Tweet |
Soma Katliamı’nın 2. Yılında Halkevleri Hukuk Dairesi ve Türkiye Sosyal Bilimler Derneği (TSBD) tarafından yapılan Soma Katliamı’nın dünü ve bugününü anlatan etkinlik Mimarlar Odası’nda gerçekleştirildi
Soma Katliamı’nın 2. Yılında Halkevleri Hukuk Dairesi ve Türkiye Sosyal Bilimler Derneği (TSBD) tarafından yapılan Soma Katliamı’nın dünü ve bugününü anlatan etkinlik Mimarlar Odası’nda gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Ankara Üniversitesi ve TSBD’den Gamze Yücesan Özdemir’in yaptığı etkinliğe TSBD adına Çoşku Çelik ve Çağrı Kaderlioğlu Bulut katılırken, Av. Sercan Aran ve Av. Deniz Özbilgin de Halkevleri Hukuk Dairesi ve Soma aileleri adına katıldı.
Etkinli, Gamze Yücesan Özdemir’in Soma Katlimı’nın yıldönümü vesilesiyle yaptığı açılış konuşması ve “Bu katliamı ne olursa olsun biz unutmyacağız” sözleriyle başladı. “Soma bir doğa felakati değil bir sosyal felakettir” diye Yücesan, bu katliama dair problemli alanları tespit ettik” dedi ve ekledi:
Somada tüm sorumluluk işverene yüklendi. Oysa ki sorumluluk yapısal süreçlerde aranmalıdır.
Soma bir iş kazası olarak tanımlanıyor. Oysa Soma iş kazası değil, yavaş yavaş hazırlanış bir faciadır.
Soma tek bir hadiseymiş gibi duruyor. Ancak Soma tek değil. Yeni Somaların ortaya çıkmaması nedenselliğin araştırılması gerekir.
Bu katliamdaki parçalı analizleri bir bütün olarak görmek gerekir.
Ve bu katliamda işçi hatalarında çok fazla eğiliniyor.
Açılış konuşmasının ardından ilk sözü alan Çağrı Kaderlioğlu Bulut sosyalbilimcilerin bu facianın ‘neden gerçekleştiğine’ odaklandıklarını söyledi. Kaderlioğlu şöyle devam etti:
Soma’da hükümet, şirket ve sendika ittifakıyla bu facia ortaya çıktı diyebiliriz. Vardiayalar yer altında yapılması, yemek molaların 15 daikaya indirilmesi, 5 dakikalık molaların bile engellenmesi, AKP mitinglerine işçilerin zorla götürülmesi… Tüm bunlar olduğunda ise işçiler çalışma koşullarına ilişkin sendikaya şikayette bulunduğunda sendika şikayet eden işçileri şirkete ispiyonuyor ve gereğinin yapılmasını talep ediyor. Denetimsizlik olmaldığı ve bu işbirliği olduğu için katliam adım adım geldi.
Kaderlioğlu’ndan sonra söz alan TSBD’den Coşku Çelik ise İşçilerle yapılan görüşmelerden bahsederek “Soma’nın yerlileri ne oldu da madene inmeye başladı?” sorusuna yanıt verdi. Soma’da dayıbaşılık sisteminin yaygın olduğunu belirten Çelik, bu sistem yüzünden işçilerin birbirlerinden haberleri olmadığını belirtti. Çelik “Ekipler biribirini tanıdığı için katliam sonrası birbirlerini bulmaları çok zor oldu” dedi. Ayrıca katliamdan sonra kentte ayaklanma olmasın diye birçok şey yapıldığını ekleyen Çelik ailelerin kredi kartları borçları ertlenmesinden, esnaflara kredi verilmesine kadar hükümet tarafından desteklendiğini belirtti.
Çelik’tan sonra Halkevleri Hukuk Dairesi ve Soma aileleri adına söz alan Av. Deniz Özbilgin Soma gibi davaların toplumsallaşması gerektiğini, bu davalara müdahale yapıldıkça kazanımla sonuçlanabilceğini söyledi. Özbilgin “Böyle davaların bir çoğunda aileler ikna ediliyor ve şikayetlerini geri çekiyor. Eğer bu davalara dışardan katılım olmazsa bu davalar geçip gidecek. Eğer orada mağdur olan insanlara hukuken arkalarında olduklarını hissetirmezseniz daha sonra o aileler ve yakınları hiçbir davada tanık olmaz. Bu davalrın peşini bırakayacağız ki unutmayalım ve unutturmayalım” dedi.
‘İşçilere kağıt üzerinde eğitimler verilmiş’
Özbilgin’den sonra söz Soma Davası’nı sürecin başından itibaren takip edene Halkevleri Hukuk Dairesi’nden Av. Sercan Aran ‘da dava sürecine dair bilgi verdi. Sendika başkanının şirketle yakın ilişkisi bulunduğunu söyleyen Aran 2011 yılında madende bir işçinin ölmesi ve işçilerin greve gitmesine sendikanın hiçbir şekilde destek vermediğini hatırlattı. Yine dava süreci boyunca sanıkların ölen bir işçiye bütün suçları yıkmaya çalıştıklarını belirtti. Ayrıca Soma’da yapılan denetimlerde işçilere kağıt üzerinden eğitimler verildiğini, mühendislerin dahi maskeleri nasıl kullanması gerektiğini bilmediğini söyledi.
Av. Sercan Aran’ın dava sürecine dair bilgilendirmesinden sonra salondan gelen katkılarla etkinlik sona erdi.