Bugun...


Menaf Arslan

facebook-paylas
Öcalan'ın Paradigması Erdoğan'ın Paranoyası
Tarih: 28-04-2017 13:49:00 Güncelleme: 28-04-2017 13:49:00





2013 AMED NEWROZU'nda okunan Sayın ÖCALAN'IN "Tarihi Mektubu" ardından milyonlarca insan BARIŞI haykırarak; Kürt ve Türkiye halkları olumlu açıdan etkilemiş, "Uluslararası Güçler" bu girişimi menuniyetle karşılamış ve alkışlamışlardı


Dört yıl aradan geçmesine rağmen  2017 AMED NEWROZU öncesinde düşünülenlerin aksine herkesi hayretlere düşüren AMED Halkının direnişi ve coşkusu bir kez daha göstermiş oldu ki, halkların BARIŞ MİMARI Sayın ÖCALAN'IN PARADİGMASI dışında hiç bir yol-yöntem çözüm kaynağı olmadı/olmayacak.
Dolayısıyla, 2013 AMED NEWROZU'nda yaşanan ve atılan tarihi adımların etkisi günümüze dek herkesi inanılmaz derecede etkilemeye devam etmektedir. Herkes tarafından da çok iyi biliniyor -ki Kürdistan ve Türkiye'de  toplumun herkesimi derin bir nefes almış, geleceğe umutla bakarak, yaralar sarılmaya başlamışken; yüzler gülüyor, buzlar eriyor, sofralar seriliyor, sıcak içtenlikle muhabbetler ediliyor, kahkahalar atılıyor derken, Halkların GÜLÜŞÜNE tahammül edemeyenlerin  sinir sistemleri bozularak, bu oluşturulan sıcak atmosfer havası altında (genetik yapılarında mevcut bulunan) fırsatçılık anlayışlarını harekete geçirip kirli, sinsi planlarını devreye sokmaya başladılar.

Başkalarını kandırmak onlara göre büyük bir hüner, kananları da pasif görme anlayışlarından birtürlü kurtulamadılar.

*Boşuna dememişler: "Can çıkar huy çıkmaz" dedikleri de herhalde bu olsa gerek!

Oysa, Kürdler başlatılan bu tarihi gelişmeye karşı ciddiyetlikle, hasassiyetlikle yaklaşarak üzerine düşen görevi canla başla yerine getirdi.

Artık ne olduysa bu  aşamadan sonra gelişti.

Akabinde, T.C devleti (Erdoğan, AKP Hükümeti) ne yaptı? Türkiye'nin bu tarihi köklü realitesini resmi anlamda yeniden yapılacak bir Anayasa ile kabul edeceğine,  "tekçilik nakaratlarını" dizerek, sözüm ona her kesimi kendi statüsüne karşı biat ettirmek ve  diz çöktürme politikalarını öne sürmesiyle sağlanan tarihi fırsatı (egolarına kurban ederek) ters yüz ettiler. 

Akla şimdi şu soruyu somak geliyor ; Türkiye neden her zaman demokrasiden, özgürlükten, çoğulculuktan ürkmüş, uzlaşmaktan, anlaşmaktan, barışmaktan korkmuş?

Ve...

Türkiye'yi sanki başka güçler tarafından paramparça edilecek, bölünecek, memleket elden gidecek paranoyasıyla halklarını hep böyle kandırıp, iktidar koltuğunu ele geçirip hüküm sürenler; kendilerini her ne kadar memleketimizi çok seviyoruz, koruyoruz gibi göstermiş olsalar da, özünde ne kadar yalancı, talancı, soyguncu oldukları da herkes tarafından çok iyi biliniyor.

Ey ahali:

Vallahi de billahi de memleket elden gitmiyor bilakis memleketin öz sahiplerinin ellerine geçiyor; diyenleri de "bölücüdür" teranesiyle sus pus ettirip rehin alınıyor.

***

Türkiye halkları Erdoğan'ının kirli senaryolarından, yalanlarından, narasından bıktı usandı. Halklar arasında kin nefret tohumları ekerek, memleketi yalakacılara, fırsatçılara peşkeş çektirdi. "DAİŞ" adlı yüzyılın yamyamlarına her türlü desteği sundu. Binlerce insanın katillerine kucak açtı. Hastanelerinde tedavi altına aldı. Yetmedi, DAİŞ adlı azılı insanlık düşmanlarını Avrupa ülkelerine sürdü, savaş mağduru olan mültecileri şantaj haline getirerek Avrupa’yı tehdit etti.

Bir nevi dünyaya Kasımpaşalı edasıyla kafa tutup ahkam kesen Erdoğan’ın Türkiye'de yol-köprü yapması ne yazar?

Mağduriyeti iyi oynayan Erdoğan'ın telaşı, korkusu  17 Nisan'ın ilk saatlerinde nasıl bir seyir alacağının göstergesidir aslında.

Memleketin ekonomisi dibe vurmuştur.  Pahalılık hayatı felç etmiş, küçük esnafın esamesi bile okunmuyor. Büyük holdingler iflas edip, fabrikalar kapanmaktadır. Turizm can çekişmektedir. Açlık sınırında  olan insanlar cinnet geçirerek aile bireylerini yok etmektedir. Tüm bunlar yaşanırken korkutulmuş ele geçirilmiş medya havuzu Türkiye'de hiç bir şey olmamış gibi yayın yapmaya devam etmektedir. Neticede tüm bunlara son vermek için hepimize görev düşmektedir. 16 Nisan'da gerçekleşecek Anayasa Referandumunda Erdoğan'ın tekçi zihniyetine karşı "HAYIR" oyu ile Türkiye yeniden normale dönebilir, Toplumsal kucaklaşma sağlanacaktır. Farklılıklara, renklere, dillere karşı saygı gelişecektir.  Ortak bir yaşamın temeli yeniden atılacaktır. Kürtler, Türkler ve diğer halklar 100 yıldır rahat bir gün yüzü görmemişlerdir. Aydınlık, özgürlük, demokrasi diyarına dönüştürülmüş bir Türkiye'yi yeniden inşaa etme iradesi elimizde olduğunu bilinciyle sandık başına gidelim.

Çünkü:

Kürd Halk Önderi Sayın ÖCALAN'IN Paradigması Halklara umut, Erdoğan'ın paranoyası umutsuzluğu yaşatıyorsa, halklar tercihini ona göre yapmalı.

Sayın ÖCALAN'ın paradigması her ne kadar dünya insanları'nın kaybettirilmeye yüz tutturulmuş değerini tekrar kazandırmak içinse, paranoyak haline gelmiş Erdoğan'ın "tekçi, ırkçı" anlayışı insanlık adına utanç verici olduğu ortaya çıkmıştır.

Bu yüzden;

Türkiye'yi kaosa sürükletecek, zifiri  karanlığa büründürecek  tekçi rejime karşı, Zindanlarda rehin tutulan TUTSAKLARA yapılan işkencecileri, halklara eşi benzeri yaşanmamış acıları yaşatanları ve TAYBET ANAYI katleden canileri cezalandırmak için, diyarlarımızı yerle bir edenlerin yargılanması için, Kürd-Türk çatışmasını e körükleyip saltanlarını bu şekilde sürdürmek isteyenlere karşı duruş sergilemek için,  HAYIR’a sahip çıkalım ve etrafında kenetlenelim.
 



Bu yazı 2369 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI