Bugun...



HDP Şanlıurfa milletvekili Osman Baydemir PKK-KCK eylemsizlik pozisyonundan çıkmamalıydı

HDP Şanlıurfa milletvekili Osman Baydemir, PKK'nin Suruç saldırısının Ardından 'nefsi müdafaa' pozisyonundan çıkmaması gerektiğini ifade ederek, "AKP'nin savaşı başlatmasına Rağmen PKK-KCK eylemsizlik pozisyonundan çıkmamalıydı. "Vermeyecekti Eger PKK eylemsizlik pozisyonundan çıkmasaydı, AKP met vardır savaşı 20 gün sürdüremezdi, toplum buna Topçu Alay Komutanı diye konuştu

facebook-paylas
Güncelleme: 17-10-2015 22:52:57 Tarih: 17-10-2015 22:14

HDP Şanlıurfa milletvekili Osman Baydemir    PKK-KCK eylemsizlik pozisyonundan çıkmamalıydı

HDP Şanlıurfa milletvekili Osman Baydemir

 

PKK-KCK eylemsizlik pozisyonundan çıkmamalıydı

HDP Şanlıurfa milletvekili Osman Baydemir, PKK'nin Suruç saldırısının Ardından  'nefsi müdafaa'  pozisyonundan çıkmaması gerektiğini ifade ederek,  "AKP'nin savaşı başlatmasına Rağmen PKK-KCK eylemsizlik pozisyonundan çıkmamalıydı. "Vermeyecekti Eger PKK eylemsizlik pozisyonundan çıkmasaydı, AKP met vardır savaşı 20 gün sürdüremezdi, toplum buna Topçu Alay Komutanı  diye konuştu.

P24 koordinatörlüğünde Bir grup gazeteci Olarak Bir araya geldiğimiz Baydemir'le Çözüm sürecini 'Buzdolabı' sokan çatışma atmosferini na, PKK'nin eylemsizlik kararını Ankara ziyaretinde saldırısının arka planını konuştuk.

'HDP ne yaparsa yapsın, AKP savaşı başlatacaktı'

 

AKP’nin seçim sonuçlarının ardından ne olursa olsun savaşı başlatacağını söyleyen Baydemir, eğer PKK ‘nefsi müdafaa’ çizgisinden ayrılmasaydı AKP’nin savaşı bu denli sürdüremeyeceğini kaydetti. Baydemir, yine de PKK’nın eylemsizlik kararının ‘memnuniyet verici’ olduğu, artık aynı adımı AKP’nin de atması gerektiği görüşünde.

AKP’nin çatışma ortamını ‘HDP’yi bitirmek’amacıyla başlattığını söyleyen Baydemir,“Hükümet tek başına iktidar olamayacağını anladığı andan itibaren savaşın zeminini yeniden hazırlamaya başlamıştır. 5 haziran Diyarbakır saldırısı tam da ateşkesi bozdurma saldırısıydı, HDP’yi barajın altında bırakma saldırısıydı. Çünkü seçimle savaş birlikte yürütülecekti ve AKP tek başına iktidar olacaktı. Yani HDP ne yaparsa yapsın AKP bu savaşı başlatacaktı. Bundan zerre kadar tereddütüm yok. Suruç saldırısıyla birlikte AKP bunun startını vermiş oldu” diye konuştu.

‘Eylemsizlik pozisyonundan çıkılmamalıydı’

 

Ceylanpınar’da iki polisin evlerinde vurularak öldürmesini ‘arkasında kirli ellerin olduğu karanlık bir olay’ olarak nitelendiren Baydemir,“Ceylanpınar saldırısından sonra Suruç’un tartışılmasına bile izin verilmedi. Toplum ne oluyor sorusuna cevap bulamadan savaş başlamış oldu. HDP, PKK ne yaparsa yapsın seçim stratejisini gelecek cenazeler üzerine kuran AKP bu savaşı başlatacaktı. AKP’nin savaşı başlatmasına rağmen PKK-KCK eylemsizlik pozisyonundan çıkmamalıydı. Eğer PKK eylemsizlik pozisyonundan çıkmasaydı, AKP bu savaşı 20 gün sürdüremezdi, toplum buna izin vermeyecekti. Nefsi müdafaa pozisyonunda kalacağım, üzerime gelmedikçe silah kullanmayacağım duruşu AKP’nin bu savaşa bu denli sürdürme imkanını elinden almış olacağına inanıyorum” dedi.

Baydemir, 10 Ekim’de ilan edilen ‘eylemsizlik’kararıyla Ankara katliamının aynı güne gelmesinin de ‘tesadüf olmadığı’ görüşünde: “KCK’nin tek taraflı eylemsizlik kararını da önleme saldırısıdır bu aynı zamanda. Dün ve önceki gün Lice’de sekiz HPG gerillası hayatını kaybetti eylemsizlik açıklamasından sonra. Dolayısıyla Ankara KCK’nin eylemsizlik kararından çıkması için elinden gelen bütün tahrikleri de koymaya devam edecektir.”

‘Bunu kendilerine sormak lazım’

Baydemir, ‘HDP’yi bitirmeyi amaçlayan hükümetin bu ‘tuzağına neden PKK’nın düştüğü’ sorusuna ise “Bunu kendilerine sormak lazım” deyip ekliyor, “Hükümetin bu saldırıyı başlatmakta asıl hedefi HDP’yi bitirmektir. Ama şunu da söyleyeyim nefsi müdaffaa hakkı TCK’da varolan bir haktır hem de evrensel hukukta vardır. Nefsi müdafa hattında kalınsaydı AKP bu savaşı sürdüremeyecekti. Peki bu ne kadar olanaklıdır her gün bombalandığınızda, her gün öldürüldüğünüzde?”

‘Daha geç olmaması memnuniyet verici’

Sivil toplum örgütleri ve HDP’nin silahların susması çağrısına PKK’nın olumlu yanıt verdiğini belirtse de bunun ‘geç atılmış bir adım’ olduğunu vurgulayan Baydemir, “Hem hükümet hem de Kandil nezdinde, ama yoğunluklu olarak kamuoyunun da önünde çatışmaların durması, PKK’nin silahlarını susturması, eylemsizlik pozisyonuna geçmesi, hükümetin de askeri ve siyasi operasyonsuzluk noktasına gelmesi çağrısında bulunduk. PKK 10 Ekim’de bu çağrılara kulak verdi ve tek taraflı ateşkes, eylemsizlik ve nefsi müdafaa pozisyonuna geldi. Hükümetin de adım atması gerekiyor. Elbette ki geç oldu ama daha fazla gecikmemiş olması memnuniyet vericidir. Dolayısıyla hükümetin de gecikmemesi gerekiyor” dedi.

Baydemir, bu noktada operasyonların durması için vicdan sahibi herkesin de hükümetten aynı duruşu istemesi gerektiğini kaydediyor: “Bir kez daha 10 Ekim’den sonra kimin çatışma, ölüm istediği açığa çıkmıştır. Kimin varlık sebebini çatışmaya bağladığını toplum görmüştür ve bizlere düşen de bunun açığa çıkmasını sağlamaktır.”

Davutoğlu’nun beyanı itiraf niteliğinde

 

Baydemir, 100 kişinin hayatını kaybettiği Ankara katliamına ilişkin ise hükümetin sorumluluğuna işaret etti.

AKP’nin şu zamana kadar gerçekleşen saldırıların üstünü örtme çabasının saldırıya yol açan zemini hazırladığını savunan Baydemir, “MİT binasına üç km, emniyet müdürlüğüne bir km bir yerde bu patlamanın olmasının objektif sorumluluğu dolayısıyla hükümetin sorumluluğu tartışmasızdır. Bütün demokratik ülkelerde bu tür saldırıları önlemekle mükellef olan emniyet, MİT teşkilatlarıdır. Dolayısıyla hükümet sorumludur, siyasi olarak sorumludur” diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun sözlerini hatırlatan Baydemir, “Başbakan Davutoğlu’nun ‘Canlı bomba listesi var ancak onlar eylem gerçekleştirmediğinden, hukuk devleti olmamızdan ötürü onları alamıyoruz’ beyanı bile başlı başlına bir subjektif sorumluluktur, itiraf niteliğindedir. Bu saldırı hangi demokratik ülkede olsa bu ülkenin adalet bakanı içişleri bakanı hatta başbakanı istifa etmek zorunda kalacaktı” dedi.

Saraya bağlı derin devlet yapısı

 

Baydemir, Mersin ve Adana’da HDP parti binalarına gerçekleştirilen saldırılardan, Diyarbakır ve Suruç saldırısına, hedefin HDP, Türkiye’deki sosyal demokrat kesimler ve birlikte yaşamak isteyen insanlar olduğunu dile getirip, hükümetin sorumluluğunun gerekçesini ise şöyle anlattı:

“Bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor. Şu ana kadarki bütün saldırılar gösteriyor ki IŞİD ve türevi olan gruplar Ortadoğu’da birinci derecede düşman olarak Kürtleri görmektedir. Kürtlerle dayanışma içinde olan bütün halklar da Kürtlerin hedefidir şu anda. Kimler Türkiye’de IŞİD’e destek verdilerse o çetenin kurulmasına da göz yumdular, teşvik ettiler. En hafif deyimiyle Türkiye Suriye politikasına baktığımızda rejime karşı bakış açısında ‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’ diyerek hareket etti. Dolayısıyla Kürtlerin düşmanı, Kürtlere düşmanlık yapan yapının da, Ankara’yı kastediyorum, dostudur. Şu anda savaşı sürdüren yapının kendisidir bu yapı, yeni derin devlet. Bu derin devlet yapısının direkt saraya bağlı olduğuna inanıyorum ben.”

MİT’e rağmen kurulmadılar

Türkiye’de çok sayıda ‘uyuyan örgüt hücreleri’olduğuna atıfla bu ‘derin devlet yapısı’yla neyi kastettiğini açan Baydemir, “Sonuç itibariyle bugün Adıyaman’da ama yarın İstanbul’da, öbür gün Mersin’de çıkacak yapılar MİT’e rağmen kurulmuş yapılar değildir. Suruç saldırısından sonra saldırganın ailesinin oğullarının MİT denetiminde olduğunun beyanı dikkatle izlenmelidir. Ailenin açıklamasında oğullarının mitin denetiminde olduğu beyanı vardı. ama her nedense bu kamuoyunun ve yargının gözünden kaçtı” dedi.

Baydemir, dünyada cihadist örgütlenmelerle ilişkiye giren tüm ülkelerin pişman olduğunu vurgulayıp, hükümeti de aynı ilişkilere girmekle sorumlu tuttu. “Olması gereken bu hukukdışı ilişkinin derhal sona erdirilmesidir” diyen HDP milletvekili, “Ankara, katliamı bu ilişki ağından kurtulmak için fırsat olarak değerlendirilebilir. Eğer ki hükümet bu saldırının üzerini örtme çabasını devam ettirirse bataklığın içerinde kalmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.

‘AKP sandıkta başaramadığını şimdi başarıyor’

Baydemir, 20 Temmuz tarihinden itibaren 246 sivilin çatışmalarda hayatını kaybettiğini vurgularken, HDP’ye yönelik siyasi operasyonlara ilişkin de bilgi verdi.

Türkiye’de 542 HDP-HDK üyesinin tutuklandığını kaydeden Baydemir, tabloyu şöyle ifade etti:

“Bunların çoğu seçim çalışmalarını yürüten arkadaşımız. 62 yöneticimiz tutuklu şu anda. İl ve ilçe yöneticilerimiz oluyorlar. Bileşenimiz olan Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) 18 belediye başkanı tutuklu ve cezaevinde. 20 temmuz-10 ekim tarihleri arasından bahsediyorum. Onlarca belediye meclis üyesi tutuklandı. Batman’da da toplamda 38 belediye meclis üyesi var. 10 tanesi AKP meclis üyesidir, 28 tanesi HDP meclis üyesidir. Dün 188 belediye meclis üyesi görevden alındı ve hdp ile akp meclis üyesi eşitlendi. Belediye başkanı görevden alındı. Bu insanlar DBP özerklik ilanının açıklandığı basın toplantısında bulundukları için görevden alındılar. AKP sandıkta başaramadığını şimdi görevden uzaklaştırarak başarıyor.”

‘Hırsızla ev sahibi birbirini tanıyor’

Baydemir’le görüşmemiz, hükümete eylemsizlik çağrısında bulunduğu şu sözlerle noktalandı:

“PKK’nin eylemsizlik duruşu memnuniyet vericidir. Aynı duruşu hükümetten de bekliyoruz. Kim ki bunu uymazsa savaşı isteyendir. Bu gerçeği Urfa görüyor, İstanbul’un da Yozgat’ın da görmesinde sorumluluk boynumuzun borcudur. Asker, polis, gerilla cenazelerinin başında bu ülkenin annelerinin feryadı yabana atılacak değildir. Bu maya bu kez tutmayacaktır. Artık mızrak çuvala uymuyor. Kürtçe’de bir deyim vardır. Hırsız ile ev sahibi artık birbirini tanıyor. Burada şüphesiz ki ev sahibi halktır.”




Kaynak: Diken

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 865 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Siyasi Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI