Bugun...


Hüseyin Çakır

facebook-paylas
Demokratik sistem için HDP ile stratejik işbirliği yapılmalı
Tarih: 22-06-2018 23:27:00 Güncelleme: 22-06-2018 23:27:00


Cumhurbaşkanı Erdoğan 4 Mayıs’ta “Milletimize güvenimiz tam, milletimizin bize teveccühü ortada, burada da bir sıkıntı yok. 24 Haziran, Türkiye için yeni bir dönem, yeni bir kırılma noktası olacağını” söylemişti. 8 Mayıs’ta “Şayet bir gün milletimiz tamam derse ancak o zaman biz kenara çekiliriz” dedi. KONDA genel müdürü Bekir Ağırdır Cumhuriyet'te yer alan söyleşide “Ak Parti’nin 2002’den beri ilk kez savunma stratejisinde” kaldığını belirtiyor.

İktidar açısından her geçen gün ortaya çıkan durum iktidar çubuğunun geriye doğru bükülmeye başladığı. Sistem değişikliği için yola çıkan AKP’nin, iktidar metal yorgunluğu her gün bir biçimde dışa vuruyor ve iktidar değişikliği korkusu bacayı sarmış görünüyor.
Seçim meydanlarında söyleyecek söz bulamıyorlar. Şimdiye kadar tekrarlanan popülist söylemler militanları da heyecanlandırmıyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da AKP Gençlik Kolları Kongresi'nde  "Sevgili gençler sıkıldınız biliyorum..." dedi ve muhalefete ikinci pas vermiş oldu. Sosyal medyadaTAMAM, SIKLIDIM hectekli Gezi ruhu dolaşmaya başladı.

Muhalif ruhta barışçı, uzlaşmacı heyecanı yükselirken; iktidar ve ortaklarının kutuplaştırıcı, güvenlikçiliği gerekçe yaparak “terör, bölücülük, dış saldırı, üst akıl” vs gibi tekrarın tekrarı sözlerden “sıkıldınız” itirafı en yetkilinin ağzından “kaçıverdi”.

İktidar aleyhine ve muhalefet lehine bir seçim yaşanıyor. Sistem değiştirme hayali kuran Cumhur ittifakı bu gidişle sistemin gadrine uğrayacak, sistem tepesine çökecek, göstergeler bunun ihtimal olmaktan çıktığını gösteriyor.

Herkesin üstünde mutabık olduğu; HDP bu seçimin hem kilit, hem anahtar partisi. Kürt oylarına gözünü diken bütün partiler dillerini normalleştirmeye çalışıyorlar. Selahattin Demirtaş’a selam, ziyaret, serbest bırakılmasını dile getiren CHP ve Saadet Partisi Cumhur ittifakının “bölücü, terörün siyasi ayağı” kara propagandasını boşluğa düşürüyor.

Muharrem İnce HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın tutuklu olmasını eleştirerek, "Adayın biri hapiste, diğerleri propaganda yapıyor, bu doğru değil. Demirtaş Kürt diye, 'bırak ona ne olursa olsun mu diyeceğiz. Böyle bir şey olmaz, bunları doğru bulmuyorum" dedi.

 Temel Karamollaoğlu, "Cumhurbaşkanı adayı cezaevinde olmamalı. Serbest kalmasını ve yarışa dışarıda katılabilmesini temenni ediyorum" dedi.

İyi Parti Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu, HDP’nin %10 Barajla yüzyüze bırakılması konularına girmiyor.

İyi- kötü” Kürtler, Kürtleri bölemedi

Birinci turun ikinci tura kalmasını ve ikinci turun sonucunu Kürt seçmenler belirleyecek. Bu durumu iktidarda, muhalefette biliyor. İkinci turda Kürt seçmenlerin oyunu almak için, Muharrem İnce, Karamollaoğlu’nun jestleri yeterli olmayacaktır.
Çünkü iyi niyet beyanlarının ötesinde seçim beyannamesine 100 yıllık Kürt sorunu yarasının nasıl çözebileceğine dair söz söylemeliler. Söz söylemenin ötesinde açık beyanda bulunmalılar. Bu bile yetmez; Çünkü Kürtler’e Cumhuriyetin kuruluşunda “kurucu unsur” sözü verildi sonra unutuldu ve seksen yıldan fazla kimlikleri inkâr ve reddedildi. “Devletin Bekası” sınırları içinde Kürt kimliği kabul edildi ve iyi Kürtler, kötü Kürtler olarak Kürt kimliği ayrıştırıldı. Anadil’de okuma yazma, Kürt tarihi, Kürt illerinde Kürtçenin devlet daireleri ve mahkemelerde kullanılmasını savunan Kürtler “kötü”,” HDP de “kötü Kürtlerin şer odağı” ilan edildi. Devlet böyle kategorik ayrım yaptı, iktidar bu ayrım üstünden Kürtleri “iyi-kötü” olarak bölmeye çalıştı. 7 Haziran 2015 bu politikaya sert yanıt oldu. 1 Kasım 2015 seçimine kadar yaşananlara rağmen Kürtler iyi-kötü Kürtler ayrımına kulak asmadı.

Şunun altında çizmek lazım. Barış Süreci olarak yaşanan dönemin yarattığı olumlu havanın neden, nasıl ters döndüğü, yasası ve hukuku olmayan sözlerden nasıl vazgeçilip bütün sürecin inkâr edildiği ve suç sayıldığını Kürtler biliyor. Demirtaş, milletvekilleri, HDP yöneticileri hülasa Kürt siyasetçilere yönelik suçlamaların neredeyse tamamı Barış Sürecindeki sözlerden derlenmiş, yani Barış Sürecinde normal olan, iktidarın politikası değişince suç ilan edilmiş. Siyasal suçları dünyanın her yerinde iktidar ve devlet üretir.

“Millet İttifakı” yani CHP her şey normalmiş, normal bir iktidar değişimi oluyormuş havasında olmaya devam ederse, otoriter rejimi meşrulaştırmış olur.
Öğrenciye şu kadar, emekliye, köylüye bu kadar para gibi popülist söylemlere hapsolduğu ve Türkiye’nin temel meselesi olan sistem değişikliğini de “Saray yerine Çankaya’ya gideceğim”e indirgediği zaman bu hattan demokrasi yolu çıkmaz.
Kürt meselesinin çözümü için - ki bu meseleye bölgesel politik bakış ve çözüm önerisi getirmeden- demokrasi için adım atılamayacağını söylemeliler. Güney sınırlarımızda komşu Kürtler “ulusal güvenlik tehdidi” olarak görüldüğü sürece, bugün olduğu gibi “iç” Kürtlerde potansiyel tehlike olarak görülecek, özgürlük ve demokrasinin “yakın tehdit” olduğu tezine meşruiyet alanı açılmış olacak.

Sistemin demokratikleşmesi için:

Birincisi, devletin Kırmızı Kitap’ta yazılı güvenlik ve tehdit algısının gözden geçirileceği, değiştirileceği;

İkincisi, KHK’lar ile ideolojik ve siyasal nedenlerle işlerine son verilenlerin işlerine geri dönmeleri;

Üçüncüsü, “siyasi genel af”;

Dördüncüsü, geçmişte yolsuzluklara karışmış, ihalelere fesat karıştırmış, devlet kaynaklarını siyasal çıkar, kayırmacılık olarak kullanmış olanlar hakkında hukuki takibat yolunun açılacağı sözünün verilmesi.

Tabiki yeni anayasa yapma meselesi olmazsa olmaz olmalı.

Demokrasinin önünün açılması, adalet ve vicdanların rahatlaması ve hep sözü edilen “yetim hakkını savunmak”için iktidara aday olanlar en azından kamuoyuna bu açıklamaları yapmalılar.

Evet, Selahattin Demirtaş’ı Edirne cezaevinde ziyaret, Hakkari’de miting ve Demirtaş serbest olmalı söylemleri olumlu ama yeterli değil.  Öte yandan mütedeyyin kesimde ve Sözcü gazetesi de içinde kamuoyunda Selahattin Demirtaş’a özgürlük talebi yükseliyor.

İktidara talip olanların popülist söylemlerin ötesinde ezber bozan, radikal, kararlı politik duruş göstermeleri lazım. Demokrasi ve özgürlükler için; sistemin otoriter çizgiden demokratik çizgiye oturtulması için; HDP ile Erdoğan gitsin ben seçileyim gibi taktik, biraz da pragmatik yaklaşım yerine stratejik, ilkeli ve şeffaf işbirliği yapılmalı.



Bu yazı 9109 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI