Bugun...



Dünya basınında TSK ve ÖSO'nun Efrin İşgali üzerine...

Türkiye, Afrin'deki YPG güçlerine karşı Özgür Suriye Ordusu ile ortaklaşa yürüttüğü operasyonda başarı sağlandığını duyurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin şehir merkezinde kontrolün ele geçirildiğini açıkladı. Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesinde yer alan yorumda, Erdoğan'ın Zeytin Dalı Harekâtı'ndaki asıl hedefinin Kürtler olduğuna dikkat çekiliyor:

facebook-paylas
Tarih: 19-03-2018 15:53

Dünya basınında TSK ve ÖSO'nun Efrin İşgali üzerine...

Dünya basınında TSK ve ÖSO'nun Efrin İşgali

Alman basını: NATO Afrin'e seyirci kalmamalı

Türkiye, Afrin'deki YPG güçlerine karşı Özgür Suriye Ordusu ile ortaklaşa yürüttüğü operasyonda başarı sağlandığını duyurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin şehir merkezinde kontrolün ele geçirildiğini açıkladı. Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesinde yer alan yorumda, Erdoğan'ın Zeytin Dalı Harekâtı'ndaki asıl hedefinin Kürtler olduğuna dikkat çekiliyor:

"Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çok sayıda Kürt savaşçının Türk ordusu tarafından ele geçirilen Afrin'den 'kuyruklarını kıstırarak kaçtığını' söyledi. Böylece Erdoğan'ın Suriye'ye müdahalesinin gerçek motivasyonu da ortaya çıktı: Kürtlerin kovuşturulması ve aşağılanması. Türkiye'nin sınırlarını içeride ve dışarıda teröristlere karşı savunma hakkı var, ancak NATO üyesi Türkiye'nin Suriye'de savaşan Kürt milisini cezalandırma eylemi ve bununla bağlantılı olarak ABD'ye yönelik 'Osmanlı tokadı' tehdidine aynı şekilde karşılık vermek gerekir. Türkiye'nin operasyonunun sert şekilde kınanmamış olmasının tek nedeni, Suriye'nin Esad ve yabancı güçler için bir bombardıman alanına dönüşmüş olması olamaz. Şu ana kadar ülkeyi terk etmemiş olanlar, ki buna hastanelerdeki çocuklar da dahil, artık hedefe dönüşüyor."

Stuttgarter Zeitung gazetesinde de Afrin operasyonu bağlamında NATO-Türkiye ilişkileri ele alınıyor:

"Erdoğan'ın NATO'nun Türkiye'ye Suriye'ye yönelik operasyonda destek vermesi yönündeki talebi saçmalık. Ancak ittifak gerçekten de artık olanlara seyirci kalamaz. NATO, üye devletlerin liderlerini düzene bağlı kalmaya çağırmalı. Çünkü Erdoğan askeri maceraları ile ülkesinin siyasi istikrarını olduğu kadar ittifakın savunmaya hazır olma hâlini de tehlikeye atıyor."

Alman basınında ağırlıklı olarak yer verilen diğer bir konu da Rusya'da düzenlenen devlet başkanlığı seçimleri. Seçimin galibi, oyların 76,67'sini alan Vladimir Putin oldu. Die Welt gazetesindeki yorumda Putin "yarı diktatör" olarak değerlendiriliyor:

"Halk borcunu ödedi. Çar seçim düzenledi ve seçmenler de seçimlerde oy kullanıp ona arzu ettiği yüzde 70'in üzerindeki oy oranıyla dördüncü iktidar dönemini hediye etti. İktidarın gözünde zaten başka bir alternatif olası değildi. Bu oyunda ikna baskıdan daha fazla rol oynadı. Putin'in Rusya’sı Stalin'in Sovyetler Birliği değil fakat yaklaşık yirmi yıldan bu yana iktidarda olan Putin, bazılarının Kremlin'de görmek istediği demokrata da dönüşmedi. Yarı diktatör, ülkedeki yarı demokrasi ile örtüşüyor. Taklit yardakçılığın en yüksek seviyesi ise eğer, Rusya'da yukarıdan dayatmayla uygulanan seçim ritüelleri de başka bir şekilde mümkünü olmayan seçime meşruiyet kazandırma çabasından başka bir şey değil."

Cockburn: YPG Çekilerek Akıllıca Davrandı

Hava savunması ve ağır silahtan yoksun YPG'nin Afrin'den çekilerek akıllıca davrandığını,Türkiye'nin ise bir zafer elde ettiğini yazan gazeteci Patrick Cocburn, şehrin düşmesi sonrası gündeme gelen etnik temizlik tehlikesine dikkat çekti.

 

Suriye ve özellikle Rojava’daki gelişmeleri yakından izleyen gazeteci Patrick Cocburn, Afrin’e TSK ve ÖSO güçlerinin girmesinin ardından bir değerlendirme kaleme aldı. Independent gazetesinde yayınlanan değerlendirmede Cockburn, YPG’nin hava savunması ve ağrı silahtan yoksun olduğu için şehirden çekilerek ağır can kayıplarından kaçındığını ve akıllıca davrandığını, Türkiye’ninse sonuçta bir zafer elde ettiğini söylüyor. Şehrin düşmesinden sonra bir etnik temizliğin gündemde olduğunu ve gelişmelerin bu açıdan izlenmesi gerektiğini belirten Cockburn, Türkiye’nin Fırat’ın doğusundaki büyük Kürt bölgesine hareketlenmesinin ise kolay olmayacağını vurguluyor.

Cockburn’ün bugün Independent’ta yer alan makalesi şöyle:

Afrin’in Türk ordusu ve Suriyeli isyancı güçlerin eline geçmesi kaçınılmazdı, ama tehlike sürüyor. Şu anda temel soru, şehrin el değiştirmesinin ardından bölgedeki Kürt çoğunluğun etnik temizliğe maruz kalıp kalmayacağı.

Bir Arap gücü olan ÖSO savaşçılarının ilk eylemi, mitolojik bir Kürt kahramanının Afrin merkezindeki heykelini yıkmak oldu. ÖSO savaşçılarının çektiği videolar, çoğunun eski İŞİD ya da El Kaide savaşçısı olduğunu ve Kürtler ile gayrimüslim azınlıkları ortadan kaldırılacak düşmanlar olarak gördüklerini ortaya koyuyor.

Yaklaşık 200 bin Kürt son birkaç günde Afrin’den kaçmış durumda. Pek çoğu, geri dönmelerine asla izin verilmeyeceği kanısında. Haklı çıkmaları halinde, bu insanlar da 2011’den beri evlerinden edilen 6 milyon Suriyeli’ye ve ülke dışına çıkmak zorunda kalan aynı sayıdaki mülteciye katılacak demektir. 2011’de 23 milyon olan ülke nüfusunun yarısından fazlası 7 yıldır süren çatışmalarda evlerini kaybetmiş durumda.

Türkiye sınırında bulunan ve Fırat’ın doğusundaki Kürt bölgesinden kopuk Afrin Türkiye için kolay lokmaydı. Halep’in güneyinden geçen ve Suriye ordusunun denetimindeki tek ikmal hattından sivil geçişlerine izin verilirken silah ve cephane geçişine izin verilmedi. YPG komutanları bölgede 10 bin savaşçıları olduğunu söylemişti ama bunların varlığı başından beri pek gözlemlenmedi. ÖSO, pazar sabahı şehre üç yönden, direnişle karşılaşmadan girildiğini açıkladı. Bir başka rapora göre ise yer yer çatışmalar yaşanıyor.

Belli ki YPG komutanları Afrin’in savunulamaz olduğu sonucuna vardı ve seçenekleri olmadığı için şehirden çekildi. Eğer durum gerçekten böyleyse, ağır can kayıplarıyla kaybedecekleri bir muharebeye girmemekle akıllıca davrandılar.

Afrin için verilen mücadelenin sonucu, Türk istilasının başladığı 20 Ocak’tan belliydi. Bunu tetikleyen olaysa, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un, ABD güçlerinin Suriye’de kalacağı ve IŞİD’e karşı oluşturulan YPG-ABD ittifakını temel alan fiili Kürt devletinin güvenliğini sağlamaya devam edeceğine ilişkin provokatif açıklamasıydı. Geçen Ekim’de Rakka’nın düşmesiyle IŞİD yenilgiye uğratıldığında artık Suriye’nin yaklaşık dörtte biri Kürtlerin denetimindeydi.

Tillerson sadece ABD’nin Suriye’de kalacağını (oysa IŞİD’e karşı savaş kazanıldıktan sonra bunun olmayacağı konusunda Türkiye’ye söz vermişlerdi) açıklamakla kalmadı, aynı zamanda Başkan Beşar Esad’ın çekilmesini ve İran etkisinin geriletilmesini hedeflediklerini söyledi. Bunlar gerçekçi olmayan hedefler olsa da Türkiye ve Rusya’yı bir araya getirmeye yetti.

Başkan Putin Rusya’nın Afrin hava sahasını koruyan şemsiyeyi kaldırdı ve Türk hava kuvvetlerinin bölgeyi dilediği gibi bombalamasına olanak tanıdı. Bu belirleyici oldu: YPG güçleri kararlı ve deneyimli askerler olsalar da hava savunmasından ve ağır silahlardan yoksunlar ve bu durumda kazanamayacaklarını biliyorlardı.

Herhalde Rusya Türkleri, Kürtlerin müttefiği olan ABD ile sürekli bir çatışmaya kilitlemek istiyor. Harekatın sürdüğü bölgede üstün güç olduğundan da, aynı zamanda Türkiye’yi kendisine bağımlı kılmayı amaçlıyor.

Afrin’in düşmesinden sonra ne olacak? Gözlemlenmesi gereken ilk şey, şehrin etnik temizlikle “Araplaştırılması”na gidilip gidilmeyeceği. Karşı tarafta yer alan etnik ya da dini toplulukların ortadan kaldırılması, Suriye iç savaşının sık sık karşılaşılan bir yüzü haline gelmiş durumda.

Türkler açısından bu kolay bir zafer olmuş olabilir, ama sonuçta bir zafer ve Suriye krizinde onları daha önemli bir oyuncu haline getirecek. Ama tabii ellerindeki kartlardan fazlasına da oynayabilirler.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan muzaffer; belki fazla muzaffer. Pazar günü, “Afrin’in merkezinde teröristlerin paçavralarının yerine güven ve istikrarın simgeleri dalgalanıyor” dedi. Şehirdeki Kürt simgelerinin tahrip edilmesi gelecek açısından hayra alamet değil. Bazı Suriyeli Kürt liderler, Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeyinde Türk denetiminde bir Sünni blok yaratmayı planladığını düşünüyor.

Kritik soru, Erdoğan’ın bu noktadan sonra ne yapacağı. Afrin’i almış olabilir, ama Suriye’deki asıl Kürt bölgesi Fırat’ın batısındaki Arap şehri Menbiç’ten başlayıp Irak sınırına kadar uzanıyor. Burada, Afrin’den farklı olarak, Kürtler ve Kürlerle bağlantılı güçler ABD korumasında. Menbiç çevresinde ABD’nin zırhlı araçları görünür biçimde devriye geziyor. Ayrıca YPG’nin belli başlı üslere yakın savaşması daha kolay olacak.

Kürtler ABD’nin kendilerini terk edebileceğinden korkuyor. Ama ABD Suriye’de kalacaksa, kendi çıkarları açısından bir kara gücüne muhtaç ve bunun için tek aday Kürtler. Bir Kürt lider, “ABD Kürtleri terk ederse Suriye’den çıkmak zorunda kalır” demişti. ABD’nin desteği sona erebilir, ama bu henüz yaşanmış değil. Erdoğan Suriye’deki büyük Kürt bölgesine karşı harekete geçmek istiyorsa, zamanını beklemek zorunda kalacak.

 

Guardian'da Afrin analizi:

Vur-kaç için  YPG'liler var

 

İngiliz Guardian gazetesi, Afrin analizinde "YPG'li bazı güçler kent merkezinden çekilirken, bazıları TSK ve ÖSO güçlerine "vur-kaç tekniğiyle saldırma amacıyla Afrin'de kaldı" ifadelerine yer verdi.

İngiliz Guardian gazetesi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) Afrin kent merkezini ele geçirmesi sonrası Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) "gerilla savaşıyla" yanıt vermeye hazırlandığını öne sürdü.

BBC Türkçe'nin gazetenin Orta Doğu Muhabiri Martin Chulov imzalı haberinden aktardığına göre, YPG'li bazı güçler kent merkezinden çekilirken, bazıları TSK ve ÖSO güçlerine "vur-kaç tekniğiyle saldırma amacıyla Afrin'de kaldı".

Afrin kent merkezinin 48 saatten kısa sürede düştüğüne dikkat çekilen haberde, buranın ancak uzun ve zorlu bir abluka sonucu alınabileceği beklentisinin de karşılıksız kaldığı belirtildi.

Guardian'ın haberinde şu ifadelere yer verildi:

"Kürt güçler geri çekilmelerinin gerekçesini daha fazla sivilin zarar görmemesi diye açıkladı. Öte yandan, çok daha ağır ateşli silahlar ve modern hava güçlerine sahip, yabancı destekçileri olmayan düşmanları karşısında, Kürtler zorlu bir mücadeleyle karşılaştı."

Kürtlerin geri çekilmesi ile Suriye Savaşı'nda yeni bir cephenin açıldığı belirtilen haberde, "Suriye'nin kuzeyi sadece ülkenin diğer yerlerinden göç eden insanlarla değil, aynı zamanda yabancı destekli isyancı gruplar, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın müttefikleri, bölgesel ve İslamcı güçlerle dolu" denildi.

Türkiye'nin Afrin'in düşmesiyle Suriye'nin kuzeyinde avantaj sağladığı görüşüne de yer verildi.

'Ankara-Washington açmazı sürüyor'

Guardian'ın haberi şöyle devam etti:

"YPG'nin ikinci ve daha büyük kalesi, sınırdaki yaklaşık 480 kilometrelik alanı kaplıyor. Ankara, Kürtlerin aralarındaki mesafeyi kapamasını engellemek amacıyla, son 18 ayda arada kalan 93 kilometrelik alanda ağırlığını artırmaya çalıştı. Kürt gruplar da, Rus birliklerin iki yıl önce konuşlandığı Tel Rıfat'a geçti."

YPG'nin Rusya'dan Afrin'de kendilerini savunmasını istediği belirtilen haberde, Moskova'nın bu çağrıyı reddettiği hatırlatıldı:

"Rusya ve ABD daha önce farklı nedenlerle YPG'yi desteklemiş ancak daha sonra Ankara'yla ilişkileri korumak amacıyla çatışmaların dışında kalmayı tercih etmişlerdi.

"Rusya ve Türkiye, Suriye üzerinden kendilerine bir yerleşme alanı bulmuşken, Ankara ve Washington arasındaki YPG açmazı ise sürüyor."

Habere göre, Afrin'den göç edenler büyük oranda Halep'in batısı ve kuzeyindeki kırsal bölgelere göç ederken, göç dalgası karşısında gıda yardımı giderek zorlaşıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı, hafta sonu ülkenin kuzeyindeki 24 bin kişiye yardım dağıtıldığını açıklamıştı.

 

Guardian:

Suriye'nin yeni sürgünleri, Afrin'i terk eden Kürtler

Guardian, "Suriye'nin yeni sürgünleri" başlıklı yazısında Afrin operasyonu eleştirildi

 

İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden Guardian'da bugün Martin Chulov imzasıyla Afrinoperasyonu nedeniyle kentlerini terk eden sivilleri konu alan "Suriye'nin yeni sürgünleri: Türkiye saldırısının ardından Afrin'i terk eden Kürtler" başlıklı bir makale yayınladı.

Makalede "Kürtlerin büyük bir kısmı rejimin elinde tuttuğu Halep'ten kaçarak 'gri bölge' Afrin'e sığınmıştı. Peşi sıra Türkiye birlikleri ve destekledikleri Arap militanlar yaşadıkları şehri kuşattı" ifadeleri yer alırken, Suriye ordusunun destekleri Şii militanların kontrol noktalarında kimin şehirden çıkabileceğine karar verdiği belirtildi.

‘BİZ FIRTINAYI UZAKTAN İZLİYORDUK’

"Suriye savaşının etkisiyle sekiz yıldır süren meşakkatli bir süreç geçiren ülkenin kuzeyi bir kere daha hareket halinde" denilen makale şöyle devam ediyor:

"Kürtler, fırtınanın yaklaşması nedeniyle Türkiye sınırına yakınlarındaki kuşatılmış topraklardan ayrılmanın ağırlığını taşıyor. TSK ve vekillerinin bombardımanı sonucu en az 250 sivil hayatını kaybetti. Pazar sabahı Türkiye destekli Özgür Suriye ordusu militanları Kürt birliklerinin çekilmesinin ardından kente giriş yaptıklarını açıkladı".

"Biz sekiz yıl boyunca bunların dışındaydık" diyen Afrin'de yaşayan Hero adlı bir Kürt gazeteye şöyle konuşuyor, "Biz kimseyi rahatsız etmedik ve etrafımızda olup biten fırtınayı izledik. Sonra Türkler bizim için geldi"

Gazeteye konuşan ve ismi verilmeyen yetkililer ise BM'nin ateşkes kararının Afrin'de uygulanmamasını eleştiriyor.

Öte yandan Brüksel'de açıklama yapan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temcilsici Federica Mogherini "gelişmelerden kaygı duyduğunu" belirterek Türkiye'yi çatışmaların hafifleyeceği yönünde güvence vermeye çağırdı.

Mogherini, uluslararası toplumun Suriye'deki çabalarının "askeri faaliyetleri kışkırtmaya değil yatıştırmaya odaklı olduğunu" kaydetti.

Suriye'nin kuzeyinde Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) 2014 yılında ilan ettiği Afrin Kantonu'nun eş başkanı Hevi Mustafa ise, Reuters'a yaptığı açıklamada Afrin'den toplam 200 bini aşkın sivilin göç ettiğini söyledi.

BBC'nin haberine göre Hevi Mustafa bu sivillerin barınak, su ve gıdadan yoksun bir şekilde bölge yakınındaki alanlara çekildiklerini ifade ederek, "İnsanlar arabalarda uyuyor. İnsanlar çocuklarıyla beraber ağaç altlarında uyuyor" açıklaması yaptı.

Hevi Mustafa Afrin merkezinde kalan sivillerin Türkiye'nin desteklediği grupların tehdidi altında olduğunu da kaydetti.

 




Kaynak: Deutsche Welle Türkçe

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1198 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Dünya Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI