Muhalefet üzerinde yargı ve idari baskıları değerlendiren emek örgütleri temsilcileri, gidişatı durduracak tek seçeneğin ortak bir mücadele hattı olduğunu dile getirdi. 

Emek örgütleri: Ortak mücadeleden başka çare yok

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi İdris Baluken’e “Örgüt üyeliği”nden 16 yıl 8 ay, Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’a "Toplantı ve gösteri kanununa muhalefet"ten 1 yıl 6 ay, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’e, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet”ten 2 yıl 3 ay hapis cezası verilmesi ve en son CHP'li Beşiktaş Belediye Başkanı Murt Hazinedar’ın görevden alınmasına tepki gösteren emek güçleri, iktidarın baskı politikasına karşı birlikte mücadele çağırısını yineledi. 

ERDEN: BAŞKA ÇARE YOK

KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erden, tutuklama ve görevden almaların kabul edilir olmadığını söyledi. Erden, “İdris Baluken, Aysel Tuğluk ve Sebahat Tuncel verilen cezalar ile Beşiktaş Belediye başkanının görevden uzaklaştırılması, siyasal iktidarın kendi savaş politikalarını uygulayacağının bir göstergesidir. Bunun bir devamlılığını sürdüreceğinin de ifadesidir aynı zamanda” dedi. 

Ülkeyi yönetemeyen iktidarın korku içinde hareket ettiğini ifade eden Erden, “Biz başından beri demokratik kanallarının açılmasını, bunun üzerinden ülkede var olan sorunların çözülebileceğini söylüyoruz. Bu politikada ısrar bir çözümsüzlük politikasıdır. Siyasal iktidar bu toplumsal muhalefeti bastırmak konusunda büyük bir inatla var olan saldırılarına devam ediyor. Hiçbir şekilde demokratik zeminde siyaset yapmana fırsat verilmiyor. Korkuyor, korktukça da saldırmaya devam ediyor. Korktukça yasaklarını sürdürmeye devam ediyor. Bütün bu yasaklara rağmen biz sokağa çıkmakta, orda olmakta kararlıyız. Bulunduğumuz yerlerde direnişi güçlendirmek gibi bir sorumluluğumuz var" diye konuştu. 

‘DEMORKATİK MEKANİZMALAR ORTADAN KALDIRILDI’

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu da, belediye başkanlarının yargı süreçleri tamamlanmadan görevden alınmasının ilk olmadığını ve DBP’li belediyelere atanan kayyumlara işaret etti. Çerkezoğlu, “Tıpkı çok önemli bir kesimi etkileyen taşeron işçilere kadro düzenlenmesinin KHK’yle çıkarılması gibi. Meclis, hukuk, yargı başta olmak üzere bütün demokratik mekanizmaların ortadan kaldırıldığı, adım adım tek adam rejimine doğru sürüklendiği bir süreçte bugün Türkiye’nin nasıl yönetildiğinin 2019’ da yapılması planlanan seçimlerle birlikte ve 16 Nisan’daki referandumla birlikte Türkiye’yi nasıl bir gelecek beklediğinin en temel göstergeleridir” diye belirtti. 

‘DEMOKRASİ İŞÇİNİN EMEĞİDİR’

Emek örgütlerinin demokrasi için mücadelelerini birleştirmesinden başka çarelerinin olmadığına vurgu yapan Çerkezoğlu, şunları söyledi: “Biz emekçiler olarak, emek örgütü olarak, işçi sınıfı olarak toplumun başta işçi sınıfının ülkedeki yönetim süreçlerine katılımın müdahil olacak bütün mekanizmaları ortadan kaldıracak olan bu tür otoriter biçimlerinin bizlerin geleceği açısından büyük bir tehlike olarak görüyoruz. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakkı olmaz. Emeğin olmadığı yerde demokrasi olmaz diyoruz. Yani demokrasi işçinin ekmeğidir. O yüzden seçilmiş belediye başkanlarının görevinden alınması aynı zamanda işçi sınıfının demokratik geleceğinin karartması açısından da son derece önemlidir. Bu tür girişimlerin sonuna kadar karşısındayız.”