Bugun...


Menaf Arslan

facebook-paylas
HALKIN HÜR İRADESİ SANDIĞA YANSIYACAK'MI?"
Tarih: 30-11--0001 00:00:00 Güncelleme: 30-11--0001 00:00:00


Türkiye 1 Kasım'da yapılacak genel seçime kilitlen(diril)miş durumda. Hatırlanacağı üzere geçmiş yıllarda her seçim döneminde meydanlarda (yıllarca boş vaatlerle kandırılan) halk(lar)a "birer anahtar" vaadinde bulunuyorlardı!

Şimdi bu gelenek yerini " Saray Sultan-Şeyh zorbalığa" bırakılmış durumda!

Herşeyden önce bu hususu belirtmekte yarar var: 

Yıllardır herkesimi her yönüyle etkileyen ve Osmanlı kilitlerini aratan kilitlerle kilitlendirilen sorunların çözüm anahtarı olan: halkların haykırışı ve istemi olan "savaşa  hayır barış hemen şimdi"  gerçekliğinden başka bir şey değildir.

Çünkü, 30 yılı aşkın süren savaş, öyle eskisi gibi  sadece bazı kesimleri değil bugün herkesi derinden etkilemeye devam etmektedir.

Bu yüzden:

Türkiye'nin önünde iki seçenek var. Bu iki seçenek içerisinde;  ya köklü bir değişimle 'özgürlükçü ve çoğulcu bir demokrasi ile' yönetilme dönemine geçilecek,  ya da çok eski rejimleri aratan totaliter, cebren ve hile ile 'sabık zübük'lerle' yönetilmeye devam edilecek!

Dolayısıyla:

Demokrasi ile yönetilen ülkeler de, kuşkusuz karar mekanizması halkın hür iradesidir. Ancak, Türkiye'de  bu realitenin var olduğunu kimse iddia edemez. 

Edemez, çünkü:

7 Haziran seçim sonuç tablosundan hoşnut kalmayan "AK(saray)PARTİ" yöneticileri, bu gerçekliği sivil darbe hareketiyle, aleyhlerine gelişen gelişmeleri lehlerine çevirebilmek için: 

Koalisyon Hükümet kurma süreci olan 45 günlük zaman dilimini, halkın hür iradesiyle T.B.M.M'ne girmeyi hak kazanmış Siyasi Partileri Liderleri ile yapılan görüşmelerde, akla ve hayale gelmeyen absürt sebep ve nedenleri öne sürüp, halkın iradesini hiçe sayıp "1 Kasım erken seçim kararı" alındığı günden beri  "AK(saray)PARTİ"nin, hak ve hukuk namına işleyen somut tek bir icraatı olmadan bugüne gelindi.

Çoğulculuk "tekçi zihniyetçilere" her zaman kaybettirmiştir, bunun için: 

7 Haziran seçim sonuçları itibariyle; Türkiye'nin gerçekliği "tekçilik" değil çoğulcu ve multi-kültürlü  tablosuydu. Ancak mevcut ceberrut sistem, yıllardır bu tabloyu saklamak için, "inkar ve imha" siyaset/politikalarıyla herkese "öcü olarak"  lanse ettirip, "Türkiye bir bütündür bölünemez, parçalanamaz" teranesiyle halkları hep uyuttup durdu.  

Oysa ki halk(lar)ın derdi bölme ve parçalamak değil, tam aksine mozaik haline gelmiş halkların dili, kimliği ve rengi ile bir bütünsellik içerisinde birbirleriyle kenetlenip, daha fazla zenginleşip, Türkiye'yi gerçek manada yaşanacak bir  cennet diyarına dönüştürüp herekse kazandırmaktı amaç ve gayeleri!! 

Şimdi,  çağımızın gereği olarak mevcut  (diktatöryal, totaliter, parlamenter  sahte demokrasi maskesiyle yönetilen) Cumhuriyet sistemi yerine,  özünde "padişahlık, hükümdarlık" içeren "Alaturka Başkanlık" sistemi bugünün Türkiyesine kesinlikle uymayacağını ve uyduramayacaklar .... 

bundan başka seçeneklere baş vurulan her yol ve yöntem, beyhude ile sonuçlanacağı gerçekliği, bugün "Ortadoğu Ülkeleri" insanları yıllarca değişmeyen yönetim biçimleri yüzünden nasıl derbeder oldukları aşikârdır. 

Ve bu gerçeklik günümüz itibari ile sürerken, "tekçi zihniyet anlayışından" ısrar edenler bundan hiç bir ibret almamaları doğrusu düşündürücüdür! 

Türkiye yıllarca belki boş düşündü fakat bu saatten sonra boş düşünecek artık zamanı yok. 

Bir başka hususu daha vurgulamak gerekirse,  bugünün yarını hiç belli olmayan Türkiye nereye gidiyor sorusuna cevap aranıyor?

Özetle: Türkiye'nin gideceği başka ikinci bir yeri olmadığına göre, gidişat nasıl olacak ibresi hepimize: sorun burada ise çözüm de buradadır  hakikatiyle "meselelere" yaklaşılmasını bize göstermektedir.  

Türkiye, baş ağrısından kurtulabilmesi için; Yıllarca hak, hukuk, adalet, adil bir düzeni dillendirenlerin düşüncelerine kilit, ellerine kelepçe vurmaktan, köylüsü, çiftçisi, tücarı, madencisi, işçisi, emekçisi insanları bir somun ekmeğe mahkum  ettirmekten, özgürlük ve demokrasiyi haykarınları cezalarla sus-pus ettirmekten, toplumu  "üç maymunu" oynama zorbalığından vazgeçmesi gerekmektedir. 

Türkiye 'özgürlük-demokrasi çok seslilik korusu"ndan korkmamalıdır. Her türlü enstrümantal müziklerden, aletlerden çıkan seslere karşı kulaklarını tıkatıp sadece "tek bir getirip, Allah û Ekber" deyip, masum insanları katlederek, malları yakıp-yıkarak "yobaz, insanlık düşmanları olan vahşi mahlukatlarla" değil, barıştan, kardeşlikten yana olan insanlarla el sıkışmalı, kucaklaşmalı, konuşmalı......aksi taktirde yarınlarda yaşanacak ve herkesi tümden helak edecek olan gelişmeler telafisi mümkün olmayan acıları hepimize kaybettirecektir. .

Çözüm ise:

Türkiye'yi uluslaştıran realite, Anadolu ve Mezopotamya'da yaşayan Halkların Mozaik gerçekliğini kabul ederek ve "gasp" edilmiş halkların kimliklerini sahiplerine medenice tekrar iade edilmesiyle,  Türkiye ancak bu şekilde demokrasi ve özgürlüğe kavuşması mümkün olur.

Ötesi: 

Türkiye'de dönem-dönem iktidar koltuğuna oturan Hükümet yetkililerin dili ile; var olan sorunlara binbir parça-pürçük (pineler)-le kılıf bulup, yalan, dolan, avutmalarla gerçekleri söylemek yerine, herkesin karnı tok olan ve artık mideleri bulandıran nutukları atan "yöneticileri"  dinlemekten bıktı-usandı. 

Türkiye değişecek mi, değişecek ise hangi kulvarda değişecek? Soruların tümüne cevap niteliğinde olacak gelişmeler, 1 Kasım Genel Seçim sonuçları bir nebzede olsa belirleyecektir.

Unutulmasınki:

Bugünün suskunluğu, daha düne kadar fizikmen aramızda olup "Barış ve Kardeşliği, Özgürlük ve Demokrasiyi" haykırdıkları için alçakça "patlatılan bombalarla" bedenleri paramparça olan insanlarımızın "vasiyetleri" yerine getirilmesine verilen "Sözdür".

Anadolu ve Mezopotamya Halkları; Acılarını bal eylemesini bilen bir halktır.  Ancak kabuk tutulması bekleyen yaraları birlikte merhem sürülmesi bilinsin, yeterdir. Ardından, yüreğimize taş basar gelecek nesillerimize karanlık değil aydınlık günleri miras olarak bırakmak hepimizin boyun borcu olduğu söylemesini de çok iyi bilir. 

Şimdi herkes bu soruyu soruyor:

1 Kasım'a saatler kala: Yapılacak seçimde, Halkın hür iradesi sandığa yansıyacak mı yansımayacak mı? durumu herkesi derin-derin düşündürtmektedir. 

Hak şahittir ki:

Halk(lar), başına zorla "tac" olmak isteyenleri nasıl taca atacağını çok iyi biliyor!

Yeterki adilce bir seçim yapılsın, gerisi  savaş değil, hepimiz için BARIŞ ve ÖZGÜRLÜK  gelecek yarınları nasıl inşaa edeceğini de çok iy ibiliyor! 

Dolayısıyla:

Barışı, kardeşliği, özgürlük ve demokrasi'yi zikir eden tek parti var, O 'da HDP'dir. O zaman, OYLAR HDP'YE GELSİN TÜRKİYE KAZANSIN, HALKLAR HALAY-ZEYBEK OYNAYIP HORON TEPSİN. 



Bu yazı 2936 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI