Bugun...



OHAL kapsamında yürürlüğe giren 696 sayılı KHK’deki “iç savaş” maddesine toplumsal muhalefetten tepki

696 sayılı KHK ile “terör eylemlerini bastıran kişilerin” cezai sorumluluğunun ortadan kaldırılması,'Bu, iktidar eliyle sivil silahlı çete kurma maddesi'dir “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına ve resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın darbe teşebbüsü ve terör eylemlerini bastıran kişilerin” cezai sorumluluktan kurtulmaları sağlanıyor.' denildi

facebook-paylas
Tarih: 25-12-2017 17:28

OHAL kapsamında yürürlüğe giren 696 sayılı KHK’deki “iç savaş” maddesine toplumsal muhalefetten tepki

OHAL kapsamında yürürlüğe giren 696 sayılı KHK’deki “iç savaş” maddesine toplumsal muhalefetten tepki

KHK, Zilan katliamında yer alan ‘ahali’yi aklama kanununu hatırlattı

 

 696 sayılı KHK ile “terör eylemlerini bastıran kişilerin” cezai sorumluluğunun ortadan kaldırılması, akıllara Zilan Katliamı'ndan bir yıl sonra çıkarılan “…bekçi, korucu, milis ve ahali tarafından isyanın tenkili emrinde gerek müstakilen gerekse müştereken işlenmiş ef’al ve hareket suç sayılmaz” kanununu getirdi. 

Dün Resmi gazete yayınlanan 696 sayılı KHK’deki “iç savaş” maddesine tepkiler

696 sayılı KHK’de yer alan “15 Temmuz darbe girişimi ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin” bastırılması kapsamında hareket edecek sivillerin hiçbir sorumluluğu olmayacağına ilişkin maddeye toplumsal muhalefetten tepki geldi. Yapılan açıklamalarda Erdoğan-AKP iktidarına karşı mücadele çağrısı ön plana çıktı.

Halkevleri: Türkiye halkları savunmasız değildir

Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy tarafından yapılan açıklamada “Evet, korkuya kapılması gereken bu ülkenin çoğunluğunu karşısına almış olanlardır. Bu memlekette istediği gibi at oynatacağını zannedenler bilmelidir ki; bu memleket sahipsiz, Türkiye halkları savunmasız değildir” denildi.

Halkevleri açıklamasının tam metni için tıklayınız.

HDP: Türkiye’yi büyük bir kamplaşmaya, kaosa sürükleyecek bir adım

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, konuya ilişkin parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında “Türkiye’yi büyük bir kamplaşmaya götürecek olan 121. Madde yani darbe ve terör suçlarıyla mücadele eden sivil suçluların yargılanmaması konusu bize 15 Temmuz öncesini hatırlatıyor. 15 Temmuz öncesinde de sivilleri de hedef alan güya terörle mücadelede görev alan askerlerin yargılanmaması düzenlemesi hayat geçmişti. Askerleri korumak adına bu düzenleme parlamentodan geçirildi kısa süre sonra da Türkiye 15 Temmuz’u yaşadı. Bugün sivillerle ilgili de cezalandırmama zemininin oluşması Türkiye’yi kaosa sürükleyecek tehlikeli bir adımdır” ifadelerini kullandı.

Bilgen ayrıca, iç savaş KHK’sinin Türkiye için büyük bir tehlike barındırdığını belirterek CHP başta olmak üzere tüm muhalefet kesimlerine ortak tavır gösterme çağrısı yaptı.

HDP’DEN BAŞTA CHP OLMAK ÜZERE TÜM MUHALEFETE ORTAK TAVIR ÇAĞRISI

Bilgen’in açıklamasının tamamı için tıklayınız.

CHP: Bu KHK’den demokrasi değil faşist rejimler çıkar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında olağanüstü toplanan MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulunan CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, “Bu OHAL KHK’leri Türkiye’de devleti ve toplumu militarize eden anlayışın çok açık işaretidir. Toplum ve devlet militarize ediliyor. Tek adam rejimi militarist bir biçimde tahkim ediliyor. Bu rejimlerin adı diktatörlüktür. Onlara demokratik rejim denmez. Başkalarını faşistlikle itham eden AKP Genel Başkanına sesleniyorum. Yapılan uygulamaların adı siyasette bellidir buradan demokratik değil faşist rejimler çıkar” ifadelerini kullandı.

CHP’DEN YARGI MUAFİYETİ TEPKİSİ: “DERHAL BU TEHLİKELİ UYGULAMALARDAN VAZGEÇİN”

Tezcan’ın açıklamasını izlemek için tıklayınız.

TMMOB: OHAL ve KHK düzeni Türkiye’yi karanlığa sürüklüyor

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından yapılan açıklamada iç savaş KHK’sine ilişkin “Şiddeti özendiren, toplumsal çatışmayı körükleyen, hukukun üstünlüğü ilkesini yok sayan bu cezasızlık sistemi asla kabul edilemez!” denildi.

Açıklamada “AKP Hükümetini bir kez daha uyarıyoruz! Hükümet, kendi siyasal istikbali için ülkenin geleceğini karanlığa sürüklemeyi bırakmalıdır” ifadeleri yer aldı.  

TMMOB açıklamasının tam metni için tıklayınız.

ÖDP: İç savaş hamlesini boşa çıkaracağız

ÖDP Başkanlar Kurulu imzasıyla yapılan açıklamada “Siyasal İslamcı faşizm, OHAL-KHK darbesiyle kurumsallaştırılıyor. İktidarın, 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni bahane ederek, ‘sivil’ olarak tanımladığı cihatçı-faşist paramiliter güçler, son KHK’lerle devletin resmi – “hukuki” bir parçası olarak da tanımlanmaya başladı” denildi.

Açıklamada “12 Eylül öncesinde devrimciler, demokrasi güçleri halkın birleşik mücadelesiyle iç savaş oyunlarını nasıl boşa çıkardıysa bugün de iç savaş hamlesini halkın birleşik gücüyle boşa çıkaracaktır. İç savaşı boşa çıkararak Türkiye’nin ve halkın demokratik geleceğini de birlikte kuracağız” ifadeleri yer aldı.

ÖDP açıklamasının tam metni için tıklayınız.

EMEP: AKP adım adım faşist rejimin dayanaklarını oluşturuyor

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan konuya ilişkin resmi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “AKP adım adım faşist rejimin dayanaklarını oluşturuyor. 15 Temmuzda dağıtıldığı iddia edilen silahlarla oluşturulacak AKP milislerine cezasızlık getirilmiş oldu. Artık toplumsal muhalefette karşımıza sadece kolluk güçleri çıkmayacak, dokunulmazlık zırhlı milislerde olacak” dedi.

Gürkan ayrıca “AKP’nin linç yasasıyla ilgili hiçbir izahı yasayı meşrulaştıramaz, meşrulaştırmamalı” ifadelerini kullandı.

ESP: İç savaş ekenler direniş biçecekler

ESP’den yapılan açıklamada ise, 696 sayılı KHK ile hapishanelerde tek tip elbisenin ve “faşizmin paramiliter güçlerinin toplumsal direniş güçlerine ve halka dönük saldırı, infaz ve katliamlarının” cezasızlığının güvenceye alındığı kaydedildi.

Açıklamada “Tüm amaçları, direnen, teslim olmayan, hak arayan toplumsal ve siyasal mücadele dinamiklerini iç savaş yöntemleri ile ezmektir. Hesapları budur. Fakat evdeki her hesap şimdiye kadar olduğu gibi çarşıda bozulacaktır. Bu hesabı bozacak olan da işçilerin, emekçilerin ve tüm ezilenlerin antifaşist direniş için her yerde örgütlenmeleri olacaktır. Tek tip saldırısına da, paramiliter çetelere de geçit vermeyeceğiz! İç savaş ekenler direniş biçecekler!” ifadeleri yer aldı.

ESP açıklamasının tam metni için tıklayınız.

EHP: Sivil çeteleri milyonların mücadelesiyle parçalayacağız

EHP’den yapılan açıklamada, “Hâlihazırda kılıfına uydurarak yasal zemin kazandırdıkları HÖH, SADAT ve benzeri çetelerin cezasızlık zırhı ile kuşandırılmasıdır” denildi.

Açıklamada, “Toplumun mücadeleye katılmasının koşullarını oluşturmalıyız. Bu dar anlamda örgütlenmek olarak ifade edilemez. Rejime karşı çıkan herkesin vereceği en ufak emeği de en ufak fikri de içerebilen zeminler gidişatı durdurabilir. Buna açık olan herkes derhal harekete geçmelidir. Milyonların mücadelesi KHK rejimini durdurabilir” ifadeleri yer aldı.

EHP açıklamasının tam metni için tıklayınız.

SYKP: Gün birlik ve mücadele günüdür

SYKP Merkez Yürütme Kurulu’ndan yapılan açıklamada “Tüm demokrasi güçlerini; son çıkarılan KHK’larla üzerimize çökmeye çalışan ve gün geçtikçe koyulaşan zifiri karanlığa karşı, Anti Faşist Demokrasi Cephesinde birlikte olmaya, özellikle paramiliter güçlere giydirilen koruma zırhına ve cezaevlerinde başlatılmak istenen vahşete karşı siyasi tutsaklara sahip çıkmaya ve onlarla dayanışmaya çağırıyoruz. Gün birlik ve mücadele günüdür” denildi.

Halkın TKP’si: Paramilis terörüne geçit vermeyeceğiz

Halkın TKP’si, konuya ilişkin resmi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Tek tip faşizmine de paramilis terörüne de geçit vermeyeceğiz! #TekTipeGeçitYok” dedi.

Hükümet tarafından çıkarılan 695 ve 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK), dün Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında kamu görevinden ihraç edilen, göreve iade edilen ve rütbesi alınan TSK personeline ilişkin listeler ile hapishanelere tek tip kıyafet getirilmesi ve taşeronların kadroya alınmasına dair maddelerin bulunduğu KHK’ler arasında en dikkat çeken ve “tehlikeli’’ olarak yorumlanan madde 696 sayılı KHK'deki düzenleme oldu. KHK'nin 121'inci maddesinde yapılan düzenleme ile “resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına ve resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın darbe teşebbüsü ve terör eylemlerini bastıran kişilerin”  cezai sorumluluktan kurtulmaları sağlanıyor.

 

24 Kasım 2016'df yayınlanan 6755 sayılı OHAL Kapsamında alınması gereken tedbirler ile bazı kurum ve kuruluşlara dair düzenleme yapılması hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun 37. maddesinin 1. fıkrasında şu ifadeler yer alıyordu: “15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz.”

 

696 sayılı KHK’de yapılan düzenlemede ise söz konusu bu maddeye "Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır" ifadesi eklendi.

 

'İÇ SAVAŞ MADDESİ...' 

 

Yapılan son düzenleme ile “cezalandırmama” garantisi verilen resmi kolluk görevlilerinin yanı sıra resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın “terör eylemlerini bastıran kişilerin” de cezai sorumluluğu ortadan kaldırılmış oldu. 

 

Başta hukukçular ve siyasetçiler olmak üzere, yoğun tepkileri beraberindeki getiren bu düzenleme için “iç savaş maddesi” tanımlaması yapıldı.

 

ZİLAN KATLAMI'NDA AYNI MADDE 

 

Söz konusu düzenleme, Kürtlerin tarihsel hafızasında canlılığını koruyan Zilan Katliamı ve sonrasını hatırlattı. 

 

Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra İhsan Nuri Paşa ve birleşik Kürt örgütü Xoybun'un öncülüğünde 1928’de başlatılan Ağrı İsyanı’nı bastırmak için Ferik Salih Omurtak komutasında bölgeye gönderilen ordu, 1930 Temmuz’unda Van’ın Erciş ilçesinde yer alan günümüzde “Hatun Çukurovası” olarak bilinen Zilan Deresi'nde bir katliama imza atar. 

 

47 BİN KİŞİ KATLEDİLDİ

 

16 Temmuz 1930 tarihli yarı resmi nitelikli Cumhuriyet gazetesine göre katliamda 15 bin kişi, Kürt yazar H. Serdi'ye göre ise 47 bin köylü, kadın, çocuk ve yaşlı katledildi. 

 

Cumhuriyet gazetesi, 16 Temmuz 1930 tarihli sayısında Zilan Deresi’nde gerçekleştirilen katliamı şu sözlerle duyurur: “Ağrı eteklerinde eşkıyaya iltica eden köyler tamamen yakılarak ahalisi Erciş’e sevk edilip ve orada iskan olunmuştur. Zilan harekatında imha edilen eşkıya miktarı 15 binden fazladır. Harp pek müthiş bir tarzda cereyan etmiş, Zilan deresi lepalep cesetle dolmuştu.”

 

Katliamlar 1930 yılı boyunca devam etti. Harekatta 44 köy tamamen yok oldu, Zilan, 20 yıl boyunca yasak bölge ilan edildi. Katliamdan sağ kurtulanların da büyük çoğunluğu, sürgünün ağır şartlarına dayanamayarak yollarda ya da yerleştirildikleri bölgelerde hayatlarını kaybetti. 

 

Fransa’da Stendhal Üniversitesi’nde tarih doktorası yapan tarihçi Sedat Ulugana’ya göre, “katliamdan sonra bölgede kimlerin devlet memuru olabileceği, yöneticilerin, belediye başkanlarının ve iş adamlarının hangi ailelerden seçileceği bile sistematik bir plan çerçevesinde yürütüldü. Katliama milis olarak katılan kimi yerli ailelerin zenginliği ise katliamda hayatını ve topraklarını kaybedenlerin malları ve mülkleri üzerinden yükseldi.”

 

Bununla da yetinilmeyip, sonrasında Meclis’te çıkarılan bir yasa ile katliamda yer alanlar yargılanmaktan kurtarıldı. 

 

'BEKÇİ, KORUCU, MİLİS VE AHALİ'YE SUÇ AFFI'

 

20 Temmuz 1931 tarihli ve 1850 sayılı Kanun’un 1’inci kaddesinde şöyle deniyordu: “Erciş, Zilan, Ağrı dağ havalisinde vuku bulan isyanda, bunu müteakip Birinci Umumi Müfettişlik mıntıkası ve Erzincan Pülümür kazası dahilinde yapılan takip ve te’dip hareketleri münasebetiyle 20 Haziran 1930’dan 1 Kanun-ı Evvel 1930 tarihine kadar askeri kuvvetler ve devlet memurları ve bunlar ile birlikte hareket eden bekçi, korucu, milis ve ahali tarafından isyanın ve bu isyanla alakadar vak’aların tenkili emrinde gerek müstakilen ve gerekse müştereken işlenmiş ef’al ve hareket suç sayılmaz.” 

 

87 YIL GEÇTİ BİRŞEY DEĞİŞMEDİ

 

Zilan Katliamı sırasında yaşanan olayların aydınlatılması amacıyla 2010 yılında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekilleri tarafından Meclis Araştırması açılması için verilen önergede, çıkarılan bu yasa için “Dönemin iktidarlarına göre ise; ‘İsyan mıntıkasında işlenen fiiller suç sayılmaz’dı. Bölge, ‘serbest atış alanı’ydı. 20 Temmuz 1931 tarih ve 1850 Sayılı Kanun'la bu teyid edilmiştir” ifadeleri yer aldı. 

 

1930 yılından bugüne üzerinden 87 yıl geçen katliamın ardından çıkarılan yasa ile bugün AKP Hükümeti'nin, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çıkardığı 696 sayılı KHK arasında herhangi bir farkın olmaması Zilan katliamından bugüne hiçbir şeyin değişmediğini gözler önüne serd




Kaynak: Haber ajansları,sendika.org

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1304 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER T. Muhalefet Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI