Bugun...



KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Zergelê Köyü Katliamı AKP ve KDP işbirliği sonucudur

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu,PKK Yapılan Saldırıları Değerlendirdi. ANF’den Halil Ermiş’in sorularına yanıtlarken. “Zergelê Köyü Katliamı AKP ve KDP işbirliği sonucudur” dedi 24 Temmuz’da Türk devletinin hava saldırıları yeniden başladı. En son Kandil’de bir köy yerle bir edildi ve 9 sivil kayıp var. Bu saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

facebook-paylas
Tarih: 03-08-2015 05:04

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu,  Zergelê Köyü Katliamı AKP ve KDP işbirliği sonucudur

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu,

Zergelê Köyü Katliamı AKP ve KDP işbirliği sonucudur

 

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu,PKK Yapılan Saldırıları Değerlendirdi. ANF’den Halil Ermiş’in sorularına yanıtlarken. “Zergelê Köyü Katliamı AKP ve KDP işbirliği sonucudur” dedi

24 Temmuz’da Türk devletinin hava saldırıları yeniden başladı. En son Kandil’de bir köy yerle bir edildi ve 9 sivil kayıp var. Bu saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk devletinin Özgürlük Hareketi’ne karşı savaş ilanı ya da savaşın yeniden tırmandırılması Tayyip Erdoğan’ın 28 Şubat Dolmabahçe deklarasyonunu yok saymasının sonucudur. Tayyip Erdoğan’ın “masa da yok, taraf da yok, Kürt sorunu da yok” demesi savaş ilanıydı. 40 yıldır süren savaş Türk devletinin Kürtleri inkar eden, Kürtleri siyasal olarak tanımayan, muhatap olarak görmeyen, Kürt sorununu demokratik siyasal yoldan çözerek değil de ezerek ortadan kaldırmak isteyen anlayış nedeniyle ortaya çıkmış ve bugüne kadar sürmüştür. Tayyip Erdoğan “taraf da yok, masa da yok, mutabakat da yok, Kürt sorunu da yok” diyerek bundan sonraki sürecin şiddetli bir savaş biçiminde geçeceğini ortaya koymuştu. Seçimden önce kontrollü bir gerilim politikası izlemiştir. İç ve dış tehditler var, diyerek AKP’ye ve otoriter başkanlık sistemine oy istemiştir. Seçim öncesi bugünkü düzeyde şiddetli bir savaşı kendi çıkarına görmediğinden gerilimi kontrollü bir şekilde sürdürmüştür.

7 Haziran seçiminde halklarımız hegemonik otoriter eğilime değil de demokratik ulus perspektifindeki demokratikleşmeyle sorunları çözme politikasına oy verince iktidardan düşmüştür. İktidardan düşmesinin sorumlusu olarak da HDP ve Kürt Özgürlük Hareketi’ni görmüştür. Yeniden başkanlık sistemini ‘nasıl tesis ederim, nasıl yeniden iktidar olurum’ arayışına girmiştir. Demokratikleşme yerine otoriterleşmeyi zorunlu kılan tekçi anlayışı yine dayatmıştır. Tek devlet, “Tek millet, tek vatan, tek bayrak” sözü aslında bizim devlet gücümüz dışında hiçbir şeyi tanımayız, demektir. “Bizim ideoloji ve siyasetimiz dışında başka da ideoloji ve siyaset tanımayız, bizim karşımızda farklı politika izleyen başka kesimleri ezeriz” anlamına gelmektedir. Bu son saldırı bu zihniyetin sonucu gerçekleşmiştir.

Davutoğlu daha dün “Ezeceğiz, biçeceğiz, kıracağız, sonuna kadar bu işi götüreceğiz” demedi mi? Yani tek bir PKK’li kalmayana kadar bu saldırılarını sürdüreceklerini ilan ettiler. Zergelê’de köylülere yönelik saldırı da bunun sonucudur. Daha önce de Güney Kürdistan’da böyle katliamlar yapmışlardır. Sivillerin ölmesi onlar için önemli değildir. Bu nedenle de bu tür sivil kayıplarını savaş zaiyatı olarak görmektedirler. Savaşın daha da şiddetle sürdürüleceğinin göstergesidir. Ancak 90’lı yıllarda bunun alası yapıldı. Çiller de her gün Erdoğan, Davutoğlu ve şürekâsı gibi konuşurdu. Hatta o yıllarda Türk devleti dış dünyadan da destek alıyordu. Onların bile sonuç alamadığı düşünülürse AKP’nin bu saldırıları sürdürmesi, böyle meydan okuması bir kuru kabadayılıktır.

Hem Güney, hem Rojava hem de Kuzey Kürdistan’da savaş var. DAİŞ’e yönelik Türk devletinin desteği devam ediyor. Son yaşananlar Kürtlere yönelik topyekün bir savaş mıdır?

Evet, topyekün bir savaştır. Türk devleti Rojava Devrimi’ne 3 yıldır düşmanlık yapıyor. 3 yıldır DAİŞ’e destek veriyor. DAİŞ’e bu kadar destek vermesinin nedeni Rojava Devrimi’ni boğmak amaçlıydı. Ama DAİŞ bunu yapamadı. Rojava Devrimi karşısında ezildi, iradesi kırıldı. Bugün de duyduk, Hesekê’yi de tamamen kaybettiler, geçen günlerde stratejik olan Sirrîn kasabasını da kaybetmişlerdi. Her yerde başka güçler karşısında ilerleyen DAİŞ, Rojava devrimci güçleri karşısında kaybediyor.
Türk devletinin Özgürlük Hareketi’ne karşı çok yönlü saldırıları bir yönüyle de DAİŞ’i kurtarma saldırılarıdır. Rojava Devrimi’nin ilerlemesini önleme saldırılarıdır. Bu saldırılar kesinlikle DAİŞ’i rahatlatma saldırılarıdır.

Bu saldırı sadece Bakurê Kurdîstan ve Rojava Devrimi’ne karşı bir saldırı değildir; Güney Kürdistan için de bir tehdidi ve tehlikeyi ifade etmektedir. DAİŞ Kerkük’ün, Hewlêr’in Şengal’in yakınındadır. Bu bakımdan saldırılar her yerde DAİŞ’i rahatlatma anlamına geliyor. Rojava Devrimi’ni sıkıştırma, Güney Kürdistan’ı sıkıştırma anlamına geliyor. Şunu söyleyebilirim: Biz şimdiye kadar çok dillendirmek istemiyorduk ama Hewlêr’i bile biz kurtardık; gerilla kurtardı.

Bu saldırıya yönelik KDP ve Barzani’den şimdiye kadar ciddi bir tutum almayı ve kınamayı içeren bir açıklama gelmedi. KDP’nin bu tavırlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

1992’deki Güney savaşından bu yana özgürlük gerillalarını Medya Savunma Alanları’ndan kim çıkarmak istemiştir? Türk devleti çıkarmak istiyor. Türk devleti, gerillaları bu dağlardan çıkarmak için defalarca operasyon yapmıştır. Biliyorsunuz en son Zap’ta bozguna uğradılar. Geri çekildiler. Şu anda Mesrur Barzani’nin, KDP’nin “PKK Güney’de misafirdir, çıkıp gitsin” demesi aslında Türk devletinin isteğini yerine getirmektir. KDP ve AKP ilişkilerinin düzeyini ve içeriğini göstermektedir. Şu anda KDP’nin bu politikaları gerçekten hiçbir biçimde Kürtlerin çıkarına değildir. Bir ulusal yaklaşımı ifade etmiyor. Kürt halkının iradesini ifade etmiyor. Şu anda Güney’de bir referandum yapılsa kesinlikle KDP’nin önerileri reddedilir. Bu açından bu yaklaşımları doğru bulmuyoruz. Mesrur sadece konuşmuyor, dünyayı dolaşarak PKK’yi Türkiye’nin isteği doğrultusunda Medya Savunma Alanları’ndan çıkarmayı hedefliyor. KDP büyük bir yanlış içinde.

Bu saldırıların olduğu gün Davutoğlu ne dedi: “Biz Mesud Barzani ile konuştuk. Barzani bizi haklı gördü” dedi. Bu saldırılar meşruiyetini nereden aldı, KDP’nin açıklamalarından aldı. Türk devleti böyle bir meşruiyete ihtiyaç duyuyor. Davutoğlu bu ihtiyacı KDP’nin yaklaşımından karşılıyor. Son Zergelê saldırısı da kesinlikle KDP’den, KDP’nin bu tutumundan cesaret alınarak yapılmıştır. Köylülerin yerleşim yeri olduğu biline biline bu saldırı yapılmıştır.

Saldırıyı kınayacağına, “PKK çıksın” diyor. PKK Kürdistan’ın bütün parçalarının Özgürlük Hareketi’dir. Türk devleti çıkarmak istiyor. Bunun için Türk devleti defalarca kara operasyonu ve hava saldırıları yaptı. Yüzlerce şehit pahasına bu dağlar korundu ve gerilla sökülemedi. Sen niye bunu söylüyorsun? Türk devletine karşı çık, “niye saldırıyorsun?” diye sorması lazım. Ama bunu yapmıyor. Daha önce de oldu. İşte Kendakolê’de 50’ye yakın köylü öldürüldü. Önceleri Zaxo’da, başka yerlerde onlarca köylü katledildi. 2011 yılında da Zergelê’den bir kaç kilometre ötede, Ranya yolu üzerinde 7 aylık bebek, hamile kadın, 3’ü çocuk 7 kişilik aile katledildi. KDP hiç sesini çıkarmadı. Bu çok ciddi bir tutumu ifade ediyor. Böyle bir günde Türkiye’nin istekleri doğrultusunda konuşmak hiçbir Kürt gücünün görevi olmamalıdır.

Erdoğan açık söylemese de koalisyonun boş bir çaba olduğunu ve seçimlere gidilmesi gerektiğini söyledi. Hükümet kurma çalışmaları var, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tabi HDP yüzde 13 oy potansiyeli ile barajı aştı. Aslında bu süreç bu noktaya gelmeyebilirdi. HDP ve CHP- AKP’nin böyle bir noktaya geleceğini öngörerek ortak bir tutum takınsalardı, bu koalisyon görüşmelerinin içine ortak tutumla girselerdi AKP bunu yapamazdı. Tek tek değil de AKP’nin karşısına bir demokratik muhalefet bloku olarak çıksalardı o zaman hem AKP’nin bugünkü saldırgan tutumunu önlerlerdi, hem de olabilecekse demokratik programı olacak bir hükümet kombinezonu ortaya çıkarabilirlerdi. MHP zaten Kürt ve HDP karşıtıdır. AKP, HDP ve CHP’nin de kendisine karşı ortak ve güçlü bir muhalefet yapamayacağını gördü. CHP’nin tek başına kendisine karşı bir irade ortaya koymayacağını da görünce inisiyatifi eline alıp bir darbe gerçekleştirdi. Şu anda bir AKP ve Erdoğan darbesi var. Gerçekten de bir sivil siyasi darbe yapılmıştır. Yetkisiz olan düşmüş bir hükümet, şimdi tekrardan Türkiye siyasetine hakim olmak istiyor. Bu durum HDP ve CHP’nin ortak devreye girmesiyle engellenebilirdi.

Şimdi savaşı şiddetlendirerek, güya HDP’yi de savaş yanlısı göstererek, seçime gitme ve HDP’yi baraj altında bırakmak için hesap yapıyor. Artık günümüzde dünyanın gözü önünde parti kapattırmak kendilerini daha zor duruma sokuyor. Bu nedenle şimdi kapatma biçimini farklı biçimde pratikleştirmek istiyor. Ama çıkış zihniyeti ve kaynağı aynıdır. Önceden parti, siyasetçilerin konuşmasından dolayı kapatılıyordu; şimdi de siyasetçiler konuşmalarından dolayı zindanlara atılacak. Eğer parti kapatma gerekçesiyle siyasetçiler zindana atılacaksa ne değişmiştir? Kürt sorununda nasıl zihniyet değişmiyor, yöntem değişiyorsa, bu da aynı şeydir. Milletvekillerini zindanla, cezayla tehdit etmek demokratik bir zihniyet değildir, baskı altına alma zihniyetidir.

Eğer 7 Haziran seçimlerinin gerekleri yerine getirilip demokratikleşme ve Kürt sorunu çözülmeyecekse Kürtler için seçimin de bir anlamı kalmamıştır, demektir. 2009 mart seçimlerinde ne oldu? BDP kazanmadı mı, başarılı olmadı mı? Demokratik bir ülkede, demokratik bir zihniyet gereği o zaman yapılması gereken neydi? Kürtler BDP’ye oy verdi, o zaman Kürt sorununu çözme ve demokratikleşme yolunda ilerlemek gerekmez miydi? AKP ne yaptı? 13 Nisan’da hemen siyasi soykırım operasyonlarına başladı. Yani Kürtlerin iradesine saygılı olmuyor, Kürtlerin iradesi her ortaya çıktığında hemen ezelim, diyor. 29 Mart 2009 yerel yönetim seçimlerinde de Kürtlerin iradesi ortaya çıktı, ezdi, şimdi de ezmek istiyor. Bu bakımdan siyasette seçimin anlamı kalmamıştır: “Kürtlerin iradesi ortaya çıktı mı ezeceksin!” Bu açıdan biz böyle bir seçim sürecini tehlikeli görüyoruz. Demokratikleşme ve çözüme ihtiyacı var. Kürt sorununda derhal adım atmalıdır. Kürtler kendilerini böyle bir hükümetin insafına bırakamazlar. AKP hükümeti halkların iradesiyle oyun oynuyor. Bu durumda Kürtler kendilerini örgütlemeli, iradeli hale getirip kendi savunmalarını alıp kendi tedbirlerini geliştirmeleri lazım.

Güney halkı operasyonlara karşı Kandil’e yürüdü, yine KCK’nin halkın operasyonlara karşı ayağa kalkmasına ilişkin açıklaması vardı. Kürt halkına yönelik çağrınız var mı?

 

9 köylü katledildi, onlarca yaralı var. Daha önce de Xakurkê’de bazı siviller yaralandı, birçok bağ ve bahçe yok edildi. Medya Savunma Alanları’nda her yerde ormanlar yanıyor; doğa yok ediliyor. Güney siyasetinden, hükümetinden buna karşı ses yok. Bu doğa hepimizindir, sadece Güney Kürdistan halkının doğası değildir. Bu doğa aynı zamanda Rojava, Bakur, Rojhilat ve Başur Kürdistanı’nın doğasıdır. Bu coğrafya bütün Kürtlerindir. KDP aslında Lozan kafasıyla düşünüyor, ama kendisi her yere karışıyor.

Güney Kürdistan halkı birçok şehirden Kandil’e gelecekmiş. Gelsin, herkes gelebilir. Her yerden gelsinler sahip çıksınlar! Demokrasi, toplumun, sivil toplum örgütlerinin irade ortaya koyması olduğunu da göstersinler. Yani siyasi partilerin yanında bir iradesi olduğunu da tutumlarıyla ortaya koysunlar. Özcesi, halk, siyasiler toprağımıza, köylerimize sahip çıkmıyor, biz toprağımıza ve köylerimize sahip çıkacağız diyerek iradesini ortaya koymalıdır. Bu saldırıları durduracak en temel duruşlardan biri bu olacaktır.

Türk basını 200’ü aşkın kaybınız olduğunu iddia ediyor. Kamuoyu kayıplarınızı merak ediyor, bu konuda ne diyeceksiniz?

Daha önce Behdinan’da Şervan Varto arkadaş ve şehitliklerde görevli 3 arkadaş şehit düştü. Bu devlet mezarlara da saldırıyor. Daha sonra bir yaralı arkadaşımız daha şehit düştü. Şimdi görüyorsunuz, 50 derece sıcaklıkta cenazelerin geçmesine izin vermiyorlar. Bu, Türk devletinin zihniyetidir. Ortadoğu’da böyle bir kültür yoktur. Ortadoğu, manevi uygarlık dünyasıdır. AKP’de bu uygarlığın izleri kalmamıştır. Tam bir değerlerden yoksun modernist kafayla karşı karşıyayız. Kuşkusuz bir haftadır saldırılar sürmektedir. Zergelê’de 9 köylü şehit düştü. Kandil’de başka bir yerde yapılan saldırıda da bir kadın ve bir erkek arkadaşımız yaralandı. Şu anki durumda kayıplarımız bu düzeydedir. Türk devletinin ve basınının söylediği gibi kayıplarımız yoktur. Dün başka alanlarda da saldırılar olmuştu. Şehadet duymadık. Yaralılar var mı, bilemiyoruz.

Akdoğan’da NATO mermer kafası var

Saldırıdan hemen sonra Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan açıklama yaptı. Saldırıların devam edeceğini söyledi. PKK’ye yönelik ağır sözlerde bulundu. 8 sivilin katledilmesinin ardından böylesi bir açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu, klasik devlet söylemidir. “Ezerim, kimseyi muhatap almam, gelin teslim olun” yaklaşımıdır. Bu zihniyet yüz yıllık Kürt sorununu ve 40 yıllık şiddetli bir çatışma ortamını ortaya çıkarmıştır. Kafa aynı kafa! 1970’lerde bu tür kafalar için “NATO mermer, NATO kafa” derlerdi. Hiç değişmeyen bir kafadır.

Şimdi birçok kişi ve çevre “niye böyle olaylar oluyor” diye soruyor. Bunun sebebi Türk devletinin çözüm zihniyetinin olmamasıdır. Çözüm zihniyeti olmadığı müddetçe de ne yapacak? Ya Kürtleri teslim alacak, susturacak, ezecek; buna gücü yetmediği zaman da özel savaş yöntemleriyle aynı amaca ulaşmak isteyecek. 30 yıllık şiddetli bastırma harekatları sonuç vermeyince şimdi savaş yöntemlerini özel savaş ve psikolojik savaşla destekleyerek yürütüyor. Bazıları “teslim olun” diyor, “gerilla silah bıraksın” diyor. Neden Türk devletinin dedikleri yapılmıyor, deniyor. Böyle olmaz! Bu yaklaşım, sömürgeci zihniyet yaklaşımıdır. Bazı Türk aydınları da benzer şeyler konuşuyor. Bu aslında egemen ulus zihniyetinin, devletin Kürtleri küçük görmesi gibi bazı aydınlar ve yazarlar da egemen ulus zihniyeti ile, Kürtlere akıl vermeye çalışıyor. HDP’ye akıl vermeye çalışıyor, ne yapmaları gerektiğini vaaz ediyor

 




Bu haber 1447 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Röportaj-Analiz Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI