Bugun...



HDP Heyetinden DİHA ve Gazeteci Ahmet Hakan'a Ziyaret

HDP heyeti evinin önünde darp edilen Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ile sansür ve baskılara karşı mücadele veren Dicle Haber Ajansı’na (DİHA) ziyaret de bulundu

facebook-paylas
Tarih: 07-10-2015 02:57

HDP Heyetinden DİHA  ve Gazeteci Ahmet Hakan'a Ziyaret

HDP Heyetinden DİHA  ve Gazeteci Ahmet Hakan'a Ziyaret

Medyaya dönük artarak süren saldırılara karşı dayanışma amacıyla DİHA'yı ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye'de Kürt gazeteciliğinin devletin gözünde düşman statüsünde olduğunu vurguladı. Özellikle sokağa çıkma yasağının olduğu kentlerde medyaya engel olmaya çalışıldığını ancak DİHA'nın bu dönemde zor işler yaptığını belirten Demirtaş, "Bu dönemde medya hak ihlallerini göstermeli. 90'larda hak ihlalleri gösterilmedi, aynı hata yapılmasın" sözleriyle medyaya da duyarlılık çağrısı yaptı. 

 

HDP Heyetinden Gazeteci Ahmet Hakan'a Ziyaret

"HİÇBİR GAZETECİ, HİÇBİR MEDYA GRUBU GERİ ADIM ATMAMALIDIR”

Saldırıya uğrayan Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ı ziyaret eden HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, "bu saldırı Ahmet Hakan'ın şahsında Türkiye'deki tüm vicdanlı insanlar incinmiştir. Bugün kendisiyle de bunu paylaştım" dedi.

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan ve HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan Ahmet Hakan'ı evinde ziyaret etti. Selahattin Demirtaş, evinin önünde saldırıya uğrayan Hürriyet Gazetesi yazarı ve CNN TÜRK'te yayınlanan "Tarafsız Bölge" yi hazırlayan Ahmet Hakan'ı ziyaretinin sonrasında açıklamalarda bulundu.

Demirtaş, "Sevgili Ahmet Hakan maalesef ki bir ciddi saldırıyla karşı karşıya kalmıştır. Parti olarak kendisini ziyaret ettik. Geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Dayanışma duygularımızı ilettik" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aslında Ahmet Hakan şahsında Türkiye'deki tüm vicdanlı insanlar incinmiştir. Bugün kendisiyle de bunu paylaştım. Türkiye'nin en tanınan gazetecisinin, televizyoncusunun bu şekilde, aleni bir şekilde evinin önünde saldırıya uğraması ve bundan önce hedefe koyulacak şekilde teşhir edilmesi, hedef gösterilmesi ve sonrasında etkili bir soruşturma yürütülmediğine dair kamuoyunda kaygılar oluşması bizi de derinden üzmüştür.

"DÜŞÜNCESİ NE OLURSA OLSUN…”       

Sonuç itibariyle Türkiye'deki bütün gazetecilerin düşüncesi ne olursa olsun, hangi yayın organı mensubu olursa olsun, hangi yayın organında çalışırsa çalışsın hepsine saygı duyulması lazım. Gazeteciler gazeteciliğini yaparken ne devlet korkusuyla, ne kamuoyu baskısıyla, ne yargı, ne idari baskıyla karşılaşmamalılar. Gazete patronlarının, televizyon sahiplerinin baskılarıyla karşılaşmamalılar. Bu hepimiz açısından Türkiye toplumunun demokratik bir yaşamı inşa etmesi açısından çok önemlidir. Sıradan gelebilir. Bir gazeteciye saldırı oldu veya bir gazete binası basıldı. Ne olacak ki gibi, basit bir şeymiş gibi yaklaşmamak lazım. Sonuçta bizler Türkiye'de olup bitenleri sizler aracılığıyla duyuyoruz, öğreniyoruz. Bütün kamuoyu sizler vasıtasıyla bilgileniyor. Doğru bilgilenme ve sonrasında kamuoyunun, halkın kendi kararını verebilmesi açısından gazetecilerin yaptığı iş çok hayati bir iştir. Bu şekilde sayın Ahmet Hakan şahsında medyaya gözdağı verilmesi, gazeteciler üzerinde bir baskı oluşturulması doğru değildir."

"HİÇBİR GAZETECİ, HİÇBİR MEDYA GRUBU GERİ ADIM ATMAMALIDIR”       

Demirtaş, "Biz kendisini çok kararlı gördük. Sağlık durumu iyi gördük çok şükür. Moralli gördük. Bütün bu saldırılar karşısında kimse geri adım atmamalı. Hiçbir gazeteci, hiçbir medya grubu geri adım atmamalıdır. Herkes gazetecilik yapmalıdır. Biz parti olarak hiç kimseden taraflı, bizimle ilgili taraflı yayın yapmasını beklemedik. Bunu istemedik. Asla bir HDP güzellemesi kimseden beklemedik. Bu yapılmadı da zaten medyada. Herkes işini özgürce yapsın. Eleştirmek isteyen eleştirebilsin, bizim sesimizi duyurmak isteyen de duyurabilsin. Rahat olsun herkes. Maalesef ki ortam öyle değil. Bunu sağlaması gereken hükümettir.

Hükümet gücünü, devlet gücünü elinde bulunduranlar ya da yargı gücünü elinde bulunduranlar medya mensuplarına bu özgürlük ortamını sağlamakla mükelleftirler. Şu an sanıyorum ki hiçbir gazeteci kendini güvende hissetmiyor. Hükümete yakın medya organlarında çalışanlar da dahil olmak üzere kimse kendini güvende hissetmiyor. İşten atılma korkusu, patron baskısı, yargı baskısı, mahalle baskısı. Böyle bir baskı ortamında kim düşüncelerini özgürce açıklayabilir ki? Bu düşüncenin sınırlanması, kısıtlanması mevzusu çok ciddidir. Çok önemlidir. Toplum olarak bunun üstesinden gelmemiz lazım. Düşünce açıklamaktan korkmamalıyız. Düşüncenin olmadığı, fikrin olmadığı, fikrin yayılamadığı yerlerde maalesef ki şiddet büyüyor. Şiddet devreye giriyor. Şiddeti biz toplumumuzdan her anlamda bertaraf etmek istiyorsak medya özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunmamız ve korumamız gerekiyor."

Selahattin Demirtaş, açıklamasını  "Bir kez daha sevgili Ahmet Hakan'a yönelik saldırıyı buradan kınadığımızı belirtmek istiyorum. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ailesine. Onun şahsında bütün basın emekçilerine, gazetecilere dayanışma duygularımı bir kez daha ifade etmek istiyorum" şeklinde  sonlandırdı.

"ETKİLİ SORUŞTURMA YÜRÜTÜLÜRSE, DEVLET ZARAR GÖRMEZ”   

Selahattin Demirtaş, bir gazetecinin, "Ahmet Hakan'a saldıran ifadelerinde 'işin içinde polis var, MİT var, Reis var' ifadesini kullandılar. Kimdir bu reis? sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Bunu araştırması gereken savcıların kendisi tabiki. Bütün bu tür vakalarda geçmişe doğru araştırmanın derinleştirilmesi lazım. Telefonlarının, iletişim bilgilerinin, geçmiş ilişkilerinin çok iyi sorgulanması, araştırılması lazım. Şu ortamda savcıların da ben çok rahat çalışabildiğine inanmıyorum. Yargı üzerinde de bir baskı var. Savcılar, yargıçlar, hakimler, mahkemeler, eminim ki gönül rahatlığıyla bir hukuk adamı olarak, hukuk insanı olarak çalışma konusunda kendilerini özgür hissetmiyorlardır. Çünkü siyaset yargı üzerinde de büyük bir denetim ve baskı oluşturmaya çalışıyor. Fakat buna rağmen bu ülkede binlerce vicdanlı, hukuka bağlı savcının, hakimin olduğunu biz biliyoruz ve onlara güveniyoruz, güvenmek istiyoruz. Lütfen üstüne gitsinler.

Siyasetçiler olarak biz bu ülkede hiç kimsenin suç işleme özgürlüğünün olmadığını görmek istiyoruz. Benim hakkımda bugüne kadar 600'den fazla soruşturma açıldı, 600'den fazla soruşturmaya konuşmalarımdan dolayı tabi tutuldum. Cezalandırıldığım yargılamalar oldu. Bize karşı bu kadar cesur davranan savcıların şu vakada en azından cesaretlerini görmek istiyoruz. Kimse, arkasında kim varsa ortaya çıkarsınlar, korkmasınlar, nereye kadar uzanıyorsa uzansın. Ama şu vakada biz adaletin işlediğini, yargı mekanizmasının işlediğini toplum olarak görürsek gerçekten birbirimize olan güvenimiz artar. Yargıya olan güven artar, yargıya olan saygınlık artar. İşte Ahmet Hakan saldırısı bunun tipik bir örneğidir. İnşallah karanlıkta kalmaz. Bugüne kadar çok sayıda gazeteci cinayeti faşli mechul kaldı, soruşturulmadı, etkili soruşturma yürütülmedi. Bu tür şeylerde etkili soruşturma yürütülürse, devlet zarar görmez. Devlet zarar görür kaygısıyla bu tür işlerin üzerine gitmemek yanlıştır. Asıl devlet ve adalet, bu tür olaylar örtülürse zarar görür. Bunun iyi anlaşılmasını diliyorum ve gereğinin yapılmasını bekliyoruz. Biz de siyasetçiler olarak takipçisi olacağız her halde."

"AHMET HAKAN ŞAHSINDA BÜTÜN GAZETECİLER KORKSUN İSTENİYOR”         

 Demirtaş, bir gazetecinin, Ahmet Hakan'ın bugün attığı tweeti hatırlatması üzerine şunları kaydetti:

"Kendisi tabiki sağlık durumu düzelir düzelmez eminim ki görevine işine geri dönecektir. Moralli gördüğümüz hususu bununla ilgilidir. Yani bu saldırı kendisine yapıldı diye bir gazeteci olarak bildiğinden, yapmak istediklerinden geri adım atma, vaz geçme, korkma, yılma gibi bir psikoloji görmedik. Bu da bizi sevindirdi çünkü yapılmak istenen zaten bu. Ahmet Hakan şahsında bütün gazeteciler korksun isteniyor, korkutulsun isteniyor. Kendisi bunun farkında olduğu için, 'benim şahsımda korkutulmak istenen herkese, ben de kendi şahsımda bu cesareti vermek istiyorum' mesajını biz hissettik.  Tweet belki bununla ilgilidir. Önümüzdeki günlerde zaten sağlığı düzelirse, en kısa sürede umuyorum sağlığına tümüyle kavuşacak. Ne yapacağını, ne yapmayacağını hep birlikte göreceğiz."


HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Milletvekililleri Pervin Buldan, Garo Paylan ve Sezai Temelli ve beraberindeki partililer, basına yönelik saldırılara karşı dayanışma amacıyla ajansımızın İstanbul bürosunu ziyaret etti. Ziyarette Demirtaş'ı, DİHA İstanbul Büro çalışanları karşıladı. Ziyarette konuşan Demirtaş, Türkiye'de Kürt gazeteciliğinin devletin gözünde düşman statüsünde yer aldığını kaydederek, "Gazeteciler saldırıya uğradı, medya gruplarına saldırı oldu. Medya gruplarının çalışması yasaklandı. İnsan hakları açısından ifade ve düşünce özgürlüğü insan haklarının en önemli alanıdır. Düşüncelerinizi yayamıyorsanız bir önemi yok. Düşüncelerinizi yaymanız için medya önemli ve eğer düşüncelerinizi yaymazsanız medya özgürlüğü yok demektir" diye konuştu. 

'Düşünce özgürlüğünü korumazsanız diğer hakları korumak zorlaşır'

HDP olarak düşüncelerinin yayılması açısından kendilerini baskı altında hissettiklerini dile getiren Demirtaş, "Biz, bu nedenle baskı altında bulunan bütün medya grupları ile dayanışması içerisindeyiz. DİHA ve bütün medya emekçileri ile dayanışma içerisindeyiz. Düşünce özgürlüğü hakların anasıdır. Düşünce özgürlüğünü korumazsanız diğer hakları da korumak zorlaşır. Yaşam hakkı, konut hakkı, siyaset hakkı hepsi düşünce özgürlüğü olduğunda sağlanır. Hala tutuklu gazeteciler var, gazeteciler üzerinde hukuki baskı var. Hepsi dayanışmayı hak ediyor. Sahada çalışan gazeteciler var. Onların can güvenlikleri yok, sigortaları yok. Biz bütün medya ile dayanışma içerisindeyiz. Hükümet yanlısı medya çalışanlarının da yanındayız" diye belirtti. 

'DİHA zor işler yapıyor'

DİHA'nın önemli çalışmalar yaptığını söyleyen Demirtaş, "Özellikle, sokağa çıkma yasağının olduğu kentlerde medyanın girişine engel olmaya çalışılıyor. DİHA bu dönemde zor işler yapıyor. Barış isteyenler, yan yana yaşamak isteyenler bu dönemde el ele vermeli. Bu dönemde medya hak ihlallerini göstermeli. 90'larda hak ihlalleri gösterilmedi, aynı hata yapılmasın. AKP sınıfta kaldı. kendilerine yakın medya bile özgür değil. Bir çok genel yayın yönetmeni aranıyor 'HDP'lileri TV'ye çıkarmayın' deniyor. Böyle HDP'yi susturacaklarını sanıyorlar. Buna gerek yok. Medyaya bizde çıkalım, eşit olarak çıkalım, toplum karar versin" dedi. Demirtaş, özgür basın üzerindeki baskı, sindirme operasyonlarıyla geçmişte sonuç alınamadığını, bundan sonra da sonuç alınamayacağını vurguladı. 

'Diha muhabiri Serhat Yüce için yargısal girişimlerde bulunacağız'

Demirtaş, DİHA muhabiri Serhat Yüce'nin Silvan'da haber takibi yaptığı sırada polisler tarafından başına silah dayanmasına ilişkin ise şunları söyledi: "Suç duyurusu savcının kendisinde. Siyasi baskı hissediyor sanırım. Geçici hükümet, yargı ve medya üzerine öğle bir baskı oluşturdu ki, suçlarını örtbas edeceğini sandı. Eminim ki başka bir ülkede olsa Cumhurbaşkanı bunu kınardı. Biz yargının harekete geçmesi konusunda girişimlerde bulunacağız. Soruşturma ve dava açılması gereken bir durumdur."

'Hacı Birlik olayını örtbas eden gazeteciler de insanlığını kaybetti' 

Şırnak'ta polislerin Hacı Lokman Birlik'in cenazesinin panzerin arkasında sürüklemesine tepki gösteren Demirtaş, "Hacı Birlik'in fotoğrafının kendisi bir insanlık trajedisi. Ben teyit edip öğle yayınlamıştım. İnsanlık orada yerlerde sürüklendi. Hükümet yanlıları bir sürü yalana sarıldı. Keşke böyle olmasa. Bu insanlar bu olayı 'amasız' lanetlemelidir. Orada sadece bu işi yapan güvenlik güçleri değil, bu işi örtbas etmeye çalışan gazeteciler de insanlığını kaybetti. 'Güvenlik güçlerinin morali bozulmasın' demek faşizmdir. Türk halkının da o görüntülere morali bozulmuyor mu? Olaydan sonraki tepkiler de çok vahimdi, trajikti" dedi. 

'Türkiye Suriye'de barışın öncüsü olabilir'

Ziyarette, Ortadoğu'da yaşanan gelişmelere ve özellikle Suriye'de yaşanan gelişmelere Rusya'nın dahil olması tartışmalarına da değinen Demirtaş, "Bizim Suriye'de durumun giderek kötüleştiğine dair söylemlerimiz vardı. Bu durum derinleşecek. Şimdi Rusya ve Çin sahaya inmeye başladı. Bu savaşın derinleşeceğini gösteriyor. Türkiye önemli bir aktör ama kendisini nötrleştiriyor. Böyle bir ortamda Türkiye'nin olup-bitene sessiz kalması düşünülemez. Türkiye eşit bir ilişki kurmalı. Sahada vekaleten bir savaş yürütmemeli. Türkiye Suriye'de barışın öncüsü olabilir" dedi. 

'HDP'yi bu kadar basınç altında seçime götürmek halkın vicdanında da yer bulmayacak'

Türkiye'nin ilk olarak kendi Kürtleriyle barışı sağlaması gerektiğini de sözlerine ekleyen Demirtaş, 1 Kasım seçimlerine ilişkin ise, "Hükümet bizim üzerimizde baskı yürütüyor. HDP'yi her yerde boğmaya çalışıyor. Medya ablukası var. HDP'yi bu kadar basınç altında seçime götürmek halkın vicdanında da yer bulmayacak. Bu halkı meydanlara indirmek yerine, biz gideceğiz" diye konuştu. 

DİHA ziyaretinin ardından Demirtaş, saldırıya uğrayan gazeteci Ahmet Hakan'ı ziyaret etmek üzere, ajansımızdan ayrıldı




Kaynak: DİHA,CNN Türk

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1030 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Siyasi Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI