Bugun...


Mustafa Elveren

facebook-paylas
Demokratik Özerklik Projesi
Tarih: 01-01-2016 01:51:00 Güncelleme: 01-01-2016 01:51:00


Demokratik Özerklik Projesi

 

Ben Kürd meselesiyle ilgileniyor ve kendimce bazı çözümler geliştirmeye çalışıyorum. Ancak bu konuda uzman değilim. Güncel olması nedeniyle “Demokratik Özerklik” projesi üzerinde biraz kafa yormaya çalıştım.

 

“Demokratik Cumhuriyet” tezinin geliştirilmiş biçimi olan bu Projenin Türkiye halkları açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Projenin AB ülkeleri çerçevesinde ele alınıp, irdelenmesinin gerekliliğine inanıyorum. Dolayısıyla HDP projeyi parti programına almıştır.


Beğenelim ya da beğenmeyelim, “Demokratik Özerklik” projesi A.Öcalan’a ait olduğu bilinmektedir. Öcalan, bu projeyi şöyle tanımlıyor: “… Demokratik ulus, bir ruh ise demokratik özerklik ise bedendir. Demokratik özerklik demokratik ulus inşasının ete kemiğe bürünmüş halidir, onun somutlaşmış, bedenleşmiş halidir…”

 

Projenin; siyasi, hukuki, ekonomik, kültürel, öz savunma ve diplomasi gibi birçok boyutu var. Öcalan bu projenin bazı özelliklerini şöyle açıklamıştır.


“Siyasi Boyutu: Bu boyutta bir meclis olur. Ya da halkın bir kongresi olur. Bu kongre demokratik toplum kongresidir. Bu kongrenin bir de yürütmesi olur.

Hukuki Boyutu: Demokratik Özerklik projesinin hukuki statüsünü ifade eder. Katalanlar bunu 'status' olarak ifade ediyorlar. Biz de buna statü diyelim. Bu çok önemli. Yani hukuki olarak Kürtlerin statüsü ne olacak? Bu belirlenerek Anayasa ve yasalara yansıtılır. Yasalarla demokratik özerkliğin çerçevesi içeriği belirlenir.

Ekonomik Boyutu: İnşa edilen demokratik ulusun bir de ekonomik politikası olur. Nasıl bir ekonomi olmalıdır, bu belirlenir. Barajlar, yeraltı yerüstü kaynaklarına ilişkin bir politikası olur. Ekonomik sistem olarak kapitalizmi kabul edemeyiz. Belki kapitalizmi tam olarak ortadan kaldıramayız ama önemli oranda kapitalist ekonomik sistemi değiştirebilir, onu aşındırabilir, kendi ekonomik sistemimizi kurabiliriz. Bu sistemde halkın ekonomisi olur, bir kısmını da özel ekonomi oluşturur. Bütün bunlar tartışılmalıdır.

Kültürel Boyutu: Kültürel boyut daha çok dil, anadilde eğitimi, tarih ve sanatı kapsar. Kürtçe'nin Türkçe ile ilişkisi nasıl olmalıdır, anadilde eğitim nasıl yapılabilir, demokratik ulusun dil politikası nasıl olmalıdır, bunlar tartışılmalıdır. Bir eğitim politikası oluşturulmalıdır. Kürtler kültürel soykırımı tam olarak nasıl aşabilir, bunu da bolca tartışıp, bilince çıkarmalı ve kültürel soykırımı aşmalıdır.

Öz savunma Boyutu: Biz buna güvenlik boyutu da diyebiliriz. Yani burada soykırımı ele alıyoruz. Kürtler soykırımdan nasıl kurtulabilir bunu somutlaştırmalıdırlar. Buradaki soykırım kavramı tüm soykırım çeşitlerini kapsıyor. Sadece fiziki değil kültürel ve her çeşit soykırımdan bahsediyorum. Yani Kürtlerin bir özsvunma durumuna kavuşması sağlanır. Toplum burada kendi öz savunmasını kurar. Bununla sadece elde silah bir durumu kastetmiyorum. Öz savunma KCK, PKK tarzı silahlı yapılanmayı değil halkın kendi güvenliğini sağlamasını ifade eder. Demokratik toplumun her alanda örgütlenmesini, kurumsallaşmasını, kendi güvenlik sistemine kavuşmasını ifade ediyorum. Bu konuda halk tartışarak farklı sonuçlara ulaşabilir. Mesela askeriyede yer alacaklar mı, bunlar tartışılır. Korucular nasıl lağvedilecek, koruculuk meselesi nasıl halledilecek, bunlar tartışılmalıdır. Bu güvenlik boyutu halkın öz savunması ekmek su hava kadar önemlidir. Bu olmadan yaşanmaz.

Diplomasi Boyutu: Bu da Kürtlerin diğer halklarla, toplumlarla olan ilişkilerini ele alır. Komşu çevre ülkeler ve diğer parçadaki Kürtlerle ilişkiler olur. Diğer toplumlar ile nasıl bir ilişki istiyoruz, onlarla nasıl yaşamalıyız? Diplomasi boyutu bunu karşılar…” (1)

 

İmralı Cezaevi’nde bulunan Abdullah Öcalan tarafından 5 yıl önce açıklanan yukarıdaki görüşme notları “Demokratik Özerklik” projesi konusunda bize önemli ipuçları vermektedir.

 

Dikkat edilirse Öcalan ÖZERKLİK demiyor, “Demokratik Özerklik” diye ifade ediyor. Bu belirleme tüm halkların eşit koşullarda birlikte yaşamayı kapsamaktadır. Aksi halde tek bir etnik kimliğe dayanırsa projenin dikiş tutması mümkün değildir.

 

“Önemli olan ezilenlerin ve emekçilerin aynı iktidara karşı mücadele verdiklerini fark etmeleridir. Kürtleri ezen iktidar ile emekçileri ezen iktidar büyük oranda örtüşüyor. Keza, Alevi olsun, Ermeni olsun, hakim millet algısından dışlananlar ve makbul vatandaş sayılmayanlar çok benzer baskılara maruz kalıyorlar. Burada söz konusu olan belli bir bölgenin veya belli bir grubun özerkleşmesi değil, sistem tarafından ezilenlerin alternatif siyasal ve ekonomik yapılar oluşturması. Ancak ben Türkiye geneli konusunda daha kötümserim...” (2)

 

Bu projenin daha çok Avrupa Birliği ülkeleri kapsamında ele alındığını düşünüyorum. Projenin Türkiye geneline yayılabilmesi için tek bir etnik kimliğe dayalı olmaması gerekir.

 

 

(1)- 18 Agustos 2010 tarihli Görüşme Notu /

(2)- Yrd. Doç. Dr. Zeynep Gambetti-Ezilenlerin özerkleşmesi www.gunlukgazetesi.net 



Bu yazı 919 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI