Bugun...


Arif Ali CANGI

facebook-paylas
Darbe, dokunulmazlıkları da bir çırpıda kaldırıverdi...
Tarih: 02-06-2016 03:16:00 Güncelleme: 02-06-2016 03:16:00


Ben sürekli 'başka sorunların çözümünde olduğu gibi Kürt meselesinin çözümünde de öncelikle düşünceyi ifade özgürlüğünün sağlanması şart, sorunun çözümünü siyasetçilerden bekliyorsak, bu özgürlüğe en başta siyaset yapanların ihtiyacı var. Dokunulmazlık konusuna bu pencereden bakılmasını, sadece kendi iktidarının devamını düşünen, başkanlık rejimini kafasına koyan AKP'nin oyununa gelinmemeli' şeklinde düşünür ve yazarken dokunulmazlıkların oylama gününe gelindi.

Bir aydan beri gündemde olan geçen hafta Meclis'te oylaması yapılan anayasa değişikliğine ilk turda çıkmayan 367, ikinci turda geçildi. 20 Mayıs'ta yapılan oylama sonucu Meclis tutanaklarına "Oy sayısı : 531, Kabul : 376 (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP sıralarından ayakta alkışlar), Ret : 140, Çekimser : 5, Boş : 7, Geçersiz : 3" olarak geçti.

Referanduma gerek kalmadan kabul edilen kanun ile Anayasaya Geçici 20. maddesi ekleniyor, "TBMM'de kabul edildiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet Başsavcılıklarından ve Mahkemelerden; Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, TBMM Başkanlığına veya Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasanın 83'üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz, milletvekillerinin dosyaları, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde gereğinin yapılması için yetkili merciine iade edilir."

Anayasa değişikliği ile, dosyaları bulunan milletvekillerine uygulanmaması ögörülen Anayasanın 83/2 maddesinin birinci cümlesine göre; "seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz." 

AMAÇ HDP'Yİ MECLİSTEN ATMAK...

Yani; şu ana kadar dosyaları olan milletvekilleri Meclis kararı olmadan yakalanacak, sorguya çekilecek, tutuklanacak ve yargılanacaklar. Bu işin milletvekillerinin suç işleme ayrıcalığını ortadan kaldırmakla alakası yok, amaç HDP milletvekillerinin tutuklanması, cezalandırılması, HDP'nin Meclis'in dışına itilmesi. Bu amaç teklifin gerekçesinden de görülebiliyor: "Kamuoyu milletvekillerinden, her şeyden önce, terörü ve teröristi destekleyen, şiddete çağrı yapan milletvekillerinin dokunulmazlığı istismar ettiğini düşünmekte, bu tür fiilleri olanların yargılanmasına Meclis tarafından izin verilmesini talep etmektedir. Böyle bir talep karşısında, Meclis'in sessiz kalması düşünülemez". Burada tarif edilen HDP milletvekilleri değil mi? Örneğin; Türkiye'nin idari yapısı ile ilgili özerklikle ilgili sözleri nedeniyle hakkında soruşturma açılan eş genel başkan Selahattin Demirtaş.

Anayasa değişikliği ile 148 milletvekiline dokunulacakmış. Bu milletvekillerine uygulanmayacak Anayasanın 83/2. maddesinin birinci cümlesindeki 'tutuklanamazlar' hükmü son derece önemli; anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanınca imzalanması ve Resmi Gazete'de yayımlanmasından en geç on beş gün sonra yakalamalar, sorgulamalar, tutuklamalar başlayacak.

Başka partilerden milletvekillerinin de fezlekelerinin olduğu sizi yanıltmasın, onlar bu işin makyajı, ortadaCeza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesi var, peşinen tutuklamayı getiren katalog suçlar düzenlemesi ile fezlekesi olan HDP milletvekillerinin tamamı tutuklanabilir. Basın toplantısına, cenaze törenine katılanların terör örgütü propagandası ve hatta örgüt üyesi olarak suçlandığı yargı pratiğimiz de işin cabası.

Fazla söze gerek yok, dokunulmazlıkların kaldırılması HDP'yi fiilen Meclis'ten atma sonucunu doğuracak. Bunun anlamı 6 milyon seçmenin iradesini yok saymaktır. Kürt siyasetinin Meclis'ten atılması, Kürtlerdeki zaten dönüşü çok zor noktalara ulaşmış duygusal kopuşu iyice derinleştirecek. Demokratik siyasetin bu şekilde seçenek olmaktan çıkarılması, silahın ve şiddet yanlılarının elini güçlendirmekten başka bir işe yaramayacak.

HP NEREYE KOŞUYOR?

Halk iradesine yönelik 8 Haziran 2015 sabahı başlayan darbe süreci dokunulmazlıkların kaldırılması ile tamamlanmıştır. Bundan sadece HDP'liler, sadece Kürtler değil, tüm Türkiye zarar görecek.

Yaşanacakların tek sorumlusu AKP değil, onun oyununa dur demeyen MHP, CHP de suça ortaktır. Anayasaya aykırı olduğunun farkındayım diye diye "evet" oyu vermeleri için partili milletvekillerine baskı yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sorumluluğu büyük, şimdi de anayasaya aykırı olduğunu kendisinin de kabul ettiği değişikliği Anayasa Mahkemesi'ne taşımayı düşünen milletvekillerine kapıyı gösteriyor. CHP çok büyük hata yapıyor, 22 yıl önce aynı hatayı SHP yapmıştı, ondan ne parti kazandı ne de ülke, bu sefer de öyle olacağa benziyor. Amacım CHP'nin kendi iç işleyişine karışmak değil. bu gidişat hepimizi ilgilendiriyor. Her konuda aynı şeyleri düşünmesek de (gerekli de değil) pek çok CHP'li dostum var, bunların arasında partinin en tepe noktalarında görev yapanlar da var. Sözüm biraz da onlara; CHP artık karar vermeli, hukukun üstünlüğünden, demokrasiden, Türkler, Kürtler ve diğer halklar ile inanç gruplarıyla eşit ve özgür bir arada yaşamaktan yana mı siyaset yapacak, yoksa 'terörü destekleyen parti' algı operasyonu tuzağına mı düşecek, 'devleti kuran parti' rolünü üstlenip işlenen büyük suçlara ortak mı olacak?

Geçici madde ile anayasanın sistematiği ortadan kaldırılıyor, 12 Eylülcülere yargılama bağışıklığı getiren geçici 15. madde gibi. Geçici 15. madde utancındanyirmi sekiz yıl sonra kurtulabildik, geçici 20. maddenin utancından nasıl kurtulacağız, onun yaratacağı hukuksuzluktan, kaostan nasıl çıkacağız?

Gerisi soruşturmaları yürütecek savcılara, davaları görecek hakimlere kalıyor. Bize de savcı ve hakimlerden Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış düşünceyi ifade özgürlüğü, kişi hürriyeti ve güvenliği ilkesine göre işlem yapmalarını, seçmen iradesine yönelik darbeye ortak olmamalarını talep etmek; hayatın her alanında 'tek adam yönetimine dur' demek; silaha ve şiddete boyun eğmemek düşüyor.



Bu yazı 7560 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI