Bugun...



Türkiye’nin amacı; Kürtleri dizginlemek / Dr. Binoy Kampmark

Bölgedeki durum sıkıntı verici. İslam devleti örgütü (IŞİD) ile mücadelede her zaman çelişkili bir tutum sergileyen Türkiye, şimdilerde, ölümcül düşman olarak gördüğü Kürtlere karşı saldırıya geçti. Aslında bu konu sorunlu bir alanı teşkil ediyor. Zira Kürtlerin IŞİD örgütüne ve bu örgütün güç türevleri yelpazesine karşı verdiği mücadele daha az değil.

facebook-paylas
Güncelleme: 09-08-2015 05:12:13 Tarih: 08-08-2015 04:41

Türkiye’nin amacı; Kürtleri dizginlemek / Dr. Binoy Kampmark

 

Türkiye’nin amacı;

Kürtleri dizginlemek

Dr. Binoy Kampmark

Bölgedeki durum sıkıntı verici. İslam devleti örgütü (IŞİD) ile mücadelede her zaman çelişkili bir tutum sergileyen Türkiye, şimdilerde, ölümcül düşman olarak gördüğü Kürtlere karşı saldırıya geçti. Aslında bu konu sorunlu bir alanı teşkil ediyor. Zira Kürtlerin IŞİD örgütüne ve bu örgütün güç türevleri yelpazesine karşı verdiği mücadele daha az değil.

İslam devleti örgütüne karşı mücadele vermek üzere oluşturan, ABD’nin başını çektiği koalisyon gücü, değişiklik arz eden bazı başarı durumlarıyla birlikte, Kuzey Suriye’de (Rojava) savaşım veren Kürt YPG milislerine destek niteliğinde hava saldırıları düzenledi. Oysa hava saldırılarıyla verilen bu destek, aslında,  Kürtler açısından somut bir kazanç olmaktan daha ziyade, sembolik bir değer taşıma özelliğinde. Kürtler de kendi cephelerinde, daha somut bir kazanım elde etmek üzere, karşı karşıya bulundukları sorunun üstesinden gelmek için girişimde bulundular. Özel durum arz eden bu gelişmeler meydana gelirken, Ankara’nın kendi vatandaşı Kürt azınlığına yönelik bakış açısı, PKK’nin faaliyetlerine karşı sürekli tetikte olacak şekilde, her zaman ihtiyatlı oldu. Bir Kürt devletinin kurulması ihtimali, özellikle Suriye’nin Türkiye ile olan kuzey sınırı söz konusu ise, Türkiye’nin politika belirleyici metinlerinde yer alabilecek en son konudur.

YPG’nin Suriye’de elde ettiği başarı bölgede yankılandı. Kürtler son aylarda, Kuzey Suriye/Rojava topraklarında, 2000 kilometrekarelik bir alanda IŞİD savaşçılarını zorlamayı başardılar. Geçen yaz YPG güçlerinin Tel Abyad’da kazandığı zaferin de sağladığı rahatlıkla, üç Kürt kantonunda otonomi yönetimi kuruldu. Bu gelişmeler yaşanırken, Ankara da, PKK’nin Kuzey Irak’taki mevzilerini yoğun bombardımana tuttu. Bu durum ideolojik Kürtler ile pragmatik Kürtler arasında var olan, belki de, yapay farklılığı su yüzüne çıkardı; Ankara ile işbirliği yapmayı tercih eden Kürtler ile mücadele etme taraftarı olan Kürtler.

Ankara da, şayet YPG elde ettiği zaferden dolayı çokça istekli olup, aksi davranırsa, YPG’yi hedef tahtasına koyacağı sözünü vererek, kendisini birçok diğer gruplarla savaş halinde buldu. Türk Ordu güçleri 23 Temmuz günü, Suriye sınırında bir müddet derin bir nefes aldıktan sonra, hava ve topçu saldırılarıyla Suriye’de IŞİD güçlerine karşı verilen savaşa dâhil oldular. İncirlik ve Diyarbakır hava üssleri de, eş zamanlı olarak, ABD’nin kullanımına açıldı.

Türkiye yönetimi şimdilerde Kuzey-Doğu Suriye’de, Kürt milli ihtiraslarına karşı tampon bir bölge şeklinde kullanılabilecek bir güvenlik alanı kurma çabasını gösteriyor. Türkiye’nin Suriye topraklarında güvenlik bölgesi kurma talebi ABD yönetim makamları nezdinde kabul görüp, görmediği henüz açıklığa kavuşmuş değil.(Bu konuda verilen mesajın teyit edilmesine ihtiyaç var). Türk resmi makamların mesajı, Washington’un Kürtlerin yönetim kurdukları alanlarda,  sözüm ona, zarar görebilecek diğer etnik mensubiyetlere tabii olanları korumak üzere hassasiyet gösterilmesi konusundadır.

Bir Türk yetkilisinin Wall Street Joural gazetesine verdiği demecinde bu konunun “kırmızıçizgileri” olduğunu söylemişti. Türk yetkili şöyle bir açıklama yapmıştı: “ IŞİD örgütünden arındırılacak alanda neredeyse hiç Kürt yok. Bu konuyu daha fazla zorlamak, bizim açımızdan kabul edilemez yeni bir etnik temizlik dalgası olur”. Türk resmi makamlarının etnik temizlik defteri açıldığında tarihin seyri olağan akışı dışına çıkar.

Polis devleti iç politikasında IŞİD örgütü sempatizanları ve PKK üyesi zanlılarını tutuklama konusunda gayet enerjik davranıyor. Erdoğan hükümeti, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) özellikle son genel seçimlerde kaydettiği gelişmelerden sonra, kendi iç rahatsızlıklarıyla boğuşan, hala da etkili Türk sağına ABD’nin desteğini almasını başara bildi. Erdoğan yönetimi, genel seçimlerde, despotik yetkileri sağlayacak yeni bir görev dönemi kazanmada başarısızlık yaşayınca, halkın demokratik taleplerini bastırmak üzere başka politikaları uygulamaya koyma yoluna gitti.

IŞİD örgütü güçleriyle savaşan PKK mevzilerini hedef almak durumu ile Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İbrahim Kalın gibi şahsiyetlerin sıkça başvurdukları paranoyalı ideolojik butik birbirlerini dışlayan konular değil. “IŞİD ve PKK güçlerinin her ikisi, farklı motivasyonlarla hareket etseler de, bölgede varlıklarını sürdürebilmek amacıyla, terörist saldırılar düzenlemek marifetiyle, benzer taktikleri uyguluyor ve yine benzer hedefleri gözetliyorlar”. IŞİD ve PKK örgüt güçleri, siyam başlıklı canavarlar gibi, askeri kazanım elde etmek için siyasal süreci manipüle etmeye deniyorlar. “Hiçbir demokratik sistem böylesi bir faaliyete izin vermez. İster IŞİD güçleri tarafından gelmiş olsun, isterse PKK güçleri tarafından olsun, her türlü formuyla terörizme karşı durulması gerekiyor”.

Başdanışman Kalın’ın görüşü:  “PKK örgütü, şeffaf bir ortamda faaliyetleri sonlanabilecek, radikal ve anti demokratik bir yapılanmadır. Türkiye devleti böylesi bir siyasi yapılanmaya katlanmak zorunda değil”. Ve sonra iç politikada ızdırap veren konu gündeme geliyor: “HDP, mevcut durumda, PKK faaliyetlerini kınamada üstüne düşeni yerine getiremiyor. PKK’nin bazı olaylarda sorumluluğu üstlenmesine rağmen, HDP yetkilileri PKK örgütüne herhangi bir göndermede bulunmaksızın, yaşanan ölümleri sadece kınama yoluna gidiyorlar”.

Washington’un verdiği destekle maskelenen Ankara’nın saldırıları, insanın aklıyla alay edici nitelikte olup, çok ince hesaplanmış saldırılardır. IŞİD örgütü mevzilerine düzenlenen saldırıların Kürtler açısında aslında hiçbir faydası olmayan, IŞİD örgüt yapısında sadece zayıflama yaratabilecek vasıfta askeri faaliyetlerdir. Türkiye’nin Suriye sınır boylarında IŞİD örgütüne karşı verilen mücadeleye katılmış olmasının temel amacı; Kuzey Suriye’de/Rojava’da ilan edilen Kürt kantonunu bir şekilde hasıraltı etmek ve olası egemen bir Kürt devletinin baş göstermesinin önüne geçmek.

Türkiye’nin esas itibariyle, İslam devleti olarak bilinen halifelik yapılanmasıyla herhangi bir sorunu yok. Ancak, kalbinin derinliklerinde yatan bir Kürt nefreti ve Kürtlerin muhtemel bir devlet kurma azmi sorunu var.  Türkiye hükümeti bu hedefi doğrultusunda, gayet faydalı olduğu önceden kanıtlanmış ve savaşım veren örgütlerin faaliyetlerini baltalayıcı özellikteki Washington’un işgüzarlık hırsına dayanarak harekete geçti. Küreselleşme konularında yazı yazan Stephan Richard “Amerikalılar bir kez daha gayet maharetli bir şekilde, Kobani savunmasında kanıtladıkları gibi, Suriye coğrafyasının belki de “gerçek özgürlük savaşçıları” olan Kürtleri satmayı başardılar” iddia etti.

 

Kaynak: http://www.counterpunch.org/2015/08/04/the-turkish-mission-reining-in-the-kurds/

 

Çeviren: Nizamettin Karabenk   




Kaynak: Çeviren: Nizamettin Karabenk

Editör: yeniden ATILIM

Bu haber 1451 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Çeviri Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI