Bugun...



Rusya’nın müdahalesi Türkiye’nin Suriye’ye girme planlarını baltaladı mı? Mike Whitney

Rusya’nın liderliğindeki koalisyon kazanımlarını pekiştirmek, düşmanın tedarik hatlarını dağıtmak, sınırları denetim altına almak ve Türkiye’yi savaşa mal olacak herhangi bir girişimden uzak tutmak için hızlı hareket ediyor. Tayyip Erdoğan, bu gücü göz önüne alırsa, aklını başına toplayacaktır Binlerce İran askeri, ülkenin kuzeybatı bölgesinde konuşlanmış Sünni militanlara karşı oluşturulmuş birliğe katılmak için Suriye’ye ulaştı. İran kara kuvvetleri; Suriye Arap Ordusu, Rusya ve Lübnan Hizbul

facebook-paylas
Güncelleme: 02-11-2015 01:49:20 Tarih: 01-11-2015 11:17

Rusya’nın müdahalesi Türkiye’nin Suriye’ye girme planlarını baltaladı mı?  Mike Whitney

Rusya’nın müdahalesi Türkiye’nin Suriye’ye girme planlarını baltaladı mı?

Mike Whitney

 

Rusya’nın liderliğindeki koalisyon kazanımlarını pekiştirmek, düşmanın tedarik hatlarını dağıtmak, sınırları denetim altına almak ve Türkiye’yi savaşa mal olacak herhangi bir girişimden uzak tutmak için hızlı hareket ediyor. Tayyip Erdoğan, bu gücü göz önüne alırsa, aklını başına toplayacaktır

Binlerce İran askeri, ülkenin kuzeybatı bölgesinde konuşlanmış Sünni militanlara karşı oluşturulmuş birliğe katılmak için Suriye’ye ulaştı. İran kara kuvvetleri; Suriye Arap Ordusu, Rusya ve Lübnan Hizbullah’ı ile birlikte yürütülen operasyonların bir parçası olacak. Saldırı, Rusya Hava Kuvvetleri’nin iki hafta boyunca bombalayarak tahrip ettiği batı koridoru boyunca uzanan Amerikan destekli cihatçılar üzerine olacak. İran kuvvetlerinin harekâtı, 4 yıllık çatışmanın sonuna gelirken Rusya liderliğindeki koalisyonun ezici çoğunluktaki Sünni militanları ezmeyi ve tüm ülkenin güvenliğini sağlamayı kapsıyor.

Şu anda bu vahşi savaş, Beşar Esad’ın kurtuluşu için de kritik olan üç bölgeye yayılmış durumda: Rastan Bölgesi, Kuzey Hama ve Gab bölgesi. Esad güçlerinin bu üç bölgenin tamamında cihatçılara karşı üstünlük kurması beklenirken, militanlar mevzilenip birkaç zırhlı aracı ve tankı yok ettiler. Rejimin bu bölgeyi çevrelemesi için kuzeyden güneye giden ve eyaletleri birleştiren şehirlerden geçen M5 karayolunu kontrol altına alması lazım. Düşmanın kaleleri küçük direnişler haline dönüştürüldüğü zaman, koalisyon güçleri stratejik bir şehir olan Halep’i tekrar almaya çalışırken aynı zamanda kuzeye doğru ilerleyerek Türkiye sınırlarını kapatacak. (Bkz. alan savunmasının dağılımını mükemmel biçimde haritalarla sunan Sic Semper Tyrannis) http://turcopolier.typepad.com/sic_semper_tyrannis/2015/10/map-only-state-of-play-of-the-current-saa-ground-offensive-in-nw-syria.html

Askeri analist Patrick Bahzad’a göre: “Bahsedilen üç bölgedeki operasyonların sonucu açıkça görülüyor. Muhtelif isyancı grupların bütün barutlarını tüketip tüketmediklerini söylemek zor. Bu nedenle savaşma kabiliyetlerinin yaklaşan yenilgiden nasıl etkileneceğine dair bir değerlendirme yapılamaz.

“Ayrıca Suriye Arap Ordusu’nun isyancı grupların savunmasını kırmayı başaracağı zamandan bahsetmekte fayda var. Bu durum tuzağa düşmüş isyancıların organize olamamış bir şekilde geri çekilmesini sağlayabilir. İşte savaşın o anı çok önemli. Yoğun topçu ateşi (MRL ile) ve Rusya Hava Güçleri tarafından yapılacak büyük bir hava saldırısı, isyancı saflarda felç edici bir sonuç yaratabilir.”

Başka bir deyişle, cihatçıların kazanma şanslarının olmadığını anlayacakları ve bir çıkış yolu aramaları için iyi bir şans var. Ancak bunun ne zaman olacağını söylemek için hâlâ çok erken.

Reuters’ta yer alan bir habere göre “… Suriye ordusundan büyük bir birlik …  seçkin Hizbullah savaşçıları ve binlerce İran askeri” Halep’i almak için kuzeye doğru ilerliyor. Bununla birlikte IŞİD militanları da doğudan Halep’e doğru ilerliyorlar. Bu da demek oluyor ki yakın zamanda büyük bir çarpışma gözlenebilir. Cevap olarak Rus Hava Kuvvetleri de bombalama sıklıklarını günde yüz sortiden fazlaya çıkardı. Bu sayının savaş yoğunluklaştıkça ikiye katlanacağı tahmin ediliyor.

Syria Direct’in önceki haberlerine göre, Suriye ordusunun Halep’in kuzeyindeki Türkiye’den gelen hayati malzemelerin ana takviye hattını kesmeye yakın olduğu söyleniyor. Kuvvetler şehrin etrafındaki kuşatmasını sıkılaştırdıkça, bu, Amerikan destekli isyancı birliklerin, tek mümkün kaçış noktası olan batıya yönelmelerini sağladı. Bu panik halindeki geri çekilme, savaş alanındaki kayıplar ve “rejimin onlar için felakete yol açacak biçimde Halep’i kuşatmasını tamamlamasına” izin vermekle suçlanacak isyancı liderlere karşı protestoları beraberinde getirdi.

Milis kuvvetlerinin komutanlarından biri hayal kırıklıklarını şu şekilde dile getiriyor:

“Şam Cephesi’nin Halep’in kuzeyindeki şemsiyesi altındaki on binlerce tugayı yaralı insanlardan oluşuyor ve birçok cephe arasında kalmış durumda. Kuzeyde IŞİD militanları ve güneyde rejim kuvvetleri tarafından sıkıştırılmış durumdalar. Tugaylar arasındaki muazzam koordinasyon eksikliği ve iyi teçhizatlara sahip IŞİD ile baş etmek için Amerikalılardan yeterince para ve silah alamamaları nedeniyle, geri çekilmekten başka çareleri yok.” ( Bkz. “Jabha Shamiya commander blames ‘complete lack of coordination’ for Aleppo losses“, Syria Direct)

Halep, Moskova’nın terörü bitirme ve Suriye’deki düzeni tekrar sağlamaya dönük stratejisi için kilit nokta konumunda. Savaş, muhtemelen sıcak temasları ve ev ev kent savaşını da içerecek biçimde çok sert ilerleyecek gibi görünüyor. İşte bu nedenle, Türkiye sınırını denetim altına almak ve silah ve tedarik akışını bir an önce durdurmak, koalisyon güçleri açısından hayati önem taşıyor. Söylentilere göre Putin, seçkin Rus paraşütçülerini Halep’in kuzeyinde kullanacak ancak şimdiye kadar bunlar sadece söylenti. Putin, Rus kara kuvvetlerini Suriye’deki sıcak çatışmaya sokmayacağını birkaç kez tekrarlamış durumda.

Obama yönetiminin Suriye’deki yıkıcı ve yok edici rolünü tekrar tekrar söylemeye gerek yok. Körfez müttefikleriyle birlikte ABD, ülkeyi parçalayan ve yaklaşık 250.000 insanı katleden cihatçıları destekledi, silahlandırdı ve eğitti. Bundan kaynaklı da Putin, Washington’un aracı olduğu bu vahşi savaşa bir son vermeye karar verdi. Yönetim, Suriye’nin merkezindeki ve doğusundaki savaşçılarını havadan mühimmahtla destekleyerek yangına körükle gitmeyi planlıyor. New York Times editörleri bu programı “ham hayal” olarak nitelendirdi. İşte o makaleden bir alıntı:

“…Beyaz Saray’ın Cuma günü daha tutarsız ve risk ile dolu bir plan açıkladı.

Pentagon’un isyancı savaşçıları komşu ülkelerde eğitmeyi bırakacak. Bu program isyancıların, Amerikan silah ve mühimmatına ulaşmadan önce tamamen eğitilmiş olmasını sağlıyor. Görünüşe göre yeni planla birlikte, silahlar doğrudan isyancı liderlere ulaştırılarak zaten savaşta olan bu grupların biraz da olsa ilerleme kaydetmesini sağlayacak. …

Washington’un Suriye ve yakın zamandaki savaşlardaki tecrübeleri, paralı askerlerin genellikle savaştan kaçtığını ve silahların bir savaşa rasgele yığılmasının korkunç sonuçlara yol açtığını gösteriyor. …  Başlangıçtaki plan zaten şaibeli bir plandı. Yeni plan ise bir “ham hayal”. ( Bkz. “An Incoherent Syria War Strategy“, New York Times Yayın Kurulu)

Yönetim ayrıca PYD’ye ve askeri kanadı YPG’ye 27 konteynır dolusu silah gönderdi. Silahların IŞİD’e karşı kullanılması bekleniyordu fakat bu durum, bu örgütleri terörist olarak gören Recep Tayyip Erdoğan’ı çileden çıkarttı. Obama ve ekibi kendilerini eleştirenlere sadece terörizme karşı mücadelenin geleceğini düşündüğünü göstermenin yollarını ararken, bu durum Türkiye’nin Kuzey Suriye’yi işgali için mükemmel bahaneyi yaratmış olabilir. Türkiye’de yayımlanan Hürriyet Gazetesi’nden bir alıntı:

“Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 10 Ekim’de Ankara’da gerçekleşen ve Kürt-yanlısı ve solcu aktivistleri hedefleyen ölümcül patlamaların sonrasındaki bulguların, saldırıyı IŞİD’in yanı sıra PKK’nin de yapmış olabileceğini söyledi.

Davutoğlu, İstanbul’da Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile birlikte yaptığı bir basın toplantısında konuşurken ‘Twitter hesapları ve IP adreslerinden elde edilen bilgilere dayanarak soruşturmayı derinleştirdikçe, DAEŞ (IŞİD’in Arapça kısaltması) ve PKK’nın bombalamada etkin bir rol oynadığına ilişkin yüksek bir ihtimal görüyoruz’ sözlerini sarf etti. (Bkz. “Türkiye Başbakanı Ankara bombalamasında hem IŞİD’in hem PKK’nın rolü olabileceğini söyledi”, Hürriyet.)

Aslında, PKK’nin patlamaya karıştığına dair hiçbir kanıt yok. İki canlı bombadan alınan DNA örnekleri, ikisinin de IŞİD üyesi olduğunu gösteriyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın PKK’yi hedef göstermesinin iki nedeni olabilir: Ya politik rakiplerinin (yani HDP’lilerin) gözden düşmesini sağlamak ya da Suriye’yi işgali için bahane uydurmak. (Not: Türkiye’de mahkeme, hükümetin olayın üstünü kapatmaya çalıştığını hissettirecek biçimde bombalamaya dair yürütülen hukuki süreç için gizlilik kararı verdi. HDP’li milletvekili Altan Tan’a göre “Türkiye’nin her yerinde bombalar patlıyor. Bu patlamaların ardında ya hükümet var ya da bunları önlemekte başarısız kalıyorlar.” Her iki durumda da hükümet sorumludur.)

Türkiye’nin Suriye savışındaki gelecekteki rolü hâlâ kesinlik kazanmamışken, ABD’nin Kürtleri desteklemesi Türk işgalinin ve geniş bölgesel bir savaşın ihtimallerini artırıyor. Yönetimin gerçek hedefi, Türk birliklerinin Suriye sınırı aşmasını sağlamak ve böylece Rusya’nın bedeli ağır ve uzun süreli bir bataklığa batmasını sağlamak mı?

Bu çok da ihtimal dahilinde gözükmüyor. Ancak gözden geçirilmesi gereken noktalar var. Örneğin, Amerikan CBS kanalının haber programı 60 Dakika’da Obama şu sözleri sarf etti:

“Suriye’de etkin bir geçiş ordusu kuruyor olduğumuz düşüncesi hakkında çekincelerim vardı. Amacım bu öneriyi denemekti, acaba amacı tamamen IŞİD ile savaşmak olan ılımlı bir orduyu eğitip donatabilecek miydik? Buradan öğrendiğimiz şu oldu: Esad rejimi iktidarda kalmaya devam ettiği sürece, oradaki halkın dikkatini IŞİD’e karşı toplamak imkansız duruyor.” (“60 Dakika” programı)

Doğal olarak Obama’nın herkesin “her şeyin Esad’ın suçu” olduğuna inanmasını istiyor, ne de olsa kendini suçlamayacaktır. Ancak Obama bir şey konusunda dürüst davranmaktadır: Hiçbir zaman Sünni radikalleri silahlandırmanın iyi bir fikir olduğunu düşünmemiştir. Diğer bir deyişle, hedefi (rejim değişikliği) desteklemiş ama yöntemi (cihatçıları silahlandırma) desteklememişti. Ve -dört yıllık savaşın ardından- çatışmaların çıkmaza girmesiyle, muhtemelen kendini haklı görmektedir.

Peki, şayet Obama cihatçıları silahlandırmanın işe yaramayacağına inanıyorduysa, yedek planı, B planı neydi?

Önceki yazılarımızda, Obama’nın Recep Tayyip Erdoğan ile Türkiye’nin Suriye’ye bir işgal saldırısını başlatması konusunda anlaşmış olabileceğini ileri sürmüştük. Tabii bunun şartı Amerikan hava kuvvetlerinin Türkiye kara kuvvetlerine havadan destek vermesi olacaktı. Biz bunun Obama’nın İncirlik’teki stratejik üssün kullanılmasına ikna olmasıyla, bir tavizin parçası olduğunu düşünmüştük. Unutmayın, Recep Tayyip Erdoğan, ABD onun Esad’ı devirmekte yardımcı olması talebini karşılayana kadar İncirlik Üssü’nü kullanma hakkını bir yıldan fazla süreyle kısıtlamıştı. Doğal olarak, bu, Obama’nın resmi olarak kabul edebileceği bir şey değildir ancak bu herhangi bir anlaşmanın temel parçalarından biri olabilir. PBS kanalının News Hour programının geçen haftaki konuğu David Kramer idi. David Kramer, George W. Bush döneminde Dışişleri Bakanlığı Sekretelerliği yapmış olan bir isim. Röportajında bu teoriyi destekler nitelikte açıklamalarda bulundu. Röportajın bir kısmı şu şekilde:

Judy Woodruff: Peki, David Kramer, buna ne dersiniz? Amerika bu işe girerse buna takılı kalacak ve bu işten paçasını sıyıramayacak olması asıl endişeyi oluşturuyor.

David Kramer: Türkler, Amerika Birleşik Devletleri’nin koruması ve desteği olması halinde askeri birliklerini göndermeye hazır olacaklarını uzun zaman önce göstermişlerdi zaten. Bunun için güvenli bölgeler oluşturmak durumundayız. Uçuşa kapalı bölgeler kurmak durumundayız. Oradaki insanları tehdit edecek herhangi bir uçuşu, bunlar ister Suriye isterse Rusya uçakları olsun, etkisiz hale getirmeliyiz. Ruslara şunu kesin olarak belirtmeliyiz ki herhangi bir müdahale veya saldırı halinde buna cevap gecikmeyecektir.

Bunu kimse istemez. Burada verilebilecek kötü kararlar bulunmakta, ancak içinde bulunduğumuz durum tam da bu. Ve bunu yapmadığımız takdirde, insanların öldürüldüğünü görmeye, insanların Suriye’den kaçtığını görmeye de devam edeceğiz. Bu anlamda iyi çözüm diye bir şey yok.En az kötü olan seçenekleri bulmak zorundayız.

Judy Woodruff: Ama sorum şu, bu alınacak risk tamamen başka bir şey olacak. Amerikan uçakları düşürülebilir, kuvvetlerimiz ele geçirilebilir. Rusya ile oluşacak krizden bahsetmiyorum bile.

David Kramer: Elimizde en önden gitmek isteklerini göstermiş olan Türkler var. Elimizde, bu çapta bir operasyona çok büyük katkılar sağlayamayacak olsalar da, bir kısmı Körfez’den olmak üzere başka ülkeler de var. Amerika Birleşik Devletleri koruma sağlamak üzere hava desteği sunabilirdi. Bence bu işi ABD kuvvetlerini karaya indirmeden halletmenin yolları var. Ancak burada herhangi bir iyi seçenek bulunmuyor. (Bkz. (“Pulling the plug on rebel training, what’s next for U.S. in Syria?“, PBS News Hour)

Kramer burada sadece aşırı derecede gizli olan “Türkler Amerika koruma ve destek sağlarsa, asker göndermeye hazırlar” düşüncesini dillendirmekle kalmıyor. Aynı zamanda pek çok önde gelen Washington elitinin bu anlaşmanın farkında olduğunu fakat gizli tuttuğunu da ima ediyor gibi görünüyor.

Neyse ki, Putin’in askeri müdahalesi B Planı’nın uygulanmasının bütün olasılıklarını ortadan kaldırdı, dolayısıyla, Türkiye’nin Suriye işgal eder miydi, etmez miydi, hiçbir zaman bilemeyeceğiz.

Bugün önemli olan ise, Rusya’nın liderliğindeki koalisyonun kazanımlarını pekiştirmek, düşmanın tedarik hatlarını dağıtmak, sınırları denetim altına almak ve Türkiye’yi savaşa mal olacak herhangi bir girişimden uzak tutmak adına hızlı hareket ediyor oluşudur. Recep Tayyip Erdoğan, bu gücü göz önüne alırsa, aklını başına toplayacaktır.

Cihatçı milisler, ya teslim olacaklar ya da silinip gidecekler, ancak bu şekilde 11 milyon Suriyeli evlerine güven içinde dönebilir ve yeniden hayatlarına başlamak ağır bir görevi yüklenebilir.

 

[Counterpunch’taki İngilizce orijinalinden Yusuf Sami Özten tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]




Kaynak: Sendika.Org

Bu haber 1413 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Çeviri Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI