Bugun...



İran: Kulak ver; karanlığın esintisini duyuyor musun? Aynur Kırmenşahi

Başlık İranlı ünlü kadın şair Furuğ Ferruhzad’ın yine İranlı usta yönetmen Abbas Kiyarüstemi’nin bir filminin de adı olan “Rüzgar Bizi Götürecek” şiirinden. İran’daki sokak gösterilerini takip ederken atılan sloganlarda sıklıkla göstericilerin muktedirlere “kulak ver” diye haykırması aklıma ilk bu dizeyi getirdi.

facebook-paylas
Güncelleme: 04-01-2018 02:39:32 Tarih: 03-01-2018 16:05

İran: Kulak ver; karanlığın esintisini duyuyor musun? Aynur Kırmenşahi

İran: Kulak ver; karanlığın esintisini duyuyor musun?

Aynur Kırmenşahi

Başlık İranlı ünlü kadın şair Furuğ Ferruhzad’ın yine İranlı usta yönetmen Abbas Kiyarüstemi’nin bir filminin de adı olan “Rüzgar Bizi Götürecek” şiirinden. İran’daki sokak gösterilerini takip ederken atılan sloganlarda sıklıkla göstericilerin muktedirlere “kulak ver” diye haykırması aklıma ilk bu dizeyi getirdi.

Komşumuz olan fakat hakkında pek bilgi sahibi olmadığımız İran’da 28 Aralık’ta ülkenin Kum’la birlikte dini merkezlerinden biri olan Meşhed’de başlayan sokak gösterileri hızla birçok kente yayıldı ve resmi rakamlara göre ilk beş günde 12 gösterici öldü. Protestoların nasıl başladığına dair iddialar muhtelif olsa da işsizlik ve yolsuzluk ana sebep. Hızla yükselen gıda fiyatları, genç nüfus arasındaki yaygın işsizlik -ki Kürt bölgelerinde işsizlik oranı yüzde 40’lara kadar çıkmakta- sosyal haklardaki kesinti, buna mukabil dini kurumlara bütçeden çokça pay ayrılması, son yıllarda işsizlik ve yolsuzlukla mücadele eden İran halkının sabrını taşırdı. Bütün bunların üstüne ülkedeki şerri ve despotik rejimden başta kadınlar olmak üzere halkın hoşnutsuzluğu. Nitekim rejimi hedefleyen “İslam rejimine ölüm”, “Ruhani’ye ölüm”, “Hamaney’e ölüm” sloganları sıklıkla atıldı. Bu sloganların Kum ve Meşhed gibi rejimin en güçlü olduğu dini ve milli merkezlerde binlerce kişi tarafından haykırılması da not edilmesi gereken önemli bir ayrıntı.

İkince kez cumhurbaşkanlığına seçilen Ruhani aslında ikinci seçime başta kadınlara ve Kürtlere vermiş olduğu sözler olmak üzere neredeyse hiçbir sözünü tutmayarak girdi. Fakat en yakın rakibi ve İran’daki en güçlü ve zengin vakıf olan İmam Rıza Külliyesi’nin yöneticisi ve muhafazakâr kanadın temsilcisi İbrahim Reisi, 1988 yılında “ölüm komiteleri” olarak bilinen komitenin üyesi ve binlerce muhalifin idamında rol oynamış kişi olarak İranlıların hafızasında korkunç bir yere sahipti. Seçim dönemi aslında özellikle ABD ile yapılan nükleer anlaşmanın bekası için Ruhani’nin seçilmesini isteyen rejimin, Reisi’yi aday yaptırarak halka karşı ölümü gösterip sıtmaya razı etme taktiğini güttüğüne dair yorumlar yapıldı.

İran’ın kadınları

İran’daki gösterilerde en göze çarpan hususlardan biri de kuşkusuz kadınların gösterilere katılım oranı ve ön saflarda oluşları. Aslında İran’ı bilenler için şaşırtıcı bir şey değil. Genel kanının aksine İranlı kadınlar kendilerine çıkartılan bin bir zorluğa rağmen yaşamın her alanında aktif ve öncüler. Birçok Ortadoğu ülkesine göre daha çok sosyal hayat içerisinde yer alıyorlar. İran’a gittiğinizde göze çarpan ilk ayrıntı sokakların kadınlarla dolu olması. İşgücüne katılım oranı da yüksek. İran’da araba kullanan kadın sayısının Türkiye’dekinden daha fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ülkede şeriat gereği hicap zorunlu. Uçağın iniş anonsu ile birlikte çoğunluğu başörtüsüz olan kadınlar başlarını örtmeye başlıyor ya da kalkış anonsu ile birlikte başörtüler çıkarılıyor. Tahran gibi büyük kentlerde hicap kurallarının sınırları baya zorlanarak bir formaliteye indirgenmiş durumda. Tabii bu hicap polisinin denetim yapmadığı anlamına gelmiyor. İran’da iki türlü polis var. Biri bilinen asayiş olaylarına bakan polis diğeri de “irşad” denilen yeşil çizgili arabaları ile ufukta göründüklerinde insanlarda telaşa sebep olan hicap (ahlak) polisleri. Kadınlar irşad polisi olabiliyorken sıradan polis olamıyorlar. Tıpkı hakim yardımcısı olabiliyorken hakim olamamaları gibi. Kadınlar için yasak meslekler. Sürekli sokakta devriye gezen irşad polisleri kılık kıyafetin veya vaziyetin şerri hukuka uygun olup olmadığını denetliyor. Uygun görmediklerini uygunsuzluk derecelerine göre azarlama, gözaltına alma ve nihayetinde kırbaçlama yetkileri var. Sokakta denetim yaparken kıyafetini uygun görmedikleri kadınları önce hicap kıyafetleri satan bir yere götürüp hicaba uygun kıyafetler aldırıp giydirdikleri sonradan karakola götürdükleri söyleniyor. Halk arasında bu götürdükleri dükkanlardan komisyon aldıklarına dair rivayetler de var. Aslında irşad polisine rüşvet vermek sıradan bir olay olarak görünüyor. Avrupa’daki herhangi bir düğünden farksız olmayan bir düğünün fotoğraflarına baktığımda arkadaşıma “irşad polisi nasıl izin veriyor buna” diye sormuştum. O da düğün sahiplerinin ya düğünden önce irşad polisi ile görüştüklerini ya da düğün esnasında düğün sahiplerinin dışarıda irşad polislerini bekleyip rüşvetlerini verdiklerini, böylelikle düğünü rahat bıraktıklarını söylemişti. Zenginlerin yaşadığı Kuzey Tahran’da irşad polisinin hiç ortalıkta gözükmemesi bununla ilintili sanırım.

Polis artık kadınların kıyafetine karışmayacak”

Daha bir hafta önce Tahran Emniyeti artık kadınların hicaba aykırılıktan gözaltına alınmayacağı ve haklarında dava açılmayacağını müjdeledi. Ruhani’nin ara ara “polisin kadınların kıyafetine karışamayacağı” sözleri medyaya yansıyor. Hatta iyi bir arşiv taraması ile eski cumhurbaşkanı muhafazakar Ahmedi Nejat’ın da benzer bir iki sözü bulunabilir.  Şuan hakkındaki yolsuzluk iddiaları ile ve dini liderlere açtığı savaş ile gündeme gelen eski cumhurbaşkanının elinde eldiven olduğu halde yaşlı ilkokul öğretmeninin elini öptüğü için muhafazakarlarca azarlanmışlığı var. Peki bu müjde artık kadınların hicap takmak zorunda olmayacağı anlamına mı geliyor? Hayır. Kadınlar “kötü hicap” konusunda eğitime alınacak yani bir nevi ıslah merkezine gönderiliyor kadınlar. Emniyet yetkilileri geçen yıl 8.000 civarında kadının bu eğitim merkezlerinde “eğitildiklerini” beyan etti. Uygulamanın sadece Tahran ile sınırlı kaldığını da belirtelim. Yani diğer şehirlerde kadınlar gözaltına alınmaya devam edilecekler. Sadece 2015 yılında Tahran’da kötü hicaptan dolayı haklarında işlem yapılan kadın sayısının 40.000 olduğunu da hatırlatalım.

Hiçbir yere gitmiyorum”

Yukarıda verdiğim yüzeysel bilgiler bile kadınların neden eylemlere katıldığı konusunda bir fikir veriyordur sanırım. Eylemler başlar başlamaz beyaz başörtüsünü bir sopaya bağlayarak sallayan hicapsız bir kadının fotoğrafı sosyal medyada hızlıca yayıldı. Kadının sonradan gözaltına alındığı bildirildi. Yine İran’ın tarihi başkenti ve Farsi kimliğin ön plana çıktığı İsfahan’da polisin dağılın uyarısına “İşte burada duruyorum hiçbir yere gitmiyorum” diye bağıran ve ayrılmayan bir kadının videosu da çokça döndü. Benzer videolar da mevcut. Hicap zorunluluğunu konuştuğum İranlı bir erkek bana “kadınlarımız mukavemet ediyor” demişti. Olan bu. İranlı kadınlar direniyor. Ama hicabın kaldırılmasının gösterilerdeki ana taleplerden biri olduğunu söylemek doğru olmaz. Nitekim 2009 ayaklanmasında da ana taleplerden biri değildi. İranlı kadınlar hicaba gelene kadar karşılaştıkları bir dizi ayrımcılığın kaldırılmasını daha acil buluyor. Nitekim teorik olarak cumhurbaşkanlığı seçimine aday olabiliyorlar ama fiilen seçilmeleri imkânsız kılınıyor. Son seçimde kabinesinde hiçbir kadına yer vermeyen Ruhani gelen tepkiler üzerine Masumeh Ebtekar’i aile ve kadın işlerinden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atarken, Laya Joneydi’yi hukuki işlerden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcılığı görevine getirdi,  Shahindokht Mowlaverdi’yi ise vatandaş hakları konusunda özel danışmanı olarak görevlendirdi.

Furuğ’un mezarı başında

Şiir dizesini ödünç aldığım Furuğ Ferruhzad İranlı kadınların ve gençlerin belki de melankolik olarak bağlandıkları bir şair. Hatta mezarı genç kadınların ve erkeklerin şiir ve müzik dinletisi yaptıkları bir buluşma mekânına dönünce bunda hemen bir tehlike sezen yetkililer yakın zamanda çıkardıkları bir düzenlemeyle kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı ziyaret saatleri belirlemiş. Furuğ’un mezarı sadece Perşembe günü kadınlar için sabah 10-12 arası, erkekler için 12-14 arası açık. Kadınların ve erkeklerin aynı anda ziyaretine kesinlikle izin verilmiyor. Erkeklere ayrılan saatte gidip kapıdan dönmüşlüğüm var.

İran’daki mevcut eylemlerin seyri hakkında iddialı analizler yapmak zor. Ortak bir programdan ve örgütlülükten yoksun olan heterojen kitlenin eyleminin nereye evrileceği kestirilemiyor. Bu satırları yazdığım sırada rejim henüz protestocuların karşısına devrim muhafızlarını sokağa çıkarmamıştı. Bunun işin rengini değiştireceği ve çok daha kanlı bir sona yol açacağı muhakkak. Fakat cin de şişeden bir kez çıktı. Furuğ’un dediği gibi “rüzgar bizi götürecek.”




Kaynak: sendika.org

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 987 defa okunmuştur.


Etiketler : Aynur Kırmenşah

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Basından yazılar Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI