Tweet |
Ankara Barış Bloku'nun yaptığı panele katılan Sur'un muhtarları, devletin yaşlı ve çocuklara da hendek arkasındaki gençlere duyduğu öfke ile saldırdığını ve insanlarla birlikte tarihin ve kültürün yok edildiğini anlattı. CHP'li Şenal Sarıhan, "Kürtlere karşı savaş yürütüldüğünü" belirtirken, HDP Milletvekili Mithat Sancar da, barışın ancak bir büyük toplumsal muhalefet ve mücadele ile mümkün olacağını dile getirdi.
Ankara Barış Bloku, Tüm Bel-Sen Genel Merkezi'nde Kürdistan'da yaşananlara ilişkin, "Sur'da, Silopi'de, Silvan'da, Nusaybin'de neler oluyor Barış Mümkün" konulu bir panel gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü Hüsnü Öndül'ün yaptığı panele, CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar ve gazeteci Kemal Göktaş konuşmacı olarak katıldı. Açılış konuşmasını Ankara Barış Bloku adına Sedat Yağcıoğlu yaptı. Yağcıoğlu, "Kürdistan'da faşist saldırıların arttığı bütün yerleşim yerlerinde neler oluyor ve bizler bu saldırılara karşı barışı nasıl mümkün hale getirebiliriz bunun tartışmasını yürüteceğiz" diyerek, panelin yapılış amacını açıkladı.
"Kâbus gibi bir seneye girdik" sözleriyle konuşmaya başlayan gazeteci Kemal Göktaş, "2015 yılı çok büyük umutlarla başlamıştık. 7 Haziran seçimleri Türkiye tarihinin gördüğü en renkli ve açık seçim kampanyalardan birine şahit olmuştu. Ve 7 Haziran seçimlerinden sonrada aslında toplumun demokratik bilinci konusunda ve demokrasi talebi konusunda da çok önemli bir iyimserlik havası yaratmıştı. Bunun nasıl dağıldığını ve yok edildiğini ve bunun nasıl kana bulandığını hep beraber yaşadık" dedi.
Göktaş, "Parlamentoyu çalıştırmaz hale getiren bir meclis başkanlığı seçimi yapıldı ve meclis başkanı iktidar partisinden olunca parlamento 1 Kasım seçimlerine kadar devre dışı bırakıldı. Bu durumu darbe olarak nitelendirdik" diye konuştu. "Toplumun Talebini tıkayan bir sürecin darbelendiğini görüyoruz. Barış isteyenlerin sesinin katliamlarla bastırıldığını ve sadece Kürtlere değil barış isteyen herkese karşı başlatılmış bir savaş var ortada" ifadesini kullanan Göktaş, içine girilen sürecin de faşizm olduğunu dile getirdi.
CHP Milletvekili Şenal Sarıhan ise, 68'lerden bu yana işlenen katliamları hatırlatarak, "7 Haziran seçimlerinden sonra siyasi mücadele kararlarına karşı bunu kişisel diktatörlüğe yöneltmek isteyen ve cinayetler işleyen bir devletle karşı karşıyayız" dedi. Katliamların devletin bilgisi dâhilinde gerçekleştiğini söyleyen Sarıhan, "Devlet IŞİD ile mücadele etmek yerine Kürtlere karşı savaş başlatmış durumda. Tek parti yerine 'Başkanlık' için Türkiye'yi bir kargaşanın içine sürükledi. Bunu hepimiz görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Sokağa çıkma yasaklarına ilişkin de yaşama hakkının sağlık hakkının ihlal edildiğini söyleyen Sarıhan, "Toplu bir ilçenin terör olarak ilan edilip insanları hedef alan bir sürece evirilmiş olması artık ülkemizde hukuktan bahsetmemiz imkânsız hale getirmiştir" dedi.
Geldiğimiz aşamayı "darbe" olarak nitelendiren HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar da, 7 Haziran seçimlerinde tüm engellere rağmen hakların bir araya geldiğini ve bu havayı engellemek için devletin her yolu denediğini söyledi. Bugün yaşanılan katliamların devletin kontrolünde gerçekleştiğini söyleyen Sancar, "Kendileri için tehlike yaratan tüm halkları sindirmek için katliamlar gerçekleştiren bu devlet gerektiğinde askerini, polisini kullanmaktan çekinmez tıpkı Dersim, Çorum, Maraş katliamlarında olduğu gibi" dedi.
Katliam politikalarını Kürtleri korkutmak ve Kürtlerle buluşmayı engellemek için yapıldığını aktaran Sancar, halkları ayrıştırmayı bir ölçüde başardıklarını söyledi. Kürdistan'da yaşanan savaş politikalarına karşı halkın özsavunmasını gerçekleştirdiğini aktaran Sancar, hükümetin yürüttüğü savaşla birlikte sahada da inisiyatifi askere kaptırdığını kaydetti. Barışı sağlamanın tek yolunun 7 Haziran sürecinde olduğu gibi bir büyük toplumsal muhalefetin gelişmesi olduğunu dile getiren Sancar, "Büyük bir mücadele ile iktidarı masaya oturmak ve bizlerin barış mücadelesi ile mümkün olur" şeklinde konuştu.
Panelin ikinci oturumuna ise Sur'daki muhtarlar katıldı. Ali Kızgın ve Koçero Topdemir isimli muhtarlar Sur'da yaşananları anlattı. 80 bin kişilik Sur'un kuşatıldığını belirten ve "Neredeyse her şeyi bitirmeye çalışıyorlar" diyen Ali Kızgın, "Sur içindeki sağlık ocakları sağlık üretmesi gerekirken askeriye tarafından karakol olarak kullanılıyor" dedi. Kızgın Sur'daki saldırılarda sadece insanların değil kültür ve tarihin de yok edildiğini söyledi. Kızgın, "Bin yıllık Beyaz Camii ile Kurşunlu Camii'ni tümüyle yıkabilirler" dedi. Kızgın, Zırhlı araçların yerel halka, "evlerinizi boşaltmazsanız ne olacağını çok iyi biliyorsunuz" diye tehditlerde b ulunduğunu ve insanları zorla göçe zorlandığını dile getirdi. Kızgın, saldırılara gerekçe yapılan hendeklere de işaret ederek, "O hendekleri oradaki gençler kendilerini savunmak için kazdı, hendek olduğu için savaş başlamış değil, savaş başladığı için hendekler kazıldı" dedi.
Koçero Tokdemir ise, "60 yaşındaki kadınlardan hendek arkasındaki gençlere kadar devlet oradaki her insana aynı öfke ile bakıyor" dedi. Tokdemir, Türkiye'deki sessizliği de eleştirerek, "Bu vahşete karşı Türkiye halklarının ayaklanması gerekiyor" dedi. Tokdemir, "Kimseye boyun eğmeyeceğiz, direnerek kazanacağımız günleri umut ediyoruz" dedi.