Bugun...



Yunanistan: Umuttan korku ve çaresizliğe James Petras

25 Ocak’ta Syriza’nın iktidara geldiği erken seçimden bu yana 8 ay geçti. Bu ara dönemde Syriza’nın liderleri ‘kemer sıkma’ politikalarına muhalefet rolünü üstlendiler ve sonra Troyka’ya teslim olarak dizleri üstüne çöktüler. Ocak ayı ile içinde bulunduğumuz günler arasındaki çelişki dramatik. Syriza’nın lideri başbakan Aleksis Çipras Yunanistan’ın, Avrupalı oligarklara (troyka) olan boyun eğmişliğini sona erdireceğini vadetmiş ve Yunan seçmenler arasında umut ve mutluluğa yol açmıştı. Şimdi ise parlementoyu toplantıya çağırarak karar aldırdığı erken seçimlerle halk arasında süregiden korkuları ve ıstırabı sömürüyor.

facebook-paylas
Güncelleme: 06-09-2015 17:28:47 Tarih: 05-09-2015 14:46

Yunanistan: Umuttan korku ve çaresizliğe  James Petras

Yunanistan: Umuttan korku ve çaresizliğe

James Petras

 

25 Ocak’ta Syriza’nın iktidara geldiği erken seçimden bu yana 8 ay geçti. Bu ara dönemde Syriza’nın liderleri ‘kemer sıkma’ politikalarına muhalefet rolünü üstlendiler ve sonra Troyka’ya teslim olarak dizleri üstüne çöktüler.

Ocak ayı ile içinde bulunduğumuz günler arasındaki çelişki  dramatik. Syriza’nın lideri başbakan Aleksis Çipras Yunanistan’ın, Avrupalı oligarklara (troyka) olan boyun eğmişliğini sona erdireceğini vadetmiş ve Yunan seçmenler arasında umut ve mutluluğa yol açmıştı. Şimdi ise parlementoyu toplantıya çağırarak karar aldırdığı erken seçimlerle halk arasında süregiden korkuları ve ıstırabı sömürüyor. Yunan halkı daha yoksul ve umutsuz bir gelecekle karşı karşıya, tüm bir nesil seçtikleri lider tarafından 40 yıllık bir boyun eğmeye ve borç köleliğine sürükleniyor.

Syriza Ocak ayında, detaylarından bahsetmediği, bir “değişim” vaadiyle seçimleri kazandı. Ancak “değişim” sloganı kof çıktı. Değişim oldu, ama daha kötüye doğru. Seçildiğinden bu yana Çipras AB Bankerlerine ödeme yapmak için Yunan Hazinesi’nin içini boşalttı, IMF’nin dayattığı koşulları yerine getirmek için emeklilerin haklarını tırpanladı ve belediye gelirlerine el koydu. En kötüsü Yunan banklarındaki 40 Milyar avronun yurtdışına çıkışına izin vererek, finansal sistemi sermayesizleştirdi.

“Değişim” kelimesinin dilsel karşılığını saptırmak Syriza’nın yolsuzluğa ve Avrupa solunu itibarsızlaşmaya tek katkısı değildi. Ekonomiyi Moğollar gibi yağmalaması yoksul düşürülmüş Yunan halkının büyük çoğunluğunu şok etti ve kuşkuya düşürdü. Seçmenler Syriza ve O’nun terminoloji cambazlarından tam tersini (ulusal ekonomiyi kurtarmasını ve ülkeye öncülük etmesini) bekliyorlardı.

Bir süre için Çipras’ın boyu eğmişliği ve ihaneti, Alman bankerleriyle “sert pazarlık” yapan lider görüntüleriyle kamuoyundan saklandı. Yüzüne sabitlenmiş çocuksu gülümsemesi, sanki takipçilerine; “Bana güvenebilirsiniz, Madame Merkel ve tayfasının size bir daha kazık atmasına izin vermeyeceğim!” mesajı vermek için tasarlanmıştı. Çipras göstermelik direnişini, bankacılardan önce terk etti ve protesto edilen, boyun eğmiş diğer Syriza milletvekilleri için gösterişli bir model oluşturdu. Onlar da elde edilen sonuçların değil ama çabaların halk onayını hak ettiğine inanmaya başladılar.

Şubat ve Nisan ayları arasında Çipras AB’deki sahiplerinden katı dersler aldı ve her defasında Yunanista’a aptal gülümseme ve boş ellerle döndü.

Çipras, Syriza’nın şaşkın destekleyicilerinin dikkatini dağıtmak, onları eğlendirmek ve yüksekten atarak onları kandırmak için elinden geleni yaptı.

Radikal retorik, içi boş imalar ve kelime oyunları Çipras’ın araçları oldu.

Duygusal patlamaları, emekli maaşının yüzde 40’ı kesilmiş akıllı ve öfkeli Yunan bir büyükannenin şiirsel dilinde, “boş osuruktan ibaret”ti.

Syriza, Alman sahiplerinin ve onların istenilen imzayı atmaktan başka işe yaramayan 28 uydu ülkesinin önünde başını eğdi ve bozguna uğradı. Syriza hiçbir şey alamadı, her şeyi daha kötü hale getirdi. Ne kadar çok konuştuysa o kadar çok yenildi.

Çipras, önce genel seçimlerde halka yalan söyledi ve sonra Yunan finansal sistemini çökertti ve yenilgiyi ilan etti. Syriza, AB’nin dayatmalarına karşılık bir referandum önerdi ve Yunan halkının yüzde 61’i AB’nin taleplerine hayır dedi. Ama Çipras hemen evet dedi.

Çipras, Yunan halkına ait bütün kaynakların ve kamu işletmelerinin büyük, küçük, stratejik, kârlı demeden satılmasının-özelleştirilmesinin önünü açtı.

Çipras’ın kabul ettiği kapitülasyonlar sonrası sokaklarda büyük protesto gösterileri olmadı. Sol Platform, Yunan Parlamentosu’nda hayır oyu verip, Halk Birliği adlı yeni bir parti kurunca küçük bir gerginlik çıktı sadece. Kitle örgütü olmadan, ve kitle hareketlerini desteklemeden, “Sol Platform” parlamentonun dolandırıcıları ve üçkağıtçılarından oluşan çöplüğü içinde arka ayakları üzerinde ayağa kalktı ve Halk Birliği çağrısını avaz avaz seslendirmeye başladı. Bu arada Syntagma Meydanı’nda sadece güvercinler ve evsizler vardı. Başka bir içi boş osurukla mı karşı karşıyayız?

Bakanlar kurulunda oturup 7 ay boyunca Çipras’ın her dediğini yapan bu koltuk düşkünü asiler, steril parti içi tartışmalara dalıp, “solcu” akademik turist sürülerine röportajlar vermeye başladılar. Bir ay sonra seçim olmasına rağmen sokaklarda kavga veren gençlere dahil tek bir cümle etmediler. Şimdi de önlerinde başarılması olanaksız bir görev var; bir ay içinde kafası karışık, sinmiş ve korku dolu seçmeni birleştirecek, örgütleyecek ve Çipras’a, Syriza’ya ve sonsuz baskıya karşı koyacaklar.

Çipras, kendi hesabına, AB’nin kurtarma fonunu alacak, bankalara ödeme yapacak ve kendi kampanyasını finanse edecek. (Financial Times Editorünün söylediği gibi Çipras’ın) ‘cesareti ve sağ duyusu’nu öve öve bitirilemeyecek.) Yerel ve uluslararası medya üzerinden bedava kampanya yürütecek ve  AB’den akan fonlarla bir kampanya ordusu kurup “Sol Platform”u etkisiz hale getirecek. Böylece Yunan oligarklarının desteğini alarak sağ muhalefetin yerine yerleştiğinde, Çipras’ın fedakârlığı, teatralliği ve demagojisi ile sandıkta kesinlikle başa çıkamayacak olan Pasok ve Yeni Demokrasi’nin can sıkıcı kleptokratlarından da korkacak bir şeyi kalmayacak.

Yanlış algının kırılması ve doğrudan eylem -grevler, yürüyüşler ve barikatlar- Eylül’deki seçimlerden sonra, Çipras, emeklilik fonlarını ve işçi haklarını tekrar budadığında, özelleştirmeler sonucunda limanlar, havaalanları, enerji şirketleri ve petrol rafinerilerinden kitlesel işçi çıkartmalar yapıldığında ortaya çıkacaktır. Çipras’ın acil seçim talebinin nedeni, şaşkına dönmüş seçmen Çipras’ın ülkeyi satışının getireceği acıları tam olarak hissetmeden, seçimleri garantiye almaktır.

Zamanla çok şiddetli protesto gösterileri olacaktır ama o tarihlerde AB, Yunanistan’ın şimdi ve gelecekte sahip olacağı zenginliği çoktan yağmalamış olacaktır. Seçim desteği azalmış Çipras Atina sokakları tekrar biber gazına boğacaktır. İşte o zaman, sağın eski politik fahişeleri ve kleptokratları tekrar sahne alacaklar ve kimbilir belki Çipras da sağ blokun eski satılık figürleriyle “kapsamlı” bir koalisyon rejimi kuracaktır. Bankerler, oligarklar ve kleptokratlar partnerleri konusunda çok seçici değildirler, eğer onları tekrar iktidara taşıyacaksa çocuksu gülümsemesi olan haylaz eski hainleri de kabul edeceklerdir.

Sonuç

Finans basını ve anaakım medya Syriza’yı “aşırı sol” ve “sert sol’ olarak lanse eden bir imaj kampanyası yürüttüler. Gerçekte Syriza, AB tarafından dayatılan kemer sıkma politikalarını değiştirmek için umutsuzca bir çare arayan ve çoğunluğu toplumsal düzlemde aşağı doğru kayan Yunan halkının umutlarını yıkmak için her şeyi yaptı.

Yönetime geldikleri ilk günden itibaren Syriza liderleri, AB’nin oligarşik yapısına biat ettiler, avrodan vazgeçmediler ve tartışmalı dış borcu olduğu gibi kabul ettiler.

Baştan beri kafesin içinde olan Syriza, elindeki çubukla demir parmaklıklara vurmak ve tasmanın ve zamanın biraz daha uzatılmasını talep etmekten başka bir şey yapmadı.

AB bürokratlarının deneyimli gözleri önünde Syriza liderleri, baştan beri, önemsiz politik dışavurumlar ve sert sokak gösterileriyle rehin alınmışlardı. Hiçbir taviz vermediler; hatta bankerler bu maskaraları seçtiği için Yunan halkına ciddi bir ceza vermeyi kararlaştırdılar.

Almanlar en başta Çipras’ın “tatlı su solcusu” olduğunu anladılar; AB kapanından çıkmaya, avroyu ya da borcu reddetmeye gücü olmayan bir “solcu”. Uzun tarihsel deneyimleri ışığında Avrupalı emperyalistler dizleri üstünde pazarlık yapan bir “sosyalist”e ya da “ulusalcı”ya nasıl davranılacağını çok iyi bilirler; “Ne kadar çok vurursan o kadar az ister.”

Çipras, Avrupalı ve Amerikan bankalarına ödeme yapmak için para dilendi. Alman bankacılarına ödeme yapabilmek için 29 Yunan havaalanını Almanlara satmaya razı oldu.

Bir başka deyişle Syriza ve Çipras Yunan bonalarının Alman, Fransız ve İngiliz sahiplerine faizler dahil kuruşu kuruşuna ödeme yapabilmek için milyonlarca Yunanlıyı yoksulluğa sürükledi ve Yunanistan’ın en kârlı kamu işletmelerini peşkeş çekti.

Çipras, tecavüz çetesinin pezevengi olarak hizmet ederken başbakanlığı sadece bir örtü müydü?

Son anketlere göre Yunan halkı Çipras’ı tekrar seçecek. Kurbanlar çıldırdı. Tanrı Yunanistan’ı korusun. Demokrasinin beşiği zehirli yılanların yuvası oldu.

[Global Research’teki İngilizcesinden Murat Karadeniz tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]




Kaynak: [Global Research?teki İngilizcesinden Murat Karadeniz tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 932 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Çeviri Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI