Bugun...



Türkiye Komünist Partisi 97 yaşında!

Saflarında olmaktan övündüğümüz,onca yıl üyesi olmaktan da onur duyduğumuz Mustafa Suphi önderliğinde kurulan TKP, yanlışlarını yadsıyarak ortak akılla doğruları üreterek yürümeye devam etseydi bu gün, 97 yaşını onur ve çoşkuyla kutlayacaktık. Dün kü haliyle yola devam etmesi olanaklı olmadığı pekçoğumuzca kabul görmesine rağmen ortak akıla yeniden üretilmesi konusunda gereken özverli çaba gösteremedik. Bu gün,bir çok hareket,parti

facebook-paylas
Güncelleme: 11-09-2017 03:00:07 Tarih: 10-09-2017 23:36

Türkiye Komünist Partisi 97 yaşında!

Türkiye Komünist Partisi 97 yaşında!

 

Saflarında olmaktan övündüğümüz,onca yıl üyesi olmaktan da  onur duyduğumuz Mustafa Suphi önderliğinde kurulan TKP, yanlışlarını yadsıyarak ortak akılla doğruları üreterek yürümeye devam etseydi bu gün, 97 yaşını onur ve çoşkuyla kutlayacaktık.
Dün kü haliyle yola devam etmesi olanaklı olmadığı pekçoğumuzca  kabul görmesine rağmen ortak akıla  yeniden üretilmesi konusunda gereken özverli çaba  gösteremedik.
Bu gün,bir çok hareket,parti   10 Eylül 1920'de Mustafa Süphi önderliğinde kurulan partinin yanlışlar-doğrularıyla geleneğin sahiplenilmesine eski bir TKP'nin bir sıra neferi olarak onur duyuyor-duyuyoruz. 
Web sitemiz yeniden ATILIM  olarak 'İnsanlığın umudu,onun mutlu geleceği Sosyalizm' in Kapitalizm karşısında tek onurlu bir seçenek olduğu konusunda katkı koyan,TKP'nin geleneğine sahiplenen,97 yaş günündeki tüm açıklama ve kutlama etkinliklerini aynen yayınlıyoruz.

 
 Unutmadı
 
Unutmayacağız..!!
 
Unutmadık..!!
 Unutmayacağız..!!
 
 
 
 Unutmayacağız..!!

Açıklamalar için tıkla

 

TKP'den Açıklama:Türkiye Komünist Partisi 97 yaşında

Halkın Birliği: M.Suphi TKP’si 97. Yaşında

NEREDE BİR YOLDAŞ VARSA, TKP ORADADIR-Türkiye Komünist Partisi 97 Yaşında !

TKP'den Açıklama;Türkiye Komünist Partisi 97 yaşında

Türkiye Komünist Hareketi'nden TKP'nin 97. yılı nedeniyle bir açıklama

TKP 97 yaşında: Bu düzen değişecek, sosyalizm kazanacak...

 

Türkiye Komünist Partisi 97 yaşında!

 

soL, Türkiye Kömünist Partisi'nin 97 yıl önce Bakü'de başlayan ve süregelen mücadele tarihini özetledi


SoL'un haberi şu şekilde:

Türkiye Komünist Partisi, 97 yıl önce bugün Bakü'de kuruldu.

İşgal yıllarında Bakü'de kurulan parti, daha kurulur kurulmaz sosyalist iktidar arayışına yöneldi. Katliamla kesintiye uğradı bu ilk adım.

Kanla başlayan tarih, mücadeleyle ilerledi. İnatçı, kararlı bir mücadelenin ürünü oldu TKP. Her türlü saldırıya karşıya 97 yıldır dimdik ayakta duran bir sosyalizm inadının tarihinden kısa bir bölümü sizler için derledik...


Türkiye tarihinde sosyalist hareketin tarihi işçi sınıfı hareketiyle çakışır. Osmanlı’da sanayileşmenin ve işçi sınıfı oluşumunun merkezlerinden biri olan Makedonya’da sosyal-demokrat hareket yankı bulur. Örneğin Selanik Sosyalist İşçi Federasyonu Balkanlardaki birçok komünist hareketi etkileyecektir.

İşçi hareketinin örgütlenmeye yöneldiği ve politize olduğu bir diğer kent ise başkent İstanbul’dur. 1910’da Osmanlı Sosyalist Fırkası dönemin en etkin örgütlenmesi olarak şekillenir. Ancak örgütlenmeye başlayan Osmanlı işçi sınıfının ana karakteri gayrimüslim olmasıdır. İstanbul ve Anadolu’da Rum ve Ermeni, Makedonya’da Yahudi kökeni ağır basar. Bu özellik Türkiye’de İttihat Terakki döneminden başlayarak bir Müslüman-Türk yeni burjuvazinin gelişmesi, bu sınıfın önderliğinde bir uluslaşma süreci yaşanması ve emperyalist planların sahneye konması, kaçınılmaz olarak işçi sınıfını da etkileyecektir. İşçi sınıfının ilk dönemi geleceğe kuşkusuz belirli bir deneyim ve öncü işçiler bırakmıştır, ancak organik bir süreklilikten söz etmek mümkün olmayacaktır.

1908 Meşrutiyet devriminden sonra Meclis-i Mebusan’da sosyalist ve sosyal-demokrat Ermeni vekiller etkili bir azınlık oluşturmuşlardır. Komünist Manifesto’nun Osmanlı ülkesinde ilk çevrildiği yerli dil de yine Ermenicedir.
Komünist hareket esas olarak Birinci Paylaşım Savaşını izleyen işgal yıllarına doğmuştur. Osmanlı Sosyalist Fırkası’nın devamı olan Türkiye Sosyalist Fırkası'nın solunda, Bolşevik devriminin yolunu izleyen kadrolaşmalar iki odaklı olarak ortaya çıkar. 

Birincisi İttihat Terakki muhalifi bir aydın olan Mustafa Suphi liderliğinde Rusya’dır. Suphi hapis ve sürgün edildiği Sinop’dan kaçarak deniz yoluyla Rusya’ya geçer, yükselen devrimci dalga içinde kısa süre içinde Bolşeviklere katılır. Türk ve Müslüman halklar arasında örgütlenme çalışmaları yürütür. 1917 sonrasında İç Savaş’ta aktif görevler üstlenir. 

Türkiye’de komünist adıyla kurulan ilk parti, Bakü’de Moskova ile Anadolu kurtuluş hareketi arasında köprü kurmayı amaçlayan İttihatçılar tarafından oluşturulmuştur. Suphi ve arkadaşları bu çevrenin içine girerler ve hegemonyaları altına alırlar. Bir hülle örgütü olan ilk fırkanın küllerinden Marksist-Leninist bir parti yaratılır. Türkiye Komünist Fırkası, Komintern’in Doğu Halkları Kongresinin hemen ardından 10 Eylül 1920’de Bakü’de kuruluşunu gerçekleştirecektir. Parti eski Osmanlı Ordusu mensubu olup Çarlık’a esir düşen, devrimle birlikte özgürlükleri iade edilen subay ve erlerden bir kızıl alay da oluşturur.

İkinci komünist odak İstanbul’daki Şefik Hüsnü grubudur. Selanik kökenli bir hekim olan ve eğitimini Avrupa’da tamamlayan Şefik Hüsnü çevresi de seçkin Osmanlı aydınlarını bir araya getirmektedir. Bu çevre başkentteki işçi hareketi içinde de yeni bir birikim oluşturmak için mücadele etmektedir. Komintern’le de bağlantı kuran, yasal olarak Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası adını alan, İstanbul komünist teşkilatı olarak da bilinen hareketin saygın isimlerinden biri olan eğitimci Ethem Nejat Bakü Kongresine katılır ve Türkiye Komünist Partisi’nin genel sekreterliğini üstlenir. Genel Başkan ise Mustafa Suphi’dir.

 

Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası icra heyeti üyesi ve Yeni Hayat Dergisi sahibi Ali Nazım Resmor
Dikkate alınması gereken üçüncü komünist kesim Anadolu’daki dağınık yapılanmalardır. Rus Devriminin hem emperyalist savaşın sonunu müjdeliyor olması, hem de Anadolu dahil olmak üzere bütün ezilen halklara yeni bir kurtuluş çağrısını temsil etmesi, Osmanlı toplumunda gerek aydın ve bürokratlar, gerekse halk kitleleri içinde bir Bolşevizm sempatisine yol açmıştır. Marksist-Leninist bir kadro birikimi olarak adlandırılması mümkün olmayan bu politik etkileşim işgal yıllarında farklı yansılar bulacaktır. 1920 Meclisindeki Halk Zümresi, Kuvayi Milliye içindeki çeşitli odaklar, hatta Mustafa Kemal’in teşvik ettiği “resmi” TKP’nin bu solculaşmayla ilintisi vardır. 

Bakü Kongresine de Anadolu’daki bu odaklardan delegeler katılır. Halk İştirakiyun Fırkası giderek bu devinimden kristalize olur.
Mustafa Suphilerin programı açıkça sosyalist devrimi savunmakta, Ankara ile bir dayanışma ilişkisi öngörürken, emperyalizme karşı mücadelede işçi ve yoksul köylülerin sözcüsü olarak kendisini ilan etmekteydi. TKP kuruluşundan da önce alınan karar doğrultusunda örgütlü mücadeleyi ülkeye taşımak için harekete geçti. Suphi, Nejat ve diğer yönetici yoldaşlarının zorlu yolculuğu Trabzon’da ağır bir saldırı ve katliamla son buldu. 28 Ocak 1921’de TKP’nin ilk önderliği fiziki olarak tasfiye edilmiş oldu.


Bakü’deki dış büro etkisizleşirken, İstanbul’da TİÇSF ve Halk İştirakiyun’un parçalı birikiminden Türkiye Komünist Partisi yeniden şekillendi. Böylece 1920’lerin ortalarından başlayarak otuz yıl sürecek olan Şefik Hüsnü’nün liderlik dönemine girilmiş oluyordu. Komintern’de de görevler üstlenen Şefik Hüsnü’lü yıllarda TKP defalarca “tevfikatlara” maruz kaldı, ağır baskılar gördü. Parti bu koşullarda her zaman işçi sınıfı içinde hücrelere sahip oldu, gençlik içinde belirli bir etkiyi sürdürdü, Cumhuriyet Türkiyesi'nin genç kuşak bilim ve sanat insanları üstünde güçlü bir çekim merkezi oluşturdu. 

İkinci Dünya Savaşının çıkışında TKP işçi ki

tle sendikalarının kuruluşuna ön ayak oldu ve yeraltı çalışmasından açık parti alanına geçmek için hamle yaptı. Ancak 1946 yılının sonlarında Partinin demokratikleşme beklentisinin yanlış çıkacağı, Türkiye’nin anti-komünist Soğuk Savaşın bayraktarlığına ve gerici bir burjuva parlamentarizmine yöneldiği berraklık kazanacak, sendikalar ve Şefik Hüsnü’nün başkanı olduğu Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi kapatılacaktı. 

Bu saldırıyı yine tevfikatlar izledi ve 1951’de TKP kadrolarının ağırlıklı bölümü bir kez daha tutsak edildi. Eşzamanlı olarak Partide de bir dağılma görüldü ve bölünmeler yaşandı. Komünist hareket TKP adıyla 1973’e kadar etkisiz kalacağı bir döneme girdi.
1961’de kendiliğinden işçi hareketinin öncüleri olarak sivrilen bir grup sendikacı tarafından kurulan Türkiye İşçi Partisi, Marksist-Leninist bir karaktere sahip olmamakla birlikte, bu ara dönemde komünist hareket için yeni bir adres haline gelecekti. 1961’de kurucu genel başkan olan Avni Erakalın’ın çok sonraları, Sosyalist İktidar Partisi kanalından TKP’li olması, Mehmet Ali Aybar ve Behice Boran’ın 1950’lerde TKP tezgahından yetişmiş aydınlar olmaları rastlantı değildir. TİP sosyalist—komünist hareketin işçi sınıfıyla kitlesel olarak buluşması, toplumsallaşması açısından son derece önemli bir kilometre taşıdır.

Günümüzde TKP Savaş Üstüngel-1975 (Tıklayınız)

 

1973 Atılımı ile TKP adı, İsmail Bilen liderliğinde geri gelecektir. Solun bu yükseliş yıllarında TKP açık parti kimliğine sahip olmamasına karşın işçi, gençlik, kadın ve giderek köylü hareketinde etkinliğini genişleten bir odak halini almıştır.

Ancak solun bütünü için yenilgi anlamına gelen 12 Eylül 1980 darbesinden sonra TKP, TİP, TSİP gibi komünist işçi sınıfı partileri Sovyetler Birliği’nde 1985’de ilan edilen glasnost-perestroyka açılımının da etkisiyle sağa kaydılar. Türkiye Birleşik Komünist Partisi kuruluş tezlerine ve programına kapitalizme uzlaşma, sınıf mücadelesinin sorgulanması ve devrimci hedeflerden geri çekilme eğilimleri damga vurmuştur...

 




Kaynak: TKP ilişkin

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1989 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Unutamadıklarımız Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI