SES'ten bütçe tepkisi

SES birçok kentte “Savaşa, talana, ranta değil sağlığa bütçe” diyerek bütçeye tepki gösterdi. SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara, “Adaletsizlik büyüyor, halktan toplanan vergiler halka geri dönmüyor" dedi. 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülecek olan Sağlık Bakanlığı Bütçesi'ne dair SES Genel Merkezi'nde toplantısı düzenledi. Toplantının yapıldığı salona “Savaşa, talana, ranta değil sağlığa bütçe” pankartı asıldı.
 
‘AKP TEK BAŞINA KARAR VERİYOR’
 
Toplantıda konuşan SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara, bütçenin geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılda halkın sosyal güvenlik ve sosyal hizmet ihtiyacına cevap vermeyeceğini belirterek, "AKP Hükümeti 15 yıllık iktidarı süresince halktan topladığı vergileri kamu hizmetleri dışındaki alanlara harcıyor. AKP iktidarı siyasi ve ideolojik hedefleriyle bütçe ile milli gelirden kimlerin ne kadar pay alacağına, hangi alanlara ne kadar pay ayrılacağına, halktan toplanan vergilerin kimler için nerde ve ne için harcanacağına tek başına karar veriyor” dedi. 
 
2018 yılı bütçesinde gelir eşitsizliğinin körüklendiğinin altını çizen Kara, “Adaletsizlik büyüyor, halktan toplanan vergiler halka geri dönmüyor. AKP bütçede en ağır vergi yükünü dolaylı vergiler üzerinden emekçi halka yüklemeye devam ederken, karşılığında halk için ne bir kamu hizmeti üretiyor, ne de istihdam sağlayacak, yaşam kalitesini yükseltecek yatırımlar yapıyor” diye konuştu.
 
ADANA 
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şubesi, Meclis'teki bütçe görüşmeleri ve hükümetin sağlık politikalarına ilişkin sendika binasında basın toplantısı düzenledi. 2018 bütçesinin halkın sağlık, sosyal, güvenlik ve sosyal hizmetler ihtiyacına cevap vermediğini belirten SES Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel, 2018 yılı bütçesinin gelir eşitsizliğini körüklediğini söyledi.
 
 Yüksel, "Halktan toplanan vergiler halka geri dönmüyor. AKP bütçede en ağır vergi yükünü dolaylı vergiler üzerinden emekçi halka yüklemeye devam ederken, karşılığında halk için ne bir kamu hizmeti üretiyor ne de istihdam sağlayacak yaşam kalitesini yükseltecek yatırımlar yapıyor. Bu bütçe halkın bütçesi değil" diyerek tepki gösterdi. 
 
'ÖZEL SİGORTAYA YÖNELİM SÖZ KONUSU'
 
Genel Sağlık Sigortası'nın (GSS) hangi hizmetleri vereceğinin her yıl Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından belirlendiğini kaydeden Yüksel, bazı sağlık hizmetlerinin giderek GSS'in teminat paketi dışında kaldığını ve pakete dahil edilmeyen hizmetler için cepten ekstra ödeme yapıldığını söyledi. Bunlardan dolayı da özel sigortaya yönelimin söz konusu olduğunu aktaran Yüksel, "Sağlık hizmetlerinde bugün kuyruklar bitmediği gibi 22.5 TL olan hekim muayene ücretinin GSS kapsamında olmayanlar veya prim borcu olanlar için 50 TL’ye çıkarılması gibi katkı payı, sağlık hizmetine ulaşamama, hizmetin niceliğinin artarken niteliğinin düşmesi ve eşitsizliklerin giderek artması gibi sorunları getiriyor. AKP sağlık ve sosyal güvenlik alanını ulusal ve uluslararası sermaye için çekici hale getirmeye çabalamaktadır. Bunun en açık örneği ise Şehir Hastaneleri projesindedir. Tamamlayıcı sağlık sigortası genel olarak, kamu sağlık sigortalarının sağladığı temel teminat paketlerinin kapsamadığı sağlık risklerini, gerek teminat kapsamı gerekse teminat yüzdeleri açısından çeşitli paketler ile üzerine alan bir sağlık sigortası türü olarak tanımlanmaktadır. Cepten ödemelerin ve katkı paylarının tamamlayıcı sağlık sigortası adı altında özel şirketlere yönlendirilmesi hedeflenmektedir. Sağlık Uygulama Tebliğleri (SUT) ile sosyal güvence kapsamında sunulan hizmetlerde daralma yaşanmış, pek çok işlem ve ilaç kapsamdan çıkartılmıştır. Yasada, yoksul vatandaşların yararlandığı yeşil kart uygulaması kapsamının SGK gelir-gider dengesine göre değiştirilebileceği ifade edilmiştir" diye konuştu. 
 
Yüksel taleplerini şu şekilde sıraladı:
 
* 2018 bütçesinde güvenceli istihdamın korunması ve geliştirilmesi temel yaklaşım olmalı. Bunun için öncelikle kamu harcamaları ve kamu istihdamı arttırılmalıdır.
 
* İş güvencesinin sağlandığı, taşeron çalışmanın yasaklandığı bir bütçe hazırlanmalıdır.
 
 * Kamu emekçilerinin 2017 enflasyon farkı “ek zam” olarak 2018 bütçesi içinde yer almalı, yılın ikinci yarısında ücretleri eriten “artan oranlı vergi dilimi” uygulamasına son verilmeli, ek ödemeler temel ücrete yansıtılmalıdır.
 
*  Emekçilerin yoksulluğunu arttıran dolaylı vergiler azaltılmalı, elektrik ve doğalgaz zamları geri alınmalı, 2018’de temel tüketim mallarına herhangi bir zam yapılmamalıdır.
 
'HALKIN SAĞLIĞI İÇİN NE KADAR HARCANMAKTADIR?'
 
Yüksel, daha sonra "Hükümet sunduğu bu bütçenin içinde ayrımsız tüm toplumun sağlığı, hastalıkların önlenmesi, tanısı, tedavisi, rehabilitasyon ve bakımı için ne kadar para ayırmıştır? Harcanan paranın ne kadarı doğrudan halkın sağlığı için harcanmaktadır? Toplam sağlık harcamalarının ne kadarı doğrudan vatandaştan alınmaktadır? Devlet ne kadarını topladığı vergiler üzerinden desteklemektedir? Özel şirketlerle yapılan sözleşmelerin içeriği ne için halktan gizlenmektedir?" sorularını sordu. 
 
İSTANBUL
 
SES İstanbul şubeleri de, sendikanın Şişli binasında basın toplantısı yaptı. Toplantıya, SES Şişli Kadın Sekreteri İpek Deniz, Aksaray Şube Sekreteri Emine Atar, Anadolu Şube Eşbaşkanı Erdal Güzel, Bakırköy Şube Eşbaşkanı Mursel Fırat, Bakırköy Kadın Sekreteri Hatice Şeker ve Şişli Şube Eşbaşkanı Abuzer Aslan katıldı. Açıklamayı SES Şişli Kadın Sekreteri İpek Deniz yaptı. AKP'nin bütçe için topladığı gelirleri kendi rejimini güçlendirmeyi hedefleyen alanlara harcadığını dile getiren Deniz, "Halka, ödediği vergiler karşılığında daha fazla sömürü, daha fazla yoksulluk; özgürlüğün ve toplumsal yaşamın sınırlandırıldığı bir gelecek sunuyor" dedi. 
 
VAN
 
SES Van Şubesi de, kendi şube binalarında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan SES Van Şube Eşbaşkanı Sezer Örenç, AKP’nin yüzünü egemenlere, sırtını ise halka döndüğünü ifade ederek, AKP bütçe için topladığı gelirlerle ne mi yapıyor? Kendi rejimini güçlendirmeyi hedefleyen alanlara harcıyor, savaşı, rantı, toplumsal yaşamın gericileştirilmesini, kamusal alanların tasfiyesini finanse ediyor. Yani halka, ödediği vergiler karşılığında daha fazla sömürü, daha fazla yoksulluk; özgürlüğün ve toplumsal yaşamın sınırlandırıldığı bir gelecek sunuyor” diye konuştu.
 
‘HASTANELER TİCARETHANEYE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’ 
 
Sağlık harcamaları, yeni sağlık politikalarının uygulanmaya başladığı dönemde 2009 yılında 28,8 milyar lirayken, 2016 yılında 68 milyar liraya dayandığını söyleyen Örenç, “Sağlıkta dönüşüm programı başlatıldıktan sonra hastanelere başvuru sayısında da çok hızlı artışlar yaşanmıştır. 2009'da 245,9 milyon olan başvuru sayısı 2016 yılında 490 milyona ulaşmıştır. Hastaneler adeta ticarethanelere dönüştürülmüş, 3 dakikada bir hasta muayene sürecine gelmiştir. Son yıllarda ilaç, özel sağlık hizmetleri ve medikal cihaz ve teknolojiler gibi alanlara yapılan yerli ve yabancı özel yatırımlarda gözle görülür bir artış yaşanmaktadır. Şehir Hastaneleri ile birlikte yerli-yabancı (konsorsiyum) birleşmeler ve satın almalar hızla artmaktadır” ifadelerini kullandı.