iHD,

Rakamlar ülkenin büyük cezaevine çevrildiğini gösteriyor

İHD Ankara Şubesi, İç Anadolu Bölgesi’nde bulunan cezaevlerinin kapasitenin üstünde tutuklu barındırdığını, başta hasta tutuklulara yönelik olmak üzere yoğun hak ihlallerinin yaşandığını raporladı. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, İç Anadolu Bölgesinde bulunan cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları 9 aylık raporu, şube binalarında düzenledikleri basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. 

Bölgedeki cezaevleri ile yapılan görüşmeler, avukat ziyaretleri, tutuklular tarafından gönderilen mektuplar, tutukluların aileleri ile yaptıkları görüşmeler ile Fethullah Gülen davası tutukluları ile yan yana getirilmeye çalışılmakta, adli mahpusların sözlü tacizine açık durumda bırakılmaktadırlar. Yine hapishanelerde baskın aramalar arttırılmış, mahpusların kişisel eşyaları ve kitapları dağıtılmakta ya da kullanılamaz hale getirilmektedir. Bu ani baskınlardaki uygulamalara karşı çıkanlar ise darp edilmekte, haklarında disiplin soruşturması açılmakta ve süngerli odalara kapatılmaktadırlar. 

♦  Sevk ve sürgün edilen tüm mahpuslar istisnasız, cezaevlerine ilk girişlerinde sözlü ve fiziki şiddete uğramaktadırlar.  Çocuk mahpuslara karşı hapishanelerde fiziki ve sözlü şiddet uygulanmakta, kendilerine gönderilen kitaplar kabul edilmemektedir. Çocuklar genelde korktuklarından dolayı yaşadıkları sorunları aktarmaktan imtina etmekteler. 

♦ Hapishanelerde mahpusların ihtiyaçlarının dışarıdan aileleri tarafından getirilmesi, posta ve kargo yolu ile gönderilmesi yasaklanarak, kantinden alınması zorunlu kılınmaktadır. Bu durum maddi olarak mahpusları etkilemekte ve istedikleri malzemelerin dayatılmasıyla,  tedavileri aksamış olan mahpusların durumu sorunludur. Bu kısmın özellikle hasta mahpuslar açısından oldukça önemlidir. İnsanlık onuruna aykırı bir şekilde sevk edilmeleri derhal ortadan kaldırılmalı ve tedavi yolları açılmalıdır. 

♦ Mahpusların yasal olarak ve uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış olan tüm hakları verilmelidir. Bugün ortada büyük bir tehdit olarak duran 'tek tip elbise' uygulaması dayatmasına başlamadan vazgeçilmelidir.”