Bir önceki yazım da kapitalizm sosyal felaketleri fırsata çevirmeye çalışırken, biz bu durumu kendi fırsatımıza dönüştürmek için neler yapabileceğimiz konusunda sesli düşüneceğim, demiştim.

http://yenidenatilim.com/yazarlar/ali-ugur/kapitalizm-yasadigimiz-korona-pandemisi-ni-firsata-ceviriyor/722/

‘Çözüm yeniden SOSYALİZM’dir

Çünkü  ‘İnsanlığın umudu, onun mutlu geleceği Sosyalizm’dir.

Kapitalizm, her zaman yaşanmış olan ekonomik, doğal krizleri fırsata çevirerek, en çok zarar gören bedel ödeyen işçiler ve emekçilerin sırtına yüklediğini pandemi sürecinde bir kez daha tanık olduk.

1. Biliyoruz ki ekonomik krizlerin kapitalistlerin sermaye birikimi, üretim tarzının engellenemez bir sonucu olduğudur.
2. Doğal felaketlerin, doğanın yaşam tarzının, temel yasalıklarına müdahale edildiği, kama sokulduğunda tepki verdiği felaketler için ortam hazırlandığını birçok bilim insanın ‘şimdi ekolojik dengelerin bozulması sonucu doğada var olan pek çok virüsün mutasyona uğradığını ve insan için büyük tehlike arz ettiği’ni vurguluyor. Doğanın yaşam tarzına kama sokan işçiler, emekçiler mi?  

Elbette hayır. Ama rant uğruna,  doymak bilmeyen daha çok kâr hırsları için dağlara, ovalara derelere dozerlerini sokup yıkıp yakan talan etmeleri için azgınca saldıran kapitalistler. Doğanın yaşam tarzına dokunmayın, dokundurmayacağız diyenle, dozerlerin önüne geçenler, tarlasında veya oralarda çalışan emeğiyle geçinen insanlardır.

Kısaca doğal ve ekonomik felaketlerin sorumlusu biz, emeğiyle geçinen insanlar değiliz. O nedenle de bedelini biz ödememeliyiz. Nasıl ki onlar bedeli bize ödetmek için krizleri fırsata çeviriyorlarsa bizde ‘Çözüm yeniden Sosyalizm’dir diyoruz. Bunun için de;

Önümüzde duran temel görev:

 Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir.

Birlik: Tüm dünyada insan yaşamını tehdit eden pandemi sürecinde İnsanların can derdine düştüğü günümüzde ülke yönetimleri “Evde kal” çağrılarıyla sosyal izolasyonu hâkim kılarak, insanı insan yapan değerlerden olan sosyal ilişkilere “Sosyal Güvenlik” kisvesi adı altında felç etmeye çalıştılar.  Çünkü birlik dayanışma sosyal ilişkilerin tam da kendisidir. Felç etmeye çalıştıkları da birlik dayanışma geleneğimiz, bilincimizdir. Bunu yok etiklerinde sürüden hiç farkımız kalmayacağı onlarında bizi gütmeleri çok rahat olacağıdır.

Gerek ulusal gerekse uluslar arası dayanışma birlik; emek, demokrasi, insan hakları… dan yana herkesin en temel görevidir. Yerellerimiz de demokrasi, adalet, barış, özgürler için farklılıklarımızı koruyarak, aykırılılarımıza saygı göstererek birlikler, mücadele örgütleri yaratmalıyız. Bu yönde atılan adımların, girişimlerin parçası olmalıyız. Diktatörlüklerin karşına demokrasi cephesiyle çıkabiliriz.

Bu yöndeki uluslar arası girişimlerin öznesi olma gayreti göstermeliyiz. İlerici enternasyonal için yapılan girişimi önemsiyorum, önemsemeliyiz.

Dayanışma:

İçinde yaşadığımız Pandemi sürecinde işini kaybeden, ücretsiz izine çıkarılan işçi ve emekçilerle dayanışmayı gereği şekilde büyütemediğimizi kabul edelim. Örneğin sendikalar bu süreçte sendikalarının grev fonlarını mağdur işçilere sunabilirdi. Böylece de işçilerin sendikalara olan güvensizliğinin giderilmesinde ciddi bir adım olurdu.

Yine bu süreçte meslek örgütleri, sendikalar, emekten yana siyasi partiler işçi ve emekçilerle dayanışma ağları için birlikte hareket edebilir, çok daha fazla emekçiyle ilişkilenmenin var olan ortamında olanaklıydı. İlle de yüz yüze görmek hal ve hatırını sormak dayanışma olanaklarını sunmak gerekmiyordu. Bu günümüz teknolojisi kullanılarak ta yapılabilirliğini bu yöndeki adımlar göstermiştir.

Sıradan bir davranış gibi görülen telefonla hal ve hatır sormak bile yalnızlaştıran insan için ne kadar önemli olduğu aşikârdır.

Yerellerimizde oluşturduğumuz demokrasi için güç birliklerini daha da büyüterek, ülkeler, gerekse uluslar arası koordinasyonlarla dostluk, dayanışma ağları(üretim-tüketim kooperatifleri, dostluk, dayanışma dernekleri… bu konuda yaratıcılığımızı zorlamalıyız) oluşturarak içinde yaşadığımız böylesi süreçlerde insanların yanında olduğumuzu yaşanır kılmalıyız. Başka bir yaşamın etiğini içselleştirmeliyiz. Kapitalist sistemde bunların olabilirliği, yapılabilmesinin zorluğunu bilerek tüm faaliyetlerimizin sistem değişikliğin vazgeçilemez, ertelenilemez olduğu bilinciyle diyalektiğine işaret etmeliyiz. Bu diyalektiğin kurulabilmesi de ancak;

     İnsanlığın umudu, onun mutlu geleceği Sosyalizdir. Yeniden çözüm sosyalizmdedir.  21yy Sosyalizmi için emek, demokrasi ve özgürlükler… den yana olan tüm siyasi yapıların çözümün sosyalizmde olduğu bilincini yükseltmek için el ele omuz omuza olmalı, 21yy sosyalizm manifestosunu gündeme taşımak için elini taşın altına koymalıdırlar. Farklılıkların bir birine aykırılıkların böyle bir manifestonun hazırlanmasına katkı koymamıza engel değildir. Olmamalıdır da! Çünkü Kapitalizm üretim tarzında her zaman sosyal felaketlere hep gebedir, bizler 21 yy Sosyalizme dair manifestoyla birlikte büyüyerek yürüyebileceğimizi deklere edersek ilk önümüze çıkan sosyal felaketi eşit özgür yaşanası bir dünya için fırsata çevirebiliriz.