Bugun...



'Eğitimde tarikat sisteminin şifreleri'1-2

Birgün gazetesinden Serbay Mansuroğlu- Can Uğur hazırladığı 'Eğitimde tarikat sisteminin şifreleri' yazı dizisinin 1 ve 2 bölümünü birden yayınlıyoruz. BirGün’ün Karaman’da Ensar Vakfı’yla ilişkili bir öğretmenin 45 erkek çocuğu cinsel istismarı haberi ülke gündeminde geniş yankı buldu. Ortaya çıkardığımız gerçek ise tabiri caizse ‘buzdağının görünen kısmı.

facebook-paylas
Tarih: 31-03-2016 10:32

'Eğitimde tarikat sisteminin şifreleri'1-2

'Eğitimde tarikat sisteminin şifreleri'

 

 

Birgün gazetesinden  Serbay Mansuroğlu- Can Uğur hazırladığı 'Eğitimde tarikat sisteminin şifreleri' yazı dizisinin 1 ve 2 bölümünü birden yayınlıyoruz.

 

Karaman buzdağının görünen kısmı

BirGün’ün Karaman’da Ensar Vakfı’yla ilişkili bir öğretmenin 45 erkek çocuğu cinsel istismarı haberi ülke gündeminde geniş yankı buldu. Ortaya çıkardığımız gerçek ise tabiri caizse ‘buzdağının görünen kısmı.’

Başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu olmak üzere AKP’lilerin iddia ettiği gibi sorun birkaç kişinin işlediği suçtan ibaret değil. Sorunun temelinde İslamcılar tarafından uygulanan ‘vakıf sistemi’ yatıyor. Ortadoğu Uzmanı Prof. Dr. Timur Kuran’ın vakıf sistemiyle ilgili sözleri meseleyi açıklıkla gözler önüne seriyor: Kuran, İslami vakıfların esnek olmayışı, koalisyon kuramayışı ve siyaset yapmaktan alıkonması gibi özelliklerinden bahsederken; işlevinin iktidarı dengeleyerek demokratikleşmeye katkı sağlamak yerine malvarlığının nesilden nesile aktarılmasıyla sınırlı kaldığını belirtiyor. AKP döneminde ise eğitim alanında gerçekleştirilen gerici uygulamalarla birlikte İslami vakıfların önü açıldı. Bu vakıflar ise AKP’lilerin kara kutusu olma özelliğini taşıyor. Eğitim adı altında uygulanan politikalar bir yandan ‘dindar-kindar nesil’ projesine hizmet ederken diğer taraftan ise AKP’ye yakın cemaat ve tarikatların ekonomik olarak ihya edilmesi anlamına geliyor. Bu vakıflardaki tüm yöneticiler yağma-talan ağı içerisine dahil edilerek servetlerine servet katıyorlar. İstatistiki verilerimiz ve analizlerimizde bu durumu net biçimde gözler önüne sereceğiz. Özetle bu yazı dizimizde Ensar Vakfı ile başlayan süreçte ortaya çıkan bir sürü kirli ilişkinin yapısal temellere dayandığını ve bu ilişkilerin iktidar tarafından desteklendiğini sizlere aktarmaya çalışacağız, kirli ilişkilerin ortaya çıkması bu tarz durumların bir daha yaşanmaması adına hayati önem taşıyor.

***

ÖĞRENCİLERE DÖNÜK CİNSEL SALDIRILAR

Karaman’da 45 erkek öğrenciye cinsel istismar
Karaman’da bir öğretmenin, dini vakıf evlerinde en az 45 erkek öğrenciye tecavüz etti. Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne (KAİMDER) yakın kişilerin kiraladığı evlerde kalan 9 ve 10 yaşlarında bulunan öğrencilere tecavüz eden öğretmen ise tutuklandı. Öğretmen 20 Nisan’da hakim karşısına çıkacak.

Çankaya’da din öğretmeninden 3 kız öğrenciye taciz
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Çankaya’daki bir lisede müdür yardımcısı olarak görev yapan din dersi öğretmeni M.Y.A hakkında 3 kız öğrencisini taciz ettiği iddiasıyla 66 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.

Kayseri’de istismar edilen kız öğrenci intihar etti
22 Şubat 2016 tarihli haberde Kayseri’de tabancayla intihar eden lise 12’nci sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Cansel Buse K.’yi cinsel istismarla suçlanan evli matematik öğretmeni 33 yaşındaki Bayram Ö. tutuklandı. Milli Eğitim Müdürlüğü okul yönetimini açığa aldı.

Pantolon giyen öğrenciye şehvet
İstanbul Beykoz’daki bir lisede ders sırasında tayt-pantolon giyen kız öğrencilere şehvet duyduğunu söylediği iddia edilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni E. Ş.’nin 4.5 yıl hapsi istendi.

Bursa’da 5 kız öğrenciye istismar
Bursa’da sosyal bilgiler öğretmeninin 5 kız öğrencisine uygunsuz fotoğraf ve cinsel içerikli mesajlar yazdığı tespit edildi.

Aydın’da 6 kız öğrenciye istismar
Aydın’ın Nazilli İlçesi’ne 23 kilometre uzaklıktaki kırsal Derebaşı Mahallesi’ndeki Çaylı Ortaokulu’nda hizmetli M.Ş.’nin 6 kız öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu öne sürüldü. M.Ş. tutuklandı.

***

ON MADDEDE ENSAR VAKFI 
1-Ensar Vakfı, Nakşibendi tarikatı kökenli Erenköy Cemaati tarafından kuruldu. Kurucuları arasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün damadı Mehmet Sarımermer ve İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş var. 1979 yılında kurulan Ensar Vakfı’nın kurucuları arasında 2011 yılına kadar başkanlığını da yapan ve bir dönem Yeni Şafak gazetesinin de sahibi olan Ahmet Şişman, bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı yapan AKP kurucularından Ömer Dinçer de var.

2-Vakıf imam hatiplere bedava yemek ve bedava servis hizmeti veriyor.

3-Ensar Vakfı’nın Erdoğan ailesi, AKP’li kadrolar, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet Başkanlığı, AKP’li belediyeler ve TÜRGEV’le yakın ilişkileri bulunuyor.

4-Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, vakfın kısa süre önce gerçekleşen genel kuruluna katılıp “Vakit Ensar olma vakti” dedi.

5-TÜRGEV ile çeşitli ortaklıkları, kamu arazilerini ele geçirme faaliyetleri var. Ensar Vakfı’nın Türkiye’deki şubeleri dışında TÜRGEV işbirliği ile birlikte Londra ve New York gibi dünya kentlerinde de öğrenciler için yurt çalışmaları yer alıyor.

6-İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2015 yılında yurt olarak kullanılmak üzere TÜRGEV’e 6 bina, TÜRGEV’in yanı sıra Ensar Vakfı’na 7, Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’na 4, Asitane Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’na 1 ve İstanbul Darul Fünun İlahiyat Vakfı’na 1 olmak üzere toplam 19 binayı bedelsiz tahsis etti.

7-2008 yılında Çorum’da Ensar Vakfı Şube Başkanı Zekai İşler’in 15 yaşındaki bir kıza tecavüz ettiği, bir başka küçük kızı da taciz ettiğinin ortaya çıkması üzerine Kuran kursuna devam eden bazı öğrencilerin aileleri çocuklarını Çorum ve çevre iller Yozgat, Çankırı, Amasya, Kırıkkale’deki hastanelere bekâret kontrolüne götürdü.

8-Rize’de yaşanan taciz skandalını gerçekleştirenle, Tekirdağ’da çocuk pornosu indirmekle suçlanan ilahiyatçı akademisyenle Ensar Vakfı arasında yakın ilişkiler olduğu ortaya çıktı.

9-AKP iktidarı Soma Katliamı’ndan sonra bölge halkının öfkesini bastırmak için Ensar Vakfını kullanarak Soma halkını kuşatma altına aldı.
“Değerler Eğitimi” adı altında bir yaz okulu çalışması başlatmış, yaz okulunun afişlerinde Ensar Vakfı’nın çalışmasını Soma İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Soma Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü, Soma Müftülüğü ve Soma Belediyesi ile işbirliği içerisinde yürüttüğü ibaresi de yer almıştı.

10-Antep’te İHH, Bülbülzade, Ensar Vakfı gibi kurumların Suriye iç savaşından dolayı kente göç etmek zorunda kalan mültecilerin evini tespit ederek gittikleri mülteci ailelerin çocuklarına İslam ve cihat hakkında eğitimler verildiği öne sürüldü.

Tecavüz skandalının ardından Karaman’a giden CHP PM üyesi Sera Kadıgil:

TECAVÜZLER BİR KİŞİNİN İŞİ DİYE GEÇİŞTİRİLEMEZ​

Karaman izlenimlerini paylaşan CHP’li Kadıgil’e göre günümüzdeki vakıf sistemi ortaya çıkan kirli tablonun bir numaralı nedeni

î Vakıf sistemi nedir?
Vakıf sistemi dediğimiz şey AKP’nin son derece bilinçli bir politikayla devlete ait eğitim öğretim ve öğrencileri barındırma sorumluluğunu vakıf ve derneklere teslim etmiş olmasından ileri gelen hastalıklı ve doğrudan laik Cumhuriyetle derdi olan bir sistem. Ensar Vakfı gibi AKP’lilerin savuna savuna bitap düştüğü bu vakıflar iddia edildiği gibi kamu yararına işler yapan hayırsever kurumlar falan değildir. Ensar’ın bu kadar “hayırsever” oluşu devletin Milli Eğitim Bakanlığına ait ödevlerin bilinçli şekilde Ensar gibi TÜRGEV gibi vakıflara teslim edilmesinden ileri gelmektedir. Görevini yapamayan da değil, “kindar ve dindar nesil” yetiştirme aşkı ile bilinçli olarak yapmayan hükumet bugün çocukların ne idüğü belirsiz ve dahası yasadışı vakıf evlerinde kalmasına alenen göz yummaktadır ve yaşanan her bir olayda sorumluluğu vardır.

AKP’nin uygulamaları bu durumu nasıl besliyor?
Açması gereken yurtları ve okulları açmayarak, son derece bilinçli şekilde besliyor.
Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’nde gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin ancak ortaöğrenim veya yükseköğrenim öğrencileri için yurt açabileceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Yani ilk ve ortaokul düzeyinde yurt açılamaz. Bugün ilkokul ve ortaokul düzeyinde faaliyet gösteren ve adına Ensar Evi/Yurdu denen yerlerin tamamı yasadışıdır. Ancak kim tarafından işletildiği aşikârken hiçbir denetime tabi olmayan bu evlerin sayısı ne acı ki hızla artıyor. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığ�� ilkokul ve ortaokul düzeyinde Yatılı İlköğretim Bölge Okulları hariç, ki bunların da sayısı son derece yetersiz, yurt açmıyor. Ortaya çıkan bu boşluğu da vakıf, dernek, cemaat evleri ve Diyanet’in yatılı Kuran Kursları dolduruyor.
Üstelik ortaöğretimin zorunlu eğitim kapsamına alınması ile ortaöğrenim yurtlarına olan talep artmış olmasına karşın bakanlık yurt yapmayarak çocukları ve özellikle maddi durumu iyi olmayan aileleri bu evlere mahkûm etti, etmeye de devam ediyor. Bu son derece bilinçli ve koordineli şekilde yürütülen bir eğitim darbesidir. Nasıl ki Cumhuriyet devrimi kendi aydınlık ve eğitimli çocuklarını yetiştirmek için Köy Enstitülerini kurup bu milleti ayağa kaldırdıysa, şimdi ne yazık ki aynı sistemi “karşı devrim�� için üstelik yasadışı yurtlar eliyle kullanıyorlar.

Anayasa açık
Bunun yanı sıra Anayasanın 174. Maddesi ile teminat altına alınan devrim kanunlarının korunması hükmü ile alternatif eğitim kurumları açılamayacağı, eğitim-öğretimin Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğine uygun olacağı güvence altına alınmıştır. Buna karşın MEB, eğitim öğretim faaliyetlerinde STK adı altında çeşitli vakıflarla ve derneklerle protokoller yaparak bu vakıf ve dernekleri eğitim öğretimin asli unsuru haline getirdi. Bizim derdimiz işte bu çarpık sistemle. Karaman’da 10 çocuğun maruz kaldığı sapıklık hepimizin malumu. Ensar Vakfı’nın “2013’te beş ay bizde çalıştı bunun dışında bizimle bir ilgisi yok” beyanının gerçek olmadığı bugün dosya kapsamı ile açıkça ortaya çıkmıştır. Bu evler ve çalışanların tamamı yasadışı olduğu için bu kadar rahat bizimle bir ilgisi yok diyebiliyorlar. Çünkü ortada resmi bir şey yok, olamaz da! Oysa, Karaman dosyasına baktığınızda mağdur çocuk ifadelerinin birçoğu “biz 2012’de Ensar Evindeyken” diye başlıyor. Ailelerin ifadesinde “çocuğumuz Ensar Evindeydi” beyanları açıkça mevcut. Bu konu “Ensar Vakfı ya da hükümetin bir suçu yoktur, bir tek sapığın işi” diye geçiştirilebilecek bir konu asla değil.
Düşünün bir çocuğunuz var. Maddi durumunuz iyi değil. Bulunduğunuz yerde okul yok. Çocuğunuzu uzak bir ilçedeki okulda okutmak zorundasınız. Ancak çocuğunuzu verebileceğiniz bir devlet yurdu yok! Mecbur Ensar Evi/Yurdu denen yerlere veriyorsunuz çocuğu. Peki, neden? Başbakanından Cumhurbaşkanına herkesin kefil olduğu bir vakıf olduğu için! Dini bütün, Allah’tan korkan insanlar olduğunu düşündüğünüz için güveniyorsunuz. Güvenmek de zorundasınız zira başka seçeneğiniz yok. Ancak gelin görün ki bu evler üzerinde hiçbir denetim yok. Bu tabloda çocukların başına geleni bir tek sapığın işi diye geçiştirmeye çalışıp hâlâ bu vakıfların ya da bu vakıfları alenen destekleyen hükümetin bir suç yok diyebilmek aklın ve vicdanın sınırlarını zorlamaktır.

Kimi kandırıyorsunuz!
î Buna karşı nasıl bir adım atılmalı?
Atılacak adım çok basit, hükümet görevini yapacak!
Kimse Anayasa’yı ayaklar altına alarak asli görevini bu tür muhafazakâr(!) vakıflara devredip sonra bu vakıflar çocuklarımıza yardımcı oluyor, bunlara sahip çıkalım diyemez!
Anayasa’nın 41. maddesinin son fıkrası uyarınca da devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri almak zorundadır.

Fazladan bir çaba harcamayıp sadece Anayasa’ya uygun hareket edilse zaten böyle hastalıklı bir sistem kurulmaz, kurulamaz.
Devlet yurtlarının sayısı hızla arttırılmalı bu yurtlardaki denetimler çok sıkı şekilde uygulanmalıdır.

Dini eğitim konusunda elbette aileler çocuklarının Kur’an öğrenmesini talep edebilirler. Ancak açılacak olan Kur’an kurslarının dahi devletin sıkı denetimine tabi olması esastır. Bizim derdimiz çocukların dinlerini öğrenmesi ile asla değil. Ancak her öğretim kurumu gibi dini eğitim veren yerler de doğrudan devletin denetim ve gözetimi altında olmak zorundadır. Sen benim çocuklarımı merdiven altı Kur’an Kurslarına, ne idüğü belirsiz vakıf evlerine mecbur bırakıp o çocuklar istismara uğrayınca isyan eden bana, bize “bunların derdi dinle ey ahali” diye ağlıyorsan, senin derdin çocuğu korumak falan değil. Kimi kandırıyorsunuz?

Eğitimde tarikat sisteminin şifreleri: YAZI DİZİSİ- 2
 

Bir milyon öğrenci dini vakıfların elinde

Prof.Dr Adnan Gümüş
Çukurova Üniversitesi

Kuran kursları veya medreseler Hz. Muhammed zamanında var mıydı, yani sünnetten mi sayılmalı, tartışmaya açık bir soru. Ancak bugün dini eğitim yaşamın bütün alanlarını kuşatmış durumda. Hatta din eğitimi değil dini eğitim, dahası teokratik bir arayışın temel stratejik ayağını oluşturuyor.

Bütün yıl 24 saat kurs
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı Kuran Kursları Uygulama Esasları yönergesi ve yazılarına bakılırsa dört mevsim 24 saat kurslar düzenleniyor. Gündüzlü, ikili, akşam, yatılı, yaz, hafta sonları, bütün yıl kurslar bulunuyor.
Sadece 2015 yazı için 22 Haziran’da başlayan 21 Ağustos’a kadar devam eden yaz Kuran kurslarında toplam öğrenci sayısının 3 milyonun üzerinde olduğu ifade ediliyor.

Haftada 30 saat 
Eğitim verilen gündüzlü bir kursta bir haftada 18 saat, yatılı kurslarda yatılı olarak eğitim gören öğrencilere haftada 30 saate kadar Kuran Kursu (dini eğitim) veriliyor. Yaz Kuran kursları en az bir vakit namazı camide kılınacak şekilde yapılıyor.

Çeşit çeşit kurs
“Yüzüne Eğitim Verilen Kuran Kursları” altında;

1. İhtiyaç Odaklı Kuran Kursları
2. D Grubu Kuran Kursları-kamu kurum ve kuruluşları (TDV Öğrenci konuk evleri, huzur evleri, gençlik merkezleri, cezaevleri, hastane, YURT-KUR vb.) ile müftülüklerce uygun görülen mekânlarda açılan Kuran kursları
3. 4-6 Yaş Grubu Öğrencilere Yönelik Din Eğitimi Verilen Kuran Kursları
4. Engellilere Yönelik Din Eğitimi Verilen Kuran Kursları
5. Yurtdışı Misafir Öğrencilere Yönelik Din Eğitimi Verilen Kuran Kursları sayılıyor.

Hafızlık: 5. sınıfta tarikat eğitimi
Ayrıca ortaokulun bir yılına denk sayılan (5. sınıfı yerine) bir yıl süreli hafızlık kurslar bulunuyor ki, bu Kuran kurslarından daha denetimsiz ve çocukların eğitim ve gelişimi için çok daha sorunlu bulunuyor. Yaklaşık 9 yaşındaki çocuklar bir yıl çoğu yatılı olan tarikat yurtlarına alınıyor.

4-6 yaşa dini telkin
Yaz Kuran kurslarına 4-6 yaş grubu da kabul ediliyor. Bu çocuklara yansız fiziksel ve zihni gelişim yerine dini telkin yapıldığını söylemek yanlış olmaz.

86 bin camide kurs
2014 yılı itibariyle 86 bin 101 cami bulunuyor. Bu camilerin çoğunda yaz ve hafta sonları Kuran kursu düzenleniyor. 2013 yılında 60 binden fazla camide Kuran kursu düzenleniyordu.

16 bin şahıs-vakıf kursu 
Camilerin dışında 2013-14 yılında 929’u doğrudan şahıs olmak üzere dernek ve vakıflara bağlı 16 bin 958 Kuran kursu var ki bu kurslar resmi kayıtlılar. Kayıtsız olanlarla birlikte bu sayı daha yüksek bulunuyor.
Cami dışındaki kurslara devam eden kursiyer sayısı 1 milyon 164 bin 743 bulunuyor.
Bu sayılar açıkça hemen her cemaat ve tarikatın çok sayıda Kuran kursu açtığını ve çok geniş bir kesime ulaştığını gösteriyor.

***

Akademisyen Fatih Yaşlı İslamcıların vakıf sistemini böyle tanımlıyor: Türkiye İslamcılığının
özü bu sistem

Karaman’daki skandalın ardından ortaya çıkan tablonun bireysel bir suçtan ibaret olmadığı birçok kesim tarafından dile getiriliyor. İslamcılığa yönelik çalışmalarıyla bilinen akademisyen Fatih Yaşlı’ya bu sistemin arkaplanında ne olduğunu sorduk. Yaşlı’ya göre Ensar Vakfı’nda cisimleşen durum yeni rejimin ekonomik politik yanına işaret ediyor. Ortaya çıkan kirler aslında bu sisteme içkin bir duruma işaret ediyor.

î Vakıflar İslamcılık açısından neden bu kadar önemli?
Vakıflarla İslamcılık arasındaki ilişkiyi anlamak için Türkiye İslamcılığının iktidar stratejisine odaklanmamız gerekiyor. Türkiye’de siyasal İslam, “devletin fethi”nden önce “sivil toplumun fethi”ne girişiyor ve esas gücünü de buradan alıyor. Sivil toplumun fethi ise başta vakıflar olmak üzere STK’ler üzerinden örgütlenmek, sivil topluma nüfuz etmek anlamına geliyor.
Vakıf, her şeyden önce bir gelir kaynağı. Yurttaşların dini duygularını istismar ederek bağış adı altında toplanan paralar siyasal İslamcılığın temel finansman kaynaklarından birini oluşturuyor. “Cami yaptırma dernekleri”nden toplanan kurban derilerine, “himmet”lerden şirketlere uzanan genişlikte bir gelir elde etme mekanizmasının göbeğinde vakıf bulunuyor, para akışı vakıflar üzerinden sağlanıyor.

Vakıf, sadece finansal bir aygıt değil; aynı zamanda bir örgütlenme ve İslamcı nesiller yaratma aracı. Toplanan paralar, İslamcılığın sivil toplum alanında yaptığı en büyük yatırım olan “eğitim” alanına aktarılıyor. Devletin bilinçli bir şekilde boşalttığı bu alan, İslamcılar tarafından okullar, yurtlar, dershanelerle dolduruluyor bir örümcek ağı gibi bütün bir ülkeyi kuşatıyor. Çocuklarını okutmak isteyen yoksul aileler, kaçınılmaz olarak bu eğitim kurumlarına yöneliyor, dindar nesiller en çok da emekçilerin, yoksulların çocuklarından devşiriliyor. Türkiye İslamcılığı, bütün örgütleriyle, tarikatlarıyla, cemaatleriyle, gücünü bu stratejiden alıyor.

îVakıflar rejimin ekonomi-politiğinin neresinde duruyor?
Parti ile devlet arasındaki özdeşleşmenin ve bunun da tek bir adamın şahsında cisimleşmesinin bir ekonomi-politiği bulunuyor. Vakıf mekanizması aracılığıyla, başta değerli arazilerin bedelsiz tahsisi olmak üzere, kamusal kaynaklar parti-devletinin bekası adına bu vakıflara aktarılıyor. Bunun dışında, büyük kamu ihalelerini almak isteyen sermaye gruplarının -ki bunlar ilişkiyi doğrudan parti-devletinin tepesindeki isimle kuruyorlar- bu vakıflara bağış yapmaları gerekiyor. Toplanan paralarla “paralel” eğitim kurumları oluşturuluyor, yurtlar, dershaneler, okullar açılıyor. Bu okullar, zaten dinselleştirilmiş olan “milli eğitim” sisteminin içinde, ayrı bir dinsel eğitim sisteminin inşa edilmesi anlamına geliyor. Buradan yetiştirilecek nesillerin “rejimin teminatı” olması hedefleniyor.

***

Tacizlerin bir kısmı yansıyor

Suriye’de devam eden iç savaş nedeniyle Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacı ailelerin özellikle kız çocuklarının eğitimine destek vermek amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Türkiye Diyanet Vakfı KAGEM arasında “Kamp Dışında Yaşayan ve Geçici Koruma Altına Alınan Suriyeli Kız Çocukların Yaygın Eğitim Projesi” yürürlüğe konuldu.

Denetim yok gibi
Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği Madde 28 yatılı Kuran kurslarını Diyanetin yetki ve denetimine bırakıyor.
Yatılı Kuran kurslarının açılması ve denetiminin sıkı kurallara bağlı olduğu söylenemez. Ortaöğretim ve daha üst yaş seviyesindekiler için ayrı yurt şartı konsa da bunun sınırları açık bulunmuyor.
İlköğretimde 4-5 yaştan 14 yaşa kadar çok farklı gelişim düzeyindeki çocukların birarada kalması anlamına geliyor.

Kadın öğretmen yok
Kadın öğretmenlerin, annelerin hemen hiç bulunmadığı yatılı erkek Kuran Kursları çeşitli tehdit ve riskleri barındırıyor ki buralarda yaşanan tacizlerin çok azının kamuoyuna yansıdığı kestirilebilir.
Hele şahıslara ait kurslarda bunun takip ve denetimi çok daha güç bulunuyor.

Teokratik eğitim
Kuran Kurslarının AKP’nin dinci politikalarının en temel ayağı olduğunu, şeriata ve padişahlığa geçişin temel stratejilerinden birini oluşturduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

MEB ile protokol imzalayan vakıflar

Milli Eğitim Bakanlığı, ideolojik yönelimleri doğrultusunda çalışmalar yapan bazı dini vakıflar ile çeşitli protokollere imza attı. İşte bazıları:


Su Vakfı
Milli Eğitim Bakanlığı ile Su Vakfı arasında imzalanan bir protokol bulunuyor. Bazı kurucuları: Recep Tayyip Erdoğan, Kahraman Emmioğlu, Veysel Eroğlu, Ömer Dinçer, Dursun Ali Çodur, Selami Oğuz, Süleyman Kule, Recai Berber

Ensar Vakfı
Milli Eğitim Bakanlığı ile Ensar Vakfı arasında Değerler Olimpiyatı ve Namaz Bilinci ve Diriliş temalı protokoller imzalandı ve sayısız konferans yapıldı. Ensar Vakfı’nın ülke genelinde 159 şubesi bulunuyor. Ayrıca, 32 kız öğrenci yurdu ve apartı, 14 erkek öğrenci yurdu ve apartı var.

TÜRGEV
6/11/2015 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı ile TÜRGEV arasında öğrencilere yönelik sosyal, kültürel, sportif, mesleki ve teknik kurslar düzenlenmesine ilişkin protokol imzalandı. Geniş kapsamlı ifadelerle imzalanan protokol gereği TÜRGEV tüm okullara ulaşma şansını yakaladı.

Ayrıca, TÜRGEV in protokol kapsamında düzenleyeceği etkinlik ve kurslarda görevlendirilecek öğretmenlerin ücretlerinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödenmesi kararlaştırıldı.

Bir milyon öğrenci dini vakıfların elinde

Diyanet’in açtığı yaz Kuran kurslarına geçen sene 3 milyonun üzerinde öğrenci katıldı. Cami dışındaki kurslara devam eden 1 milyon 164 bin 743 kursiyer bulunuyor. Bu sayılar açıkça hemen her cemaat ve tarikatın çok sayıda Kuran kursu açtığını ve çok geniş bir kesime ulaştığını gösteriyor

 

Bunun yanı sıra Limak İnşaat ve Ticaret A.Ş tarafından yaptırılan Siirt Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin, öğrenci pansiyonu, konferans salonu ve spor salonu TÜRGEV’e tahsis edildi.

Birlik Vakfı
30/01/2015 tarihinde MEB ile Birlik Vakfı arasında Osmanlı Türkçesi Eğitimi düzenlenmesine yönelik işbirliği protokolü imzalandı. Protokol gereği Birlik Vakfı, Halk Eğitim Merkezlerinde düzenleyeceği Osmanlı Türkçesi Eğitimi kursları aracılığı ile tüm vatandaşlara ideolojik propaganda yapma fırsatı yakaladı.

Hayrat Vakfı
23/7/2014 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı ile Hayrat Vakfı arasında Osmanlı Türkçesi Eğitimi ve Kuranı Kerim Okuma, Anlama ve Yorumlama eğitimleri düzenlenmesine yönelik işbirliği protokolü imzalandı.

Hizmet Vakfı 
15/7/2014 tarihinde MEB ile Hizmet Vakfı arasında üç yıl boyunca Değerler Eğitimi verilmesine ilişkin işbirliği protokolü imzalandı. Vakfın kurucuları Said Nursi’nin talebeleridir. Bazı kurucuları: Abdullah Yeğin, Bayram Yüksel, Hüsnü Bayramoğlu, Said Özdemir, Mustafa Sungur, Ahmet Aytimur ve Tahir Mutlu.

 




Kaynak: Bir Gün gazetesi

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1179 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Akademik Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI