Bugun...



Cemil Bayık, Dolmabahçe mutabakatının neden yok sayıldığını açıklıyor

Azadi Komelgeh dergisi ve RojNews'in yaptığı ortak röportajda KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık dünya, bölge, Güney Kürdistan ve Rojava’da yaşanan gelişmelere ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

facebook-paylas
Tarih: 12-06-2016 15:14

Cemil Bayık, Dolmabahçe mutabakatının neden yok sayıldığını açıklıyor

Cemil Bayık, Dolmabahçe mutabakatının neden yok sayıldığını açıklıyor

Azadi Komelgeh dergisi ve RojNews'in yaptığı ortak röportajda KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık dünya, bölge, Güney Kürdistan ve Rojava’da yaşanan gelişmelere ilişkin  çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. 

 

Dünya, bölge ve Kürdistan’da yaşananları nasıl değerlendirmek gerekir?

 

Ortadoğu’da büyük bir savaş yürütülüyor. Birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra bugün ortaya çıkan çatışmalı duruma bir üçüncü dünya savaşı rahatlıkla denilebilir. Görünen o ki bu savaş daha da sürecek ve kısa zamanda da bitmeyecek. Ortadoğu dünyanın merkezi, her değişim öncelikle burada başlar. Ortadoğu’daki savaş ve değişimler tüm dünyayı ekliyor. Nasıl ki Ortadoğu dünyanın omiriliği gibiyse, Kürdistan’da Ortadoğu’nun omiriliğidir. Ortadoğu denince İran, Türkiye, Irak ve Suriye gibi ülkeler akla geliyor ve Kürdistan’da bu devletler arasında paylaştırılmıştır. Ortadoğu’da iktidarını genişletmek isteyenler, öncelikle Kürdistan’da egemen olmalıdır. Eğer böyle olmazsa kimse bölgeden sonuç alamaz. Ortadoğu’nun savaşı Kürdistan’ın savaşıdır. Bundan dolayı Önder Apo’ya karşı uluslararası komplo geliştirildi. Bunlar için engel PKK ve Önder Apo’ydu. Sorun sadece bölgenin değil dünyanındır aynı zamanda.

 

Bugün Suriye ve Irak’ta devam eden şavaş, Kürdistan’da da var. Kürtler şimdi örgütlü, eskisi gibi değiller. Kürtler strateji, felsefe ve önderlik sahibi. Kürtler öncü bir güç oldular. Kürtlerin sonuç alacağına inanıyorum. Uluslararası ve bölgesel düzeyde bazı devletler bu öncülüğü engellemek istiyorlar. Onlar ne yaparsa yapsın bunun önünü alamazlar. Ortadoğu’da en örgütlü halk Kürtlerdir. Kürtler olmadan yeni bir statü oluşturulamaz. Kürtler Ortadoğu’da büyük bir değişim yaratacaklar. Kürtler için başarı imkanı her zamankinden daha fazla. 

 

R. Tayyip Erdoğan, AKP ve Türk devleti Kürtlere karşı ne zaman ve neden savaş başlattı?


 

Türkiye’nin Kürtlere karşı başlattığı savaş Kobane’de başladı. Bazılarının dediği gibi 7 Haziran’da yada Serekani’de 2 polisin öldürülmesinden sonra başlamadı. PKK DAİŞ’e karşı savaşıyor ve Ortadoğu’da büyüyor. Türk devleti bunu istemiyor. Onlar savaşla özgürlük hareketini yenmek ve zayıflatmak istiyor. AKP’nin amacı PKK’nin silah bırakması ve herşeye son vermesiydi. PKK Kürt sorunu yüzünden silah almıştır. Kürt sorunu çözülmeden ve Türkiye’de demokrasi gelişmeden PKK silah bırakmaz. Bu planlarını başta Kobane’de hayata geçirdiler. Özgürlük hareketi Rojava’da yenilgiye uğratarak, Kuzey Kürdistan’da da yenmek istediler.Kobane’den sonra orduya büyük bir savaş planı yürütmesi için izin verdiler. 30 Eylül (2014) Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından sonra savaş başladı. Bu savaş ilk başta Önder Apo’ya karşı başladı. Çünkü Önder Apo Türkiye’de demokratik siyaseti geliştiriyordu. 10 maddelik Dolmabahçe anlaşmasıyla bu açıklandı. Tecrit içinde tecriti ağırlaştırdılar. Polislerin yargılanmaması için yasa çıkardılar. O yasayı çıkarmasalardı polislerin savaşmayacağı biliyorlardı ve bu yüzden onları koruma yasası çıkardılar. 

 

Çöktürme Planı Başarılı oldu mu?

 

Planları başarılı olmadı. HDP meclise girdi. 7 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’nin önüne iki yol çıktı. Ya demokrasiye doğru ya da büyük bir savaşa doğru gideceklerdi. Başka bir yol yoktu. AKP iktidardan düştü, Erdoğan’a mahkeme yolu açıldı. Bundan dolayı Dolmabahçe mütabakatını ve seçimleri kabul etmedi. Masayı bir taraf itti. Ulus devleti korumak için faşist güçlerle anlaştı. Uluslararası alanda Türkiye tehlikeye girdiğini gördüler. Çünkü Türkiye NATO üyesi, NATO ve kapitalist modernite tehlikeye girdi. HDP’yi çıkarlarına ters gördüler ve Erdoğan’a destek verdiler. Erdoğan siyasi bir darbe yaparak PKK ve demokratik siyasi güçlerin önünü alması için  büyük bir savaşı başlattılar. Erdoğan Osmanlı İmparatorluğu’nu canlandırmak ve kendini sultan yapmak istiyor. 

 

Biz demokratik özerklik adımını Ankara’dan başlatmak istedik. Ama Erdoğan bu yolların hepsinin önünü kesti. Kendi savunmamızı yaptığımız zamanda bize karşı büyük bir savaş yürüttü. Kürt toplumu üstünde tekçiliği egemen yapmak istedi. Yaralıları öldürüyor, ölüleri yakıyor, şehirleri yıkıyor, mezarlıkları tahrip ediyor, kadınları soyuyor bu şekilde Kürtlerin iradesini kırmak istiyor. Suriyeli mültecileri de Kürdistan’a yerleştirerek coğrafik ve demografik olarak da Kürdistan’ı değiştirmek istiyorlar. Kültürel ve fiziksel katliam politikası yürütyor. PKK ve Kürtler buna karşı duruyorlar. Türkiye ilk darbeyi Kobane savaşında, ikincisini seçimlerde, üçüncüsünü de demokratik özerklikle yedi. Onların planları başarısız oldu. Onlar Newroz’a kadar planlarını sonuçlandırmak istiyorlardı. Dünya için de ortaya çıktı ki, Kürtlerin direnişi Erdoğan’ı sıkıştırıyor. Uluslararası alanda ve Türkiye içinde onun prestiji kalmadı. 

 

Size göre çözüm süreci diye bir şey kaldı mı? 

 

Kürtlerin Türkiye’ye inancı kalmadı. Bu devlet Kürtleri tanımayana kadar Kürtler inanmazlar, ama Kürtlerin Türkiye halkına inancı var. Çünkü biz Türkiye halklarıyla sorunu çözmek istiyoruz. Devlet düşüncesinde hiçbir şekilde değişmemiş. Kürtlere düşmanlık yapıyor. Özellikle de Erdoğan. Sadece Kuzey Kürdistan’da değil, tüm parçalarda bunu yapıyor. Tüm Türkiye’nin büyük bir savaş için hazır olmasını istiyor. Bunun için hükümette değişiklik yaptı. Tarihte diktatörler ne sonuç almışsa Erdoğan’da aynı sonucu alacak, buna doğru da gidiyor. Görünen o ki, Erdoğan Atatürk, Hitler, Sultan Abdulhamit gibi kişilikleri iyi incelemiş. Onların izinde yürüyor. bundan dolayı Kürtlere yönelik katliam yürütüyor, aynı politikayı izliyor. Çiller de Davutoğlu’da Kürtleri yok edeceğiz diyorlardı, ama kendileri gitti. Her geçen gün Erdoğan’ın etrafındakiler hakkında kuşkuları artıyor. Artık AKP’ye umut kalmamış. AKP ile başlayanlar şimdi bir kenara çekildiler. 

 

Türkiye ile DAİŞ ilişkilerini nasıl değerlendirmek gerekir?


 

DAİŞ’ın arkasında Erdoğan var. DAİŞ’ın yaptıklarını, Erdoğan bugün Kuzey Kürdistan’da daha kötüsünü yapıyor. Erdoğanın gerçeği budur. Eskiden ‘Libya, Suriye, Irak kardeşlerimdir’ diyordu. Ama onları da bir kenara bıraktı. Fettullah Gülen ona yardım etti ve onu iktidara getirdi, şimdi de diyor ‘o teröristtir’. İktidar için herkesi kurban edebilir ve ediyor. Erdoğan Kürtlerin düşmanıdır, kimse Erdoğan’ın Kürtler için iyi olduğunu söyleyemez. Böyle söyleyenler onun ortağı olur. 

 

Rakka’nın kurtarılması Rojava devrimine ve Suriye krizinin çözümüne nasıl bir etki yapar?

 

Rakka DAİŞ’ın merkezidir. Eğer Rakka düşerse DAİŞ büyük bir darbe yer. DAİŞ’ta baştaki gibi değil. Herkes bırakıp kaçtı. Çünkü yürüttüğü taktik, insanların başını kesmekti. Zulüm yapıyordu, Herkesin yüreğine korku salmıştı. PKK, PYD ve YPG DAİŞ’e karşı durdu ve büyük darbeler vurdu. Bu DAİŞ’e karşı durulabileceğini ve savaşılabileceğini gösterdi. Her geçen gün DAİŞ yeniliyor. Kobane’den sonra DAİŞ büyük bir darbe yedi. Rakka’nın kurtarılmasıyla da daha da yenilecektir. Ortaya çıktı ki Suriye sorunu Cenevre ile çözülmez, Suriye’de çözülür. Bu da Kuzey Suriye Federasyonu’na bağlı. Artık eski Suriye gitti, Suriye’de merkezi bir devlet kalmadı. Demokratik bir federasyonun ancak Suriye’nin parçalanmasını engelleyebileceği ortaya çıktı. Kuzey Suriye Federasyonu modeli Suriye’nin demokratikleşmesi kesinleştirebilir. Ortadoğu sorunları demokratik bir Suriye ile çözülebilir. Suriye’nin kuzeyinde demokratik özerklik gelişiyor, bu da tek çözüm yoludur. 

 

KDP neden Rojava’ya karşı? 

 

 

KDP Erdoğan ile birlikte ortak bir strateji izliyor, taktik bir siyaset değil. Erdoğan Kürtlerin düşmanı, Kürt ve Kürdistan adına ne varsa hepsini ortadan kaldırmak istiyor. Bunu da açıktan yapıyor. Erdoğan KDP’yi kendine çekemezse Kürtlerin savaşını yapamaz. Zaten işgalcilerin siyaseti Kürdü Kürde kırdırtmaktır. Sonunda da kendisi Kürtleri öldürüyor. Tarihte işgalci devletler her zaman bunu yürütmüşler, Kürtleri parçalamışlar ve bu şekilde sonuç almaya çalışmışlar. Bu şekilde uluslararası alanda Kürtlerle savaşı meşrulaştırmak ve bir Kürt tarafını yanına alarak ‘ben teröristlerle savaşıyorum, Kürtlerle değil’ demek için. 


 

Görünen o ki, KDP’de Erdoğan’ın siyasetini kendi çıkarına görüyor. ‘Erdoğan Kürtler için iyidir’ diyor. Erdoğan’ın Kürt karşıtlığı gözler önündedir. Bu herkes tarafından biliniyor. Vicdan sahibi herkes bunu görüyor. Semalka Kapısı kapatıldı. Bu kapı YPG ya da PYD üzerine kapatılmamış. Halkın üzerine kapatılmıştır. Bununla halk ekonomik olarak zayıflatılarak Rojava devrimi de yenilgiye uğratılması istenmiştir. Erdoğan da stratejik ortakları da böyle olmasını istemiştir. Semalkayı kapatması için Türkiye’nin KDP’ye 200 milyon dolar verdiği söyleniyor. Böylesi bilgiler var. Bunların ne kadar doğru, yada yanlış olduğunu bilmiyoruz. Ya da sınır üzerinde hendek kazdılar. Saddam Kürtlerin büyük bir düşmanıydı ama onun döneminde dahi hendek kazılmadı. Bu Kürtler adına yapılıyor. Güney ve Rojava arasına sınır indirmek istiyorlar. Zaten işgalciler Kürdistan’ı parçalamış, Kürtler bunu nasıl yapsın? Ortadoğu’da var olan durum artık o sınırları anlamsızlaştırmış. Aynı şekilde artık Kürt halkının ruhunda, beyininde ve düşüncesinde bu sınırların bir anlamı kalkmıştır. Kürtlerin birliği oluşmuş. KDP ve işgalci devletler sınırların varlığında ısrar ediyorlar. KDP, DAİŞ ve Türkiye Rojava’ya amborgo uyguluyor. Bunların dışında kimse bunu yapmaz.  

 

 

İnsan DAİŞ ve Türkiye’nin düşmanlığını anlıyor. Ama Kürtler adına düşmanlık, hendek kazma, sınır kapısını kapatma ya da farklı bir güç oluşturup bunu Türkiye üzerinden Cerablus ve Afrine’e göndeme anlayamaz ve  kabul de edilemez. Bu siyaset Kürtlere de KDP’ye de zarar veriyor. KDP’nin bu siyaseti bırakması lazım. Her gün Güney Kürdistan toprakları bombalanıyor, Türkiye’nin bu saldırılarına karşı KDP tek bir gün dahi açıklama yapmamış. Kuzey’de o kadar öldürme, katliam ve göç yaşanıyor, buna karşı bir gün dahi bir açıklama yapılmadı. HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı, tüm dünya tepki gösterdi, ama KDP tek bir açıklama dahi yapmadı. Sadece Erdoğan’ın Kürtler için çok iyi olduğu şeklinde bir açıklama yaptılar. Erdoğan’ın Kürtler için iyi hizmetler yaptığını söylüyorlar. Kürtler bunu duydukça kızıyorlar. Diyor ki, PKK savaşı başlattı, PKK sorun çıkardı anlamında sözler sarf ediliyor. Yapılan açıklamalar Erdoğan Kürlere hizmet ettiği, PKK’nin de Kürtlere zarar verdiği söyleniyor. Bununla AKP’nin katliamcı, kirli yüzü gizlenmek, Kürtlerin iraredisi, özgürlüğü için savaşan, beden ödeyen bir hareket karalanmak isteniyor. Kürtler bunu inanır mı hiç.


 

Rojava Devrimi dünyada tanınıyor. Niye Türk devleti ve KDP buna karşı çıkıyor? 

 

Rojava devrimi tüm insanlığın devrimidir. Tüm insalığa düşmanlık yapan DAİŞ’e karşı duruyor. Rojava Ortadoğu’nun demokratikleşmesini esas alıyor. Eğer bu devrim kendi temel çizgisi üzerinde yürürse Fransa devrimi gibi büyük sonuçlar ortaya çıkarabilir. Ondan daha fazla etkisi olacaktır. Türkiye zaten Kürtlerin düşmanıdır, ondan dolayı da bu devrimi zatan kabul etmiyor. Biliyor ki, eğer Rojava’daki bu devrim başarılı olursa, Kuzey Kürdistan’da da Kürtlerin statüsünü kabul etmek zorunda kalacak. Türkiye Suriye ve Irak’ın Kürtlerin kontrolüne girmesini istemiyor. Çünkü Rojava onlara ve DAİŞ’e darbe vurdu, onlarda şimdi intikamların alıyor. KDP Kürtler adına bir tek onların olmasını istiyor, kendi dışında hiçbir hareketi kabul etmiyor. Rojava devrimi Kürtlerin birliğini esas alıyor. KDP sadece kendi adına da değil, Güneyli tüm partilerin Rojava düşmanlığı yapmadığı bir dönemde, tüm Güney Kürdistan adına Rojava devrimine düşmanlık yapıyor. Bu da Türkiye’nin isteğidir. 

 

Gerilla  Şengal’in korunması ve özgürleştirilmesinde nasıl bir rol oynadı?


 

Bilindiği üzere DAİŞ Şengal’e saldırdığı zaman Kürdistan Bölgesel hükümeti ve peşmergeler çekildiler. Burada büyük güçleri vardı, eğer savaşsalardı kuryabilirlerdi. Çekilerek, DAİŞ’in katliam yapmasının önünü açtılar. DAİŞ kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden Ezidi halkının hepsini yakaladı ve katliamdan geçirdi. O zaman gerilla müdahal etti. Gerilla giderken ölümünü göze aldı, hepsi imha da edilebilirdi. Gerilla büyük bir katliamın önünü aldı. Eğer katliamın önünü almasaydı, bu Kürtler için büyük bir ayıp olurdu. Gerilla gittiğinde peşmerge ve hükümet yoktu. Burada DAİŞ vardı ve gerilla DAİŞ’ın Şengali tümden almasını ve katliam yapmasını engelledi. 

 

Gerilla bu tarihi görevini yerine getirdiğinde herkes şok oldu. Bu PKK’nin de KDP’nin de gerçeğini gösterdi. Bu adım faşist Türk devleti ve NATO üyesi bazı devletlerin yıllardır PKK’ye gösterdiği yaklaşımı boşa çıkardı. Uluslaraarası güçlerin PKK konusundaki yanılgılı görüşlerini,  PKK’nin insanlık değerlerini koruduğu şeklinde değiştirdi. Herkes de biliyor ki, Şengali koruyan PKK’dir. Eğer gerilla Şengal’i korumasaydı Şengal tamamen DAİŞ’ın eline geçerdi. Ezidiler Kürt toplumunun kökleri ve temel gerçekliğidir. Ezidileri korumayan, Kürtlerin de insanlığında değerlerini koruyamaz. Gerilla bunu yaptı. Şimdi de KDP Ezidilere ‘ya biz ya PKK’  diye çağrı yapıyor. Diyorlar ‘eğer siz PKK’yi çıkarmazsanız, biz savaşla çıkarırız’. Bu tutumun Kürtlerin hizmetine girmediğini tüm Kürtlerin bilmesi lazım. 

 

Kürtlerin üzerlerindeki tehlikleri kaldırabilmeleri için büyük imkanlar ve fırsatlar var. Kürtlerin ve insanlığın kendi partisine hizmet etmek gibi bir sorunu yok. Şengal’de Ezidiler arasında çelişki çıkarılmamalı, çünkü bundan bazıları para kazanıyor. Bu kimseye hizmet etmiyor, Kürtlerin bunu görmesi ve karşı durması lazım. Biz hiçbir zaman Güneyin parçalanmasını istemeyiz, biz birliğin olmasını istiyoruz. Kürdistan herkese yeter. Kim iyi siyaset yaparsa halk onu esas alır. İşgalcilerle Güneyin ve Ezidilerin sorunu çözülmez. 

 

Güney Kürdistan ve Irak’taki sorunlar nasıl çözülmeli?

 

Güney Kürdistan ve Irak’ta sorunlar var. Bazıları çözümü göç etmekte görüyor. Ülke ve topraklarını terk ederek çıkıyor. Bazıları da çözümü savaşta buluyor. Bu her iki durumda yanlıştır, çözüm değildir. İnsan köyünden ve şehrinden gitmemeli, bizler bu savaşa karşı nasıl çözüm gücü olabiliriz diye yoğunlaşmalıdır. Güney ve Irak siyaseti kendisine güvenmeli ve dış güçlere sırtını dayamamalıdır. Birçok sorunun arkasında dış güçlerin el atmasından dolayı çözülemiyor. Çözülemediği gibi birçok sorunda derinleşerek büyümektedir. Dış güçler kendi çıkarlarını esas almaktalar, Güney ve Irak’ın değil. Buda sorunların büyümesine neden olmaktadır. Öncelikle halk demokratikleşmeyi esas alarak birlikteliğini sağlamalıdır. 

 

Şimdi sıkıntılı bir durum mevcut, güvensizlik, savaş ve göç durumu var. Bu kriz de demokratik bir yöntemle çözülür. Demokrasi ne kadar gelişirse güven ve birlikte gelişir. Demokratik Özerklik sorunların çözümüdür. Çünkü birbirini kabul etmeyi esas alır.

 

YNK ve Goran’ın arasındaki ittifakı nasıl görüyorsunuz?

 

İttifak olumludur. Hatalar ve varolan fırsatlar birliktelik ihtiyacını çoğaltıyor. Kürtler birliktelikkle başarı elde edebilir. Kürtler ve dostları bu birlikten mutlu olmalıdır. Birliktelik olursa yetersizlikler aşabilir. İttifak Kürt Halkına hizmet etmelidir. Sorun olan bazı konuların bu yola çözüme kavuşacağına inanıyorum. Diğer partilerle de ittifağın genişletilmesi gerekir. Güney’de ulusal birlikteliğin olması lazım. Demokratik ve özgürlükçü bir temel üzerine Güney’de bir ortaklık yapılmalıdır. Yine aynı şekilde Güney ve diğer parçalar arasında da birliktelikler geliştirilmelidir.Tüm parçalardaki Kürtlerin diplomasisi ve yönetimi ortak olmalıdır. Ortadoğu’nun bugünkü durumu bunu istemektedir. 

 

PKK’nin ulusal birlikteki rolü nedir?

 

PKK Kürdistan’ın bütün parçalarına hizmet ediyor. Pratiğiyle de bunu ispatlamıştır. Güney Halkı da buna inanıyor. PKK Güney halkında umut yaratıyor. Tüm partilerde halkta umut yaratmalıdır. PKK üzerine düşen tüm görevleri yerine getirecektir. Kendini değil halkı esas alıyor. PKK var olduğu müddetçe Güney’in kazanımlarının zayıflamasına ve yenilgiye uğramasına izin vermiyecektir. DAİŞ Güney’e saldırdığı zaman Hükümet, Parlamento ve halk tehlikeye girince PKK hemen Gerillayı göndererek bunun önünü aldı. Bu Güneyin kazanımlarının savunmasıdır. Yeniden tehlike oluşursa PKK tekrar Güney’i savunur. Güney Halkımız buna inanmalıdır. PKK ulusal birlik için mücadele etmektedir. Bundan sonra ne tehlike olursa olsun PKK önünü alacaktır. PKK demokratik toplum ve demokratik düşünceyi istemekte ve ve bir yerleri kendisine mülk edinmez. Yurt Kürt Halkının yurdudur partilerin mülkü değildir.

 

Kürtlerin ve Irak’ın sorunlarının çözümünde Musul’un rolü ne? Operasyona katılacak mısınız?


 

Musul sorunu sadece Kürtler ve Irak’ı ilgilendirmiyor. Musul tarihsel bir misyona sahiptir. Bilindiği gibi Musul üzerine yapılan ittifaklarla Kürdistan parçalandı, bu statü üzerine devletler oluştu. Bu ittifaklarla Kürtlere yönelik inkar ve imha siyaseti geliştirildi. Musul’da da bu statü yenildi, onun için bu statü yeniden belirlenmelidir. Musul, Kürdistan ve bölge devletlerinin tümünü ilgilendiren bir konudur. Tarisel ve büyük bir sorundur. Bundan dolayı hemen çözülebilecek bir sorun değildir. Eğer Musul yönetimi üzerine anlaşma sağlanmazsa bu sorun çözülmez. Tarık Haşimi Türkiye’yle beraber bir cepheyi temsil ediyor. Bu cephe Irak ve Kürdistan’ın ya da Musul’un parçalanmasını istiyor. Diğer taraftan Şia bloku –İran ve Irak gibi- ise  Irak’ın parçalanmasını istmemektedir. Diğer taraftan Fransa ve İngiltere gibi devletler –şu an Fransa Amerika’nın rolünü üstlenmiş- sorunu kendilerine göre çözmek istiyorlar. Musul ve Rakka DAİŞ’ iki önemli merkezi olmasından dolayı buna göre Ortadoğu’da sorunu çözmek istiyorlar. 


 

Ve şayet demokratik güçler anlaşırlarsa Musul sorununu çözebilirler. Musul sorununa Türkiye ve diğer devletler el atmazlarsa bu tehlikenin önü alınabilinir. Türkiye ve KDP, PKK’nin Musul operasyonuna yer almasını istemiyorlar. Musul’u ele geçirerek iktidarlarını geliştirmek için kendi planlarını yürütmek istemektedirler. Bu yüzden Musul’u kurtarma operasyonu bir türlü başlamıyor. 


 

Güney’deki tüm partilerle iyi ilişkiler içindesiniz, KDP ile ilişkileriniz ise sorunlu neden?

 

Herkesle ve her güçle iyi ilişkiler geliştirmek istiyoruz. İster bir hoşumuza giden bir parti olsaun isterse olmasın bu gerçekliği kabul etmeliyiz. Bu partiyle olmaz diyemezsin sonuç itibariyle Kürdistan’da bir partidir. Partiler arasında düşünce çatışması olabilir, bu engel teşkil etmez. Aksine başarı ve değişim oluşturur. Zenginlik yaratır. Eleştiri ve özeleştiri kültürü Güney’de kabul edilmiyor. Bu topluma zarar vermekte başarı ve gelişim yaratmıyor. Partiler arasında eleştiri-özeleştiri ve ortaklıklar olmalıdır. Her partinin kendine göre çalışma yöntemi ve özel bir programı olabilir ve bu sorun değildir. Particilik ulusalcılığın önüne geçmemelidir. Bu tarzla Kürdistan kazanır. İdeolojik zıtlıklar, parçalanma ve düşmanlığın olmasını istemiyoruz.

 

İdeolojik zıtlıkların egemenlere hizmet etmesini istemiyoruz. Tüm partilerle iyi ilişkiler içinde olmak istiyoruz ve bu da Kürt Halkına hizmet eder

Söyleşinin tamamı için




Kaynak: RojNews

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1176 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Röportaj-Analiz Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI