Bugun...



Kamyon kasasında son bulan hayatlar

Adalet Arayan İşçi Aileleri’nin 2008’den bu yana devam eden mücadelesini görünür kılmak için hazırladığı 2015 yılına ait İş Cinayetleri Almanağı’nda tarım işçilerinin canlı tanıklıkları da yer alıyor. Rakamların, tabloların yanında insan hikayelerine de yer verilen almanakta yer alan anlatımlar oldukça çaprıcı ve mevsimlik tarım işçilerin çalışma ve yaşama koşullarına ışık tutuyor.

facebook-paylas
Tarih: 12-07-2016 12:56

Kamyon kasasında son bulan hayatlar

Adalet Arayan İşçi Aileleri’nin hazırladığı 2015 yılına ait İş Cinayetleri Almanağı’nda tarım işçilerinin canlı tanıklıkları da yer aldı.

 

Kamyon kasasında son bulan hayatlar

 

Adalet Arayan İşçi Aileleri’nin 2008’den bu yana devam eden mücadelesini görünür kılmak için hazırladığı 2015 yılına ait İş Cinayetleri Almanağı’nda tarım işçilerinin canlı tanıklıkları da yer alıyor. Rakamların, tabloların yanında insan hikayelerine de yer verilen almanakta yer alan anlatımlar oldukça çaprıcı ve mevsimlik tarım işçilerin çalışma ve yaşama koşullarına ışık tutuyor.

 

ÜÇ KURUŞ PARA KAZANDIM, EVİME GÖTÜREMEDİM

“Sabahın köründe köyümden ayrıldım. Çoluğum çocuğum, bohçam yatağım, eşim dostum, akrabam ve ardımda bırakamayacaklarımla. Bir sabahın köründe yollara döküldüm, bana benzeyen onlarca insanla, açlık kasa kamyonette, balık istifi, ülkeyi bir uçtan bir uca teptim. Naylon çadırı ev kıldık. Sulama kanalını banyo, kazdığımız çukuru tuvalet. Çocuğum okulundan geri kaldı. Birdenbire büyüdü. Yılan çıyan akrep sokmazsa... Dayıbaşı hadi, hadi diyerek dürttü. Bir sabahın körü fındık için, ceviz için, pamuk için, ne bileyim sofranıza koyduğunuz herhangi bir yiyecek için, bana benzeyen onlarca insanla yollara düştüm. Bir yokuşu çıkarken yollara savruldum. Bohçam bir yana, çocuğum bir yana, eşim dostum bir yana... Üç kuruş para kazandım. Evime götüremedim. Her gün yollarda oluyoruz...”

 

TUVALET YOK, BAHÇEYE YA DA ORMANA GİDECEKSİN

“Sabah 07:00’de çalışmaya başlıyoruz, akşam 18.30’da bitiyor. 10.00’da 15 dakika dinlenme, bir saat de yemek molası var. Yemek yapana kadar zaman bitiyor zaten. Tarlanın sahibi, grubun sorumlusu olan çavuş hep başımızda duruyor. Tarlada tuvalet yok. Bahçeye ya da ormana gideceksin. Saat tutuyorlar, ‘Neden geç kaldın?’ diyorlar...”

“Kaç yıldır buraya ev yapacaklarını söylüyorlar, ama yapmıyorlar. Tuvalet bile yapmıyorlar... Biz işten gelip ateşte şu ısıtarak banyo yapıyoruz. Doğru düzgün ne banyo yapabiliyoruz, ne yemek yiyebiliyoruz. Bir hane 22 kişi. Her hanenin bir aşçısı var. Yemeği yapıyor, onun da küçük çocuğu var, yetişemiyor. Biz tarladayken diğer küçük çocuklara da bakıyor. Tarlaya giderken yemeğimizi de götürüyoruz. Yemekler ekşiyor, yiyemiyoruz. Sabahları arabayla gidiyoruz ama akşamları yayan dönüyoruz. Yarım saat, bir saat yolda geçiyor.”

 

ÜÇ KİLO FINDIK FİYATINA ÇALIŞIYORUZ

“Yevmiyeler 50-55 lira ama 42 lira 50 kuruş veriyorlar. Üç kilo fındık fiyatına çalışıyoruz. Buraya gelene kadar 2 bin lira yol parası veriyoruz. 42 lira 50 kuruşluk yevmiye kurtarmıyor. Bazı vicdanlı insanlar fazlasını vermek istiyor, ama korkudan veremiyor. “Neden fazla verdin?” diye laf oluyor. Yerliler 60 liraya çalışıyor. Düzce’de 50 liraya çalışıldığını biliyorum. Neden bize bu kadar az? Zorumuza gidiyor... 6,5 milyon tarım işçisiyiz, bir temsilcimiz bile yok.”

 

‘YEŞİL KART İLACI KARŞILIYOR, MUAYENEYİ KARŞILMIYOR’

“Yeşil kart var. Devlet hastanesine gidiyorsun, hastayım diyorsun. Doktor ‘Derdin ne?’ diyor, muayene etmiyor, ilaç yazıyor... Yeşil kart ilacı karşılıyor, muayeneyi karşılamıyor. Böbrek rahatsızlıkları, bel ve bas ağrıları çok görülüyor. Ayakları şişenler, mantar olanlar... Fındık bazılarımızda kaşıntı, alerji yapıyor. Tarlada iyi gübre, iyi ilaç kullanılsa hasta olmayız ama kullanılmıyor. Keneler, tırtıllar ısırıyor. Daha dün birini tirtil ısırmasından hastaneye götürdük, her tarafı sivilce olmuştu. Mesela bir kadın bir hafta üst üste çalışamaz. İllaki bir sıkıntısı olur. Ya bir böbrek rahatsızlığı ya da benzer bir hastalık. Gece banyo yapılıyor. Soba yok. Toprak üstünde, taş üstünde yatıyor, saçını da kurutamıyor. Sonra hasta oluyor tabii... Çocuklar da sürekli hasta. Burada temiz bir ortam yok. Hastanede saatlerce bekliyoruz. Baştan savıyorlar…”




Kaynak: Evrensel gazetesi

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 920 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Emek Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI