Bugun...



‘Erdoğan’a darbe’ diyen ABD’li uzman: Üçüncüsü Erdoğan’ın canına mal olabilir

Neo-con düşünce kuruluşu American Enterprise Institute yazarı Michael Rubin, Erdoğan'ın hayatını kaybetmesine neden olacak yeni darbe girişimini yazdı. Rubin, Erdoğan'ı 'Yürüyen ölü adam' olarak tasvir etti.

facebook-paylas
Tarih: 13-10-2016 04:28

‘Erdoğan’a darbe’ diyen ABD’li uzman:   Üçüncüsü Erdoğan’ın canına mal olabilir

‘Erdoğan’a darbe’ diyen ABD’li uzman:

Üçüncüsü Erdoğan’ın canına mal olabilir

 

Amerikalı Neo-con yazar ve Michael Rubin, Amerikan Enterprise Institute (Amerikan Girişimcilik Enstitüsü)'nün web sayfası - AEI.org köşesinde yayınlanan 12 Ekim 2016 tarihli yazısında,

Rubin'in yazasının tam metni şöyle:

"Türkiye'nin başarısızlıkla sonuçlanan darbesinin ardından neredeyse üç ay geçti. 15 Temmuz'da yaşanan hadiseler önceden tahmin edilebilir nitelikteydi, fakat buna rağmen insanlar o günün modern Türkiye tarihinin önemli günlerinden biri olduğuna karar verdiler. Buna rağmen darbenin bir defaya mahsus olduğunu düşünmek de hata olabilir. Türkiye aslında iki darbe deneyimledi, fakat bu sayı üçe yükselecek ve gelecek darbe çok daha fazla şiddet dolu olacağı gibi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hayatıyla ödeyeceği kadar pahalıya patlayabilir.

"15 Temmuz 2016 günü yaşanan darbe sakarlıklarla dolu acemice bir darbe girişimiydi. Buna rağmen Erdoğan başarısızlığa uğrayan kalkışmayı ''Allah'ın bir hediyesi,'' olarak adlandırmıştı, çünkü bu sayede gerçek ve kurgusal muhaliflerini yolundan temizlemek için bir sebep eline geçmiş oldu. Erdoğan, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak adlandırdığı eski müttefikinin takipçilerini işaret ediyordu. Erdoğan'ın sunduğu ikinci dereceden deliller, hem Türk medyası hem de ABD hükümeti tarafından şüphe ile karşılandı. Dani Rodrik, Harvard Üniversitesi'nden bir profesör ve üst düzey bir Türk generalinin damadı, Gülen'in takipçilerinin neden ve nasıl bu işe karışmış olabileceklerinin en tutarlı görüşü ortaya koydu. Rodrik ikna edici bir delil sunuyor fakat her ikisine istinaden tedbirli olmalı, çünkü ihmal edilmiş bir bilgi sonucu değiştirebilir. Bu işten kimin karlı çıktığına (cui bono) dair sonuçlar çıkarmak, meydana gelen olaylar gibi istenmeden varılan sonuçlar üzerinden önseziler ile yapılan varsayımların her zaman başarılı olacağını düşünmeyi gerektirir.

"GÜLEN TAKİPÇİLERİ DARBEYE ORTAK

 "Benim kendi okumam bazı Gülen takipçilerinin bu kalkışmaya ortak oldukları ve hatta önceden bu olayın gerçekleşeceğini biliyor olabilecekleri, bazı Kemalist subayların da kendilerine katıldığı yönünde. MİT ve AKP içinde bulunan herkesin ellerinin temiz olmadığını düşünmek için de elde yeterli bilgi var. Olanlar konusunda Gülenciler günah keçisi ilan edildiler. Eninde sonunda darbenin ardında kim vardıysa – ve Türkiye'nin geçmişteki darbelerinin aksine, bu yeterince açık değil – kesin olan bir şey var o da Erdoğan'ın darbeyi olaylar ortaya çıkmadan saatler önce öğrenmiş olduğudur.

"İKİNCİ DARBE ERDOĞAN'IN 'SİVİL DARBESİ'

"İkinci darbe ise Erdoğan'ın yaptığı sivil darbedir. Aslında 15 Temmuz'da kalkışılan darbeye nazaran Erdoğan'ın sivil darbesi Türkiye'nin dokusuna ve demokrasisine daha fazla zarar verebilecek niteliktedir. Eylül 2016'da yayınlanan 'Türkiye'nin Reichtag Yangını' başlıklı yazımda yorumladığım gibi, bunu söylemek hoş değil fakat Erdoğan'ın entelektüel terbiyesi ve Makyavelist politik görünüşü bu noktayı işaret ediyor.

"3. DARBE YOLDA

 Üçüncü bir darbe girişiminin yolda olduğuna dair şimdiden bazı fısıldaşmalar yapılmaya başlandı bile. 2013'te Erdoğan, Gülen ile olan dostluğunu sona erdirdiğinde, Türk liderin başka dostları da vardı. Sedat Peker'in durumu ilgi çekici. Aşırı milliyetçi olan Peker yaygın şekilde Türkiye'nin en güçlü mafyası olarak biliniyor. Peker, Ergenekon davası süresince hapisteydi, fakat dava dosyasında bulunan delillerin sahte oldukları ortaya çıkmadan önce ilk serbest bırakılan da o oldu. 

"ERDOĞAN HERKESİ BERTARAF EDİYOR

"Oysa Peker'in kavgacı geçmişi Erdoğan'ın kendisiyle yakınlaşıp işbirliği yapmasına engel teşkil etmedi. Gülenciler geniş bir alana nüfus etmeyi başarmış olabilirler ancak Peker'in bağlantıları ise yine de daha güçlü. Erdoğan her nasıl kirli işlerini yaptırmak için geçmişte Gülen'in ağını kullandıysa, şimdi benzer kirli işleri için Peker ve eski DYP'li Mehmet Ağar'ı (geçmişi karışık işlerle dolu olsa da Erdoğan'la yakın ilişkiler geliştirmişti) da benzer şekilde kullanması olası. Nihayetinde Erdoğan'ın hedefinde kim yok ki, Gülenciler, etnik Kürtler, liberaller, feministler, ve politik rakipleri, Erdoğan sadece düşmanlarını değil, Peker ve yakın dostlarını da bertaraf ediyor.

"Yakında kritik bir sorunun yanıta ihtiyacı olacak. Ne Erdoğan ne de Türk mafyası içerisinde bazı, daha ziyade gölgeler ardındaki, figürler rekabeti hoşgörecek tipler değiller, gücü paylaşmak konusunda geriye sadece Erdoğan ve Türk mafyası kaldığında neler olur? Böyle bir rekabet ortamı oluşursa, bu işe şiddet karışır mı?

"YÜRÜYEN ÖLÜ ADAM

"Erdoğan'ın aşırı güç kazanmasının olumsuz yanı, bir vakum gibi bir taraftan gücü çekip kendi gelişirken diğer taraftan dışarı da atıyor olmasıdır. Erdoğan Türkiye'yi benzersiz ölçüde kutuplaştırmış ve onu düdüklü bir tencereye dönüştürmüştü. Karşı tarafa baskı oluşturmak için uygulanan normal politik rekabetin yerini bundan böyle oldürmeye yönelik politik şiddet olaylarının alması olasıdır. Derin devletin doğası politik ve etnik gruplaşmalara kadar uzanır, 1996 Susurluk skandalı bize bunu göstermişti.

"Eğer Erdoğan suikaste uğramış olsa – ve orada buna kalkışacak birileri var – Türk derin devleti, vakumu doldurmak konusunda geride kalan en büyük muhtemel güç olacaktır. Peker hakkında genel olarak konuşulan konu, kendisinin hırslarını ve ideolojisini bir kenara bırakmaya uygun birisi olmadığı yönünde. Peker geçmişte devletin dizginlerini eline almak istememiş olsa da, kendisini başkanlık sarayına bir kukla olarak oturtmak isteyebilecek çok sayıda kıdemli Türk politikacı ile yeterli bağlantılara sahip. Erdoğan kendisinin bir sultan olduğuna inanabilir, gerçekte ise, kendisi aslında sadece yürüyen ölü bir adam olabilir."

Rubin’in ABD’nin köklü yayınlarından Newsweek’in de alıntıladığı yazı sonrası iktidara yakın gazeteler ABD’nin, Türkiye’de darbe planladığını yazmıştı.

Diken’e konuşan Rubin, “Darbeler, iyi etkileri çok nadir olan hareketlerdir. Kısa vadede etkileri olumlu olsa da uzun vadede yara ve kırgınlıklar oluşmasına neden olur. Ancak kendimizi kandırmayalım. Her ne kadar böyle bir yetkisi ya da isteği olmasa da Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koyarsa demokrasiyi hançerlemiş olmaz. Çünkü halihazırda Türkiye’de demokrasi olduğunu söylemek mümkün değil”demişti.

‘Üçüncü darbe en şiddetlisi olabilir’

The American Enterprise Institute’da bugün yayımlanan yazısındadarbe girişiminin tek başına bir olay olmadığını ve daha önceden tahmin edilebilir olduğunu belirten Rubin, “Türkiye aslında iki darbe yaşadı” diyerek, ilkinin 15 Temmuz’da yapıldığını, ikincisinin de Erdoğan tarafından yapılan ‘sivil darbe’ olduğunu iddia etti.

Darbe girişiminin arkasında kim olursa olsun, Erdoğan’ın saatler öncesinden durumdan haberdar olduğunu ileri süren ABD’li uzman,“Ama üçüncü bir darbe en şiddetlisi olabilir; pekala Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatına da mal olabilir” diye yazdı.

‘Ölümcül siyasal şiddet daha muhtemel’

Darbe girişiminin arkasında kimin olduğunun net olmadığını savunan Rubin, “Normal siyasi rekabet artık baskıyı azaltmak için kullanılamıyor, ölümcül siyasal şiddet daha muhtemel hale geldi” yorumunu yaptı.

Sedat Peker ve Mehmet Ağar detayı

Yazısında yeraltı dünyasının ünlü ismi Sedat Peker, Mehmet Ağar ve Susurluk suikastına da geniş yer ayıran Rubin, “Erdoğan, Gülencileri, Kürtleri, liberalleri, feministleri ve tüm siyasi rakiplerini hedef alırken, yalnızca kendi düşmanlarını değil, Peker’i ve en yakın müttefiklerini de saf dışı bırakıyor”değerlendirmesinde bulundu.

‘Şiddetli mi olacak?’

ABD’li uzman, yazısının sonunda Erdoğan için “Erdoğan sultan olduğuna inanabilir ama aslında çoktan yürüyen ölüye de dönüşmüş olabilir” derken, şu soruyu sordu: “Eğer ne Erdoğan ne de Türk mafyasının karanlık figürleri ve derin devlet bu rekabeti karşılayamazsa, Erdoğan ve Türk mafyası geriye kalan yegane güç olduğunda ne olacak? Restleşme gerçekleşirse, şiddetli mi olacak?”

Çeviri: Diken

 

 

 




Kaynak: Diken,ABC çevirilerinden

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 971 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Dünya Basınından Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI