Geçen haftaki yazımın konusunu oluşturmuştu; Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın TRT konuşması çekiminin yerinin değiştirilmesi kimin talimatı ile yapıldı? Bir diğer Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan; "Cezaevinde çekim yapsınlar diye YSK'ya haber gönderdim" dedi, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) "Bize kimse talimat vermedi" diyor. Hangisi doğru?
Selahattin Demirtaş'ın TRT konuşması çekiminin, stüdyoda ya da cezaevinde yapılmasının çok bir önemi yok. Asıl sorun; bir Cumhurbaşkanı adayının seçime 6 gün kala (bir mahkumiyet kararı olmadan) halen tutuklu olması. Bir diğer sorun da seçimin güvenliğinden sorumlu tek kurumun bu hale getirilmiş olması. Anayasa referandumu sayımında yaşanan şaibeyi halen kaldıramayan YSK'nın bu hale getirilmiş olması, 24 Haziran seçiminin önemini daha bir artırıyor.

YSK güvenilmez bir kurum haline geldi, yargıya olan güven yerlerde sürünüyor, hukuk güvenliği diye bir şey kalmadı, dolar dizginlenemiyor, enflasyon almış başını gidiyor, yarın Ortadoğu'da hangi karanlık maceraya sürükleneceğimiz belli değil. Bu koşulların müsebbibi olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhurbaşkanı adayı ve müttefikleri; vatan, millet, bayrak söylemleriyle iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. Dürüst olmayan söylem ve uygulamalarla ne pahasına olursa olsun seçimi kazanma kampanyası yürütülüyor. Gerilimli geçen bu seçim kampanyası ülkeye ve birlikte yaşama iradesinden vazgeçmeyen ülke insanlarına her geçen gün daha fazla zarar veriyor. Urfa- Suruç'ta yaşananlar bunun en çarpıcı göstergesi.

Herkesçe bilinen bir gerçek var; bu seçimin bir aritmetiği var; Halkların Demokratik Partisi (HDP) barajı aşarsa, AKP ve müttefiklerinin meclis çoğunluğunu alması mümkün değil, HDP baraj altına bırakılırsa onun kazanacağı 60-80 milletvekilliği AKP'nin olacak. Gerilim asıl buradan kaynaklanıyor, nitekim kamuoyuna yansıyan görüntülerde "Mahalle Başkanları Toplantısı" levhası önünde konuşan AKP'nin Cumhurbaşkanı adayı; HDP'nin baraj altında kalmasının ne kadar önemli olduğunu anlatıyor ve her ilçede HDP'liler üzerinde özel çalışma yapılması talimatını veriyor.
Bu yazı; seçim öncesi son yazım, seçimin bir başka yönüne dikkatinizi çekmek istiyorum. AKP'nin Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, 24 Haziran seçimini 'kırılma noktası' olarak tanımlıyor. Doğrudur, bence de bu seçim Türkiye'nin geleceği için bir kırılma noktasını oluşturacak; ya OHAL'li tek adam rejimi kurumsallaşacak ve var olan sorunlar derinleşecek ya da olağanlaşmaya, demokratikleşmeye doğru yeni bir kapı aralanacak. Bu kapının anahtarı da HDP'nin yüzde 10'luk seçim barajını aşması.

Kısacası anahtar bizim elimizde, doğru seçim yaparak, sandıklara ve oylarımıza sahip çıkarak, ne pahasına olursa olsun iktidarda kalma kampanyasının yarattığı provokasyonları boşa çıkartarak, farklılıklarımızla barış içinde demokratik bir ülkede birlikte yaşama iradesinde ısrar ederek. Sorunları aşabilme potansiyelimiz var, demokratik bir yönetimde şu an yaşanan sorunların hepsi aşılabilir, 24 Haziran'ın bunun başlangıcı olmasını diliyorum

Editör notu: bu yazı haber ekspres için yazılmıştır