Çözümü unutmak

Hakan Tahmaz

7 Haziran seçim sonuçları, hükümet kurmayı zora soktu. Ancak hükümet kurma daha da zorlayacak olan toplumun siyasal kutuplaşması olacağa benziyor. Buna herkesin değişik düzeylerde buna katkısı oldu. Ama esas bu tablonun oluşmasının müsebbibi AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan. 

Kendine destek vermeyen kurumları, çevreleri ve partileri vatan hainliği ile iç ve dış düşmanla işbirliği yağmakla, paralelcilikle, bölücülükle suçlama düzeysizliği ve beş benzemezi bir torbaya sokmak gibi saçma sapan çabalar tahammül sınırlarını fazlasıyla zorlamakla kalmadı, toplumda derin ve kalıcı tahribatlar yarattı. 

13 yıldır bütün seçimleri, gerginlik ve kutuplaşmayla kazanan AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde istedikleri sonucu elde edemediler. Ama seçim kampanyası yürüten partileri kendi kurdukları gerilim/çatışma/kutuplaşma tuzağına düşürmeyi becerdiler. 

Partilerin kampanyalarının gerçekçi ve gerçekleşebilir politik önermelerle yürütülmesi engellendi. Kişiselleşmesine, Recep Tayyip Erdoğan ve karşıtları kampanyası biçiminde sürmesine vesile olundu. Erdoğan’ın karizmatik kişiliğinin etkisiyle sonuç alma amaçlanarak partileri istedikleri zemine çekmek için kışkırtıcı propaganda yaptılar. 

Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürd illerinde mitinglerde kuran göstermesi, HDP Esbaşkanı Selahattin Demirtaş’a karşı küçük düşürücü yaklaşım sergilenmesi bunun tipik örneklerindendir. 

Sünni Tayyip karşıtları cephesi yaratmak başarıldı. Görüşlerinin benzerliği veya ortak noktası bulunmayan MHP ve HDP bile aynı safta oldukları algısı yaratıldı. 

Bu algının oluşmasında HDP’nin, seçim bildirisinin politik zeminini, toplumsal ve sosyal gerçekliğini unutan/geriye iten çıkışlarının da katkısı oldu. Mesela batıdaki cumhuriyetçilerin kaygılarını gidermek için sık, sık “AK Parti ile hiçbir koşul ve şarta içerden veya dışarıdan koalisyon yapmayız” denmesi gibi. Bu çıkış aynı zamanda Kürd hareketini zedeleyen niteliğinin ve gelecekte politik olarak sıkıntıya sokma potansiyelinin önemsenmemesi partinin “Büyük İnsanlık Çağrısı”nın çerçevesiyle de uyuşmuyor. 

HDP seçmene, iki yıldır bin bir zorlukla ve zorlamayla yürüttüğü çözüm Süreci görüşmelerini unutun, bizim umutla ve büyük beklentilerle görüştüğümüz AK Parti, bu değildi. Bazı temsilcilerimizin zaman zaman methiyeler düzdüğü parti bu değil, değiştiler çağrısı yapmasının çelişkisi de ortada duruyor. Buna şimdilik Kürd seçmeni tepki vermedi ama gelecekte ne olacak bilinmez. Her şey Çözüm Süreci’nin ne olacağına ve Abdullah Öcalan’ın tutumuna bağlı. 

Açık ki, AK Parti şimdi sandıktan elde edemediğini, partileri kendi istediği zemine çekmiş olarak hareket ederek koalisyon çalışmalarında elde etmeyi hedefledi. 

Muhaliflerde eksen kaydı 

Bu noktada HDP’yi zorlayan, AK Parti’nin işini kolaylaştıran öneriler muhalif kesimlerde gelişmeye başladı. Nasıl mı? 

HDP’ den, Çözüm Süreci’ni önümüzdeki dönemin öncelikli konusu yapmadan davranması isteyerek. Bunu açık veya gizli yazanlar ve söyleyenler çoğaldı. 

Bu isteğin kaynağının CHP olduğu çok açıktır. Parti Meclisi sonunda açıklanan 14. maddelik manifestosundan ne barış, ne Kürd ne de Çözüm Süreci yer alıyor. (Bkz: 16 Haziran 20015 Cumhuriyet Gazetesi) 

MHP, çözüm karşıtı tutumunda çok net. CHP’nin ne düşündüğü belli değil. Bu durumda HDP’den istenen ve beklenen bu konuyu gündemleştirmemesi ve hükümet programında hiçbir biçimde yer verilmeden yol alınması. Bunu önerenlerin, gerçekçi bir öneride bulunmadıkları bildiklerini sanıyorum. Ama bu öneri etikte değil. 

MHP’nin inkarcı ve HDP’ye dönük tutumunu görmemeyi duymamayı yeğleyenler, HDP’nin böylesi bir tutuma destek vermesini seçmeninin ezici çoğunluğunu oluşturan Kürdlere ve barış mücadelesi verenlere nasıl açıklayacağını da yazsalar da öğrensek. 

Korkarım AK Parti bu oyundan da kazançlı çıkacak