Bugun...


HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli: Halkbank döviz hilesi ile kimler zenginleşti
Tarih: 01-09-2018 22:40:51 Güncelleme: 01-09-2018 22:40:51 + -


1 Eylül'ün Dünya Barış Günü ‘nde Emek ve Demokrasi Güçleri pek çok ilde barış için alanlara çıktı Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu öncülüğünde 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla “Barış hemen şimdi” şiarıyla

facebook-paylas
Tarih: 01-09-2018 22:40

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli:  Halkbank döviz hilesi ile kimler zenginleşti

 

Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu’nun 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle düzenlediği mitingde konuşan

 

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli:

Halkbank döviz hilesi ile kimler zenginleşti

 

 

 

 

Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu’nun 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle düzenlediği mitingde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli;“Ortada bir ekonomik savaş yok, talan var, talan. Halkbank diyor ki ‘hatalı işlem yaptık’ gece yarısı ucuz döviz satmış meğer. Bu hile ile kimler zenginleşti, kimler yararlandı, ucuz dövizi alıp iki katına satanlar kim, sizler misiniz? diye sordu. 

Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu öncülüğünde 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla “Barış hemen şimdi” şiarıyla düzenlenen miting, onbinlerin barış taleplerini içeren sloganlarının yankılandığı İstasyon Meydanı’nda devam ediyor. 

1 Eylül'ün Dünya Barış Günü ‘nde Emek ve Demokrasi Güçleri pek çok ilde barış için alanlara çıktı  

DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk:

Kürt sorunu silahla çözülmez.

1 Eylül'ün Dünya Barış Günü ilan edilmesinin ardından yaşanan savaşlara değinen DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Emperyal güçler Ortadoğuda kan emiyorlar adeta. Egemenlerin, hiçbir barış ve özgürlük projeleri yoktur. Öcalan üzerinde ağır bir tecrit var. Tecritin nedeni fikirleridir. Öcalan'ın mücadelesi sadece Kürt hakkı için değil Ortadoğu halkları için, barış içindir. Bu iktidarın Kürt, Türk, Laz, Çerkez halklarına verecek bir şeyleri yok. Sadece kendi iktidarını güçlendirmek, egemen olmak, baskılamak... Burada 3 yıl boyunca şehirler yıkıldı, insanlar bodrumlarda yakıldı Kürtlerin iradesini yok saymak için. 100 yıldır Kürtler üzerinde uygulanan bu politikalar sonuç vermedi. Kürt sorunu silahla çözülmez. Kürtler özgürlük, barış, demokrasi Ortadoğu topraklarına gelene kadar diz çökmeyecek."

 

Barış mitingine pankart ve konuşma yasağı getirildi

Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda yapılacak "1 Eylül Dünya Barış Günü" mitinginde asılacak pankartlara yasak getirildi. Polis, mitingde Barış Anneleri adına yapılacak konuşmayı da yasakladı. 

Tertip komitesi üyeleri ile Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube birimi arasında yapılan toplantıda, polis miting alanı ve çevresine barış konulu pankartların asılmasını yasaklandı. Miting alanına asılması yasaklanan pankartlar şöyle: "Barış tecrit edilemez", "Faşizm kaybedecek halklar kazanacak", "Saray savaş, halklar barış istiyor", "Savaşın, OHAL'in ve KHK'lerin karşısında barış kazanacak" ve "AKP savaş istiyor, barışı biz inşa edeceğiz."

Tertip Komitesi'ne verilen 26 maddelik tutanakta, Barış Anneleri İnisiyatifi üyesi yaklaşık 30 annenin mitinge katılarak, halkı selamlayacağı ve anneler adına bir annenin konuşma yapacağı, ancak inisiyatifin yasal bir kuruluşu olmadığı için izin verilemeyeceği belirtildi.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı

1 Eylül Dünya Barış Gününde Barış zinciri' de yasak

1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yurdun pek çok ilinde eylem ve etkinlikler düzenlendi.

İHD’nin 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İstanbul Taksim’de oluşturmak istendiği insan zincirini polis engelledi. İstiklal Caddesi boyunca tüm yolları bariyerlerle kapatan polis Tünel Meydanı’na gelen kitleye engel olmaya çalıştı.

Keyfi engellemeye tepki gösteren İHD İstanbul Şube Bakanı Gülseren Yoleri, İHD’nin her yıl barış dileğiyle yaptığı insan zincirinin bu yıl yasaklandığını söyledi. “Yasak kararı barışa yapılmış bir saldırıdır” diyen Yoleri sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz bu tür yasaklarla karşılaşmak istemiyoruz, biz barış istiyoruz. Barış bütün hak ve özgürlüklerin teminatıdır. Barış talep etmekten hiçbir koşulda vazgeçmeyeceğiz. Tüm dünyada bütün sorunların barışçıl yöntemlerle çözülmesini ve gerçek bir barışı istiyoruz. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz.” Açıklamanın ardından İstiklal Caddesi’ne yürüyen kitleye polis eşlik etti.

 

 

Mitingde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İstasyon Meydanı’nı dolduran onbinleri selamladı. Temelli, “Afrin’e, Şengal’e, Çukurova’ya, İzmir’e selam olsun. Bu coğrafyaya barış gelene kadar sürecek mücadelemize selam olsun. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nüz kutlu olsun. Barış sevgidir, gelecektir. Umudumuzu, geleceğimizi almaya çalışıyorlar. Asla vermeyeceğiz. Sizler, kaderini bana teslim et diyerek, zulüm yağdıran iktidarlara karşı, devlet değil adalet diye haykırmaktan bir kez bile vazgeçmediniz. Geleceğimize sahip çıkacağız. Barış mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.

 

1 Eylül Dünya Barış Günü 

Ortadoğu halklarının barış umudu olduklarını ve omuz omuza mücadele ettiklerini vurgulayan Temelli, “Yaşasın özgürlük mücadelemiz. Bu özgürlük, barış mücadelesini yükselteceğiz. Asla geri adım atmayacağız. Ceberut devlete karşı barış mücadelemizi her geçen gün yükseltmeye devam edeceğiz. 1 Eylül 1939’da Nazi’ler Polonya’yı işgal etmeye çalıştılar. Nazi işgaline karşı 79 yıldır faşizme karşı direniş sürüyor. Bugün bu coğrafyada, AKP faşizmine, tek adam rejimine karşı mücadelemiz devam ediyor. Bu dünyada savaşlar yaşanmasın diye, yıkımlar olmasın diye, insanlık değerleri tahrip edilmesin diye, 1 Eylül Dünya Barış Günü ilan edildi” diye konuştu.

 

AKP artık içim içim çürüyor 

Kürt halkının yıllardır yaşanan savaşın ağır bedellerini ödediğini ifade eden Temelli, şöyle devam etti: “İnsanlığın barış taleplerine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Dönen dönsün yolundan, biz dönmeyiz. İyi ki bu mücadelenin önünde yürüyorsunuz, yoksa demokrasiyi, özgürlüğü bilemezlerdi. Biz sizinle gurur duyuyoruz. Kendi gücümüze dayanarak, faşizmi yıkacağız. AKP artık içim içim çürüyor. Bu utanç iktidara son noktayı biz koyacağız. Dünyada savaşa karşı barışı savunan arkadaşlarımız var. Barış mücadelesi zulme karşı sürdü, bundan sonra da sürecek. Zulme karşı verdiğimiz mücadele bugün milyonlara ulaştı. Orhan Doğan’dan Sakine Cansız’a kadar, yoldaşlarımız, barış elçilerini saygıyla anıyorum. Onların yükselttiği mücadele bugün milyonlara ulaştı.”

 

Kürtlerin “Bahtı tahta değişmem” atasözünü 

Kürtlerin “Bahtı tahta değişmem” atasözünü dile getiren Temelli’nin konuşmasının satır başları şöyle: “Mücadele Kürt halkıdır. Bir mücadele tarihi yazıyoruz. Bu savaşı, yıkımı, tecritle başlattılar. Tecrit barışa karşı, insanlığa karşı, doğaya karşı, mücadeleye karşıdır. Sayın Öcalan’ın büyük çabayla var ettiği ve partimizin bin bir emekle destek verdiği barış masasını devirdiler. O günden bugüne kentlerimiz, dağlarımız, ormanlarımız, evlerimiz yanıyor. 2013-2015 yılları arasında toplumun barış umutlarının nasıl yeşerdiğini, Sayın Öcalan ile müzakereler süresinde toplumda nasıl güven geliştiğini Diyarbakır, Silopi, Cizre, Van, Hakkari gördü. Sayın Öcalan avukatları ile 7 yıldır görüşemiyor. Avukatlarının 783’üncü görüşme talebi de ret edildi. Eskiden koster bozuluyordu, şimdi bahaneye de gerek duymuyorlar. Tecridi sürdürme kararlığından dolayı avukat görüşüne izin verilmiyor. Ailesiyle de görüşmeye izin verilmiyor. 

 

Tecride son vermek barışın önünü açmaktır 

Bu zulüm Kürt halkının değerlerine saldırıdan başka bir şey değildir. Ağırlaştırılmış tecrit koşullarına bir an önce son verilmelidir. Tecride son vermek barışın önünü açmaktır. Bir kez daha sesleniyoruz; tecride derhal son verin. Sayın Öcalan’ın ailesi ve avukatları İmralı Adası’na giderek, görüşme gerçekleştirilmelidir. Bu tecridin etkileri o kadar büyük ki; Ortadoğu’daki sömürü, savaş İmralı tecridinden başlıyor.

 

CPT örgütü var, işkencenin ortağısınız

CPT örgütü var, isminin hakkını vermeyen bir örgüt. Tecrit işkencesine ses çıkarmadıkça, sizde bu işkencenin ortağısınız. Bu işkenceye ses çıkarmadığınızı biliyoruz. Buna son verin. İmralı’nın kapısı her açıldığında, bu ülkede kan akmadı, insanlar ölmedi, tutuklanmadı. Barış umutları yeşerdi. Barıştan korktular. Tecrit olmasaydı, Sayın Öcalan üzerinde tecrit olmasaydı, ülkenin sorunlarını çözebilirdik. Ülkenin sorunları çözülmediği gibi, Türkiye içinden çıkılmayan sorunlar yumağına dönmekte. Bu iktidardan bir an önce kurtulmamız gerekiyor. 

 

Selam olsun Edirne’ye, selam olsun Kandıra’ya.

 

Binlerce yoldaşımız, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, arkadaşlarımız cezaevinde. Bu haksız ve zulüm iktidarının girdabında suçsuz yere cezaevindeler. Bir suçları oldukları için değil, bir sevdaları oldukları için tutsaklar. Onlar özgür kalana kadar bizlerde mücadelemizden asla geri adım atmayacağız. Selam olsun Edirne’ye, selam olsun Kandıra’ya.

 

Ekonomik kriz derinleşiyor 

Ekonomik kriz derinleşiyor. Medyayı eline geçirmiş, dış güçler bu krizin nedeni olarak papağan gibi tekrarlıyorlar. Sen değil miydin, o dış güçlerle kol kola giren, büyük Ortadoğu projesinin eşbaşkanı, Suriye’ye giren, yaratmış olduğun iç ve dış güçlerle kol kola giren, bu krizi halkların başına bela eden sen değil miydin? Ortada zulüm var, yegane münesibi Erdoğan rejimidir.

 

Bu halk ekonomik krizin yükünü çekmeyecek 

Halka fedakarlık öğüdü veriyorlar. Yastık altındaki dolar ve altınları bozun diyorlar. Sanıyor ki; aynı yastığa baş koyuyoruz. Bizim yastığımızın altında dert var, işsizlik var. Senden bunların hesabını soracağız. Bu halka yolsuzluktan, işsizlikten ve savaştan başka bir şey vermediniz. Türkiye Cumhuriyeti’nin ne kadar kamusal mirası varsa özelleştirdiniz. Ülkede herkesi borçlandırdınız. Ülkeyi borç çukuruna ittiniz. Yandaş sermayedarlarına gereksiz işler yaptırarak, halkın kaynaklarını çar çur ettiniz. Bu ülkenin kaynaklarını, emekçilerin, kadınların emeğini peşkeş çektiniz. Bu ülkeye bu krizi kim getirdiyse, bunun fedakarlığını onlar yapacak. Bu borçları biz ödemeyeceğiz, paraları kimlerle paylaştıysan borçları da onlar ödeyecek. Bu halk ekonomik krizin yükünü çekmeyecek. Her gün zam yaparak, insanları işinden ederek, ekonomik krizi insanların sırtına yüklemeye çalışıyorlar. Ortada bir ekonomik savaş yok, talan var talan. Bu talana dur diyeceğiz, izin vermeyeceğiz.

 

 İğrenç kur karıyla kimler zengin oldu? 

Halkbank hatalı işlem yaptığını söylüyor. İğrenç kur karıyla kimler zengin oldu? Biz bunların kim olduğunu iyi biliyoruz. Bunlardan da hesap soracağız. Ülkenin tüm kaynaklarını çarçur ettiler. Halkın bütçesini gasp ederek, savaş ekonomisine bağlayarak, bütçe kaynaklarını silahlanmaya ayırdılar. Bunu meşrulaştırmak için Kürt halkına düşmanlığı reva gördüler. Bu nedenden dolayı halkları bir birine düşman ediyorlar. Nefret tohumları ekiyorlar. Ant olsun ki; bu tohumların hepsini söküp atacağız. Omuz omuza faşizme karşı mücadeleyi yükselteceğiz. Biz acılarımızla akraba olduk.

 

Bunların bir bakanı var, suistimal bakanı  tehdit ediyor. Haddini bil haddini.

Bunların bir bakanı var, suistimal bakanı. Eş Genel Başkanımızı tehdit ediyor. Haddini bil haddini. Nerede bir olay olsa yaptığı tek şey HDP’yi suçlamak. Suistimal bakanının vermesi gereken o kadar hesap var ki, suçluluk psikolojisi ile HDP’yi suçluyor. Biz bunlara pabuç bırakacak bir parti değiliz. Sen Suruç’un hesabını vereceksin. Şenyaşar ailesinden 3 kişi herkesin gözü önünde katledildi. Bugün hala bu katliamı gerçekleştirenlerden bir kişi bile gözaltına alınmamış, bu bakan kalkmış HDP’yi suçluyor, hadi ordan. Sen bu suçların faillerinin ortaya çıkarılmasını sağlamazsan, bunu da senden biliriz. 

 

Cumartesi Anneleri’nin feryadını duymak yerine, onlara saldırıyorlar 

Çocuklarının kemiklerini arayan annelere vicdansızca hakaret eden bir bakan. Tilkinin şahidi kuyruğudur. Bu bakana baktığımızda; böyle bir iktidarın böyle bir bakanı olur. Sayısız suça bulaştıkları yetmiyormuş gibi, işledikleri suçlara sahip çıkıyorlar. Kızlarının, oğullarının, yakınlarının cenazelerini arayan Cumartesi Anneleri’nin feryadını duymak yerine, onlara destek çıkanlara saldırıyorlar. 90’ların bütün suçlarına sahip çıkıyorlar. Tüm bunlara rağmen, Galatasaray Meydanı’nda mücadeleye devam edeceğiz. Unutmaya karşı direndiler, bir birlerinin acılarına sahip çıktılar. Onlar Türkiye demokrasisinin yüz akıdır. Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri onurumuzdur. 

 

Bütün kayıpları bulana kadar, bu alanlarda olmaya devam edeceğiz

2013 yılında Meclis’te kurulan komisyonda, bugün sahip çıktığı suçları AKP bizzat kabul etmedi mi? Etti. Bizzat Erdoğan Cumartesi Anneleri ile görüşmedi mi? Görüştü. Ne oldu da 700 hafta eylemine saldırıyorsun. 701. haftaya da izin vermediler. İstiklal Caddesi’ni işgal ettiler. Barış Anneleri ve kayıp yakınlarının anma etkinliğine de izin verilmedi. Bütün kayıpları bulana kadar, onları topraklarına kavuşturmaya kadar bu alanlarda olmaya devam edeceğiz. 

 

Cezaevleri intikam alanına dönmüş durumda 

Bunlar zulümle baş göz olmuşlar. Zalimlikten başka bir şey gelmiyor ellerinden. Koçer Özdal kelepçeli bir şekilde yaşamını yitirdi. Ülkede binden fazla hasta tutsak var. Hasta tutsakların 357’si ölüme yatmış durumda. Bir an önce tahliye edilmeleri, tedavilerinin başlaması gerekirken, ne Adalet Bakanı ne de Sağlık Bakanı tek bir adım atmıyor. Cezaevleri intikam alanına dönmüş durumda. Hukuksuzluğun labaratuvarı oldu. Tutsakların tedavi hakları engelleniyor. Sağlık Bakanı ve Adalet Bakanı sarayın jandarması olmuş. Bu tutsakların göz göre göre ölmesine seyirci kalıyorlar. Sadece bir yıl içinde 7 hasta tutsak vefat etti. AKP döneminde 450 tutsak vefat etti. Tüm bunlara rağmen tek bir adım atılmadı.

 

Tutsakların Suçları yok biz özgürlük hakkımızı istiyoruz.

 

Kurduğu Cumhur İttifakı ile Af Yasası’na hazırlanıyorlar. Hasta tutsakların tedavi edilmesi bunca öneme sahipken, bunların hazırlamaya çalıştığı af yasası kabul edilemez. Suçları yok biz özgürlük hakkımızı istiyoruz. Onlar özgür kalmadan hiç birimiz özgür değiliz. Bugün FETÖ’yü bahane ederek, çocuğa yönelik tecavüzü bahane ederek, idamı getirmek istiyor. İran’a sesleniyorum; idam insanlık suçudur. İdamın yegane nedeni, siyasi tutsaklar üzerinde bu ipi sallama amaçlıdır. Bizler siyasi tutsaklarla birlikte mücadelemizi yükselteceğiz.

 

Cenazenizi gömmenize bile, engel oluyorlar. 

Barış gününde ne güzel şeyler konuşabilirdik, geleceğe ne umutlar taşıyabilirdik. Hep acılardan, zulümden konuşmak zorunda kalıyoruz. İnsanlar cenazelerini bile defnedemiyorlar. Defin hakkı bile ellerinden alındı. Bu zalimliktir. Ölüm baki bulunca, hüküm kalkar. Ölünün yakınlarıyla acıyı paylaşmak bizim kültürümüzde var, insanlığın tarihinde var. Bunu engelleyenler, cenazeye bile zulm ediyorlar. Nusaybin’de yaşanan son vaka bunun en açık örneğidir. Cenazenizi gömmenize bile, engel oluyorlar. İşte tüm bu zulme son vermek, vicdan yangınını söndürmek için yan yana geleceğiz. Acılarımıza hep birlikte sahip çıkacağız. 

 

Dersim’de ağacız, İdil’de akan nehiriz 

Sadece vicdanlarımız değil, ormanlarımız yanıyor. Dersim yanıyor. Lice, Kulp, İdil yanıyor. Her yerde yangın çıkartıyorlar. 90’ların aklıyla yakmaya devam ediyorlar. Söndürmek için giden arkadaşlarımız engelleniyorlar. Bilmiyorlar ki; Dersim’de ağacız, İdil’de akan nehiriz. Doğa gibi kendimizi doğura doğura yeniden yeşereceğiz. 

 

Kürde vurarak faşizmi örüyor 

Zulüm her yerde Afrin’de, İdlip’te. Suriye halkları kendi kaderini tayin etme hakkında sahiptir. El ele omuz omuza vererek, bu işgali bertaraf edeceğiz. Türkiye’nin demokrasisi de Türkiye halklarının elinde. Ortadoğu’ya barış gelmeden Türkiye’ye barış gelmez. Türkiye’ye barış ve demokrasi gelmeden size de huzur gelmez. Bizim barış talebimiz gücünü Amed’ten, Mahabad’tan alıyor, Sur’un tarihinden alıyor. Türkiye bugün tarihin gördüğü en derin kutuplaşmayı yaşıyor. Bu kötülükten kurtulma zamanıdır. AKP yanına MHP’yi alarak, Kürde savaş açtı. Kürde vurarak faşizmi örüyor. İyiliğin ve kötülüğün savaşında, iyiliğin galip gelmesini bizler sağlayacağız. Barış dilenerek, sessiz kalınarak, gelip kapımızı çalmaz. Geçmişten günümüze olduğu gibi barış ancak mücadele ile gelir. Yaşasın özgürlük, adalet, eşitlik ve barış mücadelemiz.

 

Kemal Kurkut’un Ali İsmail’in anneleri nefes alsın diye buradasınız. 

Amed’in başı dik evlatları, sevgili gençler; bu mücadele geleceğin umutlarını geçmişin bedelleri ile ayakta tutan kadim bir mücadeledir. Sizlerin özgür düşünebildiği, yaşayabildiği, anlayabildiği bir ülke için buradayız. Çok iyi biliyoruz ki; sizlerde Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri çocuklarına kavuşsun, Kemal Kurkut’un Ali İsmail’in anneleri nefes alsın diye buradasınız. Birinin öteki için mücadele ettiği, halkın genci yaşlısıyla elde ettiği barış en kıymetli barıştır. Bu mücadelede sizlerin coşkusu, dirayeti hepimize yol açacaktır.”

 

Temelli’nin konuşması ardından miting, Koma Agirê Jiyan’ın sahne alarak, seslendirdiği barış şarkılarıyla sona erdi. 




Kaynak: Mezopotamya ajansıve diğer haber ajansları

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1578 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Güncel Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
YUKARI