Bugun...



Yanis Varoufakis Yazdı:Sol ayak sürümeye devam ederken neo-faşizm yaklaşıyor

Yanis Varoufakis Yazdı: Sol ayak sürümeye devam ederken neo-faşizm yaklaşıyor Yunanistan/ Ekonomist,siyasetci, Ocak 2015 genel seçimlerinde, SYRIZA partisini temsil ederek Yunan parlamentosuna seçilip maliye bakanı olarak 27 Ocak 2015 tarihinde göreve başladı

facebook-paylas
Tarih: 26-05-2019 04:03

Yanis Varoufakis Yazdı:Sol ayak sürümeye devam ederken neo-faşizm yaklaşıyor

 

Yanis Varoufakis Yazdı:

Yunanistan/ Ekonomist,siyasetci, Ocak 2015 genel seçimlerinde, SYRIZA partisini temsil ederek Yunan parlamentosuna seçilip maliye bakanı olarak 27 Ocak 2015 tarihinde göreve başladı

Sol ayak sürümeye devam ederken neo-faşizm yaklaşıyor

Yanis Varoufakis

Üç yıldan fazla zaman önce, 9 Şubat 2016’da, bin kadarımız Berlin şehir merkezinde, ilerici tiyatro oyunları sergilemek için bizzat işçiler tarafından inşa edilmiş muazzam bir tiyatroda bir araya geldik. O gece, DiEM25 veya Avrupa’da Demokrasi Hareketi 2025 (Democracy in Europe Movement 2025) adı altında Avrupacı, ulusötesi, ilerici, demokratik bir hareket kurduk.

 

Bu hafta DiEM25, Avrupa Baharı listesinden bize katılan başka birçok hareketle birlikte, kıtanın dört bir yanından Avrupalı yurttaşların Avrupa parlamentosu seçimlerinde oyunu istiyor. Birçokları “Neden?” diye soruyor.

 

Şubat 2016’da bir araya gelmemizin net bir motivasyonu vardı. DiEM25’in kuruluş günü The Independent gazetesinde verdiğim demeçte, amacımızı “Avrupa’nın 1930’ların postmodern bir versiyonuna doğru kaydığına” işaret edip, yetkili makamların, 2008’de finans piyasalarını vurup 2010’da Euro bölgesi krizini tetikleyen kendi neslimizin 1929’unu feci şekilde yanlış yönettiğini belirterek açıklamıştım.

 

Bankaların çöküşünü takiben, Avrupalı liderler, kinik biçimde, önce Yunanlardan başlayarak ama kısa süre içinde Almanya dahil tüm Avrupa’ya yayılacak şekilde, bankacıların zararlarını vergi mükellefleri içinde en zayıf olanların omuzlarına yükledirler.

 

Bu iklimde ırkçı ve otoriter sağ popülistlerin iktidar yolunda yükseleceğini öngörmek fazla uzak görüşlü olmayı gerektirmiyordu. Aynı demeçte belirttiğim gibi, “yetkililer ne yaptıklarının farkında değiller. Şu an olayların içinde sürükleniyorlar, tıpkı 1920’lerde ve 1930’larda olduğu gibi.”

 

Örgütlü insan düşmanlığının zafere yürüyüşünü öngörerek, önümüze tutkulu bir vazife koyduk: Avrupalı bir Yeşil New Deal. Amacımız tüm ilericileri her yıl AB bütçesinin yüzde 5’ini Avrupa’nın ümitsizce ihtiyaç duyduğu yeşil enerji, ulaşım ve teknolojiye yatırıma kanaliz edecek ortak bir planın etrafından bir araya getirmekti.

 

Umudumuz, Avrupa için bir Yeşil New Deal ortaya çıkarma sürecinin, soldan, Yeşillerden, hatta sistem karşıtı liberallerden ve ilerici muhafazakarlardan oluşan bir ilerici partiler koalisyonuna dönüşmesi için, 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerinin bir odak noktası işlevi görmesiydi. Hayalimiz bağdaşımla bir birlik katalizörü olmaktı—aynı anda kıtamız boyunca tüm Avrupalılara hitap edebilecek detaylı bir politika gündemiyle seçime birlikte girmek.

 

Ancak iki yıl canla başla çalıştıktan sonra, 2017’nin sonunda, bir şey netleşti: ulus devlet bazlı siyasi partiler çağımızın gerektirdiği yeni, ulusötesi siyaseti kucaklamak için fazla bölünmüştü.

 

Nereye baksak ilerici siyaseti sarmış olan türde bağdaşmazlıklara neden olan felç edici bölünmeler görüyorduk. Oysa sağcılar yabancı düşmanlığı etrafında hiç zorluk çekmeden bir araya geliyorlardı. Aşırı sağcılar için yabancı düşmanlığı neyse solcular için Yeni New Deal’ın o olabileceğini ne kadar iyi savunursak savunalım, mevcut partiler kendi bölünmüşlüklerine bize cevap veremeyecek kadar saplanmışlardı.

 

Bölünmüşlükler iki türlü; ulusal sınırları hem aşan hem de içinde kalan boyutları var. Örneğin Avrupalı Yeşiller, Alman Yeşilleri ile diğer yeşil partiler arasında bölünmüş durumda. Alman Yeşiller ordoliberalizme meyilliler, diğer yeşiller ise Avrupa Yatırım Bankası bonolarıyla (Avrupa Merkez Bankası tarafından desteklenen) büyük çaplı bir Yeşil New Deal finanse edilmesi önerimize katılıyorlar.

 

Avrupa Sol Partisi ise daha bile bölünmüş durumda. Çünkü içinde Euro’yu sorgulayan partiler de var, Syriza gibi, adı çıkmış troykanın dayattığı berbat kemer sıkma politikalarını, Euro bölgesi üyeliğinin kemer sıkma ile mücadeleden daha önemli olduğunu iddia ederek uygulayanlar da var. Almanya’nın Die Linke’si, parti içi bölünmelere iyi bir örnek. Bu partide ekonomi politikası konusundaki bölünme, göçe sınırlama getirilmesini öneren ve AB projesini sorgulayan kesim ile göçmen dostu ve AB yanlısı kesim arasındaki bölünme ile üst üste düşüyor.

 

Bu bölünmeler dikkate alındığında, mevcut partilerin bu Avrupa Parlamentosu seçimlerinde birlikte hareket etmesinin tek yolu, en düşük ortak paydada birleştiren bir manifesto benimsemekmiş gibi görünüyordu ama bu manifestonun da seçmenlere bir dilek listesi ve bazu genel ilkelerden başka sunabilecek bir şeyi olmazdı. DiEM25, neo-faşizmin yüklelişine böyle eften püften bir yanıt vermek için kurulmadı.

 

Bu yüzden DiEM25 üyeleri zorlu bir seçimle karşı karşıya kaldılar: seçimlere katılmamak (ki bu durumda seçmenler bize olan desteklerini gösterme veya Avrupa için Yeşil New Deal planımızı tanıma şansı bulamayacaktı) ya da sıfırdan yeni partiler kurarak (örneğin Almanya’da Demokratie in Europa ve Yunanistan’da Mera25) kendi başımıza katılmak ve görüşlerimizi benimseyen ve geliştirmek için bizimle birlikte çalışan partilerle güç birliği yapmak.

 

Birlik önemlidir. Ama otoriterliğin iki yüzüne (katı kemer sıkma politikaları öneren çeşit çeşit troykalar ile bu politikaların sonucu olan memnuniyetsizliklerden beslenen neo-faşistler) karşı durmak için bağdaşmaz politikaların bir araya gelişi anlamına gelecek yüzeysel bir birlik yapmanın yıkıcı sonuçları olur. Seçime katılmamayı ve onun yerine anlamlı bir siyaset gündemi üzerinde bizimle birlikte çalışan mevcut partileri desteklemeyi biz de isterdik ama DiEM25 riski göze alıp işe girişti ve birçok ülkede birden, kapsamlı, iddialı, tek bir Yeşil New Deal programı ile seçimlere katıldı.

 

Bizi solu bölmekle suçlayan yoldaşlara mesajımız açık: seçimlere girmemizin tek sebebi, bir değişim programı üzerinde anlaşamayacak kadar bölünmüş olmanız. Kendi başımıza seçime girerek, yollarımızın, Avrupalıların günümüzün postmodern 1930’larını sona erdirebilecek kadar geniş kitleler halinde benimseyebileceği ortak bir programda birleşmesinin zeminini hazırlamayı umuyoruz.

 

Yanis Varoufakis DiEM25 kurucularından ve Almanya’dan Avrupa Parlamentosu üyesi adayı.

 

Yanis Varoufakis Yazdı

Yunanistan/ Ekonomist,siyasetci, Ocak 2015 genel seçimlerinde, SYRIZA partisini temsil ederek Yunan parlamentosuna seçilip maliye bakanı olarak 27 Ocak 2015 tarihinde Aleksis Çipras'ın yeni

Sol ayak sürümeye devam ederken neo-faşizm yaklaşıyor

Yanis Varoufakis

Üç yıldan fazla zaman önce, 9 Şubat 2016’da, bin kadarımız Berlin şehir merkezinde, ilerici tiyatro oyunları sergilemek için bizzat işçiler tarafından inşa edilmiş muazzam bir tiyatroda bir araya geldik. O gece, DiEM25 veya Avrupa’da Demokrasi Hareketi 2025 (Democracy in Europe Movement 2025) adı altında Avrupacı, ulusötesi, ilerici, demokratik bir hareket kurduk.

 

Bu hafta DiEM25, Avrupa Baharı listesinden bize katılan başka birçok hareketle birlikte, kıtanın dört bir yanından Avrupalı yurttaşların Avrupa parlamentosu seçimlerinde oyunu istiyor. Birçokları “Neden?” diye soruyor.

 

Şubat 2016’da bir araya gelmemizin net bir motivasyonu vardı. DiEM25’in kuruluş günü The Independent gazetesinde verdiğim demeçte, amacımızı “Avrupa’nın 1930’ların postmodern bir versiyonuna doğru kaydığına” işaret edip, yetkili makamların, 2008’de finans piyasalarını vurup 2010’da Euro bölgesi krizini tetikleyen kendi neslimizin 1929’unu feci şekilde yanlış yönettiğini belirterek açıklamıştım.

 

Bankaların çöküşünü takiben, Avrupalı liderler, kinik biçimde, önce Yunanlardan başlayarak ama kısa süre içinde Almanya dahil tüm Avrupa’ya yayılacak şekilde, bankacıların zararlarını vergi mükellefleri içinde en zayıf olanların omuzlarına yükledirler.

 

Bu iklimde ırkçı ve otoriter sağ popülistlerin iktidar yolunda yükseleceğini öngörmek fazla uzak görüşlü olmayı gerektirmiyordu. Aynı demeçte belirttiğim gibi, “yetkililer ne yaptıklarının farkında değiller. Şu an olayların içinde sürükleniyorlar, tıpkı 1920’lerde ve 1930’larda olduğu gibi.”

 

Örgütlü insan düşmanlığının zafere yürüyüşünü öngörerek, önümüze tutkulu bir vazife koyduk: Avrupalı bir Yeşil New Deal. Amacımız tüm ilericileri her yıl AB bütçesinin yüzde 5’ini Avrupa’nın ümitsizce ihtiyaç duyduğu yeşil enerji, ulaşım ve teknolojiye yatırıma kanaliz edecek ortak bir planın etrafından bir araya getirmekti.

 

Umudumuz, Avrupa için bir Yeşil New Deal ortaya çıkarma sürecinin, soldan, Yeşillerden, hatta sistem karşıtı liberallerden ve ilerici muhafazakarlardan oluşan bir ilerici partiler koalisyonuna dönüşmesi için, 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerinin bir odak noktası işlevi görmesiydi. Hayalimiz bağdaşımla bir birlik katalizörü olmaktı—aynı anda kıtamız boyunca tüm Avrupalılara hitap edebilecek detaylı bir politika gündemiyle seçime birlikte girmek.

 

Ancak iki yıl canla başla çalıştıktan sonra, 2017’nin sonunda, bir şey netleşti: ulus devlet bazlı siyasi partiler çağımızın gerektirdiği yeni, ulusötesi siyaseti kucaklamak için fazla bölünmüştü.

 

Nereye baksak ilerici siyaseti sarmış olan türde bağdaşmazlıklara neden olan felç edici bölünmeler görüyorduk. Oysa sağcılar yabancı düşmanlığı etrafında hiç zorluk çekmeden bir araya geliyorlardı. Aşırı sağcılar için yabancı düşmanlığı neyse solcular için Yeni New Deal’ın o olabileceğini ne kadar iyi savunursak savunalım, mevcut partiler kendi bölünmüşlüklerine bize cevap veremeyecek kadar saplanmışlardı.

 

Bölünmüşlükler iki türlü; ulusal sınırları hem aşan hem de içinde kalan boyutları var. Örneğin Avrupalı Yeşiller, Alman Yeşilleri ile diğer yeşil partiler arasında bölünmüş durumda. Alman Yeşiller ordoliberalizme meyilliler, diğer yeşiller ise Avrupa Yatırım Bankası bonolarıyla (Avrupa Merkez Bankası tarafından desteklenen) büyük çaplı bir Yeşil New Deal finanse edilmesi önerimize katılıyorlar.

 

Avrupa Sol Partisi ise daha bile bölünmüş durumda. Çünkü içinde Euro’yu sorgulayan partiler de var, Syriza gibi, adı çıkmış troykanın dayattığı berbat kemer sıkma politikalarını, Euro bölgesi üyeliğinin kemer sıkma ile mücadeleden daha önemli olduğunu iddia ederek uygulayanlar da var. Almanya’nın Die Linke’si, parti içi bölünmelere iyi bir örnek. Bu partide ekonomi politikası konusundaki bölünme, göçe sınırlama getirilmesini öneren ve AB projesini sorgulayan kesim ile göçmen dostu ve AB yanlısı kesim arasındaki bölünme ile üst üste düşüyor.

 

Bu bölünmeler dikkate alındığında, mevcut partilerin bu Avrupa Parlamentosu seçimlerinde birlikte hareket etmesinin tek yolu, en düşük ortak paydada birleştiren bir manifesto benimsemekmiş gibi görünüyordu ama bu manifestonun da seçmenlere bir dilek listesi ve bazu genel ilkelerden başka sunabilecek bir şeyi olmazdı. DiEM25, neo-faşizmin yüklelişine böyle eften püften bir yanıt vermek için kurulmadı.

 

Bu yüzden DiEM25 üyeleri zorlu bir seçimle karşı karşıya kaldılar: seçimlere katılmamak (ki bu durumda seçmenler bize olan desteklerini gösterme veya Avrupa için Yeşil New Deal planımızı tanıma şansı bulamayacaktı) ya da sıfırdan yeni partiler kurarak (örneğin Almanya’da Demokratie in Europa ve Yunanistan’da Mera25) kendi başımıza katılmak ve görüşlerimizi benimseyen ve geliştirmek için bizimle birlikte çalışan partilerle güç birliği yapmak.

 

Birlik önemlidir. Ama otoriterliğin iki yüzüne (katı kemer sıkma politikaları öneren çeşit çeşit troykalar ile bu politikaların sonucu olan memnuniyetsizliklerden beslenen neo-faşistler) karşı durmak için bağdaşmaz politikaların bir araya gelişi anlamına gelecek yüzeysel bir birlik yapmanın yıkıcı sonuçları olur. Seçime katılmamayı ve onun yerine anlamlı bir siyaset gündemi üzerinde bizimle birlikte çalışan mevcut partileri desteklemeyi biz de isterdik ama DiEM25 riski göze alıp işe girişti ve birçok ülkede birden, kapsamlı, iddialı, tek bir Yeşil New Deal programı ile seçimlere katıldı.

 

Bizi solu bölmekle suçlayan yoldaşlara mesajımız açık: seçimlere girmemizin tek sebebi, bir değişim programı üzerinde anlaşamayacak kadar bölünmüş olmanız. Kendi başımıza seçime girerek, yollarımızın, Avrupalıların günümüzün postmodern 1930’larını sona erdirebilecek kadar geniş kitleler halinde benimseyebileceği ortak bir programda birleşmesinin zeminini hazırlamayı umuyoruz.

 

Yanis Varoufakis DiEM25 kurucularından ve Almanya’dan Avrupa Parlamentosu üyesi adayı.




Kaynak: Dünyadan çeviri-Serap Güneş

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1012 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Çeviri Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI