaz bir parçasıdır. Toplumsal evrim ile doğal evrim arasında, bu nedenle zorunlu bir bağ bulunur.
İnsan, geçimini sağlamak için emeğini satmaya zorlanmasıyla, insan da bir alış-veriş nesnesi olur. Doğayla insan arasında giderek genişleyen metabolik bir yarılma başlar. Bu yarılmanın temeli, insanı doğaya ve kendisine yabancılaştıran toplumsal ilişkiler ve bu ilişkileri sürekli yeniden üreten kapitalist üretim tarzıdır.
1. Siyasal açıklık
2. Samimiyet
3. Doğrudan katılımcılık
4. Kolektif irade
5. Egomuzu aşmak
6. Çoğulculuk
7. Sınırsız eleştiri-özeleştiri eylemde birlik
8. Kararlılık, Sorumluluk, hak... Diyalektik bir bütünsellik içinde ele alınmalıdır..