Bugun...


Arif Ali CANGI

facebook-paylas
Kenan Evren öldü: Mevtâyı nasıl bilirdiniz?..
Tarih: 25-05-2015 17:05:00 Güncelleme: 25-05-2015 17:05:00


Eylül 1980 darbesinin lideri Ahmet Kenan Evren öldü. Evren'in ölümünden sonra cenazenin resmi törenle kaldırılıp kaldırılmayacağı tartışması yaşandı. Bu tartışmanın yaşanacağı çok önceden belliydi.

Kenan Evren'in en büyük eseri olan 12 Eylül darbesi Türkiye insanına yönelik insanlık dışı uygulamalarıyla, ağır suçlar işledi. Bu suçların asli faili de eserin sahibi olan Evren, 12 Eylül'ün açtığı yaralar halen kapanmadı.

12 Eylül'ün üzerine, suçun ürünü olarak Anayasa yapıldı, yasalar yapıldı, yeni yeni kurumlar oluşturuldu. Aradan geçen yaklaşık otuzbeş yıla rağmen halen anayasası, yasaları, kuralları ve kurumlarıyla ülke yönetiliyor, 12 Eylül rejimi halen devam ediyor.

Türkiye, 12 Eylül ile hesaplaşamadı, rejimini aşamadı, demokratikleşemedi.

12 Eylül'ün işlediği pek çok suç henüz yargılanamasa da "darbe"nin kendisi sağ kalan baş aktörler Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın şahsında yargılandı. Anayasa'nın geçici 15.maddesinin referandum ile gerçekleştirilen 2010 anayasa değişikliği ile kaldırılması üzerine açılan dava sonunda, 12 Eylül darbesi suç olarak nitelendirildi, sağ kalan darbeciler Evren ve Şahinkaya ömürboyu hapis cezası ile cezalandırıldı, rütbeleri geri alındı. Mahkeme mahkum etti (Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 18 Haziran 2014 tarih ve 2014/137-181 sayılı kararı) ancak temyiz incelemesi sonuçlanmadığından karar henüz kesinleşmedi.

Bu zaman diliminde darbecinin ölümünün ardından cenazenin nasıl kaldırılacağı tartışmasının yaşanacağı belliydi. Bunun için iki ay önce Hükümete çağrıda bulunmuştuk: Başbakanı uyarıyorum: Darbecilere bir de 'Devlet Töreni' mi yapacaksınız?!

12 Eylül Girişimi Grubu da Evren'in ölümü halinde devlet töreni yapılmaması için Devlet Cenaze Yönetmeliği ve Askeri Talimatnamesi'nin değiştirilmesi için Başbakan Ahmet Davutoğlu'na resmen başvurmuştu: Davutoğlu'na dilekçe: Devlet töreni darbeyi meşrulaştırır

Bütün bunlara rağmen hiç bir düzenleme yapılmadı ve Evren doğal ömrünü tamamladı ve öldü. Mahkumiyet kararı kesinleşmediği gerekçesiyle resmi tören yapıldı, seçimlere giderken "ulusal tören"yapmaya kimse cesaret edemedi, cenazenin kaldırılması askerlere havale edildi. Törene, siyasiler irade açıklayarak katılmadılar, Genelkurmay Başkanı da hastalık mazereti ile katılmadı. Tören mangası, kuvvet komutanları, bir kısım eski askerler, Mehmet Ağar, Ali Şen ile Evren'in ailesi ve yakın arkadaşlarının katılımıyla oluşan küçük bir toplulukla cenaze kaldırıldı.

Kenan Evren'e eski cumhurbaşkanı olarak değil, emekli asker olarakcenaze töreni yapıldı.

Evren'in cenazesinin askere havale edilmesi toplumun 12 Eylül'ü mahkum etmiş olmasının sonucu olarak değerlendirebiliriz, ancak yalnız askeri tören yapılmış olması siyasi iktidarı sorumluktan kurtarmıyor. Mahkumiyet kararının kesinleşmemesi ve Devlet Cenaze Yönetmeliği ve Askeri Talimatname'ye sığınarak askeri törene izin veren Hükümet, mahcupça da olsa 12 Eylül'e olan bağlılığını gösterdi ve demokrasi dersinden bir kez daha sınıfta kaldı.

DARBE DAVASI GERÇEKTEN DEĞERSİZ Mİ?

Evren'in ölümü üzerine, 12 Eylül darbe davası yeniden tartışılmaya başlandı, umulmadık kişiler tarafından bir kez daha değerlersizleştirildi, hatta kimileri davayı itibarsızlaştırmaya kadar götürdü.

Öncelikle "Kenan Evren darbeden yargılanmadı" sözünün gerçeği yansıtmadığını söylemek isterim, doğru söz; "Evren ve darbeciler insanlığa karşı suçlardan yargılanmadılar, darbe yargılaması da toplumu tatmin etmedi" olabilir.

Yargılamada, sanıkların mahkeme huzuruna getirilmemesi çok büyük eksiklikti, "duruşmaya getirilmelerinin ölümlerine yol açabilecek sağlık sorunu yaratacağı"na dair hekim raporları darbecilerin mahkemeye getirilmelerine engel oldu. Bu raporlar bilimsel gereklilik olarak da değerlendirilebilir, hekimler arasında halen 12 Eylül'ü koruyan bir iradenin olduğu şeklinde de yorumlanabilir. Davanın müdahilleri ikincisini dillendirdiler, itirazda bulundular, ancak darbenin sağ kalan iki aktörü Evren ve Şahinkaya mahkemeye getirilmedi, sesli ve görüntülü olarak davaya katıldılar ve soruları cevapsız bıraktılar. Yargılamanın sanıkların yokluğunda yapılması davadaki müdahilleri ve davayı dışarıdan izleyenleri tatmin etmedi. Bu durum anlaşılabilir, ancak "yargılama yapılmadı" demek hem doğru değil hem de yıllardır dava açılsın diye çabalayan, davanın açılmasından sonra bıkmadan usanmadan her duruşmada Ankara'nın yolunu tutan 12 Eylül mağdurlarına çok büyük haksızlık olur. Nasıl ki bu davanın açılmasını geriye doğru 30 yıllık mücadele sağladıysa, yargılama sonunda mahkumiyet kararı çıkmasını da sayıları çok fazla olmayan adalet arayan bir avuç insan sağladı. Mahkumiyet kararı sonrasında adliye bahçesine çıkan, ağlayarak, gülerek birbirine sarılan bir avuç dirençli insandan söz ediyorum.

Evren'in cenazesi, 12 Eylül'ün toplumun vicdanında mahkum olduğunu bir kez daha gösterdi. Türkiyelilerin çoğunluğu Evren'e hakkını helal etmedi.

EVREN ÖLDÜ, SUÇUNUN ESERİ ANAYASA HALA YAŞIYOR

Mevtaya hakkımızı helal etmemek yeter mi? Yetmez.

Evren öldü eseri halen yaşıyor, iktidarı ele geçirenler 12 Eylül rejimini sürdürmek için elinden geleni yapıyor.

12 Eylül'ü aşmak, başta anayasa olmak üzere hukukundan, antidemokratik kurumlarından kurtulmak için eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik siyaseti güçlendirme görevi bizleri bekliyor.

Önümüzdeki ilk işimiz; 7 Haziran seçimi. Buna, halkın seçme iradesinin gaspı niteliğindeki yüzde 10 barajını aşarak başlayabiliriz...

Yazarın diğer yazıları

Başbakanı uyarıyorum: Darbecilere bir de 'Devlet Töreni' mi yapacaksınız?! - 31/03/2015
7 Haziran seçiminin anlamı üzerine... - 31/03/2015
Nükleer öldürür: Fukuşima çok uzak değil... - 31/03/2015
Hak ve özgürlükler sınırlandırılarak güvenlik sağlanabilir mi?.. - 17/02/2015
 Devamı
Aliağa’nın kirliliği yetmedi mi? - 17/02/2015
Yıkım politikaları ve ÇED değişikliği - 25/12/2014
12 Eylül'ün suçlarını 'zaman aşımı' aklar mı?.. - 25/11/2014
Makul şüpheliler ve makbul adamlar... - 15/11/2014
Acele kamulaştırmalar Mülksüzleştiriyor, Sömürüye ve Mahkum Ediyor - 28/09/2014
Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 'Yeni Yaşam' siyaseti... - 17/09/2014
12 Eylül'ün mahkumiyetinin anlamı... - 17/09/2014
Nasıl bir Cumhurbaşkanı istersiniz?.. - 12/08/2014
'Tabiat İnsanı' Ramadan Güldür'ün ardından... - 12/08/2014
Yaşamın korunması 'Çevre Günü'ne sığar mı? - 02/07/2014
12 Eylül davasına kim müdahale ediyor - 02/07/2014
Baltalar elimizde, uzun ip belimizde, biz gideriz ormana... - 30/04/2014
'Gayri milli' görevimiz ! - 20/04/2014
Bir yıl sonra, Avukat Noyan Özkan üzerine... - 20/04/2014
Temiz siyaset, temiz toplum için adalet aygıtı... - 03/04/2014
Oyum; umuda ve yaşama - 03/04/2014
HSYK asıl bu sefer Hükümetin güdümüne giriyor! - 30/01/2014
'İdari Yargı Değişikliği Torbası'nda neler var? - 18/12/2013
'Çevre'den muaf tutulan 'çılgın projeler'... - 30/10/2013
Düşünce özgürleşmeden olmaz... - 17/04/2013
Köyüm, hayallerim, çocukluğum... - 12/02/2013
2012’nin götürdükleri... - 07/01/2013
Hem Sol, hem Yeşil - 25/09/2012
'3. Yargı Paketi' bahane... - 14/08/2012
‘Acele kamulaştırma’ silahı - 14/08/2012
Ölüler 12 Eylül darbecilerinden hesap sormak için sıraya girdi... - 25/05/2012
6 Mayıs Pazar: Yaşam savunucuları Aliağa'da termik santral istemiyor! - 14/05/2012
12 Eylül darbesinin muktedirleri sanık olurken... - 29/04/2012
12 Eylül Davası - 05/04/2012
Yargı ‘Reformu’ mu? (2) / Yırtık yama tutmuyor... - 27/03/2012
Yargı ‘Reformu’ mu? (1) / ‘Yürütmeyi durdurmayan’ yasa - 22/02/2012
GAZETECİLER, AVUKATLAR DA TUTUKLANDI, GÜVENDE MİYİZ? - 07/01/2012
Depremler arasında - 10/11/2011
Türkiyeli’ler konuşmaya başladı... - 28/10/2011
Hükmü sual olunmaz kararnameler - 10/10/2011
12 Eylül ile hesaplaşma sınavımız... - 11/09/2011
‘Söz’süz barış olmaz... - 07/09/2011
Siyanürün bir musibeti yeter - 30/05/2011
Yaşam Savunucularını Davayla Yıldırma(!) - 29/04/2011
Kitap imhası ve Ergenekon - 01/04/2011
İzmir’in Baydemir’den esirgediği - 08/03/2011
Suç Ortaklığımız - 11/02/2011
Sözün boğulması, yazının etkisizleşmesi - 06/01/2011
Wikileaks’e kaldık... - 21/12/2010
Füzelere karşı barışa çağrı... - 23/11/2010
Tabiatınız kurusun... - 02/11/2010
Hrant’ın katilleri kim? - 02/11/2010
Hepsi halk (oylaması) yüzünden... - 08/10/2010
Çevre Bakanı nereye bakıyor? - 15/09/2010
Anayasa değişikliği notları–5 - 01/09/2010
Anayasa Değişikliği Notları-4; - 23/08/2010
Anayasa Değişikliği Notları-3: Sendikal haklar - 14/08/2010
Anayasa Değişikliği Notları-2: Anayasa Mahkemesi, HSYK - 14/08/2010
Ekoloji hareketleri ile sendikaların buluşması(!) - 14/08/2010
Anayasa değişikliği notları-1: Yerindelik denetimi - 15/07/2010
İNCİRLİK KARARNAMESİ UZATILACAK MI? - 10/07/2010

 



Bu yazı 1232 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI