İşte psikolojik savaşın belgesi

Savaş medyasının tek kalemden çıkan manşetlerinin sırrı çözüldü! İçişleri Bakanı imzasıyla hazırlanan ‘gizli’ ibareli belgede Kürt halkına karşı başlatılan savaş öncesinde medyanın yalan haberlerle toplumu ‘psikolojik savaşla’ nasıl hazırlayacağı belirtiliyor. Bakanlık, medyayı yönlendirmek için de AA’yı görevlendiriyor

Saray ve AKP’nin Kürtlere karşı ilan ettiği topyekûn savaş öncesinde medyayı yalan haberlerle nasıl kullanacağına ilişkin “gizli” ibareli belge ortaya çıktı. İçişleri Bakanı Selamı Altınok imzalı belgede Kürt halkına karşı toplumda tepki oluşturmak için havuz medyasının nasıl yönlendireleceği belirstiliyor. Belge havuz medyasının tek kalemden çıkan yalan haberlerinin talimatlarla hazırlandığını deşifre ederken, Bakanlık bu konuda AKP’nin resmi haber ajansı gibi hareket eden Anadolu Ajansı’nı (AA) görevlendiriyor. Söz konusu belgede, AA’nın haberleriyle sosyal medya ve yabancı basını nasıl etkileyeceği anlatılıyor.

Geçici hükümet döneminde İçişleri Bakanı olan Selami Altınok’un imzasıyla 81 il Valiliği, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı’na gönderilen Eylül 2015 tarihli belgede, “Terörle mücadele’ konusunda provokasyon ve dezenformasyonu engellemek, kamu oyunu bilgilendirme noktasında geleneksel medya ve sosyal medyanın kullanımını düzenlenmesi” amaçlanıyor. 10 maddeden oluşan talimatta, kamuoyunda devletin Kürt illerinde uygulayacağı baskı ve katliam politikalarının üzerinin örtülmesi için nasıl bir algı yaratılacağı tek tek işleniyor.

TRT ve AA görevlendirildi

Belgenin temel ayaklarından birisi, basının nasıl yönlendirileceği ve algı için nasıl kullanılacağıyla ilgili. Bunun için de Türkiye’de yayın yapan basın kuruluşları ve sosyal medyanın nasıl yönlendirileceği konusunda görev TRT ve Anadolu Ajansı’na veriliyor. Belgede, bilgi akışının bu kurumlar üzerinden nasıl yapılacağı da şu ifadelerle anlatılıyor:

“Madde 2- Basın Kuruluşlarının mahalliden hızlı bilgi aktarımı için AA olmak üzere basın kuruluşları ile valilikler ve kolluk birimleri arasında koordinasyon sağlanacak.

Madde 4- Terör örgütünün her türlü faaliyetinin kamuoyunca bilinmesi için bilgi dağıtımı ağı kurulacaktır. Terörle mücadele konusunda kamuoyunun bilgisine sunulması takdir edilen faaliyetlere öncelikle AA muhabirlerinin katılımı desteklenecektir.”

Böylece, Sûr’da polisin yaktığı Kurşunlu Cami’nin görüntülerinin ve daha birçok tahribatın, cinayetin haberlerinin tek elden yayılmasının sırrı da ortaya çıkmış oluyor.

Dış basına ayar

Belgede iş bu kadarla da bırakılmıyor ve katliamların uluslararası basına yansıma biçimi de kontrol altına alınmak isteniyor. Yaratılmak istenilen algı için uluslararası basının da nasıl manipüle edileceği belgenin önemli maddelerinden. Bu konuda da tek kaynak olarak AA belirleniyor ve şöyle deniyor: “Yabancı basın muhabirlerinin BYEGM akreditasyonları kontrol edilecektir. Akredite olmayana akreditasyonların yararları anlatılarak, bu durum özendirilecek BYEGM bilgilendirilecektir.”

Öte yandan belge, sosyal medyayı da boş geçmiyor! Manipülasyon için kurulacak, “bilgi dağıtımı ağının” sosyal medyada da etkili olması hedefleniyor ve “Terörle mücadelede geleneksel medya yanında sosyal medyanın kullanımı ile kamuoyu bilgilendirilecektir” deniyor.

Yasakları gizleme çabası

Belgede, devletin Kürt illerinde ilan ettiği, “Özel Güvenlik Bölgesi” benzeri sıkıyönetim uygulamalarının da tüm bölgeleri kapsamadığı algısının yaratılması özel olarak “rica” ediliyor. Belgede, bu konuda şu ifadeler ise ibretlik: “Güvenlik bölgesi ilan edilen yerlerin harita üzerinde doğru işaretlenmesinin yapılarak adeta tüm ili, ilçeyi kapsıyor algısının önüne geçilecek, basın kuruluşlarına duyurusu yapılacak.”

Ekonomiye özel başlık

Belgede, dikkat çeken başka bir maddede de Kürt kentlerinde ekonomi ön plana çıkartılarak, bunun üzerinden algı yaratılmaya çalışılması çabası. Aslında bir çoğu devlet güçlerince düzenlenen saldırılarda tahrip olan bina ve tesislerin ekonomik değerlerinin yansıtılması konusunda belgede, yer alan ifade ise şöyle: “Terör olayları sonucunda yıkılan, tahrip edilen bina ve tesislerin ekonomik değerleri basın kuruluşları ile paylaşılacaktır.”

Haberler böyle yazılıyor

Belge, “Terörle mücadele” adı altında bugün halkın özyönetim iradesine karşı bölge illerinde tank, top, onbinlerce asker ve polisle devreye konulan sıkıyönetim uygulamalarını bugün tek kalemden çıkmışçasına “Süpürme harekâtı” manşetleri ile duyurun ve mahallelerde halka saldırıları “Örgüt üyeleri ile mücadele” diye sunarak, durumu manipüle etmeye çalışan savaş medyasının, bugüne nasıl hazırlandığını ve örgütlendiğini kanıtlıyor.

Dersim’den bu yana aynı taktik

Türk devletinin katliamlarını gizlemek için basını yönlendirmesi yeni bir olgu değil. 1937’de Dersim Soykırımı’nın devam ettiği günlerde dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın gazetelere gönderdiği beş maddelik genelge bunun açık bir örneğini oluşturuyor. Kaya, söz konusu genelgede aynen şöyle diyor:

(1) Hükümetin programı, Cumhuriyet’in temin ettiği huzur, refah ve medeniyetten bu zavallı, cahil ve görgüsüz vatandaşları da istifade ettirmektir. Dersim havadislerini ve hadiselerini yalnız bu nokta-i nazardan tetkik etmek.

(2) Askeri harekâttan bahsetmemek.

(3) Neticenin yakında katiyetle elde edileceği fikrini yazmak.

(4) Bu harekâta iştirak edenlerden başkaları hakkında hiçbir suretle idareten bir karar alınmayacağını yazmak.

(5) Dersim havadislerini ikinci, üçüncü sayfalara intikal ettirerek vakayı hattı layığına irca etmek (haberlerin ikinci, üçüncü sayfalara indirgenmesi).