Bugun...



Demokratik Özerklik Yönetimi Üyesi Xelil: Mısır anlaşması Suriye’nin geleceğini belirleyecek

Demokratik Özerklik Yönetimi Üyesi Xelil, Mısır'da yapılan anlaşmanın Suriye'nin geleceğini belirleyebileceğini kaydetti. "Suriye’nin eskisi gibi yönetilemeyeceğini artık tüm dünya görüyor" diyen Xelil, halkın değişimden yana olduğunu vurguladı..

facebook-paylas
Tarih: 17-09-2016 11:26

Demokratik Özerklik Yönetimi Üyesi Xelil:  Mısır anlaşması Suriye’nin geleceğini belirleyecek

Demokratik Özerklik Yönetimi Üyesi Xelil:

Mısır anlaşması Suriye’nin geleceğini belirleyecek

 

Rojava Demokratik Özerklik Yönetimi ve Teyar El-Xed El-Sûrî (Şepêla Sibe ya Sûriyeyê/Sabah Dalgası Hareketi), 10 Eylül'de Mısır’da önemli bir görüşme yaptı. Bu görüşme sonucunda Suriye’nin giderek derinleşen sorunlarına siyasal çözüm üretmek için bir anlaşma sağlandı. Anlaşmanın temeli 7 maddeye dayanıyor.

ANF olarak bizzat görüşmede yer alan ve anlaşmayı imzalayan Rojava Demokratik Özerklik Yönetimi Üyesi Aldar Xelil ile Mısır’da Teyar El-Xed El-Sûrî hareketi ile varılan  anlaşma üzerine konuştuk.

Rojava Demokratik Özerklik Yönetimi ve Teyar El-Xed El-Sûrî arasında görüşmeler ne zaman başladı?

2015 sonunda. İlk görüşme 2015 Aralık ayında, ikinci görüşmemiz ise 2016 Eylül ayında gerçekleşti.

Özellikle de Aralık ayı itibarıyla Kahire'de yaptığımız görüşmelerde ittifak yapma konusunda anlaşmaya vardık. Ancak o gün basına ve kamuoyuna bu konu ile ilgili olarak herhangi açıklama yapılmadı. Bunun da nedeni Teyar El-Xed El-Sûrî hareketinin yapılan görüşmelerin gizli tutulması istemesiydi. Çünkü Teyar El-Xed El-Sûrî hareketinin örgütsel ve özel bazı durumları söz konusuydu.

Biz de Teyar El-Xed El-Sûrî hareketinin bu hassasiyetlerini göz önüne alarak görüşmeleri gizli tuttuk. Tam da böylesi bir süreçte Rojava ve Suriye’de önemli gelişmeler yaşanırken, Teyar El-Xed El-Sûrî hareketi de toplanarak kendi kongresini gerçekleştirdi. Yapılan kongre ardından yeniden yapılanma içerisine giren Teyar El-Xed El-Sûrî hareketi daha da güçlendi.

Her iki taraf da yapılan anlaşmaları uygun bir zamanda basına ve kamuoyuna duyurmanın daha faydalı olacağını düşündü. Bu nedenle yapılan ikinci görüşmenin ardından 10-11 Eylül'de bu anlaşmayı herkes ile paylaştık.

Görüşmelere kimler katıldı ve neden ihtiyaç duyuldu?

Bu görüşmeler her iki tarafın da heyetleri arasında gerçekleşti. Yapılan görüşme Suriye halklarının çıkarları doğrultusunda yapıldı. Yani yapılan görüşme tamamen halklarımızın istemi, talebi ve çıkarları doğrultusunda gerçekleşti.

'ÖRGÜTSÜZ TOPLUM SALDIRILARA AÇIK OLUR'

Düzenlemiş olduğunuz ortak basın toplantısında askeri ve siyasi strateji anlaşmasından söz ediyorsunuz. Bundan tam olarak neyi kastediyorsunuz?

Arap halkı da Suriye’de 6 yıldır yaşanan savaş nedeniyle çok ağır mağduriyetler yaşadı. Arap halkı da bu 6 yıllık savaş süreç içerisinde DAİŞ, El Nusra, Ceyş El İslam, Ehrar El Şam vb. çete grupları tarafından evlerinden ve topraklarından edildi. Binlercesi katledildi, yüz binlercesi ülke içi ve ülke dışı göçü yaşadı.

İşte bu gerçekliği gören Arap halkı da artık DAİŞ, El Nusra, Ceyş El İslam, Ehrar El Şam vb. çete gruplarının saldırılarına karşı kendi savunma sistemini kurmak ve diğer halklar ile birlikte eşit ve özgür bir şekilde yaşamak istiyor.

Teyar El-Xed El-Sûrî hareketi de Arap halkının bu istemine denk düşen bir yaklaşım göstererek Rojava Demokratik Özerklik Yönetimi yetkilileri ile ilişkilendi. Bilindiği gibi Teyar El-Xed El-Sûrî hareketi Deyr Zor ve çevresinde etkili bir güçtür. Teyar El-Xed El-Sûrî daha çok Şamar Aşireti üyelerinden oluşuyor.

Hatırlanacağı gibi DAİŞ çeteleri 2014-2015 yıllarında Şamar'a karşı çok ağır saldırılar gerçekleştirdi. Ve DAİŞ çeteleri sadece bir gecede Şamar Aşireti'nden 700 kişiyi katletti. Şamar'ın binlerce genci DAİŞ çeteleri tarafından boğazlanarak katledilmiştir.

Siyasi ve askeri anlaşmadan kastettiğimiz; savunmasız ve örgütsüz bir toplumun her türlü saldırıya açık olabileceği gerçeğidir. Mısır'da vardığımız bu anlaşma ile Arap halkını örgütsüz ve savunmasız durumdan çıkarmış oluyoruz. Bunun yerine her türlü saldırıya cevap verebilecek ve göğüs gerebilecek bir toplum olacak.

'PARÇALANMA TEHLİKESİ VAR'

Görüşme sonucunda açıklanan 7 maddenin ilk maddesinde "Suriye devrimi yolundan sapmıştır, ülke artık büyük tehlikelere açık bir pozisyondadır" diyorsunuz. Suriye devrim süreci ne zaman yolundan saptı ve hangi tehlikeler gündemde?

Suriye’de 2011 yılında başlayan halk ayaklanmaları ve devrim süreci uluslararası ve bölgesel güçlerin direkt ve dolaylı müdahaleleri sonucu içinden çıkılamaz bir hal almış olan iç savaşa dönüştü.

Uluslarası ve bölgesel güçler Suriye’de hatta Ortadoğu genelinde mezhepçi ve etnik çatışma gibi iki fay hattı üzerinde yoğunlamış görünüyor.

Suriye’nin önündeki en büyük tehlike mevcut durumda, bu. Yine bu duruma hizmet edenler de halihazırda DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Ceyş El İslam vb. çete grupları olurken, bu çete gruplarının asıl yaratanı ve destekleyen konumunda olan uluslararası ve bölgesel güçlerin de var olduğunu unutmamak gerek.

Özetleyecek olursam; Suriye’nin önündeki en büyük tehlike sırasıyla siyasi, sosyal, kültürel ve coğrafik parçalanmadır.

İkinci maddede ise Suriye’de akan kana sebep olan bölgesel dış güçlerden bahsediyorsunuz. Aynı maddede Suudi Arabistan’a çağrıda bulunuyorsunuz. Sizce bu bir çelişki değil mi? Çünkü Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi bölge devletleri çetelere destek veriyor...

Haklısınız, bu bir çelişki gibi duruyor. Bunun da nedeni Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi bölge devletlerinin 2011’den beri yoğun bir biçimde çete gruplarına siyasal, askeri ve lojistik destek sunmuş olmasından kaynaklıdır.

Bu gruplar ve destekçisi bölge devletleri bugüne kadar Suriye’deki mevcut krizi kangren hale getirmiştir. Ancak biz burada ümit ediyoruz ki, bundan sonra Suudi Arabistan başta olmak üzere DAİŞ çetelerine ve Suriye Ulusal Koalisyonuna bağlı çete gruplarına destek veren bölge devletleri artık çete gruplarına destek vermeyecektir.

İşte bu temelde herkese siyasal bir çağrıda bulunuyoruz. Suriye’nin geleceği için herkes bu noktada üzerine düşeni yapmalı ve çağrılarımıza kulak vermelidir.

Üçüncü maddede "Suriye halklarının tümünü temsil edecek bir ulusal güç ve demokratik bir heyetin oluşması gerekmektedir" diyorsunuz. Suriye halklarının tümünü temsil edecek olan güç nasıl oluşturulacak?

Bilindiği gibi daha önce Suriye halklarının temsiliyetini bulduğu Demokratik Suriye Meclisi’ni (MSD) ilan etmiştik. Demokratik Suriye Meclisi'nin asıl görevi, farklı halk ve inanç topluluklarını bir araya getirerek özgürlük, adalet ve eşitlik ilkesi etrafında buluşturmaktır. MSD de bu temelde hareket ederek yeni bir süreç başlatmıştır.

Bu süreç Suriye’nin geleceği için söz ve iddia sahibi olan herkes ile görüşmektir. Zaten Rojava Demokratik Özerklik Yönetimi ve Teyar El-Xed El-Sûrî hareketi de buradan yola çıkarak  bir araya gelmiş ve ittifak kurmuştur.

Ancak Teyar El-Xed El-Sûrî hareketi ile yaptığımız görüşmelerde fark ettik ki, Rojava-Kuzey Suriye Federasyonu projemiz hakkında belli bir yoğunlaşmaları yoktu. Bu nedenle Rojava-Kuzey Suriye Federasyonu'nun tüm toplum kesimlerine en çıplak haliyle anlatılması için ortak bir komite kurulmasını istediğimizi ifade ettik.

Çünkü biz Suriye’de 6 yıllık savaşın son bulması ve demokratik bir çözümün sağlanması arayışlarının ve ittifaklarının da daha fazla geliştirilmesini istiyoruz.

'HALK GELECEĞİNİ KENDİ BELİRLEMEK İSTİYOR'

Diğer maddelerde ise ortak yaşam ve merkezi olmayan devlet sistemi vurgusu dikkati çekiyor. Bununla neyi işaret ediyorsunuz?

Merkezi olmayan bir devlet sistemi vurgusundan federasyon sistemini kastediyoruz. Suriye’nin eskisi gibi yönetilemeyeceğini artık tüm dünya görüyor. Yani bütün imkanları tek elde toplayan ve bunu yeri geldiği zaman halklara karşı zor aygıtına dönüştüren ve kullanan bir iktidarı, bir sistemi, bir modeli hiç kimse istemiyor.

Bu merkeziyetçi devlet sisteminin tekrardan Suriye’de ve hatta Ortadoğu’da etkin olması imkansız. Zaten Suriye halkları da bu değişimi talep ederek ayağa kalkmadı mı, 2011 yılında? Bu değişimi talep eden Suriye halkları, Suriye’nin geleceğinin uluslararası ve bölgesel güçler tarafından belirlenmesini istemiyor.

Eğer öyle bir istemde bulunsaydı, Suriye üzerinden bölgede güç ve iktidar mücadelesi yürüten güçlerin işini kolaylaştırırdı. Suriye halkları kendi geleceğini kendi belirlemek istiyor. Bu nedenle de çeşitli çözüm önerileri ve çeşitli pratikler ortaya konuluyor. Bunlardan biri de Demokratik Federal Sistem’dir.

Demokratik Federal Sistem farklı halk ve inanç topluluklarının eşitlik, adalet ve özgürlük temelinde bir araya getirerek yeni bir yaşamı tüm halklara sunuyor.

Yani bu anlaşma çerçevesinde atılacak olan adımlar Suriye ve halklarının geleceğini belirleyecek stratejidedir.

 
 
 
 



Kaynak: ANF

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 816 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Dünya Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI