Bugun...


Marx ve Engels’in Edebiyat ve Sanatta ilişkin...
Tarih: 12-07-2019 12:45:51 Güncelleme: 22-07-2019 13:09:51 + -


Marx ve Engels genel bir estetik teorisi ortaya koymadıkları gibi sanat ve edebiyatın herhangi bir sistematik incelemesine de girişmediler. Bu konudaki katkıları, çoğunlukla mektuplarında ortaya çıkan düşünceleri, kanıları ve güncel olaylara değinmelerinden ibaretti. Ancak 19. yüzyıl toplumu özellikle sanayi devriminin sonuçlarını tüm ağırlığı ve acımasızlığıyla yaşarken, her ikisi de edebiyatın bütün bu alt üst oluşu tarihsel olarak nasıl yansıttığını ihmal etmeyecek kadar açık görüşlü bir edeb

facebook-paylas
Tarih: 12-07-2019 12:45

Marx ve Engels’in Edebiyat ve Sanatta ilişkin...

Marx ve Engels’in Edebiyat ve Sanatta ilişkin...

Marx ve Engels genel bir estetik teorisi ortaya koymadıkları gibi sanat ve edebiyatın herhangi bir sistematik incelemesine de girişmediler. Bu konudaki katkıları, çoğunlukla mektuplarında ortaya çıkan düşünceleri, kanıları ve güncel olaylara değinmelerinden ibaretti. Ancak 19. yüzyıl toplumu özellikle sanayi devriminin sonuçlarını tüm ağırlığı ve acımasızlığıyla yaşarken, her ikisi de edebiyatın bütün bu alt üst oluşu tarihsel olarak nasıl yansıttığını ihmal etmeyecek kadar açık görüşlü bir edebiyat ve sanat zevkine sahiptiler. Sanat ve edebiyat yapıtlarına dair değerlendirmelerinde kendilerinden sonrakilerin kimi zaman muhafazakâr sayılabilecek şematizmine nazaran Marx ve Engels daha çekincesiz, nüktedan ve muzipçe davranmaktan çekinmediler; eleştiriyi ihmal etmeden sanat ve edebiyattan katıksız bir zevk almaktan kendilerini mahrum bırakmadılar. Bu nedenle Sanat ve Edebiyat Üzerine :

 

"[Marx] edebî yargılarında bütün politik ve toplumsal önyargılardan uzaktı. Shakespeare'i ve Walter Scott'u çok sevmesi de bunu gösterir. Ama, çoğu kere politik kaygısızlıklarla hatta uşaklıkla yan yana giden 'sanat için sanat'ın 'katıksız estetikçilik' fikrine kapılmadı. Bu bakımdan da aklı, hiçbir kalıplaşmış formülle ölçülemeycek kadar bağımsız ve diriydi. Aynı zamanda okuduğu şeyleri seçmekte hiç titiz değildi ve bilimsel estetleri dehşete düşürecek şeyleri okumaktan kaçınmazdı. (...) Cervantes, Balzac ve Fielding'den Paul de Kock'a ve vicdanında Monte Kristo Kontu'nu taşıyan baba Dumas'ya da inerdi."

-Franz Mehring-

 

 

Marx ve Engels’den Edebiyat ve Sanat Üzerine – Bölüm 1-2

Marx ve Engels’den Edebiyat ve Sanat Üzerine – Bölüm 1-2

 

Bu kitap, okura Karl Marx ve Friedrich Engels’in sanat ve toplumdaki yeri hakkında görüşlerini bildiren eserleri ve mektuplarının hem alıntıları hem de bazılarının tamamından oluşan bir seçki sunar. Kitabın içeriği, bilimsel komünizmin kurucuları tarafından bu konuda yazılanların hepsinden uzak olsa da, okuru Marx’ın ve Engels’in sanatsal dünyaya dair en önemli fikirleri hakkında bilgilendirir.

 

Karl Marx ve Frederick Engels dünya sanatına dair muazzam bir bilgiye sahiplerdi; edebiyata, klasik müziğe ve resme karşı ilgiliydiler. Gençlik dönemlerinde hem Marx hem de Engels şiir yazmıştı. Hatta Engels, bir ara ciddi ciddi şair olmayı düşünüyordu.

Devamı İÇİN

 

 

 

Marx ve Engels’den Edebiyat ve Sanat Üzerine – Bölüm 3-4

Marx ve Engels’den Edebiyat ve Sanat Üzerine – Bölüm 3

Marx ve Engels 1859’un baharında Lassalle’a yazdıkları mektuplarında realizm hakkında önemli fikirler ortaya koydular. Bu mektupta Lassalle’ın Almanya’da Köylü Savaşı’nın arifesinde, 1522-23 yılları arasında gerçekleşen Şovalye İsyanı’nı konu alan Franz Von Sickingen oyununu eleştirmişlerdi. Bu iki mektup çok önemlidir çünkü bu mektuplar Marksist estetiğin temel ilkelerini barındırmaktaydı. (S. 98-107)

Marx’ın ve Engels’in sanatçıdan talepleri doğrucu tasvirler, anlatılan olaylara somut yaklaşımlar ve ait oldukları sınıfın tipik karakterinin ve psikolojisinin canlı, bireysel karakterlere sahip şahsiyetlerle betimlenmesiydi. Gerçekçi yapıtların yazarı, fikirlerini öğretici felsefe yerine okurun bilincine ve hislerine etki edecek yalın öğeler kullanarak sanatsal biçimde yaymalıydı.

Marx ve Engels, Lassalle’ın büyük Alman şair ve oyun yazarı Schiller’in sanatsal yöntemindeki zayıflıklardan bazılarını daha da ileri taşıdığını düşünüyorlardı; özellikle de kahramanlarının belirli fikirlere dair nutuk çeken, soyut ve tek boyutlu karakterler olmalarına yol açan soyut söylem eğilimini. Bu açıdan Schiller’in yöntemindense Shakespeare’in gerçekçiliğini tercih ettiler. İkisi de Lassalle’a, Schiller’i taklit ederek realist yazarın, Shakespearvari bir şekilde gerçek duygularla insan karakterinin çok yönlülüğünü göstermeyi başarmak adına içerik derinliği ile mağrur fikirleri birleştirmesinin önemini göz ardı ettiğini belirtti.

Devamı İÇİN




Kaynak: Çeviri gazetesi-Ata Cengiz Çakır,Musa Hatipoğlu,

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1133 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Çeviri Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
YUKARI