Bugun...



TTB, ATUD ve TİHV: İşkence yasağı mutlak ve vazgeçilmezdir

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), OHAL uygulamaları sırasında yaşanan insan hakları ve adli-tıbbi sorunlar nedeniyle, hekimlerin mesleki uygulamalarına destek olması amacıyla hazırladıkları “Hekim Tutum Belgesi”ni yayınladı. Darbe girişiminin ardından gözaltındakilere yönelik işkence ve hak ihlali iddialarının gündeme geldiğini hatırlatan sağlık ve hak örgütleri, özellikle OHAL dönemlerinde hekimlik yapmanın zorlaştığını vurgul

facebook-paylas
Güncelleme: 10-08-2016 04:21:07 Tarih: 09-08-2016 14:04

TTB, ATUD ve TİHV:  İşkence yasağı mutlak ve vazgeçilmezdir

TTB, ATUD ve TİHV:

İşkence yasağı mutlak ve vazgeçilmezdir

 

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), OHAL uygulamaları sırasında yaşanan insan hakları ve adli-tıbbi sorunlar nedeniyle, hekimlerin mesleki uygulamalarına destek olması amacıyla hazırladıkları “Hekim Tutum Belgesi”ni yayınladı. Darbe girişiminin ardından gözaltındakilere yönelik işkence ve hak ihlali iddialarının gündeme geldiğini hatırlatan sağlık ve hak örgütleri, özellikle OHAL dönemlerinde hekimlik yapmanın zorlaştığını vurguladılar.

 

İstanbul Tabip Odası’nda dün yapılan basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında ilan edilen OHAL’e değinerek “Olağanüstü yönetim usullerine başvurulan dönemler, insan hak ve özgürlüklerine yönelik ihlallerin yoğunlaştığı dönemler olarak kayda geçmiştir” dedi. Bu süreçte medyaya servis edilen görüntüler ve insan hakları örgütleri tarafından hazırlanan raporların işkence ve kötü muamele iddialarını gündeme getirdiğini vurgulayan Tükel, “Gözaltı sürelerinin 30 gün olması, 668 sayılı KHK’de ilk 5 gün boyunca avukata erişim hakkının kısıtlanabilmesi, uluslararası sıtandartlara göre belirlenmiş ve uyulması zorunlu olan ‘İnsanların işkence ve diğer kötü muameleden korunması için önlemler’in askıya alınmış olması anlamına gelmektedir” diye konuştu.

 

'DEVLET İŞKENCEYİ ÖNLEMEKLE YÜKÜMLÜ'

“OHAL ve KHK’ler ile yürürlüğe sokulan uygulamaların; hiçbir koşulda kişinin yaşam hakkını ortadan kaldırmadığı, savaş, çatışma, olağanüstü hal dahil her durum ve koşulda işkence yasağının mutlak ve vazgeçilmez olduğu hatırlanmalıdır” diyen Tükel, devletlerin uluslararası hukuka göre sadece işkence yapmama değil aynı zamanda işkenceyi önleme, işkence iddialarını etkin biçimde tıbbi ve hukuki araştırma yapma yükümlülüklerinin olduğunu hatırlattı. İşkence altında alınan ifadelerin geçersiz olduğunu belirten Tükel, “Bu ifadelerin yol açabileceği cezasızlık adaletin tecellisini engelleyebilecektir” diye konuştu. Tükel, TTB, ATUD, TİHV olarak işkence iddialarının bağımsız heyetlerce araştırılmasını, adli yargılama süreçlerinin her aşamasının uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun olarak yapılmasını istediklerini dile getirdi. Tükel ayrıca darbe girişimi sonrası tutuklamalar ve gözaltına almalarla ilgili Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’ndan iki kez görüşme talep ettiklerini ancak yanıt alamadıklarını da aktararak, “Eğer görüşebilseydik OHAL sonrası sağlık ortamının iki bakanlıkla görüşecektik” şeklinde konuştu.

 

‘İNSAN ONURUNA UYGUN ORTAMDA YAPILMALIDIR’

ATUD Başkanı Prof. Dr.Nadir Arıcan da “Hekim Tutum Belgesi”ne ilişkin şunları söyledi, “Gözaltına alınanların sağlık kontrolünden geçirilmesi ve belli usülleri, İstanbul Protokülü  hukuku çervesinde yapılmalıdır olağüstü hallerde olsa da. İlk günlerde yer yer bunun kesintiye uğradığını gördük. Sağlık muayeneleri, sağlık kuruluşlarında insan onuruna uygun ortamda yapılmalıdır. Bunlar da kesintiye uğradı. Kabaca birkaç ana başlıktan bahsetmek gerekirse, kısıtlıyıcı bir şeyin olmaması gerekiyor; göz bandı, kelepçe gibi. Muayene kayıt altına alınmalıdır. Hekim arkadaşlarımız herhangi bir sıkıntıda bize başvurmalarını bekliyoruz” dedi.

 

'BASKILARA KARŞI ÇIKACAĞIZ'

Yine burada konuşan TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da, “Hekimlik bu dönemlerde çok zor olabiliyor. Bu uygulamalar sırasında meslektaşlarımız baskı altında kalabilir. Bazen bu baskılara boyun eğmek zorunda kalabiliyorlar. Biz meslektaşlarımızın yalnız olmadığını hissettirmek istiyoruz. Tutum belgesi devlete bir sorumluluk veriyor. Bu koşullarda işkenceyi önlemek sorumluluğu vardır. Baskıyı kaldırmadıkça sağlık alanında iyi bir şey sağlayamazsınız. Dolayısıyla sonrasında var olan ihlallerin belgelenmesinden önce bu ihlallere yol açmamak zorundasınız.Uygun ortamlarda sorgulama pratiklerinin yapılması, bu belgelemeleri yapacak hekimlerin de hiçbir şekilde baskı altında olmayacakları sağlık kurumlarında bağımsız klinik pratiklerini yürütecekleri ortamlarda çalıştırmalısınız. Öncelikle bağımsız ortamlara, hekimlerin baskı altında kalmamasına özen gösterilmeli.Biz meslek örgütleri, insan hakları örgütleri olarak bu baskılara karşı çıkıyoruz. Nereden gelirse gelsin meslektaşlarımız için bu baskılara karşı çıkacağız. Darbeyi bir fırsata dönüştürmek isteyenlere hatırlatmak isteriz ki,  İnsanları işkenceciye dönüştürmemelisiniz” diye konuştu. Fincancı ayrıca, gözaltında ne tür baskı ve hak ihlalerinin olduğuna ilişkin gelen soruya da “Muayeneler sağlık kuruluşlarında yapılmamıştır bu bir baskıdır. Kişinin sağlık uygulamasının kendi doğal ortamında yapması değil de başka yerde yapılması bir müdahaledir. Bunlara boyun eğmek aslında, bu yaptırıma boyun eğmektir.Doğrudan bir baskı olmazsa bile ortamın getirdiği bir baskı vardır” dedi. Tükel ise medya üzerinden haberdar oldukları uygulamalar olduğunu ve bunların soruşturulduğunu ifade etti.




Kaynak: Evrensel gazetesi

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 762 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Hak İhlalleri Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI