Bugun...



"Cizîr yanıyor, Cizîr kanıyor!'karşı durmak için Kürt ya da HDP’li olmak gerekmiyor'

HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, yaşananlara karşı durmak için Kürt ya da HDP’li olmak gerekmiyor Kürdistan’ın her sokağını kana bulayan Saray’ın savaşı, Cizîr, Sur ve Nisebîn’de yeniden devreye koyuldu. İki gündür yangın yerine çevrilen ve sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Şirnex’in (Şırnak) Cizîr (Cizre) ilçesinden sonra Amed’in Sur ilçesi sokakları da kurşun ve bomba sesleriyle yankılanıyor. Devletin katliam girişimleri karşısında barış ve çözümün sesi olan kadınlar, barış gelene kada

facebook-paylas
Güncelleme: 07-09-2015 16:22:00 Tarih: 07-09-2015 15:50


HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya,

yaşananlara karşı durmak için Kürt ya da

HDP’li olmak gerekmiyor

 

"Cizîr yanıyor, Cizîr kanıyor!"sahip çıkalım

-13 HDP'li milletvekilinin yer aldığı Heyet, "Saray'ın ve AKP'nin özel kalem müdürü Sayın Vali hakikati katlediyor" diyerek, Vali'nin Cizre Devlet Hastanesi'ni de "savaş üssü" haline getirdiğine dikkat çekti. "Cizîr yanıyor, Cizîr kanıyor!" diyen heyet, "Cizîr halkına sahip çıkalım" çağrısında bulundu.

Şırnex'ın (Şırnak) Cizîr (Cizre) ilçesine 3 günden bu yana devam eden asker ve polis saldırılarına ve katliam girişimine karşı ilçede bulunan HDP'li milletvekillerinden oluşan heyet, yaşanılanlara ilişkin yazılı açıklama yaptı. Heyette bulunan milletvekilleri Aycan İrmez, Ayşe Acar Başaran, Enise Güneyli, Faysal Sarıyıldız, Ferhat Encü, Gülser Yıldırım, Leyla Birlik, Leyla Güven, Mahmut Toğrul, Mehmet Ali Aslan, Nursel Aydoğan, Sibel Yiğitalp ve Ziya Çalışkan'ın imzasıyla yapılan açıklamada, ilçenin 3 gündür "Saray"ın ve AKP'nin özel olarak görevlendirdiği güvenlik güçlerinin ablukası altında olduğuna dikkat çekilerek, "Hitler faşizmine rahmet okutan her aşaması özel olarak planlanmış bir düşman hukukuyla karşı karşıyayız. Bizler HDP'nin seçilmiş milletvekilleri olarak, Saray'ın ve AKP'nin özel kalem müdürü gibi çalışan Şırnak Valisi'nin açıklamalarının hiç birinin doğruyu yansıtmadığını ve hakikatin taammüden katledildiğini kamuoyuna ilan ediyoruz" denildi.

'Şırnak Valisi kamuoyunu aldatıyor'

Şırnak Valisi'nin "Vatandaşlarımızın başta sağlık olmak üzere gerek duydukları ihtiyaçları titizlikle karşılanmaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur" şeklindeki açıklamasının gerçeği yansıtmadığına dikkat çekilen açıklamada, "Saray'ın ve AKP'nin Kürt halkına karşı giriştiği bu amansız savaşta hakikati Saray'ın lehine eğip bükerek hem kamuoyunu aldatıyor hem de kamuoyuna büyük bir saygısızlık yapıyor. Saray'ın ve AKP'nin özel kalem müdürü Sayın Vali hakikati katlediyor" ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Şırnak Valisi'ne "Halkın seçilmiş temsilcilerine barikat kurarak Cizîr'e girişlerinin engellenmesinden neden korkuyorsunuz? Görmemizi istemediğiniz hangi hakikatin üstünü örtmeye çalışıyorsunuz?" soruları yöneltilirken, HDP'li heyetin 24 saatlik engellemeden sonra Cizîr'e girebildiği, engellendikleri barikatlarda darp edildiği ve hakarete uğradığı bilgisi paylaşıldı.

Sağlık ihtiyaçları karşılanmıyor

Açıklamada, Cizre Devlet Hastanesi'nde sadece bir doktor çalışabildiği, diğer sağlık çalışanlarının bir kısmı can güvenliği nedeni ile ilçeyi terk ettiği anımsatıldı. Bu kapsamda Şırnak Valisi'nin açıklaması hatırlatılarak, "Bu durumdayken nasıl oluyor da sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasından gururla bahsedebiliyorsunuz" denildi.

Devlet hastanesi 'savaş üssü' haline getirildi

Cizre Devlet Hastanesi'nin özel harekat polislerinin içerisinde cirit atmakta olduğu ve buranın Şırnak Valisi tarafından bir "savaş üssüne" dönüştürüldüğüne yer verilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "İki yurttaşımız kalp krizi sonucu, bir bebek hastaneye götürülemediği için, 10 yaşındaki bir kız çocuğu ile iki genç de silahlı yaralanma sonucu olmak üzere toplam 6 yurttaşımız yaşamını yitirmiş durumdadır. Polisin saldırıları sonucu halk cenazelerini ne hastaneye ne de mezarlığa götürememektedir. Cenazeler mahalle camisinde bekletilmektedir. Çünkü Cizîr'de halk evlerinden dışarıya çıkamamakta, dışarıdan evlerine gidememektedir. Sait Çağdavul adlı yurttaşımızın cenazesinin Nur mahallesinde bulunan bir camide bütün gün 40 derece sıcağın altında özellikle bekletiliyor olmasını hangi ahlak ölçütüyle açıklayacağız?"

Trafik kazasında ölen bir yurttaşın cenazesinin dahi morgdan alıp defnedilmesine izin verilmediği bilgisine yer verilen açıklamada, "Yaralıların mahallede bekletilip ölüme terk edilmelerini ve bütün bunlar olurken ambulansların geçişlerine izin verilmemesini hangi kutsal kitabın fıkhıyla açıklayacağız? Yaralı polislerin tedavisi için sağlık personelinin kafalarına silah dayayarak çatışma alanına zorla götürülmesini olağan bir durumdan mı sayacağız?" denildi.

İlçede yaşam durmuş durumda

İnternet ve bütün iletişim kaynaklarının kesilerek, halkın ve kamuoyunun haber alma hakkını engellendiği bilgisinin yer aldığı açıklamada, "Sayın Vali, telefonlarımıza neden yanıt vermediğinizi biliyoruz. Çünkü kurgulanan yeni konseptin yereldeki acentasının siz olduğunu biliyoruz. Üç gündür taburcu edilen hastalar evlerine gidemiyorlar. Anemi hastası olan bir çocuk ve bebeklerin de olduğu birçok kişi mahsur kalmış durumdadır. Fırınlar kapalı, evlerde ekmek tükenmiş durumda. Özellikle Nur, Cudi ve Sur mahallelerinde elektrik ve su yok. Süt, bebek maması, kuru gıda bitme noktasına gelmiş durumda. Burada saymakla bitiremeyeceğimiz hak ihlalleri 90'lı yılları fersah fersah aşmış durumdadır" ifadeleriyle, ilçede günlük yaşamın hangi şartlar altında yaşandığına yer verildi.

'Şırnak Valisi savaş suçu işliyor'

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Saray'ın aldığı savaş kararını harfiyen yerine getirme gayretkeşliğinizin artık bir düşman hukukuna dönüştüğünü ve uygulamalarınızla savaş suçu işlediğinizi bilmenizi isteriz. Sokağa çıkma yasağı uygulayarak, halkı katliam tehdidi altında bırakarak mı Cizîr'in huzurunu sağlayacaksınız? Hastaların hastanelere gitmesini engelleyip ölüme terk ederek mi yaşam haklarını sağlayacaksınız? Halkı ekmeksiz, susuz, elektriksiz bırakarak mı terbiye edeceksiniz? Cenazeleri defnedilmesini engelleyerek mi iman sahibi bir insan olduğunuzu göstereceksiniz? Bunun için sizi Cizîr'de uyguladığınız bütün özel uygulamalardan vazgeçmeye ve yasaların tanıdığı yetkilerinize çekilmeye davet ediyoruz."

'Cizîr halkına sahip çıkalım'

"Cizîr yanıyor, Cizîr kanıyor! Cizîr tercihi yüzünden cezalandırılıyor!" denilen açıklamada bütün kamuoyuna başta Cizîr olmak üzere bölge genelinde yaşanan hak ihlallerine karşı duyarlılık çağrısı çağrı yapılarak, demokratik toplum örgütleri demokratik tepkilerini ortaya koymaya ve Cizîr halkına sahip çıkılmaya davet edildi.

 

Kürdistan’ın her sokağını kana bulayan Saray’ın savaşı, Cizîr, Sur ve Nisebîn’de yeniden devreye koyuldu. İki gündür yangın yerine çevrilen ve sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Şirnex’in (Şırnak) Cizîr (Cizre) ilçesinden sonra Amed’in Sur ilçesi sokakları da kurşun ve bomba sesleriyle yankılanıyor. Devletin katliam girişimleri karşısında barış ve çözümün sesi olan kadınlar, barış gelene kadar direnişlerinin süreceğini vurguladı Amed’de yaşayan kadınlardan Hatice Bozkurt, Kürdistan’da yürütülen katliam politikası ile özellikle gençlerin ve çocukların hedef alındığını belirtti, “Bu ülke yeterince savaş gördü. Artık sıra barışı yaşamakta” dedi.

Barış için direneceğiz

Gerçekleştirilen sivil katliamlara sessiz kalmayacaklarına işaret eden Aslı Demir ise, “Biz kadınlar olarak savaşa izin vermeyeceğiz” dedi. “Barış kadınıyla, genciyle, çocuğuyla başlar” diyen Demir, “Barışı yaşayabilmek için canlı kalkan olacağız, direneceğiz, mücadele edeceğiz. Gerekirse kadınlar olarak çıplak ayakla Cizre’ye yürüyeceğiz” diye konuştu. Hanife Akpolat ise “Onun savaşına feda edecek tek bir evladım yok. Biz çocuklarımızla beraber bu topraklarda barışı inşa edeceğiz” şeklinde konuştu. Emine Altan da “Çocuklarımız, gençlerimiz, halkımız için direneceğiz. Ne evlerimizi ne de halkımızı terk etmeyeceğiz. Savaşın değil barışın sonuçlarını görmek istiyoruz” dedi.

Devlet aklı hiç değişmedi

Cizîr ve Sur’da yaşanan katliam girişimlerini değerlendiren Avukat Eren Keskin, yaşananların; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana devlet aklının hiç değişemediğinin bir göstergesi olduğuna işaret etti. “Yıllar önce Ağrı’da, Zilan’da Dersim’de olanlarla bugün Hakkari’de, Cizre’de, Diyarbakır’da olanların hiçbir farkı yoktur” diyen Keskin, sokağa çıkma yasağına ilişkin olarak ise, “Sokağa çıkma yasağı askeri yönetimlerde olan bir uygulamadır; demokratik ve sivil bir yönetim asla sokağa çıkma yasağı uygulamaz” şeklinde konuştu.

Bu durum Gazze’de olsaydı...

HDP İstanbul Milletvekili Beyza Üstün ise Kürdistan’da yaşananlara karşı tüm duyarlı kesimlerin “Dur” demesi gerektiğini ifade etti. Üstün, “Faşizme ve kapitalizme dur diyerek, barış için daha fazla haykırmamız gerekiyor” dedi. HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya da yaşananlara karşı durmak için Kürt ya da HDP’li olmak gerekmediğine dikkat çekerek, “Günlerdir halk ateş altında. 2 gündür devlet halkını bombalıyor. Bu durum Gazze’de olsaydı tepki daha farklı olurdu. Kendine insanım diyen herkesin bu katliamlara karşı ses çıkarması gerekiyor”  diyerek duyarlılık çağrısı yaptı.

 




Kaynak: Özgür Gündem

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1424 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Siyasi Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI