Tweet |
İktidardan her ne pahasına olursa olsun ayrılmak istemeyen AKP savaş naraları atıyor
İktidardan her ne pahasına olursa olsun ayrılmak istemeyen AKP “Lideri” Erdoğan savaş naraları atmaya devam ediyor.
7Haziran genel seçimlerin, bölgedeki gelişmelerin(Tel Abyad’ın PYD’nin eline geçmesin) sonucunu hazmetmeyen iktidar ve onun zihniyetindeki basın, güçler özelikle de Kobani’de ki İŞİD katliamıyla cesaretlenip Tampon bölge özlemlerini dilendirmeye başladılar.
Savaş senaryolarında başı çeken “Harekât planı hazır” manşetiyle çıkan Yeni Şafak gazetesi 35-40 km derinliğinde,110 km uzunluğundaki tampon bölge için hazırlıkların son kertede olduğunu iddia eti.
Suriye sınırında PYD’nin silahlı kolu YPG ile IŞİD arasında giderek yaygınlaşan çatışmalarAnkara’yı da hareketlendirdi.
Başkentte yapılan güvenlik zirveleri, Genelkurmay Başkanlığı’na Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yazılı talimat verilmesiyle sonuçlandı. Genelkurmay Başkanlığı’nın “ihtimaliyat hesaplarını” masaya yatırarak gelişmelere göre uygulanacak harekat planlarını hazırlamakta olduğunu, bu planların sınır bölgesinde gerektirdiği askeri hazırlıklara “en üst seviyede” başladığını söyleyelim.
Ankara’da hükümetin ve Genelkurmay’ın üzerinde yoğunlaştığı konu Afrin ile Kobani arasındaki Cerablus bölgesi.
Bu bölgenin tümüyle YPG’nin veya İŞID’in kontrolüne geçmesi halinde İdlib ve Halep’ten gelebilecek yüz binlerce göçmen ile terör saldırıları ve açılacak koridorda bir devlet yapısının oluşturulması riskleri Türkiye için ciddi “tehdit” olarak algılanıyor. Ankara, hazırlıklarını bu riski esas alarak yapıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “güneyimizde yeni devlet kurulmasına asla müsaade etmeyiz” sözlerini bu bağlamda okumak gerekiyor.
|
Milliyet Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan’ın askeri kaynaklara dayandırarak kaleme aldığı yazıda askerin “resmi-yazılı emir” istediği belirtilmişti. Yeni Şafak ise Davutoğlu’nun Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e bu emri verdiğini, askerin buna karşın hukuki gerekçelerle çekinceli olduğunu savundu.
Seçenekler
Yeni Şafak’ın senaryosuna göre, Ankara iki seçenekli hareket planı için hazırlıklara başladı.
Birinci seçenekte Türkiye ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin hava operasyonlarının Türkiye’nin güvenliğini tehdit ettiğini söyleyecek. Operasyon sürecinde ABD ve NATO ile düzenli görüşülecek, destek alınması halinde asker en az 2 yıl bölgede konuşlanacak.
Operasyona uluslararası destek alınamaması durumunda ise ikinci seçenek devreye sokulacak. İkinci seçenekte İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki Hizbullah kamplarının güvenliğini tehdit ettiğini söyleyerek tek yanlı tampon bölge ilan etmesini içeren ve BM kararı aramadığı “Güney Lübnan” modeli gündeme getirilecek. Bu seçenekte asker daha kısa süre bölgede kalacak ama sonrasında bölgeyi eğitim ve destek vereceği silahlı çetelere bırakacak.
‘IŞİD’le mücadele’ denilerek sunulacak
IŞİD’in Tel Abyad’dan çekildikten sonra stratejik noktalara ve Mare hattına yönelmesiyle bölgedeki sivillerin ve muhalif güçlerin doğrudan hedef olacağını düşünen askeri yetkililer, bölgede koruyucu kalkan oluşturulmasına karar verdi.
TSK ve MİT tarafından cuma gününe kadar tamamlanacak plan, ABD başta olmak üzere koalisyon güçleriyle de “Türkiye IŞİD terör örgütü ile mücadelede kararlı” mesajı vermek üzere paylaşıldı. Dışişleri Bakanlığı da operasyonun gerekçelerini anlatmak için bir diplomasi atağı için hazırlıklara başladı. İlk etapta ABD, Suriye ve İran ile görüşülmesi belirlendi.
‘Top sesleri’ ve teyakkuz açıklaması
Suriye’de tampon bölge oluşturulması için “düğmeye basıldığı” haberleriyle birlikte Suriye sınırındaki hareketlilik de egemen medyanın başlıca gündemi haline geldi.
Öğle saatleri itibariyle Kilis’in karşısındaki Halep’in Azez kasabasından ve Bab Es-Selame Sınır Kapısı yakınlarından çatışma ve top sesleri yükselmeye başladı. Patlamalarla birlikte Kilis’te tedirginlik artarken, sınır hattındaki askeri birliklerin ise teyakkuze geçirildiği belirtildi.