Bugun...



Seçim hükümetinde yer alan HDP’li Bakanlar istifa etti

Seçim hükümetinde yer alan HDP’li Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan ve AB Bakanı Ali Haydar Konca görevi bıraktı, Davutoğlu istifaları kabul etti. 28 Ağustos’ta kurulan seçim hükümetine HDP kontenjanından giren Kalkınma Bakanlığı ve AB Bakanlığı koltuklarında 26 gün oturan Doğan ve Konca, istifa kararlarını Bakanlar Kurulu devam ederken açıklayarak Başbakanlık binasından ayrıldılar. Başbakanlık’tan konuyla ilgili yapılan açıklamada ise, şunlar söylendi:

facebook-paylas
Tarih: 22-09-2015 01:40

Seçim hükümetinde yer alan HDP’li  Bakanlar istifa etti

Seçim hükümetinde yer alan HDP’li  Bakanlar istifa etti

Seçim hükümetinde yer alan HDP’li Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan ve AB Bakanı Ali Haydar Konca görevi bıraktı, Davutoğlu istifaları kabul etti. 28 Ağustos’ta kurulan seçim hükümetine HDP kontenjanından giren Kalkınma Bakanlığı ve AB Bakanlığı koltuklarında 26 gün oturan Doğan ve Konca, istifa kararlarını Bakanlar Kurulu devam ederken açıklayarak Başbakanlık binasından ayrıldılar.

Başbakanlık’tan konuyla ilgili yapılan açıklamada ise, şunlar söylendi:

“Bakanlar Kurulu Toplantısı sırasında Avrupa Birliği Bakanı Ali Haydar Konca ve Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan Bakanlar Kurulu üyeliğinden istifalarını Başbakan Davutoğlu’na sunmuşlardır. Başbakan Davutoğlu, istifaları kabul etmiştir. Başbakan Davutoğlu, anayasal zorunluluk gereği oluşturulan seçim hükümetinde yer almaları sebebiyle teşekkür etmiş ve hükümete katılmak kadar ayrılmanın da kendi kararları olduğunu ifade etmiştir. İlgili bakanlıklar için en kısa sürede yeni görevlendirmeler yapılacaktır”

Müslüm Doğan ve Ali Haydar Konca: Siyasete darbe yapan AKP hükümetinin kendisi 

Parti kararı olarak verilen istifalarının gerekçelerini açıklamak üzere düzenledikleri basın toplantısında Konca konuştu.

İstifalarını verirken Bakanlar Kurulu’nda olanları da anlatan Konca, “Cizre’den başlayarak gördüğümüz muameleyi anlattık” dedi. Konca, Davutoğlu’nun istifalarının karşısında verdiği tepkiyi “Muhatap olmadı, hendeklerden falan söz etti” sözleriyle aktardı. Konca, kurulda Başbakan Ahmet Davutoğlu ve kendileri dışında kimsenin konuşmadığını aktardı.

Konuşmasında “Sıkıyönetim günlerini bile aratan bir savaş konseptinin devreye konduğunu” savunan Konca, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fiili olarak rejimi değiştirdiğini ifade etmesi, anayasal düzenleme istemesi bile darbe konseptini açık bir şekilde ele vermiştir” dedi.

“Bu koşullarda seçim güvenliğinin olmadığını” söyleyen Konca, “(Erdoğan’ı) 7 Haziran’da başkan yaptırmadığımız gibi 1 Kasım’da tekrar başkan yaptırmayacağız. AKP zihniyetini 1 Kasım’da iktidardan alacağız” dedi.

Ali Haydar Konca’nın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Fiilen görevi yürütmedeki olumsuzluklar, zorluklar nedeniyle bugün istifa etmiş bulunuyoruz. Bu istifa gerekçelerimizi açıklamak üzere toplantıyı yapıyoruz. Bilindiği gibi 13 yıldır tek başına ülkeyi yöneten AKP iktidarı 258 vekille tek başına iktidarı kaybetmiş, bu yönüyle 7 Haziran’da halklarımız, tüm sorunların çözümü için müzakere, uzlaşma, toplumsal barış ve TBMM çatısı altında gerçekleştirme görevi tanımlamıştır.

Saray ve talimatlandırdığı AKP tüm kamuoyunun gözleri önünde bir savaş ve darbe konseptini yürürlüğe konmuştur. Saray tarafından tekmelenen çözüm masası seçim sonrası tamamen devrilmiş, olağanüstü, sıkıyönetim günlerini bile aratan savaş konsepti devreye konmuştur.

Kürt illeri başta olmak üzere tüm Türkiye cehennem yerine pervasızca çevrilmiştir. Polis, asker, gerilla, kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmaksızın yaşamını yitirdiği kanlı bir girdaba Türkiye itilmiştir. Savaşın daha çok boyutlandırılacak sürdürüleceği mesajı Saray ve AKP tarafından belirtilmektedir.

38 gün boyunca koalisyon görüşmelerinin yürütüldüğü Sayın Kılıçdaroğlu bile AKP’nin kendilerine koalisyon arayışıyla gelmediğini belirtmiştir.

Seçim öncesinden mevcut yasalar ve anayasayı rafa kaldıran AKP seçim sonrasında açık bir şekilde ihlaller yaparak suç işlemişlerdir. Hükümet kurma süresine 1 hafta kalmasına rağmen Sayın Kılıçdaroğlu’na hükümet kurma görevi verilmemesi, tarafsızlık ve bağımsızlık sadece iki örnek olarak gösterilebilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fiili olarak rejimi değiştirdiğini ifade etmesi, anayasal düzenleme istemesi bile darbe konseptini açık bir şekilde ele vermiştir.

Bu konseptin tüm ülkede, Cizre, Şırnak, Lice, Silvan, Varto başta olmak üzere tüm dünya görmüştür.

Darbe ve savaş konseptine tepkiler, polis ve asker cenazelerine kadar haklı ve güçlü bir şekilde yansımıştır.

Saray ve köşklerde devletin kaynaklarını yağmalayanlar, kendi çocuklarına çürük raporu alanlar, bedelli yaptıranlar, iktidar savaşı cephesine yoksul ve emekçi çocukları göndermiştir.

Devrilen çözüm ve koalisyon masalarının sorumluluğu tüm halklarımız tarafından bilinmesine rağmen HDP ve diğer muhalefet partilerine fatura edilmiştir.

Açıkçası AKP’nin darbe ve savaş  politikasına karşı olduğunu söyleyip tezkereye onay vermenin izahı olamaz.

Bizler, daha önce seçim hükümetine neden dahil olduğumuzu defalarca ifade etmiştik. Bugün, tüm bu gerekçeleri tekrar sıralamaya gerek yok ancak, kısaca AKP’nin darbe savaş politikalarına karşı parti ilkelerimiz ve halkımızın değerleri doğrultusunda karşı koyduk.

Savaş tezkeresini gayrı hukuki olarak TBMM’ye sevk edilmesine karşı çıktık. İlk kez müstafi hükümetin savaş tezkeresine kabine üyeleri olarak ret oyu verdik. Barışın sesinin kabine üyesi olarak duyurmanın gayreti içinde olduk. Katliam girişimleri yaparken siyasi sorumluları, bürokratları uyardık. Cizre’de 8 gün sokağa çıkma yasağıyla 24 yurttaşımız katledilirken halkımızın yanında yer aldık. 35 günlük bebeğin, 10 yaşında çocuğun, 70 yaşındaki kadının devlet kurşunu tarafından öldürülmesini duyurduk.

Basın kuruluşların yapılan baskılara karşı basın özgürlüğünün yanında olduk. Siyasi soykırım operasyonlarına karşı durduk. Teşhir etmeye çalıştık.

AKP’siz kabine sıralarının mümkün olduğu umudunu yeniden yaşadık. Açık ve net şekilde ortaya koyuyoruz ki savaşı uygulamaya koyan da, siyasete darbe yapan da AKP hükümetinin kendisidir.

Biz AKP’yi teşhir ettik. AKP’siz seçeneğin var olduğunu gösterdik. 90 yıllık asimilasyonun yerle bir olduğunu gösterdik.

Bizler, barış, demokrasi kardeşlik ve adalet mücadelesinin bir parçası olarak çekiliyoruz.

AKP’nin sonunun yaklaştığı bugünlerde 1 Kasım seçimlerine hazırlanıyoruz. 7 Haziran’da başkan yaptırmadığımız gibi 1 Kasım’da tekrar başkan yaptırmayacağız. AKP zihniyetini 1 Kasım’da iktidardan alacağız.

Bakanlar Kurulu’nda biz istifa gerekçelerimizi çok özet olarak anlattık. O da kendi görüşlerini dile getirdi, teşekkür ettik, ayrıldık. Gerekçelerimizi çok net koyduk, tartışma yaşanmadı. Ben Vartoluyum, bu kabinede yer aldığım için Varto’dan lanetleyen telefonlar aldım. Bu koşullarda seçim güvenliğinin kesinlikle olmadığı yönde beyanlarımız oldu. Cizre’de İçişleri Bakanlığı ve valinin krizi yönetemediğini, benim ulaşmak istemememe rağmen ulaşamadığımı söyledim.  Davutoğlu benle muhatap olmadı, hendeklerden falan söz etti.

 




Kaynak: AJANSLAR

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 778 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Siyasi Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI