Barış İçin Kadın Girişimi,

"Sur'da yaşam koridoru açılsın"

Barış İçin Kadın Girişimi "Sur'da yaşam koridoru açılsın" demek için Kadıköy Süreyya Operası önünde saat 13.00’de bir koridor eylemi gerçekleştirdi.

İstanbul Kadıköy’deki Süreya Operası önünde bir araya gelen Barış için Kadın Girişimi üyeleri, Sur’da bodrum katlarında mahsur kalan insanlar için 24 saatlik bir yaşam koridorunun açılması ve bu koridorun başında bağımsız bir heyetin hazır bulunmasını istedi. “Yaşama karşı ölümü dayatanlara hayır diyoruz” diye haykıran Kadınlar,  Sur’daki devlet ablukasına karşı yarın Amed ‘de gideceklerini de duyurdu.

Kadıköy Barış Bloku’nun 200 gündür barış nöbeti tuttuğu Süreyya Operası önünde bir araya gelen Barış için Kadın Girişimi (BİKG) üyeleri, toplu bir katliam tehlikesiyle karşı karşıya olan Sur için 24 saatlik yaşam koridorunun açılmasını istedi. Polis ablukası altında gerçekleşen eylemde, “Sur için 24 saatlik yaşam koridoru açılsın” pankartını açan kadınlar, ellerinde tuttukları, “Sur’da, her yerde yaşamdan yanayız”, “ Ablukadan çıkanları bağımsız heyet karşılasın”, “ Yaşam” dövizleriyle insanlık koridoru oluşturdu. Bu şekilde 10 dakika sessiz eylem gerçekleştiren BİKG’li kadınlar adına açıklamayı Nermin Sınar okudu.

SUR CİZRE OLURSA BUNUN HESABI VERİLEMEZ!

Cizre‘de türlü bahanelerle yaşam koridoru açılmadığı için onlarca insanın göz göre göre katledildiğini hatırlatan Sınar, bunun bir daha yaşanmaması için bugün bir araya geldiklerini söyledi. Tıpkı Cizre ‘de olduğu gibi Diyarbakır Sur’da da şu anda 10 yaşından küçük çocukların da aralarında bulunduğu onlarca insanın binaların bodrum katlarından yaşam çağrısı yaptığını vurgulayan Sınar, “Sur’daki insanların sesini duymaz ve duydurmasak, birlikte bir gelecekten söz edebilir miyiz? Yaşatamamanın sorumluluğunu hissetmeyecek miyiz? O geçmiş arkamızdan gelmeyecek mi? İzlemek zorunda bırakılmanın hesabını kendimize nasıl vereceğiz? Birbirimizin yüzüne nasıl bakacağız” diye sordu.

YAŞAM HAKKI TALEP DEĞİL HAKTIR!

88 gündür devlet ablukası altında olan Sur’da yaşamların yok olduğunu, geçmiş ve geleceğin parçalandığını, anılar ve hafızanın silindiğini kaydeden Sınar,  insanların kendi yurdunda mülteci haline getirilmeye çalışıldığına dikkat çekti. Yaşatmak için çaba harcayan kadınlar, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, Avrupa Parlamentosu üyelerinin haftalardır sürdürdüğü girişimlerin, devletin güvenlikçi politikalarına çarpıp durduğunu hatırlatan Sınar, yaşam hakkının talep değil bir hak olduğunu vurgulayarak, 24 saat açık tutulacak bir yaşam koridorunun oluşturulmasını ve bu koridorun başında bağımsız bir heyetin gözlemci olarak bulunmasını istedi.