Tweet |
1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla
1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla binlerce kişi ‘barış talebiyle’ İstanbul Bakırköy’de buluştu. “Barış, Özgürlük, Adalet, OHAL’e hayır, KHK’ler iptal edilsin” sloganıyla gerçekleşen mitingde yapılan açıklamada “Düşmanlarla çevrili bir ülkede değil; içeride ve dışarıda barış ve huzur içinde yaşamak, özgür bir ülke inşa etmek için mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.
İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda miting gerçekleştirdi.
Mitingde, İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu adına Kürtçe ve Türkçe metin okundu. Koordinasyon adına türkçe metni okuyan Özge Akman, “Savaş faturalarını ödemeyeceğiz. Savaşın insanlığa faturası ölüm sürgün, acı ve gözyaşı demektir” dedi.
İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu bugün 15:00'te Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda 'Barış ve demokrasi istiyoruz' talebiyle Barış Mitingi yapacak. Kurban Bayramı’nın 1 Eylül’e denk gelmesi nedeniyle bu yıl İstanbul’da 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi bugün yapılacak. İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonunun yarın Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yapacağı miting saat 15.00’te başlayacak. Koordinasyon bileşenlerinden HDP, EMEP ve KESK temsilcileri mitingle ilgili Evrensel'e açıklama yaptılar. ‘BARIŞ VE DEMOKRASİ ÖNEMLİDİR’ AKP-Saray rejiminin kendisinden olmayana köleliği dayattığını anlatan Çiçek, demokrasi ve barışın önemine dikkat çekerek bundan sadece Kürtler, Alevilerin değil, bütün toplumsal farklıların da zarar gördüğünü belirtti. Doğanın da zarar gördüğünü anlatan Çiçek, “Talan kültürü karşısında sadece insanlar değil, doğa ve bütün canlılar tehdit altındadır. Mesele şudur: Bu topraklarda ya barış ve özgürlük tesis edilecek ya da gerçekten geri dönüşü olmayan bir şekilde hepimizin çok acı çekeceği, muzdarip olacağı topraklar haline gelecektir. O yüzden barış ve demokrasi önemlidir. Aynı zamanda örgütlü ve birleşik mücadele bağlamında bunun sözünün, bunun umudunun taşınması bağlamında önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.
"Adalet, demokrasi ve barış talepleri etrafında bu mücadeleyi büyütmemiz gerekir” diyen Gerçek, İstanbullu emekçileri mitinge davet etti. İl Başkanı Gerçek, EMEP’in yarın saat 13.30’da Dikilitaş’ta buluşup oradan miting alanına yürüyeceğini de sözlerine ekledi. ‘OHAL KALDIRILSIN’ Toplumsal barışın bir günle sağlanmayacağını da belirten Tolu, barış ve demokrasi mücadelesinin gerekliğine işaret etti. 10 Ekim’de Ankara’da yapılan ve katliamla sonuçlanan barış talebinin ülke tarihinin en büyük barış katliamı olduğunu hatırlatan Tolu, Mitingin ayın 10’nuna denk geldiğini ve Ankara Katliamı’nı unutturmamak ve katliamda yaşamını yitirenleri bir kez daha anacaklarını söyledi. Savaşın yaşandığı, OHAL ve KHK’lerle ülkenin yönetildiği bir ortamda işçilere ve emekçilere bütçeden pay düşmeyeceğine vurgu yapan Özlem Tolu, “İşçiler ve emekçiler sermayeden haklarını alamıyor, grevler yasaklanıyor. Kamudaki toplu iş sözleşmesinde olduğu gibi emekçilerin payına sömürü düşüyor. Ülkeyi yönetenler OHAL’i sermaye için çıkarttıklarını itiraf etmişken böyle bir ortamda işçiler ve emekçilerin barış talep etmekten başka şansları yok. OHAL’e karşı seslerini yükseltmeleri gerekiyor” diye konuştu |
Ülkenin bir yerinde savaş sürerken diğer bölgelerde yaşayanların barış içinde yaşamasının mümkün olmadığını belirten Akman, savaşın bir ülkede itaatkar yurttaşlar yaratmak için elverişli zemin hazırladığını, iktidarın da bu zemini iyi kullandığını vurguladı. İktidarın içeride ve dışarıda savaş politikalarını sürdürmeye devam ettiğini ifade eden Akman şunları belirtti:
“Bir diktatörlük tesis edilirken savaş ve çatışmadan güç almayan, iç ve dış düşmanlarını çoğaltmayan hiç bir rejim yoktur. Devletin, ortadaki pastayı paylaşamayan kesimlerinin çatışmasından çıkan toz duman arasında inşa edilen tek adam-tek parti rejimi de kendisine bu düşmanlardan bol miktarda yaratmıştır. 15 Temmuz darbe girişimini bir lütuf olarak gören hükümet, ilan ettiği OHAL sayesinde kurtulmak istediği her kesimi terör etiketi yapıştırarak düşman ilan etmiş ve bunları etkisizleştirmek için her yolu denemektedir. Kalıcılaştırılmaya çalışılan OHAL hukukun bertaraf edilmesi, ülkenin kaderinin bir tek kişinin ağzından çıkacak söze bağlı kalması, her türlü itirazın baskıyla sindirilmesi demek.”
OHAL ve KHK’lerle yönetilmek istemediklerini dile getiren Akman, “Düşmanlarla çevrili bir ülkede değil içeride ve dışarıda barış ve huzur içinde yaşamak, özgür bir ülke inşa etmek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Sokaklarında Tank, TOMA seslerinin değil, çocuk çığlıklarının yükseldiği bir ülkede yaşamak için barış mücadelesini daha da yükselteceğiz. Bu ülkenin emekçileri, kadınları ve gençleri olarak hiçbir faturayı can pahasına ödemeyeceğiz” dedi.
Ortak açıklamadan sonra KHK'yle Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Özgür Müftüoğlu söz aldı. Müftüoğlu, en temel insan haklarının ve hukukun rafa kaldırıldığını söyledi:
“OHAL'e dayanılarak özgür basın susturuluyor. Gazeteler, televizyonlar kapatılıyor. Gazeteciler işsiz bırakılıyor, tutuklanıyor. Halkın haber alma, gerçekleri öğrenme hakkı engelleniyor. Toplum içim bilgi üretmesi ve bilgiyi toplumla paylaşması gereken üniversitelerde akademik özerklik tamamen ortadan kalkmış durumda. Üniversiteler siyasi iktidarın memuru haline gelmiş rektörler tarafından yönetiliyor. Barış isteyen, hukuku, insan haklarının temel değerlerini hatırlatan akademisyenler hukuksuz bir biçimde ihraç ediliyor. Halkın iradesinin temsilcisi olan meclis işlemez hale getirildi. Parti eş başkanları, milletvekilleri hapsedildi. Seçilmiş belediye başkanları hapsedildi, belediyelere kayyım atandı.”
' Savaş politakalarına karşı barış mücadelesini yükseltelim' 1 Eylül Dünya Barış Günü ve 6-7 Eylül olayları ile ilgili İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri ortak basın açıklaması yaptı. Açıklamada hükümetin tek dil, tek din ve tek millet dayatmalarına karşı çıkılması gerektiğini vurgulandı. |
Bireysel emeklilik sigortası, kiralık işçilik gibi yasalar çıkarılarak işçilerin güvencesizleştiğini de vurgulayan Müftüoğlu, “Emeği sınırsız biçimde sömürmenin önü açıldı. Ağustos ayında 271 canımızı iş cinayetinde kaybettik. Ülkeyi yönetenlerin cinsiyetçi söylemlerinin de körüklenmesiyle 2017'nin 8 ayında 169 kadın, erkek şiddetin kurbanı oldu. Türkiye'nin ortaçağ karanlığına mahkum edilmesine, çocuklarımıza özgür bir gelecek yerine kefenin reva görülmesine itiraz ettik” dedi.
Eşit yurttaşlık temelinde barışın, hukukun, insan haklarının egemen olduğu bir Türkiye için mücadele edeceklerini vurgulayan Müftüoğlu, “Barışın ve demokrasinin olmadığı, insan haklarına ve hukuka riayet edilmediği koşullarda, toplumsal mücadelenin hiçbir alanında başarıya ulaşmak mümkün değildir” diye konuştu.
Barış Bloğu adına konuşan Prof. Dr. Ayşe Erzak ise “Bu iktidar emekçileri, örgütsüz bırakmak, her an işsizlik korkusu içinde hükümete muhtaç bir kitleye dönüştürmek için elinden geleni yapıyor. AKP iktidarı yaşattığı çatışma ortamını ve körüklediği Suriye savaşını kendi iktidarını pekiştirmek için kullanıyor. Halkın seçilmişin vekillerinin, gazetecilerin tutsak edildiği; siyasi faaliyetlerin suç sayıldığı; haber alma özgürlüğünün yok edildiği her yerde hepimiz tutsağız” dedi.
Öte yandan mitin alanına yürüyüş sırasında çok sayıda kişi tutuklu HDP milletvekillerinin fotoğraflarının bulunduğu maskeler taktı. Mitinge giriş sırasında polisler bu maskelere izin vermeyeceğini açıkladı. Engelleme nedeniyle polislerle aralarında milletvekillerinin de bulunduğu kitle arasında gerilim yaşandı. Polisler ttuklu vekillere ait fotoğrafların yer aldığı çok sayıda maskeyi yırtarak yerlere saçtı.