Tweet |
Körfez ülkeleri ile Katar arasında yaşanan kriz tırmanıyor
Birleşik Arap Emirlikleri, Katar'ın Türkiye ve İran'dan yardım istemesinin krizde trajik bir fasıl açılmasına neden olabileceğini söyledi.
Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Yemen, pazartesi günü "teröre destek vermekle suçladıkları" Katar ile diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurmuştu. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn ülkelerinin hava sahasını Katar'a kapatarak, Katarlı diplomatların 48 saat içinde ülkelerinden ayrılmasını istemişti. Katar'a karşı yapılan diplomatik ablukaya Maldiv Adaları ve uluslararası toplumca meşruiyeti olmayan darbeci general Halife Hafter destekçisi Libya Tobruk hükümeti ile Moritanya da katılmıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, diplomatik krizin çözülmesi için devreye girmişti. Türkiye ile Katar ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmış ve dün AK Parti, Meclis'te Katar ile daha önce imzalanan uluslararası anlaşmaların öncelikle görüşülmesi önerisini Danışma Kurulu'na getirmişti. Katar ile Türkiye arasında jandarma eğitimi için işbirliği anlaşması ve Türk askerinin Katar'da konuşlandırılmasına dair tezkere kabul edilmişti.
Eski Başkonsolos Aydın Selcen, Evrensel'e Katar krizine dair Türkiye'nin attığı adımları değerlendirdi. Selcen: Hükümet, Katar meselesinde soğukkanlı davranmalıKatar’la ilgili tezkerelerin Meclisten geçirilmesini Evrensel’e değerlendiren Erbil Eski Başkonsolosu Aydın Selcen, “Siyaseten ve zamanlaması bakımından Ankara’nın bölge ülkelerinden ayrılarak Katar’a güçlü destek vermesi anlamına geliyor” dedi. ABD’nin Ortadoğu’da ‘tavşana kaç, tazıya tut’ siyaseti güttüğünü hatırlatan Selcen, suların durulmayacağını da belirtti. Selcen, Hükümetin ve Cumhurbaşkanının dış politikada, “soğukkanlı, uzgörülü ve öngörülebilir davranmaları” gerektiğini ifade etti. Selcen sorularımızı yanıtladı. ABD Başkanı Donald Trump ilk yurt dışı gezisini Suudi Arabistan’a yaptı. Ziyarette Trump ve Suudi Arabistan Kralı Selman arasında yaklaşık 110 milyar dolar değerinde bir silah anlaşması imzalandı. Bu anlaşmadan sonra Suudi Arabistan’ın başını çektiği ülkeler Katar ile tüm ilişkilerini kesti. Bu gelişmeleri nasıl yorumlarsınız? İRAN UZLAŞI ARAYIŞINA GİRECEK Tam Katar tartışılırken, İran’da IŞİD’in üstlendiği bir saldırı yaşandı. Trump ziyareti sonrasında yaşanan bu iki gelişmeye ilişkin nasıl bir değerlendirmelerde bulunacaksınız? ‘SİYASETEN KATAR’A DESTEK ANLAMINA GELİR’ AKP hükümeti Katar’la daha önce yapılan anlaşmalarla ilgili takvimi hızlandırdı. Türk askeri birliklerinin Katar’da konuşlanması ve jandarma birliklerinin eğitim ve öğretimi alanında Katar ile işbirliği yapılması kanun tezkerelerini Meclisten geçirdi. Sizce Hükümet takvimi neden hızlandırdı? Hükümetin Meclisten Katar tezkerelerini geçirmesini hem iç siyaset hem de bölge siyasetine etkisi nasıl olur? |
Katar krizinin merkezinde enerji politikaları varKörfez bölgesi, diplomatik krizle karşı karşıya. Bir dizi ülke, terörü desteklemekle suçlanan Katar’la diplomatik ilişkilerini kesti ve kriz gittikçe derinleşiyor. Peki, bu krizin nedeni ne? Akademisyen Erhan Keleşoğlu, İran karşıtı cephenin, Katar’ı cezalandırma ve bu ülke üzerinden tüm güçleri hizaya getirme operasyonu yürüttüğüne işaret etti. Meselenin merkezinde enerji politikaları olduğunu vurgulayan Keleşoğlu, Türkiye hükümetinin Katar’a desteğinin nedenini de ‘Katar doğal gazının Avrupa’ya sevkinde rol oynamak istemesi’ne bağladı. Gazeteci Hasan Tahravi de bölgenin haritası yeniden çizilirken, Katar’ın liderlik istediğini söyledi. Tahravi, Türkiye’nin ara bulucu pozisyona girmesinin de güç olduğunu, çünkü eski ‘model ülke’ durumunun kalmadığını, zaten Suudi Arabistan’ın da bu duruma sıcak bakmadığını belirtti. Katar, bütün dünyanın gündeminde baş köşeye oturdu. Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya, Yemen ve Maldivler Katar’la diplomatik ilişkilerini kesti. Katarlı diplomatların iki gün, Katar vatandaşlarının 14 gün içinde ülkelerine dönmeleri istendi. Katar ile hava ve deniz sahaları da kapatıldı. Bu krizin anlamını Akademisyen Erhan Keleşoğlu ve Gazeteci Hasan Tahravi Evrensel'e değerlendirdi. ‘YA BİZDENSİN YA ONLARDAN’ Erhan Keleşoğlu: Suudi Arabistan öncülüğünde oluşturulan ABD ve İsrail destekli İran karşıtı cephe, ısrarla bu kampa tam olarak dahil olmayıp müzakereci bir çizgide duran Katar’ı cezalandırma ve bu küçük ülke üzerinden bölgedeki tüm güçleri hizaya getirme operasyonu yürütüyor. Mesaj George W. Bush’un 11 Eylül sonrası verdiğine benzer, ‘Ya bizdensin ya onlardan.’ Suudi Arabistan’ın Müslüman Kardeşler alerjisi malum, Katar’ı onlara verdikleri destek üzerinden de cezalandırıyorlar. Dahası el Cezire üzerinden izledikleri liberal propaganda başından itibaren rahatsızlık yaratageldi. Peki ‘Katar niye İran’la müzakereden yana?’ çünkü Basra Körfezi’nde ortak doğal gaz havzaları var. Meselenin merkezinde enerji politikaları var. Türkiye hükümeti ise hâlâ söz konusu kampla İran arasında müzakerelerden yana bir kampta duruyor. O yüzden Erdoğan Katar’a destek açıklaması yaptı. Katar doğal gazının Avrupa’ya sevkinde önemli rol oynamak istiyor Türkiye. Şu anda kamplardan özerk davranılmaya çalışılıyor ama çok zorlanılacağı açık. SÜNNİ EKSEN KORUNMAK İSTENİYOR Hasan Tahravi: Bu olay, Suudi Arabistan, Mısır ve ABD’nin bölgede yeniden müttefik haline geldiklerini gösterir. Suudi Arabistan ve Katar arasındaki krizin ABD Başkanı Trump’ın ziyaretinden sonra olduğunu görüyoruz. Suudi Arabistan liderliğinde özellikle Sünni eksen korunmak isteniyor. Katar ve Suudi Arabistan arasında sorunlar zaten vardı. Katar’ın İran, Müslüman Kardeşler ve terör örgütleriyle ilişkileri var deniliyor. Bu Katar için yeni değil. İlginç olanı bunların şimdi söyleniyor olması. Asıl amaç belli; Katar, Suudi Arabistan’ın liderliği altında kalmak istemiyor. Katar kendi küçük ülkesinden daha büyük şeyler yapmak istiyor. Bunu Suriye ve Filistin’de gördük. Bu da Suudi Arabistan’ı rahatsız ediyor ve herkesin kendi emrinde olmasını istiyor. Bölgenin yeniden haritası çizilirken liderlik istiyor. Katar geri adım atmazsa sorunun derinleşebileceğini söyleyebilirim. Türkiye’nin son politikalarına bakıldığında artık eski model ülke durumu kalmadı. Türkiye arabuluculuk yapmak istiyor ama Suudi Arabistan buna sıcak bakmıyor. Kuveyt’in de Riyad’dan eli boş döndüğünü sanıyorum. |
Suudi Arabistan ile Katar arasında çıkan kriz, AKP hükümetinin Katar'a asker gönderme kararını öne çekip, TBMM'den alelacele geçirmesine neden oldu. Böylece Türkiye, Sünni Arap dünyasındaki kavgada, Katar'ın yanında yer aldı. Emek Partisi (EMEP) yaptığı açıklamada Hükümetin bu krizin tarafı olmaması gerektiğini söyleyerek “Hükümet, Katar’ı ya da emperyalizmin işbirlikçisi diğer Ortadoğu diktatörlüklerini desteklememelidir. Yurt dışındaki bütün askerleri geri çağırmalı, Türkiye’deki bütün yabancı askerleri ülkelerine göndermeli, üsleri kapatmalıdır” açıklaması yaptı.
"Katar’ın tecrit edilerek ambargo uygulanmasının gerekçesi bu ülkenin terörizme destek vermesiyle açıklandı. Oysa bir süre öncesine kadar Katar, başta Suudi Arabistan olmak üzere ablukaya katılan ülkelerin bazıları ile birlikte şeriatçı teröre destek veriyordu. Suriye’de şeriatçı silahlı güçlerin Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye tarafından desteklendiği neredeyse herkesin ortak görüşü idi.
Açıktır ki; Katar ablukasının temel faili ABD’dir. Kavganın gerçek sebebi de Suriye, Irak, Yemen ve genel olarak Ortadoğu’nun paylaşılmasının yeni imkanlarını yaratmak ve sonuçları İran üzerinde de etkili olacak bir abluka sayesinde ABD’nin bölgedeki uydularını da ihya eden hegemonyasının güçlendirilmesidir.
Ortadoğu’daki hamleleri ve amaçları Katar’ınkiyle örtüştüğü için Hükümetin tedirgin olması da son derece normaldir. Çünkü Katar’a yönelik uygulama aslında AKP Hükümeti’ne de bir gözdağıdır. AKP Hükümeti hem bu yüzden hem de Katar’la girilen kârlı iktisadi ilişkilerin hatırına ablukaya yüksek sesle olmasa da itiraz etmiştir. Katar’a uçaklar göndererek ambargoyu kırmaya çalışmış; Meclis’te Katar’da asker bulundurma kararı alınmış; TBMM gündeminin arka sıralarında bulunan Katar ile yapılan sözleşmelerin onaylanması gündemini en üste çekerek, bu sözleşmeleri onaylamıştır.
AKP Hükümetinin Katar’a sahip çıkması anti-emperyalist saiklerle gündeme gelmemiştir. Türkiye ve Katar yakın zamana kadar birlikte davrandıkları Ortadoğu politikalarında, diğerleriyle farklı düşmüşlerdir. Her iki tarafın politikaları da Ortadoğu halklarının yararına, Türkiye, Katar ve diğer ülkelerin halklarının yararına değildir.
AKP Hükümeti; Ortadoğu’daki bu kavgada mazlum halkların yanında değil, halkların topraklarını ve zenginliklerini paylaşmak isteyen güçlerin içindedir. Bu nedenle, Katar’a, Irak’a, Suriye’ye vd. pek çok yere asker göndermekte, üs kurmaktadır. AKP’nin maceracı politikalarının ceremesini Türkiye halkı çekecektir. AKP yöneticilerinin ve çevrelerinde toplanmış sermaye gruplarının çıkarları için Türkiye Halkının çıkarları feda edilmektedir.
Hükümet, ne Katar’ı ne de emperyalizmin işbirlikçisi diğer Ortadoğu diktatörlüklerini desteklememelidir. Yurt dışındaki bütün askerleri geri çağırmalı, Türkiye’deki bütün yabancı askerleri ülkelerine göndermeli, üsleri kapatmalıdır.
Türkiye halkının ihtiyacı olan dış politika; bölge halkları ile dostluk, bölge halkları ve komşularla barış içinde bir arada yaşama politikasıdır."