Adım adım tırmanan tek adamlık, otoriteleşen yürütme. Her gün bir başkasına tanık olduğuz katliamlar, hak ve özgürlük mücadelesine saldırılar.
Bölgemizde küresel güçlerin rant, yeni pazar uğruna güç denemeleri, devam ede gelen karmaşık kirli ilişkiler yumağı içinde kapitalizmin biraz daha derinleşerek devam eden krizinin yükünü halklara yükleme çabaları. Ülkeyi yönetenler, bölgede her türden karanlık, kirli ilişkiler içinde Katar, Suudi destekli “Halep Fatihi” olarak tarihe geçme hayalleri içindeler.
İktidara yapışmış, hiçbir şekilde ayrılmak istemeyen, ne pahasına olursa olsun iktidar kalmak, isteyen AKP ve onun tabi “lideri” vesayeti altında ki bir yürütme koşullarında 1 Kasım’da sandığa gidiyoruz.
Devrimciler, demokratlar, komünistler mutlaka sandığa gitmeli, HDP demeliyiz. Cumhurbaşkanlığı, 7 Haziran seçimlerinde ve sonrasında HDP’in gösterdiği performans, izlediği politika eksiklikleriyle beraber bizim mutlaka sandığa gitmemiz, HDP ‘ne sahip çıkmamız gerektiği gösteriyor.
Küresel güçler ve onu yerel işbirlikçileri, HDP’yi sisteme monte ederek bir görev(Kür özgürlük mücadelesinin emek ve demokrasi güçlerle kucaklaşarak Barışçı, özgürlükçü, eşitlik yaşanası demokratik bir ülke yaratma mücadelesinden koparmak) yüklemek istediklerini hepimiz biliyoruz. İşte bu oyunu bozmak, boşa çıkarmak için sandığa gitmeli, HDP’yi TBMM’de güçlü kılınmalıdır.
Sandıktan HDP’yi güçlenmiş olarak çıkarırsak sokaktaki Barış, özgürlük eşitlik demokrasi taleplerimizin TBMM’de sesi olur.
Son aylarda bir kez daha canımız yanarak tanık olduğumuz, ölümlere, katliamlara dur deme, TBMM’den tüm dünyaya sesimizin haykırılmasının olanağını buluruz. Çatışmasızlığın devam ettirilmesi, Kürt sorunun adil demokratik çözümünde yol almaya zorlamanın fırsatını(ülke ve bölgedeki krizler aynı zamanda yeni fırsatlarda yaratacağı bilinciyle hareket ettiğimizde) yakalarız.
Dünün karanlık kirli ilişkileri açığa çıkarmak, faili bizce malum cinayetleri sorgulamak, hesap verirliğinin olanaklarını yaratarak hak ettikleri cezayı almalarını sağlamaktır. Kürt özgürlük mücadelesinin Emek demokrasi güçleriyle kucaklaşmasından geçtiği hepimizce kabul gördüğü mutlak sadece yöntemde… Sandıkta güçlen bir HDP’le yol almak için başlangıç yapmamızın fırsatıdır.
Bugün, tek adamlığa, yönetimin giderek otoriterleşmesine olanak tanıyan fırsat yaratan paçavra 12 Eylül Anayasası,0nun zihniyetidir. Tarihin kirli raflarına bu paçavrayı götürmek sandıktan geçiyor evet sandık her şey değil, ancak sandık her şey!
Evet Ben(*) Sandığa gideceğim.
HDP’ ye Evet diyeceğim
(*) Ben her gün işim gereği bir köyde, bir semdeyim insanların hislerine duygularına tercümanınım halkımız utangaçça HDP diyor. Yeter ki hissettikleri baskı, korku vesayetini yok edelim. Buda bizim görevimiz değil mi?