Bugun...

2019: Yerkürede Ve Coğrafyamızda İşçi Sınıfı (Dip Notları)

Sayfanın  başına dönmek için

Önceki sayfaya dönmek için

Dip Notlar

 

[1] Kaldıraç, No: 214, Mayıs 2019…

[2] Metin Demirtaş, “Umutsuzluk Yasak”

[3] Friedrich Engels, İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu, çev: Yurdakul Fincancı, Sol Yay., 1997, s.13

[4] Karl Marx, Kapital-Sermayenin Üretim Süreci, Cilt: I, Çev: Alaattin Bilgi, Sol Yay., 1965, s.727.

[5] Karl Marx-Friedrich Engels, Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri, Çev: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1976.

[6] V. İ. Lenin, Halkın Dostları Kimlerdir ve Sosyal Demokratlara Karşı Nasıl Savaşırlar?, Çev: Vahap S. Erdoğdu, Sol Yay., 1995, s.212.

[7] Karl Marx-Friedrich Engels, Alman İdeolojisi, [Feuerbach], Çev: Sevim Belli, Sol Yay., 1976, s.58.

[8] “Toplumsal servet, işleyen sermaye, bu sermayenin büyüme ölçüsü ile hızı ve dolayısıyla, proletaryanın mutlak kitlesi ve emeğin üretkenliği ne kadar büyük olursa, yedek sanayi ordusu da o kadar büyük olur. Ama, bu yedek ordunun faal orduya oranı ne kadar büyükse, sefaleti, çalışma sırasında katlandığı ıstırapla ters orantılı olan toplam artı-nüfusun kitlesi de o kadar büyük olur. En sonu, işçi sınıfının düşkünler tabakası ile yedek sanayi ordusu ne kadar yoğun olursa, resmi yoksulluk da o kadar yaygın olur. Bu, kapitalist birikimin mutlak genel yasasıdır.” (Karl Marx, Kapital-Sermayenin Üretim Süreci, Cilt: I, Çev: Alaattin Bilgi, Sol Yay., 1965, s.727.)

[9] “Tekrarlıyorum, 10 milyonlarca halk talebe göre değil fakat şiddetli ihtiyaç tarafından sürüklendikleri zaman devrim yaparlar.” (V. İ. Lenin.)

[10] Mike Davis, Eski Tanrılar Yeni Bilmeceler, çev: Şükrü Alpagut, Yordam Kitap, 2018.

[11] Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) hükümetle aylar süren görüşmelerden sonuç alamayınca 22 Kasım 2018’de 24 saatlik genel greve gitti. 700 bine yakın emekçinin katılımıyla gerçekleşen greve emekçilerin ailelerinin yanı sıra ulaştırma, posta, petrol işçi sendikalarından da destek geldi. (“Tunus’ta 700 Bine Yakın Kamu Emekçisi Greve Gitti”, Evrensel, 23 Kasım 2018, s.9.)

[12] Güney Afrika’da işçiler 1 Mayıs öncesi asgari ücret mücadelesini yükseltiyor. Hükümet 2017 yılında aldığı kararla ücreti saat başı 20 rand (1.61 dolar) olarak belirlemişti. “Kölelik” olarak nitelendirilen asgari ücretin yükseltilmesi için 25 Nisan’da gerçekleştirilen bir günlük genel greve ise yüz binlerce işçi katıldı.

Öte yandan eylemler büyük kentlerin yanı sıra küçük yerleşim birimlerinde de gerçekleşti. Kimi kırsal bölgelerde de tarım işçileri iş bırakarak sokağa çıktı ve daha yüksek asgari ücret ile “beyaz çiftlik sahipleri”nden daha iyi çalışma koşulları talep etti. Ülkede en düşük asgari ücreti tarım işçileri ve ev işçilerinin aldığı belirtiliyor.

Yine grevden ülkede kayıtlı bulunan 537 şirketin yüzde 34’ünün etkilendiği belirtildi. Bu şirketlerin yüzde 23’ünde ise işçilerin tamamı greve çıktı. (“Güney Afrika’da 1 Mayıs’a Giderken Asgari Ücret İsyanı”, Evrensel, 28 Nisan 2018, s.10.)

[13] Örgütlü mücadele geleneği olan Hindistan’da 10 merkezi sendikanın çağrısıyla milyonlarca insanın katılımı ile iki günlük genel greve gidildi. Hindistan Sendika Kongresi Genel Sekreteri Amarjeet Kaur, yaptığı açıklamada, yaklaşık 200 milyon işçi ve çalışanın iki gün sürecek genel greve katıldığını kaydetti. Greve üniversitedeki öğrenci sendikaları ve örgütleri destek verip iki günlük boykot gerçekleştirdi.

Hindistan 520 milyondan fazla işgücüne sahip. Sendikalaşmanın çoğu, kamu sektörü çalışanları ile sınırlı. Resmi sendikaların çok az bir kısmı özel sektörde veya gayri resmi sektörde aktif. İstihdam ve işsizlik anketinde, çalışanların yüzde 62’sinden fazlasının günlük ücret çalışanı olduğu tahmin ediliyor. Yapılan nüfus sayımı, 450 milyondan fazla Hintlinin çalışmak için şehir merkezlerine göç ettiğini ortaya çıkarıyor. Hükümetin açıkladığı son ücret raporuna göre, 2018’de, ortalama aylık ücret 100 dolar yani 550 TL. Kayıt dışı sektörde olanlar için bu miktar 64 dolar yani yaklaşık 350 TL. Yıllık 13 milyondan fazla insanın iş piyasasına girdiği bir ülkede sadece 2014 ve 2017 yılları arasında yaklaşık 400 bin kişi istihdam edildi. (“İki Yüz Milyon Emekçiden Dev Grev”, Birgün, 10 Ocak 2019, s.5.)

[14] “Mahrem hiçbir şey yok, gizli hiçbir şey yok, talimatlar yok, formaliteler yok. Sen çalışan bir adam mısın? Bir avuç polis zorbasından kurtulmak için savaşmak mı istiyorsun. Öyleyse yoldaşımızsın.

Temsilcilerini seç, derhâl, gecikmeksizin; senin iyi saydığını, İşçi Temsilcileri Sovyetlerimizin, Köylü Komitemizin, Asker Sovyetimizin, vs vb. tam yetkili üyesi olarak seve seve ve isteyerek kabul edeceğiz.

Bu, herkese açık olan, herşeyi kitlenin gözü önünde yapan, kitlenin ulaşabildiği, doğrudan kitlenin içinden çıkan, halk kitlesinin ve onun iradesinin doğrudan ve dolaysız organı olan bir iktidardır.” (V. İ. Lenin.)

[15] Michael Zweig, Amerika’nın En İyi Saklanan Sırrı: İşçi Sınıfı Çoğunluktur, çev: Halil Çelik, H2O Yay., 2012.

[16] Deniz Adalı, “Kimlik Bunalımı ve Sınıf Bilinci”, Kaldıraç, No:207, Ekim 2018, s.43-48.

[17] Grigoris Kostantopoulos, İşçi Sınıfının Tarihsel Misyonu, çev: Murat Issı, Umut Yay., 2018.

[18] Erinç Yeldan, “Dünya Bankası’ndan İş Yaşamının Geleceği Öngörüleri”, Cumhuriyet, 2 Mayıs 2018, s.11.

[19] Özlem Yüzak, “Patronlara Duyurulur… Gelir Eşitsizliği Size de Zararlı”, Cumhuriyet, 2 Şubat 2018, s.9.

[20] Erinç Yeldan, “ILO Yüz Yaşına Girerken”, Cumhuriyet, 23 Ocak 2019, s.11.

[21] Erinç Yeldan, “Küresel Ücretler ve Güvencesiz İstihdam”, Cumhuriyet, 5 Aralık 2018, s.11.

[22] “ILO: Ücret Artışları Dipte”, Cumhuriyet, 27 Kasım 2018, s.10.

[23] Erinç Yeldan, “Küresel Ekonomide Güvencesiz İstihdam”, Cumhuriyet, 21 Haziran 2017, s.9.

[24] Erinç Yeldan, “ILO ve DİSK’ten İşgücü Piyasaları Üzerine Gözlemler”, Cumhuriyet, 24 Ekim 2018, s.11.

[25] Serdar Derventli, “Almanya’da İşçi ve Emekçiler 1 Mayıs’a Nasıl Hazırlanıyor?”, Evrensel, 20 Nisan 2018, s.10.

[26] Erinç Yeldan, “Küresel Ücretli Emeğin Görünümü”, Cumhuriyet, 4 Ekim 2017, s.9.

[27] http://www.epi.org/publication/ wage-inequality-continued-its-35-yearrise- in-2015/

[28] Erinç Yeldan, “Amerikan İşçisi İçin Fed’in Anlamı”, Cumhuriyet, 13 Nisan 2016, s.9.

[29] 2017’de ABD’de, bin ve üzeri işçinin katılımıyla (büyük grev) sadece 7 grev yapıldı. Rekor, 5 grevin yapıldığı ve büyük finansal krizin yaşandığı 2009’a ait… 1950’den günümüze yıllık grev sayılarını gösteren grafik, bu alandaki dramatik düşüşü net olarak gösteriyor. 1950’lerde yılda 450 sayısını aşan büyük grev sayıları, 2017’de iki elin parmaklarını geçmedi. 1947-1979 yılları arasında yılda ortalama 303 büyük grev yapılırken, 2010 sonrasında yıllık ortalama 14’e düştü.

1947-1979 arasında işgünü kaybı ortalama 24 milyon 550 bin olurken, 2010 sonrasında bu rakam yüzde 97 oranında azalarak 708 bine düştü. Ki bu rakamın önemli bir kısmı yaklaşık 1800 işçinin katılımıyla 318 gündür süren Charter Communications grevinden kaynaklandı. Grev sayıları azalırken, işçilerin yıllık ortalama ücret artışları da azaldı. 70’li yıllarda yüzde 10’lara kadar çıkan saatlik ücretlerdeki yıllık artış oranları, 2010 sonrasında yüzde 1’lere kadar düştü. Ocak 2018’de bu oranın yüzde 2.9’a çıkması, piyasalarda büyük depremi tetiklemişti. (Emre Deveci, “Grevler Dibe Vurdu Ücret Artışları Azaldı”, Cumhuriyet, 14 Şubat 2018, s.9.)

[30] “ABD’de Greve Çıkan İşçi Sayısında Rekor”, Evrensel, 6 Mart 2019, s.9.

[31] “ABD’de Bu Yıl 75 Bin Öğretmen Greve Gitti”, Birgün, 12 Mart 2019, s.4.

[32] Erinç Yeldan, “ILO’dan İşin Geleceği Raporu”, Cumhuriyet, 30 Ocak 2019, s.11.

[33] “Dünyanın Genci İşsiz”, Cumhuriyet, 21 Kasım 2017, s.8.

[34] “Dünyada 164 Milyon Göçmen İşçi Var”, Birgün, 9 Aralık 2018, s.10.

[35] “Dünyada 152 Milyon Çocuk Çalıştırılıyor”, Birgün, 12 Haziran 2018, s.10.

[36] Gülcan Kılagöz, “2 Milyon Çocuk Oyun Yerine İşte”, Yeni Yaşam, 12 Haziran 2018, s.4.

[37] “Çocuk İşçiliğine Dayanan Endüstriler”… http://www.dw.com/tr/yüzde C3%A7ocuk-i%C5%9F%C3%A7ili%C4%9Fine-dayanan-end%C3%BCstriler/g-41438435

[38] “Türkiye’de Çocuk İşçiliği Yine Yükselişte”… http://www.dw.com/tr/türkiyede-çocuk-işçiliği-yine-yükselişte/a-19324253

[39] “Çocuğun Payına Sömürü Düştü”, Cumhuriyet, 6 Ocak 2018, s.8.

[40] “Sorumlu Çürük İskele”, Cumhuriyet, 15 Temmuz 2017, s.9.

[41] Murat Kuseyri, “İsveç’te Her 10 Kadın İşçiden 1’i Cinsel Tacize Uğruyor”, Evrensel, 19 Nisan 2018, s.11.

[42] Olcay Büyüktaş, “Arzu Çerkezoğlu, Bugün İşçi Sınıfına Karşı IMF’li Ya Da IMF’siz Bir Saldırı Başlatılmak İstendiğini Söyledi”, Cumhuriyet, 5 Eylül 2018, s.5.

[43] Mustafa Çakır, “Türkiye’de Emekçiye İş de Yok Hak da”, Cumhuriyet, 26 Temmuz 2017, s.9.

[44] “Patron İçimize İşledi”, Cumhuriyet, 13 Kasım 2018, s.18.

[45] “Kapitalizmin Yeni İcadı: İşçilere Elektronik Pranga Takılacak”, Evrensel, 7 Şubat 2018, s.10.

[46] “İsveçli Bir Firma, Çalışanlarına Çip Taktı!”, Evrensel, 4 Nisan 2017… https://www.evrensel.net/haber/314674/isvecli-bir-firma-calisanlarina-cip-takti

[47] “Amazon Çalışanları Korkudan Tuvalete Gitmiyor”… https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2018/04/17/amazon-calisanlari-korkudan-tuvalete-gitmiyor/

[48] “İşçiler Çalışırken Neden Altlarına Bez Bağlamak Zorunda”, Evrensel, 23 Mayıs 2016, s.11.

[49] Gethin Chamberlain, “Batıya Oyuncak Üreten Çin Fabrikalarındaki Acı Gerçek”, Evrensel, 7 Aralık 2016, s.10.

[50] Murat Kuseyri, “İsveç’te Banka Kârlarının Faturasını Çalışanlar Ödüyor”, Evrensel, 4 Temmuz 2018, s.11.

[51] “Bir Ay İçinde 159 Saat Mesai Yapan Gazeteci Çok Çalışmaktan Öldü”, Cumhuriyet, 7 Ekim 2017, s.18.

[52] “Çok Çalışmaya Bağlı Ölümler Artıyor”, Cumhuriyet, 4 Haziran 2017, s.8.

 

[53] Murat Kuseyri, “İsveç’te Çöpçülerin Grevine Para Cezası”, Evrensel, 11 Mart 2018, s.11.

[54] Murat Kuseyri, “Finlandiya’da Grevci İnşaat İşçilerine Lokavt Uygulanacak”, Evrensel, 9 Mayıs 2018, s.11.

[55] Özgür Orhangazi, “2000’li Yıllarda Yapısal Dönüşüm ve Emeğin Durumu”, Çalışma ve Toplum, 2019/1… http://calismatoplum.org/2000li-yillarda-yapisal-donusum-ve-emegin-durumu/

[56] Gülseven Özkan, “Düşler Tarlası”, Hürriyet, 17 Eylül 2017, s.20.

[57] Kurtar Tanyılmaz, “Türkiye İşçi Sınıfının Değişen Yapısı”… http://www.eatonak.org/siniflar/downloads-3/files/kurtar.pdf

[58] Burcu Cansu, “Türkiye’de Göçmen İşçi Olmak: Pasaport Rehin Sömürü Tavan”, Birgün, 2 Ocak 2019, s.11.

[59] “1 Mayıs Emek ve İşçi Bayramı”, https://www.ntv.com.tr/turkiye/mucadeleden-dogan bayram-1-mayis,4ZTn3yRupEaPcj5550jTQA

 

[60] Ergün İşeri, “İşçi Sınıfının Kadın Hâli”, 27 Şubat 2018… http://sendika62.org/2018/02/isci-sinifinin-kadin-hali-ergun-iseri-477164/

[61] Mustafa Çakır, “Zam Gelmeden Vergiyle Gitti”, Cumhuriyet, 10 Ocak 2019, s.10.

[62] Ozan Gündoğdu, “Adaletsizliğin Resmi”, Birgün, 17 Aralık 2018, s.8.

[63] “Emeğe Saldırı Arttı Mücadele Yükseldi”, Birgün, 26 Aralık 2018, s.11.

[64] Şehriban Kıraç, “Krizin Bedeli İşçiye: Kat Kat Giyin, Tuvalet Kâğıdını Az Kullan...”, Cumhuriyet, 1 Ekim 2018, s.9.

[65] Mahmut Lıcalı, “100 İşçiden 88’i Sendikasız”, Cumhuriyet, 26 Aralık 2018, s.11.

[66] “Asgari Ücret Azami Sefalet”, Birgün, 26 Aralık 2018, s.13.

[67] “Kendini Ağaca Asarak İntihar Eden İşçinin Cebinden Borç İhtarnamesi Çıktı”, 20 Nisan 2018… https://www.birgun.net/haber-detay/kendini-agaca-asarak-intihar-eden-iscinin-cebinden-borc-ihtarnamesi-cikti-212912.html

 

68] “… ‘Geçinemiyorum’ Diyerek Kendini Yakmak İstedi”, 10 Şubat 2018… http://direnisteyiz17.org/gecinemiyorum-diyerek-kendini-yakmak-istedi/

[69] “İşsiz Yurttaş Kendini Yakmaya Kalkıştı”, Cumhuriyet, 5 Şubat 2018, s.14.

[70] “Kendisini Yakan İşsiz”, Cumhuriyet, 30 Ocak 2018, s.11.

[71] Aziz Çelik, “İki Uluslararası Sendikal Hezimet”, Birgün, 11 Haziran 2018, s.10.

[72] Mustafa Çakır, “İşçi Güvencesiz”, Cumhuriyet, 14 Ocak 2019, s.10.

[73] “Güvencesizlik, Yoksulluk ve Ölüm”, Birgün, 8 Aralık 2018, s.11.

[74] Beril Çanakçı, “DİSK-AR’ın Hazırladığı ‘AKP Döneminde Emek’ Raporu: 16 Yılda Kaybeden Hep İşçiler Oldu”, Birgün, 30 Mayıs 2018, s.10.

[75] “İşte Erdoğan’ın Övünerek Anlattığı ‘Grevsiz Toplum’...”, 8 Ocak 2019… http://www.yonhaber.com/emek-dunyasi/66500/iste-erdoganin-ovunerek-anlattigi-grevsiz-toplum

[76] Türkiye, gerek normal iş cinayetlerinden gerek ölümlü maden kazalarında ilk sıralarda yer alıyor. Ancak ölüm oranlarına bakıldığında dünyanın en büyük iki üreticisini solladığı görülüyor. Dünyanın en büyük kömür üreticilerinden Çin’de, 2008’de 100 milyon ton başına düşen ölüm sayısı 127 oldu. Çin’de, madenci ölümü 2013’te 37’ye düşerken, yine en büyük kömür üreticilerinden ABD’de de, 100 milyon ton üretim başına 1 ile 6 kişi yaşamını yitirdi. Türkiye’de 2000’de 100 milyon ton başına 710 kişi hayatını kaybederken, 2008’de bu rakam 722’ye çıktı.

2002’de 68 bin olan özel sektör üretimi 2011’de 1 milyon tonu aştı. Soma faicası (yoksa “Kaliamı” mı demeli?) ile toplam 12 yılda özel ve kaçak madenlerde ölüm 500’e ulaştı. Maden üretimi ve çalışma koşullarında 2002’den itibaren madenlerde ortaya çıkan tablo özetle şöyle:

2001’de Türkiye Kömür İşletmeleri (TTK) 3 milyon 492 bin ton kömür üretti. Bu yıl yaşanan kazalarda 5 madenci yaşamını yitirdi. Aynı yıl özel sektörde 140 bin ton kömür üretildi, 15 madenci yaşamını yitirdi. Sonraki 2002, 2003 ve 2004’te özel sektörün ürettiği kömür yıllık 50 bin tonu bile bulmuyor ama ölümler 17-18 civarında. 2004’te, hükümet 5177 sayılı maden kanununda yaptığı değişiklikle TTK’ye ait havzalarda rödavans sistemine, özelleştirmeye ve taşeronlaştırmaya açtı. Dönemin Başbakanı Erdoğan, “Biz yeni bir madencilik yasası hazırladık. Maden konusunda yabancı sermayenin Türkiye’ye çekilmesine yönelik çalışmalarımızı hızlandırdık, yabancı sermayeye her kolaylığı sağlıyoruz,” diyerek işverenler için tüm engelleri kaldırdı. Tüm potansiyel alanların talanına olanak tanıyan yasa ile her yer maden alanı oldu. O tarihten itibaren de kamu, kârlı görmediği, maliyetli gördüğü alanları çeşitli ihale yöntemleri ile özele devretmeye başladı. Üretim kamuda azalırken gerekli iş güvenliği ve eğitimi verilmeyen, maliyeti artırıcı her türlü önlemden kaçınan bir zihniyetle özel ve kaçak madenlerde üretim arttı. Tabii ki iş cinayetleri de... 2011’e gelindiğinde kamudaki 3.5 milyon tonluk üretim 2.6 milyon tona inerken özel ve kaçak ocaklardaki 50 bin civarındaki üretim de 1.026 milyon tona çıktı.

Soma katliamının ardından madencinin işine yarasın diye torba yasaya koyduğu yenilikler yeni cinayetlerin nedeni oldu. AKP döneminde iş cinayetleri nedeniyle yaşamını yitiren emekçi sayısı 17 bini aştı. (Olcay Büyüktaş, “Yine Maden Yine Gözyaşı... Siirt’ten Bu Sabah Acı Haber Geldi”, Cumhuriyet, 19 Kasım 2016, s.9.)

[77] Onur Hamzaoğlu, “Rödovans”, Özgürlükçü Demokrasi, 10 Kasım 2017, s.8.

[78] “8 Binden Fazla İşçi Gıdadan Zehirlendi”, Birgün, 9 Ocak 2019, s.11.

[79] Mustafa Çakır, “Sendikacı İsyanda”, Cumhuriyet, 24 Mart 2019, s.11.

[80] Hilal Köse, “Dilek Gültekin 16 Gündür Eylemde: ‘Tacize Karşı Çıkınca Beni İşten Attılar’…”, Cumhuriyet, 18 Temmuz 2017, s.3.

[81] Erinç Yeldan, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün Ardından”, Cumhuriyet, 13 Mart 2019, s.11.

[82] “İş Cinayetinde de Kadının Adı Yok”, Cumhuriyet, 5 Mart 2019, s.10.

[83] Şebnem Turhan, “Yüzde 100 Eşitsizlik”, Hürriyet, 22 Eylül 2018, s.7.

[84] Olcay Büyüktaş, “İşsiz Kadın Yüzde 57 Arttı”, Cumhuriyet, 7 Mart 2019, s.10.

[85] Burcu Cansu, “Bakanlık Çocuk İşçileri Görmedi”, Birgün, 29 Haziran 2018, s.14.

[86] Ezgi Koman, “Çocuk İşçiliğine ve Çocuk İş Cinayetlerine Tamam Demek!”, Yeni Yaşam, 27 Haziran 2018, s.2.

[87] “Çocuğun Payına Sömürü Düştü”, Cumhuriyet, 6 Ocak 2018, s.8.

[88] Pınar Abdal, “Ülkemizde Çocuk İşçiliğin Özeti”, Yeni Yaşam, 23 Kasım 2018, s.4.

[89] http://www.guvenlicalisma.org/index.php?option=com_content&view=article&id=19520:turkiyede-cocuk-isciligi-ve-cocuk-is-cinayetleri-raporu-ankara-isig-meclisi

[90] “… ‘Mücadele Yılı’nda 62 Çocuk İşçi Öldü!”, Birgün, 21 Kasım 2018, s.2.

[91] “En Çok Çocuk İşçi Tarımda”, Yeni Yaşam, 4 Mart 2019, s.3.

[92] Çocuk İşçi Ölümlerinde Tarihin En Yüksek Rakamı”, Evrensel, 5 Aralık 2018, s.5.

[93] “2017’nin İlk Yedi Ayında Bin 119 İşçi Yaşamını Yitirdi”, Cumhuriyet, 6 Ağustos 2017, s.9.

[94] Eski Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in verdiği bilgilere göre, 2002’den 2016’ya kadar inşaat sektörü reel olarak 2.8 kat büyüdü. Sektörün ekonomideki payı yüzde 4.3’ten yüzde 7.6’ya, istihdamdaki payı ise yüzde 4.5’ten yüzde 7.3’e çıktı. İnşaat sektörü bizzat devlet eliyle desteklenerek ve teşvik edilerek çok ciddi bir büyüme trendi yakaladı.

Ancak bu büyümeye çok ciddi hak ihlâlleri ve yoğun bir sömürü de eşlik etti. Bugün itibariyle sektördeki her 3 kişiden 1’i kayıt dışı, 750 bin kişi sigortasız çalışıyor. Sektörde haftalık ortalama çalışma süresi 53.4 saati bulmuş durumda, 1 milyon işçi yasal sınırların üzerinde çalıştırılıyor. İnşaat güvencesiz istihdamın en yaygın yaşandığı sektörlerden biri, sektördeki her 2 işçiden en az 1’i taşeron işçi.

İnşaatlarda İş Yasası’nın en temel kuralları bile uygulanmıyor, ücret ödemeleri düzensiz ve eksik, fazla mesai ve tatil günü çalışma ücretleri ise çoğu zaman gasbediliyor. Resmi verilere göre 2003-2016 yılları arasında sektörde 200 binin üzerinde iş kazası yaşandı, bu kazalarda 5 bin 328 işçi yaşamını kaybetti, 7 bin 42 işçi sakat kaldı. Bütün bunların yanı sıra inşaat, sendikal örgütlenmede son sırada yer alıyor; inşaat işçileri sendikal haklarını kullanamıyor.

2 milyona yakın işçinin istihdam edildiği inşaat sektörü, işçi haklarını çiğneye çiğneye büyüyor. Ancak bu sorunlar çözülmek yerine bu sorunları dile getiren işçiler susturulmaya çalışılıyor. Tam da bu yüzden inşaat sektöründeki gerçekleri dile getirmek ve bu tabloyu değiştirmek isteyen işçilerle dayanışma içinde olmak her zamankinden daha çok önem taşıyor!

Kayıt dışı istihdam, bir sektörde yasal kuralların uygulanıp uygulanmadığının önemli göstergelerinden biri. TÜİK’in 2017 yılı verilerine göre inşaat, 18 sektör arasında en yüksek kayıt dışı istihdam oranına sahip 4. sektör. Sektörde istihdam edilenlerin yüzde 35,8’i kayıt dışı. Bir başka deyişle sektördeki 3 kişiden 1’i sigortasız çalıştırılıyor. Yani en az 750 bin inşaat işçisinin sigortası yok.

İnşaat sektöründe kayıt dışı istihdamın bu denli yüksek olması, sektördeki kuralsız çalışma koşullarının hem nedeni hem de çok güçlü bir göstergesi.

İnşaat sektöründe güvencesizlik, kayıt dışı istihdamla sınırlı değil. İnşaat aynı zamanda taşeronlaştırmanın en yoğun yaşandığı sektörlerden biri. 2012 tarihli bir soru önergesine verilen yanıta göre özel inşaat sektöründe kayıtlı taşeron işçi sayısı 454 bindir. Bu rakama sigortasız işçiler dâhil değildir. Güncel ve gerçek rakamın çok daha yüksek olduğunu, en iyimser tahminle sektördeki her 2 işçiden en az 1’inin taşeron çalıştığını söyleyebiliriz.

TÜİK’in 2017 verilerini kullanarak yaptığımız hesaplamaya göre inşaat sektöründe tam zamanlı çalışanlar bakımından haftalık ortalama çalışma süresi 53.4 saattir. İş Yasası’na göre haftalık çalışma süresi 45 saat iken, inşaatta bu süre 8.4 saat daha yüksektir. Bu sektörde 420 bin emekçi haftada ortalama 54.5 saat; 457 bin emekçi 65.5 saat, 66 bin emekçi ise 75 saat çalışmaktadır.

Haftada en az 1 gün çalışmadıklarını varsayarak söyleyecek olursak; 1 milyona yakın inşaat işçisi için günlük çalışma süresi 9 saatten başlıyor, 10 saati geçebildiği gibi, 11 hatta 12 saati bulabiliyor. Yani sektördeki neredeyse 2 işçiden 1’i, İş Yasası’ndaki yasal fazla mesai sınırının dahi üzerinde çalıştırılıyor.

Gündelik ya da götürü usulü çalışmanın oldukça yaygın olduğu inşaat sektöründe, fazla mesai ücretleri de genellikle ödenmiyor. İşçi, çalıştığı saate göre değil gün başına ücretlendiriliyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun en güncel verileri 2016 yılına ait. Bu verilere göre 2016’da inşaat işkolunda toplam 44 bin 552 iş kazası yaşandı. Türkiye’de kayıt altına alınan her 100 iş kazasından 15’i inşaat sektöründe gerçekleşti. Bu “iş kazalarında” 496 işçi yaşamını yitirdi. 2016’da işçi cinayetlerinde yaşamını kaybeden her 3 işçiden 1’i inşaat işçisiydi.

İstatistiklerin sadece kayıtlı işçileri ve tespit edilen iş kazalarını kapsadığı düşünülürse, gerçek rakamlar çok daha yüksek. Ancak resmi verilere göre bile AKP iktidara geldiğinden bu yana inşaatlarda, 207 bin 697 işçi iş kazası geçirdi; 5 bin 328 inşaat işçisi bu “kazalarda” yaşamını yitirdi, 7 bin 42 işçi sürekli iş göremezlik geliri bağlanacak düzeyde sakat kaldı. Üstelik bu rakamlara 2017 ve 2018 yılları dahil değil.

Kabaca bir hesapla söyleyecek olursak, son 15 yılda her 3 sigortalı inşaat işçisinden 1’i iş kazası geçirdi! (Onur Bakır, “İşçi Haklarını Çiğneyerek Yükselen Sektör: İnşaat”, Evrensel, 1 Ekim 2018, s.7.)

[95] Hüseyin Şimşek, “Her Gün İnşaatlarda Bir İşçi Can Veriyor”, Birgün, 1 Mayıs 2018, s.11.

[96] “Türkiye’de Çalışanlar da Kayıt Dışı İş Cinayetleri de”, Evrensel, 3 Mayıs 2016, s.5.

[97] Olcay Büyüktaş, “İş Cinayeti Sayısı Bilinenin İki Katı”, Cumhuriyet, 13 Eylül 2018, s.8.

[98] “İSİG: OHAL’de İşçi Ölümleri Arttı”, Yeni Yaşam, 29 Temmuz 2018, s.4.

[99] “5 Yılda En Az 300 İş Cinayeti!”, Birgün, 2 Ekim 2018, s.10.

[100] “Her Gün En Az 5 İşçi Çalışırken Ölüyor!”, Birgün, 5 Ocak 2019, s.10.

[101] Hüseyin İrfan Fırat, “Asgari Ücretli 50 Gün Vergi İçin Çalışacak”, Birgün, 8 Ocak 2019, s.11.

[102] Emre Deveci, “Yük Hep Emekçiye”, Cumhuriyet, 28 Şubat 2019, s.14.

[103] Rahmi Gündüz, “OECD: Evli ve İki Çocuklu İşçi Maaşından Kesilen Vergi Oranında 36 Ülke İçinde Türkiye 8. Sırada”, 11 Nisan 2019… https://tr.euronews.com/2019/04/11/oecd-evli-ve-iki-cocuklu-isci-maasindan-kesilen-vergi-oraninda-36-ulke-icinde-turkiye-8

[104] Mustafa Çakır, “İşçiden Alınıp Patrona Verilecek”, Cumhuriyet, 5 Ağustos 2018, s.6.

[105] “İşçi Parasıyla Patrona Kıyak”, Yeni Yaşam, 23 Şubat 2019, s.4.

[106] “İşsizin Parası Kamu Bankalarına Gitmiş”, Cumhuriyet, 4 Ekim 2018, s.11.

[107] Mustafa Çakır, “İşsize Ödenek Kalmadı”, Cumhuriyet, 18 Kasım 2017, s.9.

[108] Şehriban Kıraç, “Tasarruf Emekliden”, Cumhuriyet, 26 Eylül 2018, s.11.

[109] Mustafa Çakır, “İşçi Yüzde 4’e Mahkûm”, Cumhuriyet, 24 Nisan 2018, s.10.

[110] “İşçilerin Kaderi de Artık İki Dudağının Arasında”, Cumhuriyet, 10 Temmuz 2018, s.11.

[111] Mustafa Çakır, “Çalışmaya Hak-İş’li Bakan”, Cumhuriyet, 20 Temmuz 2017, s.8.

[112] Mustafa Çakır, “Tank Palet Mitingine Yasak”, Cumhuriyet, 13 Mart 2019, s.12.

[113] “21 Kişinin Öldüğü Davutpaşa Patlaması Davasında Karar”, Cumhuriyet, 18 Ocak 2019, s.9.

[114] “10 İş Cinayetine 24 Taksit!”, Özgürlükçü Demokrasi, 25 Mart 2018, s.4.

[115] “Somalıların Değişmeyen Kaderi: Dün Tekme Bugün Biber Gazı”, Cumhuriyet, 17 Temmuz 2018, s.11.

[116] “Sol-sağ kavramının XVII. ve XVIII. yüzyıllarda kaldığına ilişkin absürt saptamalar bile gelinen kritik noktayı sergilemeye yeter. ‘Sol-sağ kavramı XVII. ve XVIII. yüzyıllarda kaldı’ diyen şahsın aklındaki sağ-sol nedir bilemem ama sağ-sol ayrımı XVII. yüzyılda değil, XVIII. yüzyılın son çeyreğinde, 1789’la başlar. Bundan sonra, XIX. ve XX. yüzyılların tarihi sağ-sol çatışmasının da tarihidir. Dahası, XXI. yüzyıldaki gelişmeler karşısında, ‘sağ-sol ayrımı’ kalktı, ‘ideolojilerin sonu’ geldi safsataları tümüyle iflas etti. Küreselleşme karşıtı hareketlere, meydan işgal hareketlerine, Gezi Olayı’na, son olarak ABD’de ve Avrupa’da, aşırı sağ faşist akımların yükselmesine, muhafazakâr kesimin yeniden bir ‘sosyalizm’ korkusu üretme çabalarına bakmak, sağ-sol ayrımının güncelliğini koruduğunu göstermeye yeter. 

Ne yazık ki dahası var! ‘Sol-sağ kavramı XVII. ve XVIII. yüzyıllarda kaldı’ diyen şahıs önce ‘Ben sosyal demokratım’ diyor, sonra ‘Ben bütün ülkücüleri seviyorum’ açıklamasıyla devam ediyor ve ekliyor: ‘Vatan ülküsü, bayrak ülküsü, bütün herkesi kucaklamak. Eğer bunlar ülküyse ben de ülkücüyüm. Ne var bunda yani?’ 

Ne yazık ki ‘ülkücü’ kavramını kendine göre tanımlamaya çalışan anlayışta epey bir şeyler var!

Bu ülkenin siyasi tarihinde yalnızca teori ve kültür değil, aynı zamanda olaylar (keza kanlı olaylar) ‘ülkücü’ kavramının anlamını sabitlemiştir. Bu tarih içinde bu kavram, idealizm anlamına gelmez. Bu kavram Ziya Gökalp’ın ‘Milli mefkure (ülkü)’, Nihal Atsız ve Türkçülerin ‘Milli ülkü’ kavramlarından gelir. Bu ırkçı bir kavramdır, ‘Turan’, ‘9 Işık’ kavramlarına, ‘Kontrgerilla’ pratiklerine, ‘Türk-İslâm sentezi’ çabalarına, bu ülke topraklarında yükselmiş kanlı bir faşist harekete aittir. 

Bu kavramın ait olduğu anlamlar sistemi, simgesel evren, sosyal demokrasinin ait olduğu anlamlar ve değerler sistemine taban tabana zıttır. 

Kendisini ‘sosyal demokrat’ ve ‘ülkücü’ olarak tanımlayan birinin ya akıl sağlığını ya da samimiyetini sorgulamak gerekir. Ya şizofreni ya da bir başka projeye sadakat! Hangisini seçeyim bilemedim!” (Ergin Yıldızoğlu, “Bu Topluma Bir Şey Olmuş”, Cumhuriyet, 11 Mart 2019, s.11.)

[117] Geçerken ibretlik bir zırva: “Sadece ünlü bir insanı kimliği ile değil, farklı yönleri ile de tanır Vehbi Koç’u tüm Türkiye; “Bir demokrasi aşığı olarak, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren özel girişimde öncülük etmesiyle, sosyal kalkınmanın önemine inanıp yaptığı hayır işleriyle, vakıflar kültürünün oluşmasına önemli katkıları ile, siyasi liderlere yazdığı mektuplar ile...” (Özlem Yüzüak, “Semahat Arsel: Demokrasi Aşığıydı”, Cumhuriyet, 28 Kasım 2018, s.9.)

[118] Murat Belge, “Sosyalizmin Genel Sorunlarına Giriş”, Birikim, 18 Eylül 2017… http://www.birikimdergisi.com/haftalik/8519/sosyalizmin-genel-sorunlarina-giris#.XLiFw-gzZPY

[119] Karl Marx-Friedrich Engels, Alman İdeolojisi, [Feuerbach], Çev: Sevim Belli, Sol Yay., 1976, s.62.

[120] Karl Marx. 1844 Felsefe Yazıları, çev: Murat Belge, Payel Yay., 1975., s.116.

[121] Güray Öz, “Murat B., Marx’ı Hâllediyor!”, Birgün Pazar, Yıl:15, No:628, 24 Mart 2019, s.2.

[122] V. İ. Lenin, Seçme Eserler Cilt:2-Bolşevik Parti İçin Mücadele (1900-1904), Çev: İsmail Yarkın, İnter Yay., 1993, s.21.

[123] V. İ. Lenin, Sosyalizm ve Savaş, Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisinin Savaşa Karşı Tutumu, Çev: N. Solukçu, Sol Yay., 1970.

[124] V. İ. Lenin, Ne Yapmalı? Hareketimizin Canalıcı Sorunları, Çev: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1968.

18 Nisan 2019 17:26:36, İstanbul



YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI