Bugun...



İşçilerin gözüyle OHAL-Darbe: Böyle giderse olan yine bize olacak!

Kocaeli'deki Ford Otosan işçisi Kayseri’den mektup yazan işçinin darbe girişimi ve OHAL sonrasında 'Ne yapmalıyız' sorusuna cevap verdi.

facebook-paylas
Tarih: 28-07-2016 23:14

İşçilerin gözüyle OHAL-Darbe: Böyle giderse olan yine bize olacak!

Kocaeli'deki Ford Otosan işçisi Kayseri’den mektup yazan işçinin darbe girişimi ve OHAL sonrasında 'Ne yapmalıyız' sorusuna cevap verdi.

 

Taleplerimizden sözleşmemizden haklarımızdan vazgeçmemeliyiz

 

 

Tuncay SAĞIROĞLU’NUN haberi;

OHAL bahanesine karşı birlik olmak önemli

Darbe girişimi ve OHAL ilanı işçiler arasında politik tartışmayı hızlandırırken bir taraftan da bir bölünme de yarattı.

Darbe girişimi ve OHAL ilanı işçiler arasında politik tartışmayı hızlandırırken bir taraftan da bir bölünme de yarattı. Çerkezköy B/S/H fabrikasında da işçilerin bugünlerde en önemli tartışma konuları darbe, demok-rasi, OHAL. Gelişmelerin ve OHAL’in ilanının, başta 2017 sözleşmesi olmak üzere birçok açıdan kendilerini olumsuz etkileyeceğini aktaran işçiler, “Metal patronları OHAL’i bahane edebilir. Bunun karşısında birlik olmak önemli” dedi.

 

Ağırlıklı olarak AKP’ye oy veren işçiler ile AKP karşıtı işçiler arasında süren bu tartışma ortak sorunların üstünü örtüyor. Darbenin engellenmesinden sonra neler olacağı konusunda ise işçiler karamsar bir tablo ortaya koyuyor. “Demokrasi nöbeti” eylemlerine katıldıklarını söyleyen bir B/S/H işçisi, kendisi de dahil birçok işçinin kaygı içinde olduğunu belirtiyor. Kendisinin de darbeye karşı olduğunu söyleyen başka bir B/S/H işçisi ise işçiler olarak darbeye karşı çıkmakta bile bölündüklerini dile getiriyor.

 

GÜVEN SORUNU

Fabrikadaki bölünmenin darbe engellendikten sonra ortaya çıkan yeni durum üzerinden gerçekleştiği görülüyor. İşçilerin bir kısmı OHAL’in darbecilere ve “FETÖ”ye karşı ilan edildiğini söylerken bir kısmı ise OHAL’in işçiler de dahil her şeyi etkileyeceğini dile getiriyor. Bir B/S/H işçisi aslında meselenin Cumhurbaşkanına güvenip güvenmeme meselesi olduğunu belirtti.

 

“Bundan sonra işçilerin durumu nasıl olur?” diye sorduğumuzda ise büyük bir kısmı “Kötü olur” cevabını verdi. Gelişmelerin ve OHAL’in ilanının, başta 2017 sözleşmesi olmak üzere birçok açıdan kendilerini olumsuz etkileyeceğini aktardı. Metal direnişinden dolayı 2017 sözleşmesinin iyi olacağını beklediklerini belirten işçiler, “Ama bu süreci metal patronları değerlendirerek. OHAL’i bahane edebilirler” dedi. İşçiler, aynı zamanda baskıların artacağını, kıdem tazminatı gibi birçok yasal haklarının da ellerinden alınacağını söyledi.

 

BİRLİK OLMAK ÖNEMLİ

Bir taraftan darbeye karşı çıkarken diğer taraftan, kendi çalışma ve yaşam koşullarının daha da kötüleşmesi kaygısı taşıyan işçiler, “Sıcak gelişmelerin olduğu bugünler geride kalacak ve kendi sorunlarımızla daha da ağır bir şekilde yüz yüze kalacağız. Bunun karşısında birlik olmak önemli” dedi.

İstanbul’dan bir liman işçisi OHAL ile ilgili düşünceleri Evrensel'e yazdı

İstanbul’dan bir liman işçisi

Hedef  diktatörlükse durum kötü

Bir toplumun veya ülkenin başına geçmiş en kötü iktidar olsa dahi askeri darbeden iyidir. Neden mi? Askeri darbe ülkeyi başarıya, gelişime götürmez veya işsizlik sorununu çözmez. Aksine 40 yıl geriye götürür. Şu an insanlara önerim, lütfen geçmişine dönüp baksınlar. Çünkü insan geçmişine bakarak geleceğine yön verir. Demek istediğim darbe hiçbir ülkeyi başarıya götürüp, işçiye bir şey kazandırmamıştır. Aksine ikisini birden yok etmiştir.

 

Fakat şu da göz ardı edilmemelidir. Darbelere zemin hazırlayan diktatörlük sevdasıdır. Bir toplumda diktatörlük ortaya çıkarmak hedefinde olan bir kişi, kesimleri ancak dini, dili ve ırkıyla kandırabilir. Kısacası demokratik bir ülkede kendini halka adamış bir hükümet seçilirse her şey güzel geçer ama hedefi diktatörlükse her şey kötü geçer. İşte en büyük kanıtı yaşadıklarımızdır.

 

Antalya Organize Sanayi’den plastik işçisi Tugay Öztürk OHAL ve darbe girişimi ile ilgili Evrensel'e yazdı

Darbeye de OHAL’e de HAYIR

Tugay ÖZTÜRK

Antalya Organize Sanayi’den plastik işçisi

15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin püskürtülmesinin ardından, olağanüstü halin (OHAL) devreye sokulması, biz işçiler arasında da tartışmalara ve farklı yorumlara yol açtı.

 

Kimileri OHAL’in gerekli olduğunu, devletin içine sızmış olan Cemaat yapılanmasının temizlenmesi için, OHAL’ in ilan edilmesinin çok yerinde bir karar olduğunu söylüyor. Hatta ve hatta devletin içine sızan yapının tamamen kazınmadan, OHAL’ in kaldırılmaması gerektiğini savunuyor.

 

Ama şu bir gerçek ki, darbeler,  OHAL’ler, baskıcı politikalar hiçbir zaman, biz işçilerin ve emekçilerin yararına olmamış, hep kazanılmış haklarımızın elimizden alındığı zamanlar olmuştur.

 

Darbe girişimcilerini yakalamak veya yargılanmalarını sağlamak için OHAL ilan edilmesi gerekçe olmamalıdır.

 

12 Eylül askeri darbesinden sonra, en çok acıyı ve yokluğu çeken de yine biz işçiler ve emekçiler oldu. 24 Ocak kararlarının devreye sokulması, bizler üzerine ağır bir yük getirdi.

 

Zaten zor olan çalışma koşulları yeni hak gasplarına, düşük olan ücretlerin daha da geriletilmesine, zam taleplerinin bastırılmasına ve türlü çeşitli zamlar ve vergilere neden olacaktır.

 

Kıdem tazminatını kaldırmak için elinden gelen her şeyi yapan AKP Hükümeti, zorunlu bireysel emeklilik sistemini de hayata sokmaya çalışacak, ücretlerimizden zorla kesinti yapacaktır. Kuş yemi kadar olan ücretlerimizden kesile kesile bizlere hiçbir şey kalmayacaktır.

 

Taşeron sistemini daha da güçlendirecek, kırık dökük olan iş güvencemiz elimizden alınacaktır. Özel istihdam büroları adı altında, modern kölelik dayatılıyordu, bu darbe girişimiyle, sistem daha da baskıcı hale getirilmeye çalışılacak.

 

İşte bu bakımdan OHAL uygulamasının biz işçi ve emekçilerin haklarımızı gasbetmesine asla izin vermemeliyiz.

 

Hem darbeye, hem de tek adam sistemine karşı yapılması gereken de, işçiler, emekçiler ve bu ülkenin tüm ezilen halkları olarak, ortak bir mücadeleyi, işyerlerimizde, sokaklarda ve meydanlarda hayata geçirmektir.

Öncelikle merhaba. Geçtiğimiz gün Kayseri’den bir arkadaşımız yazdığı mektupta memleketin gidişatını değerlendirmiş ve bundan sonra “Ne yapmalıyız?” diye sormuştu. Ben de kendi fikirlerimi paylaşıp tartışmayı buradan sürdürmek istiyorum.

 

15 Temmuz gecesi yaşananlar pek çok yönüyle tartışıldı. O geceden bu yana bütün televizyon kanalları aynı şeyleri tekrar tekrar yayımladı. Peki bundan sonra biz işçilerin emekçilerin yaşamında ne gibi değişiklikler olacak?

 

Öncelikle belirtmem gerekirse memleketin iyiliğini isteyen herkes darbeye karşı çıkmalıdır. O gece de zaten öyle oldu. Hangi partiye, dine mensup olduğuna bakılmaksızın herkes sokağa taştı. Fakat daha sonra yaşananlar, AKP’nin çağrıları hâlâ sokakta olmayı anlamsızlaştırıyor. Halkın üzerine ateş açılması nasıl kabul edilemez ise askerlere yapılanlar da öyle kabul edilmemeli. Ben, ilk gece sokağa çıkan pek çok insanın o görüntüden sonra evine çekildiğini düşünüyorum. Bir de, ülkenin gerçek demokrasiden yana olan kesimlerinin, solcularının sokağa çıkmamasını pek çok insan eleştiriyor. Bu eleştiriler haklı olmakla beraber sokağa çıkmayan bu insanların darbeye alkış tuttuğu şeklinde yorumlanmamalı. Yıllardır hükümetin antidemokratik uygulamalarına karşı o güçler sokaklardaydı. Bir diğer yanı, 15 Temmuz gecesi sokağa çıkanların sayıca oranını bilmediğimizi düşünüyorum. O gece aynı görüşte olmayan pek çok insan sokaktaydı.

 

Şu an geldiğimiz noktada eğer demok-ratik bir ülkede yaşıyorsak; darbeye kalkışan herkesin yargılanması gerekir, işkence veya dayağa uğraması değil! OHAL ilanı televizyonlarda biz işçileri etkilemeyecekmiş gibi anlatılıyor. Ama ben öyle olduğuna inanmıyorum. Şu anda TİS sürecinin başladığı fabrikalar var, bizim sürecimiz de yaklaşıyor. Patron da, sendika da OHAL’i bahane ederek işçinin talebini yokuşa sürebilir. Direnişe geçmek istesek “OHAL var, ne grevi” diyebilirler. Bence, biz işçiler olarak darbeye karşı nasıl sokakta birleştiysek, OHAL bahanesiyle bizi geri düşürmeye çalışanlara karşı da aynı birliği göstermeliyiz, bu oyuna gelmemeliyiz. Çünkü biz işçilerin yanındaki işçi arkadaşından başka güveneceği kimse yok.

 

Daha önce yaşanan darbelerde de birileri güç gösterisi yaparken, olan yine vatandaşa olmuştu. Hem ısrarla AKP’nin kandırıldığını söyleyenlere sormamız lazım: “Nasıl oluyor da düne kadar yan yana yürüdünüz bu insanların askeriyeye devlete sızdığından haberiniz olmuyor? Bunca yıl sessiz kaldınız da darbe girişimiyle mi uyandınız?”

 

Ve son olarak; Ford’da darbe girişimi öncesinde cuma namazlarını insanlar gazete parçalarının üzerinde, soyunma odalarında kılıyorlardı. Ama darbe girişiminin hemen ardından her cuma işçilerin servislerle fabrikanın dışındaki camilere taşınacağı, molanın 1 saate çıkacağı, bu yüzden de cumartesi günleri yarım saat fazla çalışacağımız söylendi. Düne kadar işçilerin ibadetine saygı göstermeyen Ford Otosan ne oldu da böyle bir şey yapıyor? Ya darbenin arkasından bazı şeyleri düşünerek bunu yapıyorlar, ya da sözleşme süreci yaklaşırken işçiye hoş görünmek istiyorlar.

 

Sözlerimi bitirirken; OHAL ilanı bizim için geri durmak değil, tam tersine daha yüksek sesle konuşmamız gereken bir süreci getiriyor. Taleplerimizden, sözleşmemizden, haklarımızdan vazgeçmemeliyiz...




Kaynak: Evrensel gazetesi

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 946 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Emek Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI