Tweet |
Halep yolu ve Ezaz adım adım çetelerden temizlenirken, çetelerle bağlantıları her geçen gün zayıflayan ve Kürdün her kazanımına saldıran Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Rusya ve NATO'yu karşı karşıya getirme çabalarının sonuç vermeyeceği belirtiliyor. Olası işgal girişiminde de Türkiye'nin Suriyeleşeceğinin altı çiziliyor.
Cenevre masasına Riyad muhalefeti adı altında çeteleri oturtan ve Kürtleri dışlayan Türkiye, Rusya ve ABD'den sahada aldığı karşılıkların ağırlığı altında eziliyor. BAAS rejim güçleri Rusya'dan aldığı destekle, Halep'in kuzeyindeki Türkiye bağlantılı çetelerden Nubul ve El Zehra kasabalarını temizledi. Aynı dönemde ABD'li yetkililer, Kobanê'de YPG/YPJ'nin de içinde yer aldığı Qewetên Suriye ya Demokratik-Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ve Rojava yönetimini ziyaret etti.
YPG/YPJ'nin Efrîn güçleri ise, Ezaz'a doğru Halep yolu üzerindeki çete işgalinde bulunan Çetel Zaretê ve Xirêbkê köylerini çete işgalinden kurtarıp özgürleştirdi. Yine QSD bileşeni olan Ceyş El-Suwar (Devrimciler Ordusu) güçleri de, hemen Ezaz'ın dibindeki Girê Mişka Tepesi ve Dêr Cemal kasabasını özgürleştirerek, Ezaz'a 5 kilometreye kadar yaklaşıp, kenti menzillerine aldı.
Türkmen ve Kürt dağları çevresinde de ağır yenilgiler alan çeteler zor günler yaşarken, beslendikleri Türkiye kapısı, son gelişmelerle üzerlerine kapanmayla yüz yüze kaldı. Ezaz çevresindeki çeteler, bu kapıdan beslendikleri için Halep çevresindeki çetelerle bağlantı yolları büyük oranda koptu.
Tüm bu gelişmeler, umudunu selefi-cihatçı çete gruplarına bağlayan Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn gibi körfez ülkelerinde endişe yarattı. Bu sebeple Arabistan ve Katar askeri müdahaleyi gündemlerine alıp tartışırken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD ile ters düşme pahasına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ek tezkereye ihtiyacı olmadığını belirterek, müdahale sinyali verdi. Söz konusu ülkelerin Suriye ve Rojava'ya işgal girişimine, BAAS rejimi Rusya'dan bağımsız olmayan "Gelirlerse ölürler" tepkisi verdi.
Uçaklarını düşürülmesi ile TSK'nin Suriye faaliyetlerinin tamamına yasak koyan Rusya'nın olası müdahaleye karşılık vereceği uzak ihtimal değil. Bunun ABD ile karşı karşıya gelmeyi ya da söz konusu ülkeleri tamamen dışlamayı beraberinde getireceği kesin. Erdoğan, PYD ve YPG'yi kastederek, "ABD kimden yana olduğunu göstermelidir" derken, olası müdahale girişiminde her ne kadar NATO'yu Rusya'nın karşısına dikmeye çalışsa da uzun süredir Suriye'de ABD ile Rusya'nın uzlaştığı gerçeği, bunu bir hayalden öteye götürmüyor.
Ancak tüm bunlara rağmen Kuzey Kürdistan'ı darbe ile kontrol altına almak isteyen güçlerin, Türkiye'yi Suriyelileştirecek bir hamlede bulunması ise olasılık dahilinde görülüyor. TSK'nin 24 Ekim 2015'ten beridir başlattığı Girê Spî saldırıları ile Cizîr ve Efrîn sınırlarını aşarak Rojava topraklarında hak iddia etmesi bu politikayla bağlantılı. Yine son günlerde DAİŞ çeteleri ile Cerablus sınırında danışıklı dövüşerek, Cerablus'u bombalaması bu doğrultuda ele alınabilir. Dün gece boyunca Girê Spî Ofis'inin dibindeki YPG karakolunu tarayan TSK güçlerinin, tekbir getirerek ateş açması işgal girişiminden bağımsız değil.
Erdoğan ve ortaklaştığı darbeci güçlerin çizdiği bu senaryonun, Türkiye halklarına bir gelecek vaat etmediği ve halkları birbirine düşürecek kanlı bir iç savaşı beraberinde getireceği ise tüm Ortadoğu uzmanlarının üzerinde uzlaştığı bir detay. Sürekli anti-Kürt politikası ile hayal kuran ve Kürdün her türlü kazanımını hedef alan bu güçlere rağmen gelecek yüzyılın Kürtlerin zafer yılı olacağı da aynı uzmanların ortak görüşü. devam edeceğini bildirdi.